GÜNDEM - 24 Eylül 2024 Salı 12:52

Ümraniye’de polisi şehit eden zanlının annesi: "O polisin yerine keşke ben ölseydim"

A
A
A

Ümraniye’de polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit eden katil zanlısı Yunus Emre Geçti’nin annesi Pınar Geçti, "Keşke polisimiz değil de ben ölseydim" dedi.

Olay, 22 Eylül 2024 tarihinde saat 23.00 sıralarında Ümraniye Ihlamurkuyu Mahallesi Petrol Yolu Caddesi üzerinde yaşanmıştı. Çeşitli suçlardan 26 adet suç kaydı bulunan Yunus Emre Geçti (19) isimli şahıs, polis ekipleri tarafından gözaltına alındığı esnada bir polis memurunun silahını alarak polislere ve etrafa ateş açtı. Polis memurlarının da karşılık vermesiyle çıkan çatışmada ağır yaralanan polis memuru Şeyda Yılmaz (27), kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Olayın ardından gözaltına alınan katil zanlısı tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Katil zanlısının annesi açıklama yaptı

Olaya ilişkin konulan şüpheli şahsın annesi Pınar Geçti, "Anne baba çocuğunun o halde olmasını ister mi? Bak ben de yaralıyım. Bir kız çocuğum var. Onun peşindeyim. Allah rahmet eylesin. Benim canım yandı. Gerçekten polisimiz ölene kadar ben ölseydim. O silahı ben yeseydim. Ben kurşunlara gelseydim keşke. Ama şunu söyleyeyim. Yapacak bir şeyim varsa gelsinler. Twitterlarda, sosyal medyalarda, ’yok nasıl bir anne, nasıl bir babasınız’. Allah’ınızı seviyorsanız, devletime sesleniyorum, ben çocuğumun bu kadar kötü olmasını ister miyim? Ben bir anneyim, bir babayım. Yaralandım. Bunu gidin, söyleyin herkese. 26 suçtan benim çocuğumun kaydı varsa niye devlet bunu almadı? Niye devlet bunu götürmedi? Niye düne kadar elini kolunu salladı. O kadar ben devlete yalvardım. O kadar karakollara gittim. O kadar her şeyi söyledim. Bu çocuk madde bağımlısı, bu çocuk madde satıyor, bu çocuk madde kullanıyor. Bunların hepsini söyledim ben. Bunları hepsini söyledim ben. Yine ben çocuğumun yerini söyledim. Yine çocuğumun ben yerini söyledim, buldurdum. Ama lakin hiçbir anne baba istemez. Çocuğunu kalkıp da polisimizi şehit edecek kadar bir anne baba, cani miyim ben? Ben gerçekten çok üzgünüm" ifadelerini kullandı.

"Keşke, polisimize değil de bana gelseydi, ben öleydim"

Şehidini ailesine başsağlığı dileyen Pınar Geçti, "Ailesine de Allah sabır versin. Gerekirse ailesinin yanına da gitmeyi düşünüyorum. Keşke, polisimize değil de bana gelseydi, ben öleydim. O benim kafama gelseydi. Bak, hem topuğumdan hem bacağımdan yaralandım" dedi.

Mehmet Güzel - Metin Başar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Hava kirliliği alerjileri tetikliyor Denizli Özel Egekent Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İsmet Çerçi, hava kirliliğinin alerjik rahatsızlıkları tetikleyebildiğini belirtti. Son yıllarda şehir merkezlerinde artan hava kirliliği, sağlık üzerinde ciddi etkiler oluşturmaya devam ediyor. Egekent Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İsmet Çerçi, kent merkezlerindeki hava kirliliğinin alerjiyi tetiklemesi konusunda uyarılarda bulundu. KBB Uzmanı Op. Dr. İsmet Çerçi, özellikle alerjik hastalıkların bu kirlilikten olumsuz etkilendiğini kaydederek; “Kirli hava, alerjenlerin havada daha uzun süre kalmasına neden oluyor, bu da alerjik reaksiyonları artırıyor. Özellikle polen, toz ve diğer partiküller, kirli hava ile birleşerek alerjik bünyeleri daha fazla etkiliyor” dedi. Şehir merkezlerinde yaşayan bireylerin bu durumdan nasıl etkilendiğine de dikkat çekiyor. “Alerjik rinit, astım ve diğer solunum yolu hastalıkları, hava kirliliği ile doğrudan bağlantılı. Kirli havaya maruz kalan insanlar, burun tıkanıklığı, hapşırma, gözlerde sulanma gibi belirtilerle karşılaşabiliyor. Özellikle çocuklar ve yaşlılar, bu durumdan daha fazla etkileniyor” şeklinde uyarılarda bulundu. Hava kirliliğinin azaltılması için bireylerin ve yetkililerin atması gereken adımlara da vurgu yapan Op. Dr. İsmet Çerçi, “Hava kalitesini iyileştirmek için toplu taşıma kullanımı, yeşil alanların artırılması ve sanayi tesislerinin denetlenmesi şart. Bireyler de, hava kalitesinin düşük olduğu günlerde dışarı çıkmaktan kaçınmalı ya da havası temiz yerleri tercih etmeli” diyerek, herkesin bu konuda sorumluluk alması gerektiğinin altını çizdi.
İzmir Tedavisi tamamlanan Akdeniz foku mavi sularla buluştu İzmir Büyükşehir Belediyesi, Güzelbahçe sahilinde bitkin halde bulunan Akdeniz fokunun tedavisini tamamladı. Zeytin adı verilen, 3 gün boyunca ahtapot ve gönüllü bakıcıların tuttuğu balıklarla beslenen fok, Foça’da mavi sularla buluştu. Denize kavuşmanın mutluluğunu yaşayan sevimli fok meraklı bakışlar arasında yüzerek gözden kayboldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanlığı ekipleri, ihbar üzerine Güzelbahçe sahilinde bitkin halde bulunan Akdeniz fokunu, Doğal Yaşam Parkı’na getirdi. Bir yaşının üstünde olduğu tahmin edilen 2 metre uzunluğundaki 90 kilogramlık fok, veteriner hekimlerce tedaviye alındı. Görevlilerce Zeytin adı verilen fokun röntgeni çekildi. Göz ve ağız çevresinde kayalıklara çarptığı için yaralar oluşan dişi fok, büyük bir titizlikte tedavi edildi. Park görevlilerinin kendi imkanları ile denizden balık tutarak beslediği fok, 3 gün süren tedavinin ardından eski sağlığına kavuştu. Zeytin, İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanlığı ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri gözetiminde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Foça’daki eğitim ve dinlenme tesisleri sahilinde denize bırakıldı. Doğal ortamına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Zeytin kısa süre içinde yüzerek gözden kayboldu. “Sağlığına kavuşturduk” Veteriner İşleri Şube Müdürü Sinan Okçuoğlu, ihbar üzerine Güzelbahçe’ye giderek foku aldıklarını söyledi. Foça ve Karaburun bölgesinde 20 ile 40 arasında Akdeniz fokunun yaşadığını tahmin ettiklerini belirterek, bu sayının dünyada da 800 ile bin civarında olduğunu vurguladı. Okçuoğlu, “Bu bizim için çok önemli bir olay. Dünyada sayısı gittikçe azalan ve ciddi şekilde korunmaya çalışılan bir popülasyon. Çok değer verdiğimiz bir canlı. Dönem dönem yavrular ve ölü hayvanlar kıyıya vuruyordu. Denizden yetişkin olarak alınarak, rehabilite edilen ve yeniden doğal yaşam alanına bırakılan canlı sayısı çok az. Zeytini sağlığına kavuşturduktan sonra yeniden denize bıraktık. Onun hayata tutunmasını sağlamak önemli. Dişi olması, üreme yeteneğine sahip olması ve kaybetmemiş olmamız önemli. Bu canlıların korunması çok önemli” dedi. Veterinerler seferber oldu Doğal Yaşam Parkı Şube Müdürü Serkan Eğrilmez de fokun kendilerine bitkin halde geldiğini ifade etti. Ciddi şekilde su ve kilo kaybı yaşadığını gördüklerini vurgulayan Serkan Eğrilmez, “Veteriner hekimler tarafından tedaviye alındı. Röntgen çekildi, beslenmeye başlandı. İnsana alışması rehabilitasyonunu zorlaştıracağı için çok fazla parkta kalmaması gerekiyordu. O nedenle tedavi sürecini hızlı şekilde yaptık” diye konuştu. “İlk kez bir fok tedavi ettik” Akdeniz fokunun beslenmesine dair de bilgi veren Serkan Eğrilmez, fokun ilk etapta balık yemek istemediğini, ahtapotla beslendiğini söyledi. Eğrilmez, “Ahtapot getirince çok heyecanlandı. Birkaç dakika içerisinde 5 tane ahtapot yedi. Doğal Yaşam Parkı’mızdaki bakıcılar gönüllü olarak denizden balık avladı. Pek çok türde balıkla beslendi. 3 gün içerisinde 20 kilogramdan fazla balık yedi. Kendini toparladı. Veteriner hekimler de diğer tedavilerini yaptı ve sağlığına kavuştu. Doğal Yaşam Parkı 15 yaşında. Bugüne kadar 7 binden fazla hayvanı tedavi ederek, yeniden doğayla buluşturduk. Ancak ilk defa bir Akdeniz fokunu tedavi ettik. Onu doğaya yeniden kavuşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi hem karada hem de denizdeki canlılara elinden gelen yardımı yapmaya çalışıyor” dedi.