EKONOMİ - 22 Kasım 2024 Cuma 11:13

Ekim ayında 1,49 trilyon TL’lik ödeme kartla yapıldı

A
A
A
Ekim ayında 1,49 trilyon TL’lik ödeme kartla yapıldı

Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile Ekim ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 78 artarak 1.49 trilyon TL oldu.


Bankalararası Kart Merkezi (BKM), Ekim ayına ilişkin kartlı ödeme verilerini açıkladı. Buna göre, Ekim ayı itibarıyla Türkiye’de kredi kartı sayısı 127,8 milyon, banka kartı sayısı 193,1 milyon ve ön ödemeli kart sayısı 109,5 milyon adet oldu. 2023 yılının Ekim ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 12’lik, banka kartı adedinde yüzde 4’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 28’lik artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 430,4 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artış gösterdi.


Kartlı ödeme tutarı gelişimi


Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile Ekim ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 78 artarak 1.488,0 milyar TL oldu.


Kartlı ödemelerin 1.252,6 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 204,8 milyar TL’sinde banka kartları, 30,6 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı.


Kredi kartı ile yapılan ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 83, banka kartı ile yapılan ödemelerde yüzde 49 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 97 oldu.


Kartlı ödeme işlem adedi gelişimi


Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile Ekim ayında yapılan toplam ödeme adedi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artarak 1,63 milyar adet oldu.


Kartlı ödemelerin 924,0 milyon adedi kredi kartları ile yapılırken 575,5 milyon adedinde banka kartları, 127,7 milyon adedinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı.


Kredi kartları ile yapılan ödeme adetlerinde büyüme oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16, banka kartları ile yapılan ödeme adetlerinde yüzde 5 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödeme adetlerinde ise bu oran yüzde 27 oldu.


İnternetten kartlı ödeme tutarı gelişimi


İnternetten kartlı ödemeler, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 82 artarak 432,1 milyar TL’ye yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 29 oldu.


İnternetten kartlı ödeme adedi gelişimi


İnternetten kartlı ödeme adedi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 artarak 236,5 milyon adede yükseldi. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payı ise yüzde 15’tir.


Temassız ödeme tutarı gelişimi


Kartlarla yapılan temassız ödeme adedi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 1.079,2 milyon adet oldu. Temassız ödeme tutarı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 93 artarak 472,6 milyar TL oldu. Ekim ayında mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden 4’ü temassız gerçekleşti.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: "Karakterimizin gelişmesinde aileden sonra en önemli rolü öğretmenlerimiz üstlenmektedir" Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Şahsiyetimizin inşasında, karakterimizin gelişmesinde, kimliğimizin şekillenmesinde aileden sonra en önemli rolü öğretmenlerimiz üstlenmektedir" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’nde ’ilim izzete, şiddet zillete götürür’ konulu cuma hutbesi irat etti, cuma namazı kıldırdı. Erbaş, "İslam, eğitim ve öğretimin temeline; iyiliği, adaleti, merhameti, sevgi ve saygıyı koymuştur. İslam’a göre okumanın ve yazmanın amacı, insanlığa faydalı olmak, toplumların kalkınması için gayret göstermektir. Şahsiyetimizin inşasında, karakterimizin gelişmesinde, kimliğimizin şekillenmesinde aileden sonra en önemli rolü öğretmenlerimiz üstlenmektedir. Allah Resûlü (Sallallahü teala aleyhi ve sellem), ’Ben ancak bir muallim olarak gönderildim.’ buyurarak, öğretmenlerin nebevi bir mirasa sahip olduklarını haber vermektedir. Öğretmenler, insanların ruh ve ahlaki gelişmelerine katkı sağlayan, milletlerin geleceklerine yön veren müstesna şahsiyetlerdir. Fertler ve toplumlar, öğretmenlerin eseridir. Dolayısıyla dün olduğu gibi bugün de, Rabbimizin emaneti olan çocuklarımızın imanla, ibadetle, güzel ahlakla, saygı ve nezaketle buluşması öğretmenlerimiz eliyle gerçekleşecektir. Gençlerimizin; kendine, ailesine ve milletine faydalı bir nesil olarak yetişmeleri, öğretmenlerimiz marifetiyle mümkün olacaktır" dedi. Erbaş, "Branşı ne olursa olsun her öğretmen, öğrencilerinin milli ve manevi değerlerimizle, ahlaki ilkelerimizle donanması; Rabbini bilen, Peygamberini tanıyan, ahiret bilincine sahip, devletini ve milletini seven insanlar olarak yetişmesi için gayret etmelidir. Öğrencisine evladı gibi şefkatle muamele eden öğretmenlerin, öğretmenine anne babası gibi saygı gösteren öğrencilerin bulunduğu bir okul; mutlu bir ailenin, huzurlu bir toplumun ve neticede sevgi medeniyetinin oluşmasına katkı sağlayacaktır. Yüce Rabbimiz, ’İçinizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten meneden bir topluluk bulunsun; işte onlar kurtuluşa erenlerdir’ buyurmaktadır. İşte tüm öğretmenlerimiz bu müjdeye nail olma imkanına sahip mübarek bir mesleğin mensuplarıdır" şeklinde konuştu. "İslam ile şiddet asla bir arada zikredilemez" İslam’ın emrettiği ilim, irfan ve hikmetten mahrum kalınması sebebiyle toplumdaki şiddet olaylarının arttığını ifade eden Erbaş, "Kur’an ve sünnetin rahmet yüklü mesajlarından uzaklaşıldığından dolayı yeryüzünde zulüm ve haksızlıklar günden güne artıyor. İslam’ın emrettiği ilim, irfan ve hikmetten mahrum kalındığı için sevgi ve saygı azalmaya, şiddet ve nefret çoğalmaya başladı. Gün geçmiyor ki, kadına, çocuğa, yaşlıya yönelik yüreklerimizi sızlatan bir şiddet haberi duymayalım. Oysaki yüce dinimiz İslam’a göre şiddet; zulümdür, Allah’ın haram kıldığı büyük bir günah, vebali ağır bir kul hakkı ihlalidir. Hiçbir mazeret, şiddeti meşru hale getiremez. Kimden gelirse gelsin ve kime yapılırsa yapılsın şiddetin hiçbir çeşidi kabul edilemez. Rahmet ve barış dini İslam ile şiddet asla bir arada zikredilemez" diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Gün ilimle hikmeti, bilgiyle ahlakı buluşturma günüdür. Zaman ailemizi ve çocuklarımızı zararlı alışkanlıklardan ve batıl ideolojilerden koruma zamanıdır. Vakit her türlü teknolojiyi ve çağın imkânlarını kullanarak ülkemizi ve milletimizi güçlü kılma vaktidir" ifadelerini kullandı. Ali Erbaş duasında, "Ya Rabbi, Müslümanların birliğini, beraberliğini temin ederek güçlerini birleştirerek dünyanın mazlum coğrafyalarında, özellikle Filistin’de, Gazze’deki Müslüman kardeşlerimize yardım ederek zalim işgalcilerin zulümlerinden, işgallerinden kurtulmalarına vesile eyle. Ya Rabbi dualarımızı kabul eyle, bize dünyada ve ahirette de iyilikler ihsan eyle" ifadelerini kullandı.
Muş Muş’ta "İklim ve Çevre Sorunları Temelinde Birlikteyiz" projesi eğitimleri tamamlandı Muş İl Özel İdaresi tarafından hazırlanan "İklim ve Çevre Sorunları Temelinde Birlikteyiz" projesinin eğitim süreci başarıyla tamamlandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkezi Finans ve İhale Birimi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Muş Valiliği, Avrupa Birliği Başkanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği ve Muş İl Özel İdaresi işbirliğiyle "Yeşil Bir Gelecek için Eşleştirme Hibe Programı" kapsamında hazırlanan "İklim ve Çevre Sorunları Temelinde Birlikteyiz" projesinin eğitimleri tamamlandı. Proje kapsamında Türkiye’nin AB çevre uyum sürecine katkı sağlanması adına Muş ve İtalya’nın Mirabello Sannitico kentleri arasında sürdürülebilir çevre çözümleri geliştirdiklerini ifade eden İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Şeyhmus Yentür, ayrıca yerel düzeyde de güçlü bir işbirliği kurduklarını belirtti. Proje boyunca İtalya’nın Mirabello Sannitico Belediyesi ile işbirliği içinde çalıştıklarını söyleyen Yentür, “1 yıldır devam eden Avrupa Birliği’nin şehir eşleştirmeleri projesi kapsamında ‘İklim ve Çevre Sorunları Temelinde Birlikteyiz’ projesinin bir yılık süresini tamamlamış bulunmaktayız. Bu projeye Avrupa Birliği’nden İtalya’nın Milano bölgesindeki Mirabello Belediyesi ortağımızdı. Bir ağaç, bir çocuk kampanyasıyla okul bahçelerine ağaç diktik. Bunun dışında Muş’un 5 yıllık çevre eylem planını oluşturduk. Hem ilimizin üst yöneticileri proje ekibiyle beraber hem de İtalya’nın belediye başkanı ve ekibiyle beraber karşılıklı ziyaretlerde bulunduk. Bu projeden kaynaklanan çevrenin ve çöpün nitelikli bir şekilde alınması noktasında da hepimiz gayret sarf edeceğiz. Muş’un yaklaşık 90 köyünde 60 bin nüfusun çöpünü alıyoruz. Nitelikli çöp ayrıştırması ve çöp alınması ile ilgili bu projenin ana fikrini kendimize şiar edeceğiz. Yaklaşık 100 bin euro hibe ile alınan bir projeydi. Bizim mali katkımız eş finansman olarak iki tane proje çalışanımızın 6 aylık maaş giderleriydi. Diğerlerini tamamıyla projenin bütçesinden karşıladık” dedi.
Yozgat Yozgat’ta YEDAM, bağımlılıklarla mücadelede umut oluyor Yozgat’ta bulunan Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), bağımlıların hayatına dokunuyor. Kronik bir beyin hastalığı olan bağımlılığın üç ayaklı tedavi modelinde tıbbi destek, psikolojik destek ve sosyal hizmet desteği verilmesi gerekiyor. Psikolojik destek ve sosyal hizmet desteği aşamasında ise YEDAM devreye giriyor. Bağımlılıklar dolayısıyla yaşamında bozulmalar yaşayan bireylere uzman psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarıyla destek veriliyor. Yozgat YEDAM’ da iki klinik psikolog, psikoterapi gerçekleştiriyor. Bilişsel davranış terapisi ve motivasyonal görüşme teknikleri kullanılıyor. Sosyal hizmet uzmanı aile ve arkadaşlık ilişkileri, boş zaman değerlendirmeleri, olumsuz çevre ile başa çıkma, ekonomik kaynaklar iyi değilse iyileştirme konusunda yol gösterme, yasal süreçlerden geçen danışanlar varsa süreç hakkında destek, eğitimi yarıda kalmış bireylere önerilerde bulunma gibi oldukça geniş yelpazede danışma hizmeti sağlanıyor. Yozgat’taki Danışma Merkezi’nde görev yapan Sosyal Hizmet Uzmanı Büşra Karaca, “Alkol, madde, teknoloji, kumar ve tütün bağımlısı olan bireylere ve bağımlı bireyler isterlerse ailelerine hem psikolojik hem de sosyal destek hizmeti veriyoruz. Teknoloji, alkol, madde ve kumar bağımlısı olan danışanların 12 yaşından büyük olması gerekiyor. 12 yaşın altındaysa aile ile görüşüyoruz ve önleyici faaliyetler hakkında bilgi veriyoruz. 12 yaş üstündeki danışanlara ayaktan psikolojik ve sosyal destek hizmeti veriyoruz. Aynı zamanda bağımlı olan kişilerden izin alarak aileleriyle de görüşme sağlıyoruz. Bir diğer hizmetimiz de ‘kişi dışı görüşme’ olarak ifade ettiğimiz, bireylerin bağımlı olduğunu kabullenmediği durumlarda oluyor. Böyle durumlarda kişilerin aileleriyle görüşme sağlayıp yönlendirme yapıyoruz” diyerek yaş grupları hakkında bilgi verdi. “YEDAM’daki bilgiler hiçbir kurum ve kişiyle paylaşılmaz” Bağımlılık hakkında kişilerin siciline işlemesi korkusu taşıdığını belirten Karaca, “Asıl üzerinde durmak istediğim konu gizlilik esasımız. Gerçek bir gizlilikten söz ediyoruz. Danışanların bilgisi hiçbir kurum, kuruluş veya kişiyle paylaşılmıyor. Yeşilay’ın kendi sistemini kullanıyoruz. Bundan dolayı herhangi bir kişi ya da kuruluş bizim sistemimize giremiyor. Danışanın bilgilerini hiç kimseyle paylaşmıyoruz. YEDAM’ın amacı destek merkezi olabilmektir. Kişileri bağımlılıktan kurtarabilmek olduğundan burada aldığınız hizmetin sicilinize işlemesi söz konusu değil. Örneğin çocuğunun teknoloji bağımlısı olduğunu söyleyen anneler oluyor. Çocuklarının siciline işler, diye düşünerek endişe duyup getirmediğini söylüyor. Kimsenin böyle bir korkusu olmasın. Kişilerin ileriki hayatlarında önlerine çıkacak bir durum söz konusu değil” ifadelerini kullandı. “Danışmanlık hizmetleri tamamen ücretsiz" Sosyal güvencesi olmayan bireylerin de müracaat edebileceğini bildiren Sosyal Hizmet Uzmanı Karaca “YEDAM’a herkes başvurabilir. Herhangi sosyal güvence, sigorta olmasına gerek yok. Buradaki danışmanlık hizmetleri tamamen ücretsiz. Ücretsiz danışma hattı olan 115’i arayarak bağımlılık hakkında hem bilgi alabilir hem de randevu alarak bizlerle yine ücretsiz şekilde görüşebilirler. Her tür görüşmemiz gizlilik içerisinde yürütülmektedir. Hafta içi 08.30-17.30 saatleri arasında çalışıyoruz. Cumartesi günleri öğlene kadar nöbetçi olan bir uzmanımız oluyor” ifadelerini kullandı. “Bağımlılık boş zamanı sever” Danışma Merkezi’nde hobi ve el sanatları içerikli eğitimlerin de yer aldığını belirten Karaca, “Resim, el sanatları, müzik, ahşap şekillendirme gibi atölyelerimiz bulunuyor. Buradaki amaç danışanlarımızın boş zamanlarını daha değerli bir biçimde geçirmelerini sağlamak. Çünkü bağımlılık boş zamanı sever. Biz boş zamanı doldurmalıyız ki aklımıza bağımlılıkla ilgili bir şey gelmesin. Yozgat Halk Eğitim Merkezi’nden görevli gelen öğretmenler, danışanlarımıza uygun saat aralığında atölyede vakit geçiriyorlar. Filografi, ahşap yakma, tuval boyama, bağlama, gitar, epoksi gibi aktivitelerle zaman geçiriyoruz. Burada tedavi sürecini tamamladıktan sonra isimsiz notlar kutumuz var. Kutuya bırakılan notlarda güzel ve olumlu geri dönüşler aldığımız zaman bizler de çok mutlu oluyoruz” dedi. “Kişilerin kendini keşfederek iyileşmesi ve tedavide kalmasını hedefliyoruz” Klinik Psikolog Şeyda Nur Temel ise klinik psikoloji alanına giren ve daha çok ruh sağlığını etkileyen depresyon, bağımlılık, kişilik bozukluğu, kaygı bozukluğu gibi branşlarda danışanlara bire bir hizmet verdiklerini vurguladı. Temel, “Kişiye özgü olan ve ona en iyi gelecek olan terapi modelini seçerek uyguluyoruz. Psikolojik ve sosyal desteği ayaktan veriyoruz. Kişilerin kendini keşfederek iyileşmesi ve tedavide kalmasını hedefliyoruz. Kişilerin bağımlılıktan sonraki hayatına adapte olmaları üzerinde çalışıyoruz” şeklinde konuştu.