GÜNDEM - 19 Kasım 2024 Salı 17:13

Dr. Ümit Aktaş: “Covid aşısı hakkında konuştum Türk Tabipler Birliği hayatımı zindan etti”

A
A
A
Dr. Ümit Aktaş: “Covid aşısı hakkında konuştum Türk Tabipler Birliği hayatımı zindan etti”

Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş’a, canlı yayında Covid aşıları ile ilgili yaptığı açıklamalardan sonra Türk Tabipleri Birliği tarafından “Hekimliğe yakışmayan davranış ve halkı Covid aşılarına olmaya engellemek” suçundan soruşturma açılmıştı. Türk Tabipleri Birliği Başkanlığına aday olduktan sonra meslekten 1 ay men cezası geldiğini söyleyen Aktaş, “Bizim seçilerek gelmemizi engellemek için bize meslekten men cezası verdiler” dedi.

Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, 20 Mayıs 2020 tarihinde canlı yayında Covid aşıları ile ilgi yaptığı açıklamalardan sonra Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından ceza aldı. Ardından Aktaş, 2024 yılında katıldığı canlı yayında da Türk Tabipler Birliği Başkanı olacağını söyledi. Bunun üzerine Türk Tabipler Birliği tarafından “Hekimliğe yakışmayan davranış ve halkı Covid aşısı olmaya engellemek” suçundan bir ay meslekten men cezası 15 Kasım 2024 tarihinde tebliğ edildi.

Dr. Ümit Aktaş: “Covid aşısı hakkında konuştum Türk Tabipler Birliği hayatımı zindan etti”

“Canlı yayında covid aşıları ile ilgili yaptığım açıklamadan sonra soruşturma açıldı”

Ortada suç yokken gereksiz yere bu soruşturmalar açılıyor diyen Aktaş, Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “20 Mayıs 2021 tarihinde bir televizyon kanalında yaptığımız bir programda bana aşıların yan etkileri ile ilgili görüşler soruldu. Bunun üzerine ben de Avrupa Birliği’nde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde aşı takip sistemlerinin verilerini ortaya koydum. Aşı takip sistem verilerine göre ne kadar hastalık görüldüğünü ve ne kadar ölüm görüldüğünün rakamlarını aktardım. Yani bu rakamlar aslında bana ait rakamlar değil. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin aşı takip sistemlerinde kayıtlı olan rakamlardır ve dileyen herkes de bu Aşı Takip Sislerine girip bu rakamları kontrol edebilir. Bu program 20 Mayıs 2021’de yılında yapıldı. 20 Mayıs 2021’de yapıldıktan sonra soruşturma evrakı bize 6 Eylül 2021’de geldi. Yani arada yaklaşık olarak 4 aylık bir süre var. Aslında bu program bahane edildi. Aradaki dönemde şunlar oldu. Zaten Türk Tabipleri Birliği adeta kafayı bana takmışçasına 2017’den bu yana 40’ın üzerinde soruşturma açtı ve pandemi döneminde bu olay artık abartıldı. Neredeyse 3 günde bir soruşturma evrakı gelmeye başladı. Ortada suç yokken gereksiz yere bu soruşturmalar açılıyor. Bunun üzerine ben dedim ki bir gün canlı yayında, “Bakın bana soruşturma açıp duruyorsunuz hiçbir gereği olmayan soruşturma yüzünden vakit kaybettiriyorsunuz. Avukatlara para ödetiyorsunuz. Ben artık bundan bıktım. Bu böyle olmayacak. Belli ki siz bana şahsi olarak kafayı takmışsınız. Kimi besliyorsunuz? İlk seçimde aday oluyorum Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimini ele geçiriyorum demokratik yollardan başkanlığı ele geçiriyorum ve hepiniz de yönetimden uzaklaştıracağım” dedim” diye konuştu.

"Türk Tabipleri Birliği’nin yaptığı doğru değil. Bu hukuken de doğru değil"

Hekimliğe yakışmayan davranış ve halkı Covid aşılarından soğutmak nedeniyle ceza aldıklarını söyleyen Aktaş, “Ben canlı yayında bunu söyledikten 1 hafta sonra bana bu soruşturma açıldı ve onun da haftasına meslekten men cezası verildi. Yani sen misin başkanlığa aday olmak isteyen? Biz de seni mesleğimden men ederiz dediler. Neden? Çünkü tüzüğe göre siz meslekten men cezası almışsanız seçimlerde başkanlığa adaylığınızı koyamıyorsunuz. Adamlar bizim seçilerek gelmemizi engellemek için bize meslekten men cezası verdiler. Biz bıkmadık, durmadık, mahkemelere gittik, idare mahkemelerine, bölge idare mahkemelerine gittik. Fakat maalesef hepsinde mahkeme bizim dilekçemizi dahi okumayıp, Türk Tabipleri Birliği’ni haklı gördü. Üstelik böyle bir suç yokken. Bize niye ceza verdiler? Hekimliğe yakışmayan davranış ve halkı Covid aşılarından soğutmak nedeniyle ceza vermişler. Bu gerekçeler suç mu? Kanunda tanımlanmış böyle suçlar var mı? Bu gerekçeler kanuni mi? Kanunda hekimliğe yakışmayan davranış ve halkı aşıdan soğutmak diye bir ceza maddesi buluyor mu bulunmuyor. Yani aslında olmayan bir suç icat edip bunun üzerine olmayan bir ceza tesis ettiler. Aslında baştan sona hukuksuzluk, görevi kötüye kullanmak ve Türk Tabipleri Birliği’nin yaptığı doğru değil. Bu hukuken de doğru değil” ifadelerini kullandı.

Bu cezanın yürürlüğe girdiğini ve hastalarının mağdur olduğunu söyleyen Aktaş, “Biz anayasa mahkemesine gittik. Türk Tabipler Birliği, hem savcılık, hem hakimlik, hem de meslek örgütlüğü yapıyor. Böyle bir şey olamaz. Ceza verme yetkisinin iptal edilmesini talep ettik. Bireysel başvuruda bulunduk. Bunun da ötesinde artık bir kamuoyu oluşuyor. Herkesin ne olduğunu bilmesini istiyorum. Bizim başımıza gelenler Türk Tabipleri Birliği’nin hukuksuz eylemleri sonucudur. Türk Tabipleri Birliği yönetimi görevini kötüye kullanmaktadır ve ben de hakkımı sonuna kadar arayacağım. Sadece Anayasa Mahkemesi değil aynı zamanda bu kararın altında imzası olan Onur Kurulu üyelerinin her biri hakkında ayrı ayrı şahsi olarak görevini kötüye kullanma, hukuksuz işlemden dolayı ceza davası ve bireysel tazminat ve bireysel maddi ve manevi tazminat davaları açacağım. 1 ay boyunca kliniğim kapalı kalacak ve hastalarıma bakamayacağım. Bu ceza yürürlüğe girdi ve hastalarım mağdur oldu. Aynı zamanda klinik çalışanlarım da mağdur. Benim çalışanlarımın maaşları nasıl ödenecek? Kliniğin kirası nasıl ödenecek? Türk Tabipler Birliği bunu hesap etti mi? Benim hastalarım arasında kanser, diyabet ve romatizma hastalığı olanlar var. Bunların kontrolleri ne olacak? Bu hastalara nasıl bakılacak? Hastaların bu mağduriyeti beni en çok üzen konu. Dolayısıyla bu haksız bir cezadır ve bu haksız cezanın karşısında durmaya devam edeceğiz” dedi.

Şüheda Kıroğlu - Berk Soydan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da yaşayan yerleşik Ukraynalılardan 1000. gün açıklaması Antalya’da yaşayan yerleşik Ukraynalılar, Ukrayna-Rusya savaşının bininci günü nedeniyle açıklamada bulundu. Antalya’da yaşayan Ukraynalılar, Ukrayna-Rusya savaşının bininci günüde Attalos Heykeli önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması sırasında çok sayıda Ukraynalı, bayraklarına bürünmüş halde alanda hazır bulundu. “Rusya, dün çocukların da bulunduğu onlarca can kaybına sebep oldu” Ukrayna Antalya Konsolosu Oleksandr Voronin, Rusya’nın saldırısı nedeniyle Ukrayna’da yaşayan insanların normal hayat düzeninden mahrum kaldığını ifade ederek, "Sivil yerleşim yerlerinin ve sivillere yönelik altyapı ile enerji altyapısının sürekli olarak bombardımana maruz kalması nedeniyle, insanlar, normal bir hayat düzeninden mahrum kaldı. Başkent Kiev’de bile, kimi zaman hava hücum alarmı, kesintisiz on saat sürüyor ve bu esnada insanlar, işlerine, öğrenimlerine ve gece uykularını bölerek sığınaklara inip beklemek zorunda kalıyor. Geride bıraktığımız Pazar günü, 17 Kasım’da Rusya, Ukrayna geneline yönelik, 120 füze ve 90 kamikaze İHA ile yoğun bir hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıda hedef, enerji altyapısıydı ve saldırının sonucunda, Ukrayna’nın bütün illerinde yoğun elektrik kesintileri görülmeye başladı. Rusya, dün Sumı ve Odesa şehirlerindeki yerleşim bölgelerine füze saldırıları düzenleyerek yeni bir suç işledi. Bu saldırılar, aralarında çocukların da bulunduğu onlarca can kaybına sebep oldu” dedi. Zelenskiy’nin formülüne destek talebi Savaşın bin gündür sürdüğünü vurgulayan Ukrayna Antalya Konsolosu Oleksandr Voronin, kendilerine destek olan tüm ülkelere teşekkür ederek, "Bin gün, sembolik bir tarihtir, çünkü işgalin başlangıcında dünya toplumu, Ukrayna’nın dayanabilme şansını 48-72 saat olarak değerlendiriyordu. Ancak Ukrayna askerleri ve halkı, orantısız bir güce karşı gerçek bir kahramanlık sergileyerek ayakta kalmayı başardı ve topraklarını savunmaya devam ediyor. Tüm ortaklarımıza, bu süre boyunca bize destek olmaya devam ettikleri için minnettarız. Ayrıca, tüm dünyanın, Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy tarafından sunulan, adil ve kalıcı bir barışı sağlamayı amaçlayan Zafer Planı ve Barış Formülü’nü destekleyeceğini umuyoruz.”
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasına yarın devam edilecek İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine yarın devam edilecek. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına 2. gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Fehmi Alperen, "Ben İBB’ye bağlı ambulans şoförü olarak çalışıyorum. 17 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyorum. Hasta sevki yapıyoruz. Bir şirketim de vardır aynı zamanda. Biz yeni doğan hasta nakli yapmıyorduk. 112 sisteminin bertaraf edilerek hastanelere sevk yapıldığı iddiasına katılmıyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Bahsi geçen hiçbir hastaneye nakil yapmadım. Birçok sevki sanık Hasan Basri Gök yürütmektedir. Hatta sevk işlemi için bazen doktor olduğunu söylemiştir kendisi. Benim hakkımda iddianamenin hiçbir sayfasında sevk ile alakalı bir şey yoktur. Sanıklardan Hakan Doğukan Taşçı’yı tanıyorum. Taşçı bana hasta bebeklerin basamak değerleri ile oynandığını da söyledi. Benim Fırat Sarı ile bir menfaat ilişkim yoktur. Sarı’nın hesabından bana yıllardır gelen 1 TL bile yoktur. Burada bir örgüt olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Buradaki herkes sağlık çalışanı” dedi. Fehmi Alperen’in avukatı ise savunmasında, “Benim müvekkilim mağdurdur. Burada suçlanan kişiler aynı zamanda da mağdurdur. Uzun süredir tutuklu olan müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum” dedi. Sanık avukatının savunmasının ardından duruşmanın 3. oturumunun yarın saat 09.30’da devam etmesine karar verildi.