SPOR - 09 Ağustos 2024 Cuma 23:25

Buse Naz Çakıroğlu gümüş madalya kazandı

A
A
A
Buse Naz Çakıroğlu gümüş madalya kazandı

2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda milli boksör Buse Naz Çakıroğlu, kadınlar 50 kilo finalinde Çin’den Yu Wu’ya mağlup olarak gümüş madalya kazandı.

Türkiye’nin olimpiyatlara kota kazanan ilk kadın boksörü olarak adını tarihe altın harflerle yazdıran Dünya ve Avrupa şampiyonu mili boksör Buse Naz Çakıroğlu, 50 kilo final mücadelesinde Çinli rakibi Yu Wu ile karşı karşıya geldi. 28 yaşındaki Fenerbahçeli boksör son 16 turunda Meksikalı rakibi Fatima Herrera’yı 5-0, çeyrek finalde Pihla Kaivo-Oja’yı 5-0 yenerek yarı finale yükseldi.

Buse Naz Çakıroğlu gümüş madalya kazandı

Yarı finalde Filipinli rakibi Aira Villegas’a 5-0’lık üstünlük kurarak adını Paris’te finale yazdıran son olimpiyat ikincisi, Dünya ve Avrupa şampiyonu boksör Çakıroğlu, finalde ise Çinli rakibi Yu Wu’ya ilk raundu 4-1, ikinci raundu 4-1, üçüncü raundu da 5-0 kaybederek toplamda 4-1’lik skorla mağlup oldu ve gümüş madalyanın sahibi oldu.

Buse Naz Çakıroğlu, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’nin üçüncü gümüş madalyasını kazandı ve olimpiyatlar tarihinde boksta 2 madalya kazanan tek sporcu olarak tarihe geçti.

Buse Naz Çakıroğlu gümüş madalya kazandı

Öte yandan bu madalya ile birlikte Türkiye’nin Paris Olimpiyatlar Oyunları’ndaki madalya sayısı 6’ya yükseldi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çivi yazısı çözüp 4500 yıllık parfümü yeniden yaptılar 1929 yılında Mezopotamya’da bulunan 4500 yıllık Sümerce çivi yazısı tableti inceleyen Prof. Dr. Yusuf Kılıç ve öğrencisi, yazıların bir parfümün tarifi olduğunu fark etti. Asırlar önce Mezopotamya’da kullanılan parfüm, formüldeki hammaddelerin birleştirilmesi sonucu yeniden yapıldı. Mezopotamya’da 1929 yılında bulunan Sümerce çivi yazılı tablet ilk kez Alfred Pohl tarafından 1937 yılında tercüme edilmiştir. Bugün Hilprecht Collection, University of Jena, Jena Germany da muhafaza edilmektedir. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Eski Çağ ve Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Kılıç ve 5 yıldan beri öğrencisi olan Meryem Karakurt Göksel ile yazmaya devam ettiği koku kitabının çalışmaları esnasında tabletteki bilgileri fark etti. Önceden beri koku ve parfüm yapma konusunda deneyimi olan doktora öğrencisi Meryem Karakurt Göksel, tabletteki bazı hammaddelerin karışımından parfüm yaptı. Bu parfüm 4500 yıllık parfümün yeniden yapılışı olarak ortaya çıktı. Böylece Prof. Dr. Yusuf Kılıç ve Doktora öğrencisi Meryem Karakurt Göksel yapmış olduğu çalışmanın adını “ Medeniyetin Güneşi: 4500 Yıllık Kokunun Yeniden Doğuşu” koydular. Bu kokuyu seri üretime geçme çalışmalarını sürdürürken bu konu hakkında yardım istediklerini belirttiler. “Medeniyetin Güneşi: 4500 Yıllık Kokunun Yeniden Doğuşu” Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Eski Çağ ve Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Kılıç, öğrencisiyle yapmış olduğu koku kitabı esnasında inceledikleri Sümerce tablette 17 ayrı parfüm maddesinin fark ettiklerini ve bunun bazılarını bir araya getirerek bir katı parfüm elde ettiler. Yapmış oldukları katı parfümün adını ise “Medeniyetin Güneşi: 4500 Yıllık Kokunun Yeniden Doğuşu” koyduklarını belirten Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Eski Çağ ve Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Kılıç, “Öğrencim Meryem Karakurt ile birlikte bir koku kitabı yazarken daha önce bulunmuş bir Sümerce tablete rastladık. Bu Sümerce tablete baktığımız zaman 17 ayrı parfüm maddesinin yazılı olduğunu fark ettik ve bu maddelerden bazılarını bir araya getirerek burada bir katı parfüm yaptık. Sonrasında da bunun sıvı parfümünü yaptık. Parfümümüzün adını “Medeniyetin Güneşi: 4500 Yıllık Kokunun Yeniden Doğuşu” olarak koyduk. Böylece kokumuzu ortaya çıkardık. Bunu çıkarttıktan sonra Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) tarafından bize İstanbul’a Emine Erdoğan’ın himayesinde yapılan bir toplantıya çağırdılar. Orada da sergimizi ve sunumumuzu yaptık. İnşallah devam ederse biz bu parfümü hayata geçirip 4500 yıllık Sümer Parfümünü yeniden canlandırmak istiyoruz” dedi. “Şuana kadar ele geçen belge ve keşiflere göre dünyanın en eski parfümü” Prof. Fr. Yusuf Kılıç, şuana kadar ele geçen belge ve keşiflere göre şuanda dünyanın en eski parfümün olduğu ve Sümer Kraliçesi Puabi’nin ve Sümer halkının sıkça kullandığını belirtti. Ayrıca 4500 yıllık parfümün yapılması çok büyük bir şans olduğunu bunu tam teşekkürlü bir şekilde hayata geçirerek tarihi ve kültürel değerin yanında ekonomik değerin olacağını belirten Prof. Dr. Yusuf Kılıç, “Elimizdeki şuana kadar ele geçen belge ve keşiflere göre şuanda dünyanın en eski parfümü diyebiliriz. Bu parfümden daha öncesi şuana kadar yok. O dönemde bu parfümün özellikle kadınlar tarafından yoğun bir şekilde kullanıldığını biliyoruz. Yoğun bir şekilde kullanıldığını biliyoruz çünkü Sümer Kraliçesi Puabi’nin mezarına yapılan kazılarda çeşitli makyaj malzemesinin yanı sıra çeşitli koku şişeleri de bulunmuştu. Ayrıca erkekler tarafından da kullanıldığını biliyoruz. Tabii kokuyu genellikle ritüellerde de kullanıyorlar o dönemde kokusu güzel olduğu için bir nevi kutsallık şeklinde de oluyor. Yanı sıra ölü hediyesi olarak kullanıyorlar. Öteki dünyada da kullanılsın diye koyuyorlar. 4500 yıllık bu parfüm tabletinin elimize geçmesi çok büyük bir şans. Eğer biz bunu yeniden tam teşekkürlü bir şekilde hayata geçirirsek tabi tarihi ve kültürel değerin yanında bir de ekonomik değerin oluşturacağına inanıyorum” ifadelerinde bulundu. 4500 yıl önce Sümer insanları katı parfümü nasıl kullanıyordu? Ayrıca Sümer insanlarının katı parfümün nasıl kullandığını anlatan Prof. Dr. Yusuf Kılıç, “Sümerli insanlar 4500 yıl önce bu katı parfümü eline alıp önce kulunç elinin damar kısmına sürdükten sonra iki damarı üst üste getiriyormuş. Ardından sürdüğü yerden almış ve kulaklarının altındaki 2 önemli damara sürmüş. Özellikle damara sürdüğü zaman parfümün kokusu daha kalıcı oluyor ve kokusunu daha erken hissediyorsunuz” şeklinde kullanıldığını belirtti. “Gerekli destek geldiği takdirde seri üretime geçeceğiz” 4500 yıllık katı parfümün yanı sıra içinde parfüm olduğunu düşünülen şişelerinde olduğu söyleyen ve seri üretime geçmek için gerekli destek sağlanması karşılığında seri üretime geçmeyi planladığını belirten Prof. Dr. Yusuf Kılıç, “Bizim bu 4500 yıllık tabletimizde tespit ettiğimiz ham maddelerin bazılarını kullanarak böyle katı bir parfüm yaptık. Aynı zamanda şişelerde bulduk ama bu şişelerin içinde de sıvı parfümlerin olduğunu biz tespit ettik. Bizde o dönemin geleneğini devam ettirerek katı parfüm ve sıvı parfüm yapmaya başladık. İnşallah biz bunu seri bir şekilde üretmek için gerekli destek sağlandığında seri üretimleri geçeceğiz” dedi. “Binlerce yıl önce kullanılan bu kokuyu yeniden canlandırarak o dönemlerin hislerini bugüne taşımayı amaçlıyoruz” Çalışmaları yaparken çeşitli anabilim dallarını kullanarak çalıştıklarını ve bu çalışmanın asıl amacı binlerce yıl önce kullanılan bu kokuyu yeniden canlandırarak aslında o dönemin hislerini bugüne taşımayı amaçladıklarını belirten Akdeniz Üniversitesi Doktora Öğrencisi olan Meryem Karakurt Göksal, “Çalışmalarımıza devam ederken Tarih, Eski Çağ Tarihi, Coğrafya, Botanik, Arkeobotanik gibi bütün anabilim dallarıyla beraber disiplinli bir şekilde bir çalışma yapıyoruz. Burada 4500 yıllık bir kokuyu rastladığımızda elbette çok heyecanlandık. Deneysel arkeoloji metoduyla binlerce yıl önce kullanılan bu kokuyu yeniden canlandırarak aslında o dönemin hislerini bugüne taşımayı amaçlıyoruz. Amacımızı da eriştiğimizi düşünüyorum. Yaklaşık iki ay çalışmalarımız var fakat gerisinde beş yıllık bir çalışmayla biz bunları devam ettirdik. Bu kokuyu da yeniden doğuş olarak adlandırmamızın de Antik dönemde kullanılıp binlerce yıl sonra Prof. Dr. Yusuf Kılıç ve tarafımca yapılan çalışmalarla beraber yeniden kazandırılmasını borçlu olduğumuza belirtmek isterim” şeklinde konuştu. “4500 yıllık parfüm; Gül, safran, misk, amber gibi tarz kokular barındırıyor” 4500 yıllık parfümün özellikleri deyiyen ve parfümün içinde gül, safran, misk, amber gibi tarz kokuların barındığını belirten Doktora Öğrencisi olan Meryem Karakurt Göksal, “Parfüm özellikleri içerik olarak ham maddelerinde o dönemde nasıl kullanıldıysa yani antik dönemden bugüne yansıyan kokuların aslında zaman ve mekan değişse de kokunun ve kokuyu oluşturan ham maddelerin hiçbir zaman değişmiyor. Kullanım alanlarının o dönemdeki insanların da çok iyi bildiğini yapılan çalışmalar sonucunda öğrendik. İçerisindeki ham maddeler bugün lüks olarak adlandırabilecek gül, safran, misk, amber bu tarz kokuların barındırdığını belirtmek isterim” dedi.
İzmir Yangın mağduru, tekerlekli sandalyesine kavuştu İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü Tekerlekli Sandalye Bakım Onarım İstasyonu, engelli yurttaşların arızalanan tekerlekli sandalyelerine tıpkı bir hastane gibi tamir ve bakım hizmeti veriyor. Yamanlar yangınında tekerlekli sandalyesi hasar alan Fatma Arslan kısa süre içinde sandalyesine kavuşurken, istasyondan ücretsiz bakım, tamir ve şarj hizmeti alan diğer engelli bireyler İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü’nün Konak’ta bulunan Engelli Hizmet Merkezi, engelli yurttaşlara yönelik çok sayıda hizmet veriyor. Ulaşımda zorluk yaşayan engelliler için engelsiz ulaşım araçlarıyla ulaşım desteği veren merkez, akülü tekerlekli sandalye kullanıcıları için şarj istasyonu hizmeti de sağlıyor. Merkezde bulunan Tekerlekli Sandalye Bakım Onarım İstasyonu ise tekerlekli sandalyeleri adeta bir hastane gibi iyileştiriyor. Engelli yurttaşların hayatla en önemli bağlantısı olan tekerlekli sandalyeleri kısa süre içinde tamir edip sahibine teslim eden istasyon, bu hizmetten hiçbir ücret talep etmiyor. Kentte kısa süre önce meydana gelen Yamanlar yangınında Zübeyde Hanım Mahallesi Manolya Apartmanı’ndaki evi yanan ve o sırada yangın merdiveninde bulunan tekerlekli sandalyesi zarar gören Fatma Arslan isimli yurttaş da sandalyesini istasyona gönderdi. Aracı tamir eden istasyon görevlileri, engelsiz ulaşım aracıyla tekerlekli sandalyeyi engelli yurttaşın bulunduğu eve ulaştırdı. Arslan ile istasyondan tamir ve bakım hizmeti alan diğer engelli yurttaşlar, verilen hizmetten çok memnun olduklarını belirtti. Ücretsiz bakım ve onarım hizmeti İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü Tekerlekli Sandalye Bakım Onarım İstasyonu Sorumlusu Ozan Albağa, “İstasyonumuzda manuel ya da akülü tekerlekli sandalyelerin arızalanması sebebiyle hareketliliği kısıtlanan engellilere yönelik tekerlekli sandalyelere ücretsiz bakım ve onarım desteği sunuyoruz. Eğer kişi kendisi gelemiyorsa engelsiz ulaşım araçlarımızla sandalyeyi bulunduğu noktadan alıyoruz ve istasyonumuza getiriyoruz. Araca gerekli tamirat yapıldıktan sonra vatandaşımız tekerlekli sandalyesini teslim alıyor. Tekerlekli Sandalye Bakım Onarım İstasyonu olarak kullanılmayan tekerlekli sandalyeleri de talep oluşturan engelli vatandaşlarımızdan alıyoruz ve atölyemizde kullanılabilir bir tekerlekli sandalye haline getiriyoruz. Bu dönüştürülen sandalyeleri de tamir hizmeti alan engeli yurttaşlarımıza tamir süresi bitene kadar temin ediyoruz” bilgisini verdi. Yangında hasar gören sandalyesine kavuştu İzmir’de meydana gelen orman yangını sonucu Zübeyde Hanım Mahallesi Manolya Apartmanı’ndaki evi yanan 52 yaşındaki Fatma Arslan’ın, tekerlekli sandalyesi de hasar gördü. Bunun üzerine Tekerlekli Sandalye Bakım Onarım İstasyonu’na başvuran Arslan, kısa süre içinde tamir edilen aracına kavuştu. Kemoterapi tedavisi gören ve yangın sırasında Çiğli’de oturan ablasının evinde olduğunu belirten Arslan, “Yangından dolayı binamızda hasar oldu. Sandalyem o sırada yangın merdivenindeydi ve hasar aldı. Biz de onu İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdik. Arabamın tamiri yapılıp araçla geri getirildi. Çok teşekkür ederim, mutlu oldum. Araçları arızalanan engelli arkadaşlarım İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne başvursun. Biz başvurduk ve hemen geldiler. Tamirden sonra da hemen geri getirildi. Ben 31 yıldır yürüme engelliyim ve 8 aydır kanser tedavisi görüyorum. Sık sık hastaneye gidiyorum. Tekerlekli sandalye benim için çok önemli” diye konuştu. “Burası benim arabamın hastanesi” 65 yaşındaki engelli vatandaş Ayhan Gülseçer de tekerlekli sandalyesini teslim aldığında sevinç gözyaşları döktü. Felç sebebiyle yürüme güçlüğü çeken tekerlekli sandalye kullanıcısı Gülseçer, “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği akülü sandalye ile her işimi görebiliyorum. Dün Buca Şirinyer’de lastiğim patlayınca aracımı tamir ettirmeye geldim. 5 dakikada işimi hallettiler, çok şükür. Mutlu olmamak elde değil. Bana 10 tane lüks arabayı verseler, kullanamadıktan sonra ne yapayım? Bu sandalye benim ayağım. 5 dakikada tamir edilmiş olması para ile ölçülecek bir iş değil. Burası benim arabamın hastanesi oldu. Sandalyem tamir edilirken bana yedek bir sandalye de verdiler. Yorulmadan işimi halledebildim” dedi. Gülseçer, kentlerin erişilebilirliğiyle ilgili de “Norveç’e gittim, geldim; bence burası daha iyi. Allah razı olsun” yorumunda bulundu. “Para vermedik” Tekerlekli sandalyesini bakıma sokan 27 yaşındaki engelli vatandaş Hüseyin Dağlı da “Tekerlekli sandalyemin aküsü çabuk bitiyordu. Aldığımdan bu yana bakım yaptırmamıştım. Bir sorun var mı diye öğrenmek için dün istasyona getirdim. Bana yedek bir sandalye verdiler ve bugün teslim almaya geldim. Aracımın tekerlekleri değişiyor, aküsüne bakılıyor ve temizliği yapılıyor. Belediyemizin bu hizmeti çok güzel. Gerektiğinde yardımcı oluyorlar, gelip bulunduğumuz yerden bizi alıyorlar” sözlerine yer verdi.
Bursa Yürüyerek gittiği hastanede hayatını kaybeden Yüsra’nın otopsi raporu çıktı Bursa’da bahar nezlesi şikayetiyle hastaneye giden 7 yaşındaki Yüsra Türkoğlu, ailesinin iddiasına göre yanlış serum sebebiyle hayatını kaybetti. Acılı aile sorumlu olduklarını iddia ettiği kurum ve kişiler hakkında şikayette bulunurken, Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporunda tedavi sırasında kullanılan ilaçların tedavi düzeyinde olduğu, toksik düzeyde olmadığı, aranan toksik maddelerin bulunmadığı, Yüsra’nın ölümünün kalp kası enfeksiyonu ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana geldiği ifade edildi. Olay, 19 Mayıs Pazar günü meydana geldi. Türkoğlu ailesinin 4 çocuğundan biri olan Yüsra Türkoğlu (7) bahar nezlesi olduğu için saat 20.00 sıralarında baba Cemil Türkoğlu ve anne Azime Buse Türkoğlu tarafından Bursa Şehir Hastanesi’ne götürüldü. Burada tedavi altına alınan 7 yaşındaki Yüsra’ya Türkoğlu ailesinin iddiasına göre yanlış serum takıldı. Minik Yüsra, serum takıldıktan yarım saat sonra fenalaşmaya başladı. Daha sonra gelen başka bir doktor, aileye bir şeylerin ters gittiğini bildirdi. Türkoğlu ailesinin iddiasına göre 7 yaşındaki Yüsra, 10 saat boyunca aynı sedyede bekletildi. Gözleri şişen, karnı ağrıyıp, tansiyonu düşen Yüsra’yı sabah mesainin başlamasıyla gelip kontrol eden kardiyoloji doktoru durumunun kritik olduğunu söyledi. Daha sonra yoğun bakıma kaldırılan Yüsra’nın sürekli kalbinin durduğu ve bu nedenle entübe edildiği doktor tarafından aileye bildirildi. Sonrasında hayatını kaybeden küçük kızın cenazesi Bursa Adli Tıp Morgunda yapılan otopsi işlemlerinin ardından toprağa verildi. Otopsi raporu çıktı 7 yaşındaki Yüsra Türkoğlu’nun, Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsisinin raporu çıktı. Çıkan raporda, tedavi sırasında kullanılan ilaçların tedavi düzeyinde olduğu, toksik düzeyde olmadığı, aranan toksik maddelerin bulunmadığı, Yüsra’nın ölümünün kalp kası enfeksiyonu ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana geldiği ifade edildi.