POLİTİKA - 13 Eylül 2024 Cuma 16:25

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen külliyemizle eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen külliyemizle eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz"

Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen külliyemizle eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz" dedi.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’ne katıldı. Törene ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Valisi Davut Gül ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun da katıldı.


“12 milyarlık yatırımla Türkiye’nin bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz"


Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Marmara Üniversitemizin kıymetleri mensupları, sevgili öğrenciler sizleri selamlıyorum. Bugün ayrı bir heyecan içindeyim. Yapım sürecini takip ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’ni açmaktan bahtiyarlık duyuyorum. Marmara Üniversitesi’nden 1981 yılında mezun oldum. Siyasi hayatım boyunca aldığım fahri doktora ünvanlarımdan en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım. Marmara Üniversitesi’nde mezun olmaktan gurur duyuyorum. Burası askeri kışlaydı, parmakla gösterilecek eğitim yeri olması için çalıştık. Marmara Denizi’ne hakim külliye projesinin ilk etabını 2021 yılında tamamladık. Külliyenin iki etabından mühendislik ve eğitim fakültesi, siyasi bilgiler fakültesi, hangarlar, öğrenci merkezleri de yer alıyor. 12 milyarlık yatırımla Türkiye’nin bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz. Şehrimize ve üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum. Külliyemizin inşasında emeği olanlara teşekkür ediyorum. 141 yıllık köklü tarihinde Marmara Üniversitemizin yanında olmaya devam edeceğiz. Dünya’nın 198 farklı ülkesinde 340 bin öğrenci var. Yüzde 95’i kendi imkanları ile okuyor. Misafir öğrencilerin katkısı 3 milyar dolar civarında. Ülkemiz açısından övünülecek bir durumdur" dedi.


"Irkçılık adı altında Türk-İslam düşmanlığı yapılmaktadır"


Erdoğan, "Hükümet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. 14-28 Mayıs seçimlerine karşımızdaki aday üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendi. Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasından bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin binbir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin masum olmadığı açıktır. Türkiye’de ırkçılık adı altında topyekün Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler, apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah’ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz. Bakınız biz ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanları derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırmadık. Biz asırlar boyunca üç kıta, yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz. Böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz" dedi.


"Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar"


Erdoğan, "Ülkemizin marka eğitim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitemizin uluslararası kimliğini güçlendirerek sürdüreceğine inanıyorum. Kıymetli misafirler, Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarımız ülkemizin gerçekten sancılı, belki de en kaotik yıllarına denk geldi. Türkiye’nin sokaklarında kargaşa, siyasetinde ise istikrarsızlık hakimdi. Her 7-8 ayda bir hükümetin değiştiği, göreve gelen iktidarların muktedir olamadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemediği sıkıntılı günlerdi. O karanlık günlerin ceremesini milletimizle birlikte en çok üniversitelerimiz çekti. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz çekti. Sadece ekonomik zorluklarla değil, üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik. Birtakım kirli eller bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının baharındayken birbirine düşman ettiler. Sağ dediler, sol dediler. Alevi, Sünni, Kürt, Türk dediler. Delikanlılarımızın heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattılar. Milletimizin istikbali olan yüzlerce üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Gençlerimiz, üniversitelerimizi esir alan kör şiddetin kurbanı oldu. Bugün hatırladıkça yüreklerimizi yakan nice dramatik olay yaşadık. Burada şu gerçeği açık açık söylemek durumundayım. Hem 27 Mayıs öncesinde hem de 12 Eylül darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için buu milletin evlatlarını kullandılar. Toplum kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerimizi kullandılar. Tüm bunların bedelini milletçe hepimiz ödedik" dedi.


"Gezi Olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır"


Erdoğan, "Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Demokraside vesayetin gölgesinden çıkamayarak ödedik. Hak ve özgürlüklerde yasalara mahkum edilerek ödedik. Güvenlikte terör örgütlerine istismar imkanı verilmesiyle ödedik. Toplumsal barışta, uzun yıllar kapanmayan kutuplaşmalarla ödedik. Milli birlikte ezeli ve ebedi kardeşliğimizin zayıflatılmasıyla ödedik. Geriye doğru baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Gençlerimizi birbirine kışkırtan ve kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye kendi iç sorunlarıyla uğraşmaktan dış dünyadaki gelişmeleri takip edemedi. Aşağı yukarı aynı ekonomik yapıya sahip olduğumuz ülkeler koşar adım giderken biz yıllarca yerimizde saydık hatta onlardan geriye düştük. 2002’de Aziz Milletimizin teveccühüyle göreve geldiğimizde Türkiye’nin bir daha böyle bir tuzağa düşmemesi için daima çok dikkatli olduk. Bizim yaşadıklarımızı gençlerimiz yaşamasın, bizim çektiğimiz sıkıntılarla çocuklarımız karşılaşmasın diye çok çetin mücadeleler yürüttük. Cumhuriyet mitinglerinden Gezi Olaylarına kadar ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her şeyin karşısında durduk. Ne esnafın malını mülkünü yağmalayan vandalların, ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin, ne namuslarına emanet edilen silahları o silahların asıl sahibi olan millete çevrilen FETÖ’cü hainlerin, ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin milli iradeyi gaspetmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik. Her zaman soğukkanlı olduk. Sağduyulu davrandık. Siyasette nezaket bir an olsun elden bırakmadık. Ama milletin emaneti ve iradesi tehdit altında olduğunda hiç tereddüt etmeden tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Bizim öfkemiz de, sevgimiz de hep milletimiz içindi. Bakınız yeri gelmişken şu hususu tekrar ifade etmek isterim. Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi Olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dahil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor. Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize karşı büyük bir komplo kurulmuştur. Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes gezi olaylarının birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Kimse kusura bakmasın, ama biz bu gerçeklere gözlerimizi kapatamayız. Milleti ve milli iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Gezi olaylarıyla ilgili tarih hükmünü vermiş, millet hükmünü vermiştir. Hepsinden öte bağımsız Türk mahkemeleri hükmünü vermiştir" dedi.


"Hangi partiye oy verirse versin. Vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz"


Erdoğan, "Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor. Sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getirmeye çalışıyor. Türkiye’ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. Onlara şunu söylemek isterim. Evet 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadise ile ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi Olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve milli iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine bu hadisede asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır. Milletin otobüslerini yakıp yıkanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği, IMF’e borcumuzun kapandığı başarılarla dolu bir dönemde Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkartanlardır. Bakınız biz siyasetçiyiz, biz milletin emanetini taşıyan, 85 milyonun mesuliyetini taşıyan insanlarız. Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin özellikle iradesini, namusunu korumak bizim asli görevimizdir. Hangi partiye oy verirse versin. Vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz. Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca biz bunu yaptık. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz" dedi.


"Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi"


Erdoğan, "Türkiye yüzyılını, bilimin, teknolojinin, refahın yüzyılı haline getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attık. 2002’de burası çok ama çok önemli. 2002’de 76 üniversitemiz varken bugün bu sayı 208’e yükseldi. Hani tatlıses’in bir sözü var ya yani Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi? Şu anda 81 vilayetin 81’inde hamdolsun üniversitelerimiz var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Söz verdik. "Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız" dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkanını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık. Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma, geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız. Bu duygularla Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin ülkemize, milletimize, üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum. Üniversitemizin yönetimine, hocalarına ve öğrencilerine Rabb’imden üstün başarılar diliyorum" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Üsküdar’da çöp ve moloz yığını krizi: Mahalleli isyan etti Üsküdar’da oluşan moloz, çöp ve atık yığınları mahalleliyi canından bezdirdi. Yetkililerden çözüm bekleyen mahalle sakinleri, bir an önce çöplerin ve moloz yığınlarının temizlenmesini istediklerini dile getirirken Üsküdar Belediyesi’nin duruma sessiz kaldığı öğrenildi. Çöpler havadan görüntülendi. Üsküdar Burhaniye Mahallesi’nde oluşan moloz, çöp ve atık yığınları ile kentsel dönüşüm sürecinde atıl durumda kalan binalar mahalle sakinlerinin tepkisine neden oldu. Çevre ve görüntü kirliliğiyle mücadele eden mahalle sakinleri, defalarca Üsküdar Belediyesi’ne başvurduklarını ancak sorunlarının çözülmediğini belirterek duruma isyan etti. “Belediye kulak arkası yapıyor" Burhaniye Mahallesi muhtarı Kadir Uğurtay, “Çöp dağları oluştu. Binanın çevresi olduğu gibi çöp, toprak, taş. Mahallenin muhtarı olarak bu görüntüden çok rahatsızım. Sayın Cumhurbaşkanımızın eski oturduğu yer burası. Bu mahalle yakışık olmayan bir görüntüyle karşılaşıyoruz maalesef. Herhangi bir belediye şu anda buraya müdahale etmedi, kulak arkası yapıyorlar. Ben bas bas bağırıyorum, ‘gelin, mahalledeki şu rezaleti görün’ diye. Ben bir muhtar olarak komşularımın bu rezaletin içerisinde yürümesine bu rezaleti çekmesine razı değilim. Birçok kez Üsküdar Belediye Başkanımız Sinem hanıma ve Belediye Başkan Yardımcılarına da iletmeme rağmen hala bir şey çıkmadı. Bana söylenen şu, burada 100-200 kamyonluk çöp var. Bu bizim sorunumuz mu? Siz belediye olarak görevinizi yapmak zorundasınız. Vatandaşın oylarıyla geldiniz” dedi. “Üsküdar’ın kalbi çöplüğe döndü” Çöp yığınına dönen yolun daha önceden vatandaşların geçiş noktası olduğunu söyleyen Uğurtay, “Ama artık çocuklar ya da ailelerin buradan geçme gibi bir imkanı yok, cam kırıkları var. Üsküdar’ın göbeği çöplük yerine döndü. Üsküdar da artık çöp dağı gibi bir yer oldu. Buranın bir an önce temizlenmesini ve bu mahalledeki komşularımızın daha huzurlu, sağlıklı, hijyen bir şekilde yaşamlarına devam etmelerini rica ediyoruz. Ama kulaklar kapalı, bizleri duymuyorlar. İstanbul’un kalbi Üsküdar ise Burhaniye’de Üsküdar’ın kalbi. Ama çok rezalet bir durumda. Yazın burada bu kokudan durulması mümkün değil. Komşularım her gün bana telefon açıyor, ‘bu nedir’ diyor. Her defasında söylememe rağmen sonuç alamıyorum. Bir önceki belediye yapmamış olabilir ama siz ‘yapacağız’ diye geldiniz ve bu çalışmayı sizden bekliyoruz” şeklinde konuştu. Mahalleli çözüm bekliyor: “Rahat nefes alamıyoruz” Mahalle sakinlerinden Sibel Arslan, “Çok rahatsızız. Mahallemizde rahat nefes alamıyoruz. Hem kokudan, hem tinercilerden. Her gün yangın çıkarıyorlar. Çocuklarımız dışarı çıkamıyor, ben markete gidemiyorum. Allah rızası için bu sorunu çözün. Çok zor durumda bütün mahalle” dedi. İbrahim Özkan isimli mahalle sakini, “Burası kentsel dönüşüme giren bir yer. 2 senedir binalar boş, fakat herhangi bir önlem alınmadı. İstanbul’un göbeği, en güzide yeri adeta bir çöplük. Kamyonlar molozlarını buraya boşaltıyorlar. Görüntü kirliliğinden başka gördüğümüz bir şey yok. Mağdur durumdayız” ifadelerini kullandı. Döndü Bilgücü isimli bir vatandaş ise, “Görüntü kirliliği var, pislik var. Kamyonla gelip molozları buraya bırakıyorlar. Mahalle olarak çok rahatsızız” dedi.
Bursa Başkan Aydın, iş insanları ile bir araya geldi Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Türkiye’nin üretimine ve ihracatına önemli bir katkı sunan Bursalı sanayici ve iş insanları ile bir araya geldi. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Bursalı sanayici ve iş insanlarının Bur Salı Değer Üretenler Dostluk Gurubu çatısı altında düzenledikleri Salı toplantılarının konuğu oldu. Türkiye’nin üretimine ve ihracatına önemli bir katkı sunan Bursalı sanayici ve iş insanları ile istişareye önem veren Başkan Aydın, göreve başlamalarının ardından Osmangazi Belediyesi’nin ilçeye kazandırdığı hizmetleri anlattı. CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın da katıldığı toplantıda katılımcılara hitap eden Başkan Aydın, Bursa ve Türkiye’nin gelişiminde iş dünyasının önemine vurgu yaptı. Osmangazi Belediyesi olarak her zaman sanayici ve iş insanlarının yanında olduklarını ve olmaya da devam edeceklerini dile getiren Başkan Aydın, “Şehrimizin ekonomisini büyütmek, istihdamı artırmak ve halkımızın refahını yükseltmek adına sanayici ve iş insanlarımız ile ortak projeler geliştirmeyi istiyoruz. Yeni dönemde tarım, teknoloji, turizm ve yeşil enerji gibi alanlarda yapılacak yatırımlara özellikle büyük önem veriyoruz. Hep birlikte Osmangazi ve Bursa’yı daha yaşanabilir, daha güçlü bir kent haline getireceğiz” ifadelerini kullandı. Başkan Aydın, misafirperverliklerinden dolayı iş insanlarına teşekkür ederek, “ Bursa’mıza ürettikleri ürünlerle katma değer sağlayan, sanayi yatırımlarıyla kentimizin gelişmesine yön veren değerli iş insanı dostlarımızla bir araya geldik. Bur Salı Değer Üretenler Dostluk Grubu çatısı altında düzenledikleri etkinlik, dost meclisinde birbirimizin ufkunu açan, vizyon katan bir buluşma oldu. Sanayiden tarıma, turizmden ülke ekonomisine Bursa’nın ve ülkemizin durumunu, atılması gereken adımları konuştuk. CHP Bursa İl Başkanımız Nihat Yeşiltaş’ın da katıldığı buluşmayı düzenleyen, Bur Salı Değer Üretenler Dostluk Grubu’na teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Ankara Sözleşmeli öğretmenin resen ataması açılan dava ile iptal edildi Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası (Eğitim Gücü-Sen) Şanlıurfa Şubesi, norm fazlası olduğu için resen ataması gerçekleştirilen üyesi için açtığı davayı kazandı. Eğitim Gücü-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı Mustafa Kutlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Matematik öğretmeni olarak Haliliye ilçemizde bir ortaokulda görev yapan üyemiz, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okul ve kurumlarda norm kadro fazlası durumda olan öğretmenlerin ihtiyaç olan eğitim kurumlarına atama duyurusu ile resen görev yaptığı okulundan 80 kilometre uzaklıkta bir başka okula atandığını öğrenmiş ve konu ile alakalı olarak sendikamıza başvurmuştur. Şubemiz tarafından Şanlıurfa Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 13/02/2024 tarih ve E-50790867-903.02.01-96586714 sayılı işleminin iptali istemiyle 17/04/2024 tarihinde dava açılmıştır. Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesi, 2024/1910 sayılı kararında aşağıda sıralamış olduğum gerekçelerimizi dikkate alarak resen atamanın iptaline hüküm vermiştir. Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik’in 18’inci maddesinde ’İhtiyaç fazlası konumda bulunan sözleşmeli öğretmenler, istekleri ve tercihleri de dikkate alınmak suretiyle atanır’ düzenlemesi ile getirilmiş olan ’istek ve tercihlerin dikkate alınması’ koşulunun ihtiyaç fazlası olduğundan bahisle ataması yapılacak sözleşmeli öğretmenler hakkında tesis edilecek işlemler öncesinde yerine getirilmesi gereken zorunlu bir koşul olduğu ve nitekim idarenin duyurusunda bu şartın usulüne uygun olarak yerine getirilebilmesi kapsamında ihtiyaç/norm fazlası öğretmene tebligat yapılması ve tercihlerinin alınmasının sağlanmasına yönelik düzenlemelere yer verilmiş olduğu, buna karşın davalı idarenin savunmasında da zikredildiği üzere norm kadro fazlası durumunda olduğuna ilişkin tespitin davacıya tebliğ edilmediği, harici olarak kısa mesaj (SMS) yoluyla duyurulmuş olduğu ve bu şekilde paylaşılan bağlantı vasıtasıyla tercihte davacının hukukuna çok önemli etkisi olan hususların tereddütsüz bir şekilde vakıf olmasını teminen usulüne göre tebliğ edilmediği, mevzuatta ve ilgili duyuruda belirtildiği şekilde davacının tercihte bulunmasına imkan sağlanmadığı ve davacının da tercihte bulunamamış olduğu, kısa mesajın ise bu tereddüdü gideremeyeceği ve usulüne uygun bir tebligat sayılamayacağı anlaşıldığından bahse konu usule uyulmaksızın ve davacıya tercihte bulunma imkanı verilmeksizin resen yer değiştirme suretiyle atamasının yapılmasına yönelik olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır" dedi. Kutlu, sözleşmeli öğretmen olan davacının itiraz başvurusunun atama hakkında karar verme yetkisi bulunan valilik makamınca değerlendirilmesi gerekirken vali adına işlem tesis etme yetkisi olmayan İl Milli Eğitim Müdürünce reddedildiğini belirterek, dava konusu işlemde "yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık" bulunmadığı sonucuna varıldığını kaydetti.
İstanbul Beylikdüzü’nde 2024 yılında 3 bin 150 hayvanın tedavisi yapıldı Beylikdüzü Belediyesi, 2024 yılı boyunca gerçekleştirdiği çalışmalarıyla sokak hayvanlarının olmaya devam etti. bin 400 hayvanın kısırlaştırılması, bin 950 hayvanın aşılanması, 3 bin 150 hayvanın tedavisi yapıldı. Beylikdüzü Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü tarafından 2024 yılında da ilçe genelinde sokak hayvanlarının sağlık, bakım ve refahını sağlamak için birçok önemli hizmet hayata geçirildi. Bu kapsamlı çalışmalarla Beylikdüzü’nde, sokak hayvanlarının sağlık ihtiyaçları düzenli bir şekilde karşılanarak daha sağlıklı bir yaşam ortamı sağlandı. Veteriner İşleri Müdürlüğü’nün çalışmalarıyla 2024 yılı boyunca bin 400 hayvanın kısırlaştırılması, bin 950 hayvanın aşılanması, 3 bin 150 hayvanın tedavisi yapıldı. Gıda ve barınma desteği Sokak hayvanlarının sahiplendirilmesi konusunda da çalışmalarını titizlikle yürüten Belediye son bir yılda, hayvan sahiplendirme kampanyalarıyla 140 hayvana sıcak bir yuvaya kavuşturdu. Sahiplendirilen hayvanların sağlık ve bakım süreçleri de yakından takip edilerek yeni yuvalarına güvenle gönderildi. Öte yandan sokak hayvanlarının beslenme ihtiyacını karşılamak için, günlük 2 bin 500-3 bin kilogram taze yemek, hayvan bakımevinde hazırlanarak ilçedeki sokak hayvanlarına dağıtıldı. Ayrıca 142 adet kedi evi, vatandaşlara teslim edilerek sokak hayvanlarının güvenle barınması sağlandı. İlaçlama ve dezenfeksiyon çalışmaları yapıldı Sadece sokak hayvanları değil, ilçenin genel sağlığı için de önemli adımlar atan Belediye, 10 bin 700 adet ilaçlama ve dezenfeksiyon hizmetini kamu kurumları, okullar, ibadethaneler ve kamusal alanlarda gerçekleştirdi. Hayvan bakımı ve sahiplendirme işlemlerinin önemiyle ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen eğitimlerde ise 3 bin 93 kişiye ulaşıldı. Eğitimler, hayvan bakımevinde ve okullarda gerçekleştirilerek her yaş grubundan vatandaş bilinçlendirildi.