ASAYİŞ - 29 Ocak 2025 Çarşamba 01:29

Beyoğlu’nda aniden manevra yaparak dönen araç, taksiyi yoldan çıkardı: 1 yaralı

A
A
A
Beyoğlu’nda aniden manevra yaparak dönen araç, taksiyi yoldan çıkardı: 1 yaralı

Beyoğlu’nda seyir halindeyken aniden manevra yaparak dönen otomobil, kendi şeridinde ilerleyen taksiye çarptı. Kontrolden çıkan taksi bulunduğu şeritten çıkıp yol kenarında bulunan çimenlere savruldu. Takside bulunan bir yolcu hafif yaralandı.



Kaza, saat 00.00 sıralarında Beyoğlu Piyalepaşa Bulvarı’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre kendi şeridinde seyir eden 34 TAY 14 plakalı Mehmet Ali Dolaşan yönetimindeki taksi, 34 FOA 836 plakalı Opel marka aracın aniden sinyal verip dönmesi ve kendisini sıkıştırmasıyla yoldan çıktı. Taksinin kontrolünü kaybeden Dolaşan, aracıyla yol kenarındaki çimenlik alana savruldu. Takside maddi hasar meydana gelirken Dolaşan’ın yolcusu savrulma esnasında kafasını vurdu. İhbar üzerine olay yerine trafik ve sağlık ekipleri yönlendirildi. Yolcu tedbir amaçlı hastaneye kaldırılırken, kazaya sebep olan kadın sürücünün ifadesi alındı. Polis olayla ilgili inceleme başlattı.



“Yolcum hastaneye kaldırıldı”


Aracıyla çimenlere savrulan taksi şoförü Mehmet Ali Dolaşan, "Ben normalde düz gidiyordum. Hanımefendi orta şeritte ilerliyordu. Dönüşü son anda fark etti herhalde. Sinyali yaktı, orta şeritten son şeride yani ’U’ dönüşü yapmaya çalıştı. Biz aynı hizada olduğumuz için kaçmaya çalıştım ama o ısrarla dönmeye devam ettiği için arkadan dengemi bozdu. Ben aracın kontrolünü kaybederek buraya çıkmak zorunda kaldım. Yolcum vardı, hastaneye kaldırıldı. Herhalde kafasında darbe vardı, şok geçiriyordu." dedi.




Beyoğlu’nda aniden manevra yaparak dönen araç, taksiyi yoldan çıkardı: 1 yaralı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Keçiören Belediyesi’nden bilinçli tarımsal üretim için eğitim veriyor Keçiören Belediyesi, tarım uygulamaları ve bilinçli yetiştiriciliği geliştirmek için eğitimler düzenleyecek. Ankara’nın Keçiören Belediyesi tarımsal üretimde doğru bilinen yanlışları ortadan kaldırmak, iyi tarım uygulamaları ve bilinçli yetiştiriciliği geliştirmek için "Bilinçli Yetiştiricilik İçin İlk Adım Bizden" konulu eğitim düzenleyecek. Hem tarımsal üretim yapan çiftçilerin hem de hobi amaçlı bitki yetiştiriciliği yapan vatandaşların katılabileceği eğitimler, Keçiören Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü bünyesinde görev yapan ziraat mühendisleri ve peyzaj mimarları tarafından verilecek. Eğitimler 15 Şubat’ta başlayacak Ovacık Mahallesi’nde bulunan Modern Sera yerleşkesinde gerçekleştirilecek eğitimlerde uygulamalı ve teorik bilgiler eş zamanlı aktarılacak. Eğitime katılmak isteyenler, 7 Şubat tarihine kadar mahalle muhtarlıklarına veya Keçiören Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğüne başvurularını yapabilecek. Başvuruların alınmasının ardından ilk eğitim 15 Şubat’ta başlayacak. Eğitimlerin tamamlanmasıyla birlikte katılımcılara belge verilecek. Bilinç düzeyini ve verimliliği artırmayı hedefliyoruz Tarımsal üretim yapan ve bitki yetiştiriciliğine ilgi duyan vatandaşları eğitime davet eden Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, "Ülkemiz için stratejik öneme sahip olan tarım konusunda bilinç düzeyini ve beraberinde verimliliği artırmalıyız. Tarımsal üretim sürecindeki yanlış uygulamaları ortadan kaldırmak için bu eğitim oldukça önemli. İlçemizde başlattığımız örnek eğitim programımıza hem üreticilerimizi hem de hobi olarak bitki yetiştiren vatandaşlarımızı bekliyoruz" dedi.
Ankara YÖK Başkanı Özvar: "Dijital ve yapay zekâ temelli programları bulunan üniversite sayısı 20’den 70’e çıkıyor" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Bu sene 20 üniversitemizde 70’i aşkın yapay zekâ ve dijital temelli program açtık. Tam doluluk oranı ile bu yıl bu programlar hizmet vermeye başladı" dedi. 2030’a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantılarının beşincisi İstanbul Medeniyet Üniversitesinde gerçekleştirildi. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, toplantının açılışında yaptığı konuşmada dijital ve yapay zekâ temelli programı bulunan üniversite sayısının 20’den 70’e çıkarılacağını duyurdu. Özvar, yükseköğretim alanında Türkiye’nin yapay zekâ temelli programlara en hızlı reaksiyon veren ülkelerden olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: "Stanford Üniversitesinin her yıl düzenli olarak neşrettiği indekste yükseköğretimde yapay zekâ temelli programları yükseköğretime en hızlı adapte eden üç ülkeden bir tanesi olarak Türkiye anılmaktadır. Bu sene 20 üniversitemizde 70’i aşkın yapay zekâ ve dijital temelli program açtık. Tam doluluk oranı ile bu yıl bu programlar hizmet vermeye başladı. Bu sene 50 üniversitemizde daha dijital ve yapay zekâ tabanlı programlar açacağız. 20 üniversitemizde eğitim öğretime bu yıl başlanmıştı. Böylece dijital ve yapay zekâ tabanlı program açan üniversite sayısını 20 artı 50, toplamda 70’e çıkartmış olacağız. Ve bu alanda cesur adım atmaktan da geri kalmayacağız." Yapay zekâ programlarının sayısı artmaya devam edecek Özvar, yeni açılan programlarla programların dönüşümünü zamana yaymak ve istihdama duyarlılığı azalan programlar yerine bu yeni programları ikame etmek istediklerini belirterek "Bu belki de Türk yükseköğretimin en önemli projelerinden bir tanesi olacaktır. Ülkemizin dijital beceri açığının kapatılmasında önemli rol oynayacağına inandığımız bu programların sayısını, kalite standartlarını düşürmeden önümüzdeki yıllarda artırmaya devam edeceğiz. Ayrıca meslek yüksekokullarımızı ve programlarını da gözden geçirdiğimizi sizlerle paylaşmak isterim. Siber güvenlik meslek yüksekokulu programları, son birkaç yıl içerisinde en başarılı meslek yüksekokulları sıralamasında belki birinci geliyor şu anda" dedi. "Sektör temsilcileriyle istişare ederek müfredatları güncelliyoruz" Yükseköğretim Kurulu Başkanı Özvar, eğitim ve sektör ihtiyaçları arasında çıkabilecek uyumsuzluğa karşı Yükseköğretim Kurulu olarak hızla harekete geçtiklerini söyledi. Özvar, "Yükseköğretim Kurulumuz geçtiğimiz yıllardan itibaren birtakım önlemleri hayata geçirmeye başlamıştır. Bu önlemlerin başında, yeni ortaya çıkan ve ihtiyaç duyulan yetkinliklerin öğrencilerimize kazandırılması amacıyla, üniversitelerimizi önlisans, lisans ve lisansüstü program müfredatlarını sektör temsilcileriyle istişare halinde güncellemeleri yönünde teşvik etmek ve yönlendirmek bulunmaktadır" şeklinde konuştu. "OSB’lerde MYO uygulamaları istihdam odaklı eğitime güzel örnekler" Özvar, "Bunun yanında aldığımız bir diğer önlem, işgücü piyasalarında istihdamı kolaylaştırma hedefiyle, üniversitelerimiz tarafından sunulan staj ve işyeri uygulama imkân ve sürelerinin hem genişletilmesine hem de çeşitlendirilmesine destek vermektir. OSB’lerde MYO uygulamaları bu bakımdan güzel birer örnek olarak anılabilir. Sektörün beklentilerini karşılamak üzere tematik MYO’ların desteklenmesi, yeni becerilerin kazandırılması için uygulamaya alınan bir başka model olmuştur" dedi. "Üniversitelerimizin uluslararası sıralamalardaki yükselişi motive ediyor" Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) 2025 Alan Bazlı Dünya Üniversiteler Sıralamasında Türkiye’nin yükseköğretim alanında elde ettiği mesafeyi ortaya koyduğunu söyledi. Özvar, "THE 2025 sıralamasında eğitim bilimlerinde 35, mühendislikte 26, tıp ve sağlıkta 25, sosyal bilimlerde 24, işletme ve ekonomide 21, fen bilimlerinde 19, fizik bilimlerinde 18, bilgisayar bilimlerinde 17, sanat ve beşerî bilimlerde 11 ve psikolojide 5 üniversitemiz ilk 1000’e girmeyi başarmıştır. Ayrıca sıralamada değerlendirilen ana alanlardan 10’unda farklı üniversitelerimiz ilk 500’de kendine yer bulmuştur. Bunlar son derece memnuniyet verici ve bizleri gelecek için motive eden sonuçlardır" dedi. 2030’a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı’nda Yükseköğretim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu da yer aldı. Toplantıya Marmara ile Orta ve Batı Karadeniz bölgelerindeki 37 üniversitenin rektörleri ve temsilcileri katıldı.
İzmir Uzmanından ’kalp sağlığı’ önerisi: "Mineraller içeren gıdaları sofranızdan eksik etmeyin" Doç. Dr. Cüneyt Narin, sağlıklı bir kalp için beslenmede minerallerden zengin yiyeceklere yer verilmesi gerektiğini söyledi. Minerallerin kan basıncını düzenlemeden kalp ritmini dengelemeye, kalp kasının sağlıklı bir şekilde çalışmasına kadar önemli yararları olduğunu belirten Doç. Dr. Narin, "Kalp sağlığı için en önemli mineraller potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demirdir. Bu mineralleri içeren gıdaları sofranızdan eksik etmeyin" dedi. Acıbadem Kent Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cüneyt Narin, kalp sağlığının korunmasında beslenmenin önemine dikkat çekti. Kalp sağılığını korumak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin, düzenli egzersiz yapmanın ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çeken Doç. Dr. Narin, "Beslenmenizde minerallere yeterince yer vermek de kalp sağlığınız için olmazsa olmazlardandır. Kalp dostu minerallerden zengin yiyecekleri tüketmeye özen gösterin" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Kalp dostu minerallerin başında potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir geliyor. Potasyum; kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur, kalp ritmini dengeler. Muz, kivi, ıspanak, tatlı patates, kuru kayısı, kuru erik, somon, domates, mercimek, havuç, pancar gibi besinlerde bulunur. Magnezyum; kalp kasının sağlıklı bir şekilde çalışmasını destekler, kan basıncını düzenler. Magnezyum için badem, kabak çekirdeği gibi kuruyemişler, ıspanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler, avokado, bitter çikolata, kuru fasulye, tam tahıllar sofranızda yer almalıdır. Kalp kasılmalarını düzenleyen, kan basıncını kontrol altında tutmaya yardımcı olan kalsiyum da en çok susam, tahin, yoğurt ve peynirde, fındık fıstık gibi yağlı tohumlarda, yeşil yapraklı sebzelerde, kurubaklagillerde, kurutulmuş meyvelerde bulunur. Vücudun oksijen taşımasını sağlayan, kalp yorgunluğunu önleyen demiri ise yumurta, kırmızı et, nohut, börülce, mercimek gibi bakliyatlar, yeşil yapraklı sebzeler tüketerek alabilirsiniz. Sağlıklı bir kalp için dengeli beslenmeye özen gösterin ve minerallerden zengin besinleri diyetinize ekleyin." Eksiklikleri sonucu görülecek etkiler Doç. Dr. Narin, minerallerin kalp sağlığına olumlu etkilerini sıraladıktan sonra bunların eksikliklerinin yol açacağı olumsuzluklara değindi. Magnezyum eksikliğinin, kalp ritim bozukluklarına yol açabileceğini belirten Doç. Dr. Narin, magnezyumun, kan damarlarının gevşemesine yardımcı olarak kan basıncını düzenlediğini hatırlatarak, "Yapılan çalışmalarda magnezyum eksikliğinin kan basıncını artırabileceği gösterilmiştir. Yüksek tansiyon kalp hastalıkları için risk faktörüdür" şeklinde vurguladı. Vücut sağlığı açısından vazgeçilmez bir mineral olan potasyumun hücre içi sıvı dengesinin korunmasında önemli rolü olduğunu kaydeden Doç. Dr. Narin, eksikliğinin düzensiz kalp ritmi gibi sorunlara zemin hazırlayabileceğini söyledi. Vücudumuzun düzgün çalışabilmesi için kalsiyuma ihtiyacı olduğunu da vurgulayan Narin, şu ifadelere yer verdi: "Kalp kaslarının düzenli çalışmasını sağlayan kalsiyumun eksikliği kalp atışlarında düzensizliğe yol açabilir. Demir eksikliği ise hemoglobin değerlerinin düşmesine neden olur. Düşük hemoglobin seviyeleri yüzünden kalp oksijen taşımak için daha fazla çalışmak zorunda kalır, bu da düzensiz kalp atışlarına, kalbin daha hızlı atmasına neden olur." Doç. Dr. Narin, sağlıklı beslenme kurallarına uyulduğu takdirde vücudun ihtiyacı olan mineral ve vitaminleri almanın mümkün olduğunu söyledi. Narin, bilinçsiz takviye kullanımına dikkat çekerek, "Doktor önerisi olmadan, gerekli tetkikler yapılmadan herhangi bir mineral takviyesi kullanmayın" uyarısında bulundu.
Kilis Kilis’te horoz karası üzümünde budama mesaisi başladı Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı Aşağıbademli Köyü’nde Horoz Karası üzüm bağlarında budama çalışmaları başladı. Çiftçilerin budama mesaisine Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir de katıldı. Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı Aşağıbademli Köyü’nde bölgenin en önemli tarım ürünlerinden biri olan horoz karası üzüm bağlarında budama çalışmalarına başlandı. Çiftçilerin katılımıyla gerçekleşen budama mesaisine Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir de katılarak bağcılara destek verdi. Verimliliği artırmak ve hastalıklardan korunmak amacıyla yapılan budamayla birlikte, tarladan sofraya yaklaşık sekiz ay sürecek üzüm yolculuğu başlamış oldu. 8 ay süren tarladan sofraya üzüm yolculuğu budamayla başlıyor Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir, Kilis’teki üzüm üretim alanının yaklaşık 160 bin dekara ulaştığını ve bunun büyük bölümünü horoz karası üzüm bağlarının oluşturduğunu söyledi. Özdemir, Musabeyli ilçesinde üzüm yetiştiriciliğinin en önemli geçim kaynaklarından biri olduğunu vurgulayarak, "Kilis’te yaklaşık 8 ay süren tarladan sofraya üzüm yolculuğu budamayla başlıyor. Üzümün her aşaması insanlara fayda sağlıyor. Budama sonrası çıkan çubuklar yakacak olarak kullanılıyor. Yapraklanma döneminde sarma yapılıyor. Koruk döneminde turşu ve koruk suyu üretiliyor. Olgunlaşan üzümler ise pekmez, sofralık üzüm ve kurutmalık olarak değerlendiriliyor" dedi. Budama hastalık ve zararlılardan korunma ile verim açısından önemli Geçen yıl yaşanan rekolte düşüklüğüne dikkat çeken Özdemir, çiftçilerin mağduriyet yaşadığını belirterek, bu yıl yağışların iyi olması temennisinde bulundu. Özdemir, budamanın hastalık ve zararlılardan korunma ile verim açısından önem taşıdığına da dikkat çekerek çiftçilere bilgilendirmelerde bulunduklarını söyledi. Çiftçiler yağış bekliyor Çiftçi Mehmet Yener ise Şubat ayında bağlarda budama çalışmalarına başladıklarını belirterek, yağışların az olmasından dolayı budama sürecinin erkene çekildiğini söyledi. Yener, "Geçen yıl verim çok düşüktü. İnşallah önümüzdeki hafta yağış olur. Yağışlar bol olursa verim de kalite de yüksek olur. Çiftçi de sevinir. İnşallah bu yıl hayırlısıyla iyi bir sezon geçiririz" diye konuştu.