ASAYİŞ - 02 Ekim 2024 Çarşamba 17:21

Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davanın görülmesine devam edildi

A
A
A
Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davanın görülmesine devam edildi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Mahkeme ara kararında dosyanın mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesine hükmetti.


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla iddianame düzenlenmişti. İmamoğlu ve 6 belediye çalışanının yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada bir kısım tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada hakim, dosyayı bilirkişinin incelediğini ve rapor hazırladığını belirtti.


Söz verilen İçişleri Bakanlığı avukatı, bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve yazılı olarak dosyaya sundukları dilekçelerini tekrar ettiklerini söyledi. Sanık Ekrem İmamoğlu’nun avukatlarından Kemal Polat ise, “İki ayrı heyetten bilirkişi raporu alınmıştır. Suç unsuru olmadığı ortaya çıkmıştır. Beraat kararı verilmesini talep ederiz” dedi.


Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı ise bilirkişi raporlarının incelenmesi sonucu suça konu olayda kamu zararının tespit edilmediğinin anlaşıldığını belirtti. Cumhuriyet savcısı ‘ihaleye fesat karıştırma’ suçunun 3. fıkrasının b bendinde yer alan “kamu kurumu veya kuruluşu açısından bir zarar meydana gelmemiş ise, fail hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” maddesinin uygulanması gerektiğini ifade etti. Savcı, sanıklar hakkında ek savunma verilmesini de talep etti.


Ara kararını açıklayan mahkeme, İçişleri Bakanlığı avukatının bilirkişi raporuna yaptığı itirazın reddine karar verdi. Hakim, dosyanın mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.



İddianameden


İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde şartları karşılamayan bir firmaya ihale vermek suretiyle ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma sonunda hazırlanan iddianamede, İçişleri Bakanlığı ’ihbar eden’ olarak, Ekrem İmamoğlu, Cem Ülken, Fidan Gül, Hasan Çetin, Hilal Çuhadar, Mehmet Hepgül ve Türkan Demirel Dişisağlam ise ’şüpheli’ sıfatıyla yer almıştı. İddianamede 2015 yılında Beylikdüzü Belediye Başkanlığı tarafından ‘Kültür Merkezlerinde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi’ ihalesinde, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri aktarılmıştı. Düzenlenen iddianamede, "Şüphelilerin ihale alıcısı bir firma lehine ancak kamu zararına neden olacak şekilde, ihaleye katılma yeterliğine veya şartlarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak ve teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak eylemlerinde bulunarak kamu kurumu statüsüne haiz Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’nın 250 bin 86 TL fazladan para ödemesine ve neticede 250 bin 86 TL tutarında kamu zararına neden olarak üzerlerine atılı ’ihaleye fesat karıştırma’ suçunu işledikleri anlaşılmıştır" ifadeleri kullanılmıştı. Bilirkişi raporunda ise idare tarafından kanuna aykırı şekilde yüklenici ile ek sözleşme yapıldığı, yükleniciye KDV dahil 250 bin 86 TL tutarında haksız fazla ödeme yapılarak kamu zararına sebep olunduğu belirtilmişti. Öte yandan şüpheliler tarafından şartnamede açıkça belirtilen niteliklere sahip olmayan firma lehine ihalenin sonuçlandırılması eyleminin suç teşkil ettiği, sanıkların katılım şartı ile teknik şartnamede aranan kriterleri sağlamadığı, sabit olan ilgili firmanın bu durumunu fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmek suretiyle diğer ihale isteklilerinden gizleyerek ve ihale isteklilerini hataya düşürmek suretiyle suçun maddi unsurunun gerçekleştiği aktarılmıştı.



İddianamede, "Soruşturmaya konu yapılan ihale sürecinde işin sürdürebilirliği noktasında ihaleye katılım şartı ile teknik şartnameye yeterlilik şartını ilk aşamada dahi sağlayamayan firmanın lehine ihalenin sonuçlanmasının bir sonucu olarak, firmanın idare ile yaptığı 19 Şubat 2016 tarihli sözleşmenin 14/3. maddesine açıkça aykırı şekilde firma lehine olacak şekilde fakat kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak ek sözleşme yapılması ile doğan zarar, kamu zararı olarak kabul edilmelidir" denilmişti. Hazırlanan iddianamede, İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 7 kişinin ’ihaleye fesat karıştırma’ suçundan 3’er yıldan 7’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Ayrıca 7 kişi hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi gereğince siyasi yasak uygulanması da istenmişti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Düzce Üniversitesi’nden kalite yönetim sistemi standardı eğitimi Düzce Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜBİT) ile Kalite Topluluğu tarafından düzenlenen “ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi Standardı Eğitimi” gerçekleştirildi. İstiklal Konferans Salonu’nda ki programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Emre Dural, Kalite Topluluğu olarak ilk etkinliklerini gerçekleştirdiklerini ifade ederek amaçlarının, kaliteyi yaşam felsefesi haline getirmek olduğunu söyledi. Eğitim programının konuşmacısı DÜBİT Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydemir ise; kalite çalışmalarına TÜBİTAK’ta başladığını dile getirerek, kalibrasyon ve deney alanlarında faaliyetlere katıldığını, konuyla ilgili eğitimler aldığını ve çeşitli kurumlara danışmalık hizmeti verdiklerini sözlerine ekledi. Birçok kalite standardı olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Aydemir, tüm standartların temelinde ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi Standardı olduğuna işaret etti. Eğitim programıyla, ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi Standardı’yla ilgili bir denetim olduğunda hangi konuların sorulabileceği, nelerin istenebileceği, nasıl doküman oluşturulacağı hususlarında katılımcıları bilgilendirmek istediklerinin altını çizen Aydemir, 4 oturum şeklinde bilgi ve deneyimlerini paylaştı. ISO 9001’in kalite yönetim sistemi şartlarını açıklayan bir standart olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bülent Aydemir, oturumları; “Giriş”, “Kapsam”, “Bağlayıcı Atıflar ve Kaynaklar”, “Tanımlar ve Terimler”, “Kuruluşun Bağlamı”, “Liderlik, Planlama, Destek, Operasyon Gereklilikleri ”, “Performans Değerlendirme”, “İyileştirme” ve “Türkiye’deki ISO 9001 Belgelendirme Durumları” başlıkları altında gerçekleştirdi. İnteraktif bir şekilde devam eden program, soru-cevap ve hediye takdimiyle sona erdi.
Ankara Sinan Ateş davasında karar çıktı Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş öldürülmesiyle ilgili 22 sanığın yargılandığı davada Serdar Öktem hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi. Tetikçi Eray Özyağcı ve azmettiriciler Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Toplam 11 sanığa hapis cezası verilirken 10 sanık beraat etti, 1 kişiye ise tahliye kararı uygulandı. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022’de Ankara’da silahlı saldırıda hayatını kaybetmesiyle ilgili davada, 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve yakınları, sanıklar, taraf avukatları katıldı. Öte yandan, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise duruşmayı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ile beraber duruşma salonunda takip etti. Duruşma öncesinde tutuklu sanıklardan Suat Kurt’un avukatı, müvekkiliyle görüşmek istedi. Jandarma ekipleri bu isteği geri çevirerek, mahkeme heyetinden izin alınması gerektiğini ifade etti. Ardından Kurt, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik hakaretlerde bulundu. Bunun üzerine Jandarma ekipleri Kurt’u duruşma salonundan çıkardı. Mahkeme heyetinin salona gelmesinin ardından Kurt’un avukatı heyetten görüşme talebinde bulundu. Mahkeme heyeti ise görüşmeye izin verdi. Daha sonra ise duruşma, savcının mütalaasına karşı sanık ve avukatların beyanlarıyla devam edildi. Duruşmaya öğle arası verilmesinin dışarıya çıkan tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya ile müştekilerden biri arasında yumruklaşma yaşandı. Kolluk kuvvetleri araya girerek iki tarafı da birbirinden uzaklaştırdı. Mahkeme, sanık avukatlarının savunması ile devam etti. Ardından Mahkeme Başkanı, sanıklardan son savunmalarını istedi. Sinan Ateş’e İddianameye göre silahla ateş ederek ölmesine neden olan Eray Özyağcı, savunmasında şunları kaydetti: “Tasarlayarak kasten öldürmedim. Yaralamak için geldim. Kamera kaydında da görüyorsunuz Sinan Ateş’i ayaklarından vuruyorum. Hiç beklemediğim bir şekilde yüz üstü düşüyor. Panik olarak ateş etmeye devam ediyorum. Bu benim kendi hür iradem ile yaptığım bir eylem. Önceden hiç düşünmedim, spontane bir şekilde oldu. Keşke bu şekilde olmasaydı. Yanındaki Selman Bozkurt’u vurmak istemiyordum. Beni vuracağını hissettiğim için kendisine can havliyle karşılık verdim. Sinan Ateş’i öldürmeye gelmedim. Bu bir gerçektir ve yalan değil.” İddianameye göre, Sinan Ateş cinayeti öncesinde keşif yapan tutuklu sanık Suat Kurt ise "Ben olaya karıştığım kadarıyla cezalandırılmak istiyorum tahliyemi talep ediyorum" ifadesini kullandı. İddianameye göre, silahlı eylemi organize eden ve azmettirici olarak suçlanan tutuklu sanık Doğukan Çep ise kimseden emir almadığını olayın şahsi meselesi olduğunu belirtti. İddianameye göre, azmettirici olarak suçlanan eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi tutuklu sanık Tolgahan Demirbaş ise, "Olay olup bittikten sonra olayla hiçbir ilişkisi olmayan bir camiayı hedef gösterilmiştir. Bu kirli masayı temiz bir bezle silmenizi rica ediyorum. Somut delileri baz alarak kararı vermenizi istiyorum. Bir ülkücü olarak Türk mahkemelerine güveniyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Sanıklardan Vedat Balkaya ise “İlk celseden bu yana samimi şekilde sizlere aktarmaya çalıştım. Ankara’ya gelişim bir şahsın alacak verecek kavgasıydı. Bir insanın öleceğini bilsem buraya gelmezdim. Zor durumdaki ailemi daha da zor durumda bırakmazdım” ifadesini kullandı. Tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya ise şunları kaydetti: "Beni bu olayın içindeymişim gibi göstermek istiyorlar. Ben motoru kahvenin ve kameraların önüne evimin önüne çektirdim zarar gelmesin diye. Bu olaydan sonra düşmanlarım oldu. Dün merdivenleri çıkarken karşı taraftan bir arkadaş ’evine geliyoruz’ dedi. Uykularım kaçtı, huzursuz oldum. Bugün onu söyleyenin yanında olanlardan birini gördüm. Ona sordum. Eski ocak başkanımız Ali bilmem ne dedi. Bana hakaret etti vurmaya kalktı. Tutanak tutuldu ama şikayetçi değilim. Ben esnaflık yapacağım. Çok mağdur durumdayım. Ben Sinan Ateş’in katili değilim. Bu algının temizlenmesini istiyorum. Hakan (Hakan Saraç) haricinde kimseyi tanımıyorum. Eğer aksi takdirde tek bir kanıt varsa vereceğiniz her türlü cezaya razıyım.” Mahkeme Başkanı savunmaların ardından verilen aradan sonra kararı açıkladı. Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş öldürülmesiyle ilgili 22 sanığın yargılandığı davada Serdar Öktem hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi. Tetikçi Eray Özyağcı ve azmettiriciler Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Toplam 11 sanığa hapis cezası verilirken 10 sanık beraat etti, 1 kişiye ise tahliye kararı uygulandı. Serdar Öktem hakkında adli kontrol talebiyle tahliye kararı verilirken dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal için ise tutukluluğa devam kararı verildi. İki ismin dosyası ayrılırken telefonlarının açılması beklenecek. Tetikçi Eray Özyağcı’ya "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve Selman Bozkurt’a yönelik "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan ise 13 yıl hapis cezası verildi. Özyağcı’yı motorla olay yerinden kaçıran Vedat Balkaya’ya "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve müşteki Selman Bozkurt’a yönelik "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan ise 13 yıl hapis cezası verildi. Ofis önünde keşif yapan Suat Kurt’a "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve müşteki Selman Bozkurt’a yönelik "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan ise 13 yıl hapis cezası verildi. Azmettici Doğukan Çep, "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Dosyada azmettirici olarak geçen Tolgahan Demirbaş’a "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Demirbaş’ın eşi kararın ardından sinir krizi geçirdi. Mustafa Uzunlar’a "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 15 yıl ceza verildi. Aşkın Mert Gelenbey’e "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 15 yıl ceza verildi. Murat Can Çolak’a "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 18 yıl ceza verildi. Emre Yüksel’e "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 18 yıl ceza verildi. Dava kapsamında toplam 11 sanık için hapis cezası verildi. Davada 10 sanık beraat etti, Serdar Öktem’e ise tahliye kararı uygulandı.