SAĞLIK - 25 Aralık 2024 Çarşamba 09:38

“Ateşli havalede genetik faktörler riski artırabilir”

A
A
A
“Ateşli havalede genetik faktörler riski artırabilir”

Ateşli havalenin, yüksek ateş nedeniyle ortaya çıkan nöbetler olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Taşkın Taş, “Genellikle 6 ay ile 5 yaş arasındaki çocuklarda daha yaygındır, ancak her çocuğun riski aynı değildir. Ailede ateşli havale geçiren biri varsa, çocukta risk artabilir. Çevresel faktörler (sık enfeksiyonlar) ve genetik yatkınlık da riski etkileyebilir” dedi.



Medical Park Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Taşkın Taş, ateşli havale hakkında açıklamalarda bulundu. Ateşli havalenin tanımını yapan Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Ateşli havale, yüksek ateş nedeniyle ortaya çıkan nöbetlerdir. Genellikle 6 aydan 5 yaşına kadar olan çocuklarda görülür. Ateşli havale, beynin sıcaklık artışı nedeniyle anormal elektriksel aktivite gösterdiğinde vücutta kasılmalar, titremeler ve bilinç kaybı gibi belirtilere yol açabilir. Genellikle 38 derecenin üzerindeki ateşle ilişkilidir ve birkaç dakika süren nöbetler çoğunlukla kendiliğinden geçer” diye konuştu.



“Havale türleri”


Dr. Öğr. Üyesi Taş, ateşli havale türlerini şöyle açıkladı: “Basit ateşli havale: Kısa süreli, tek bir nöbet olur ve genellikle vücudun sadece bir tarafını etkiler. Genelde iyileşme hızlıdır ve nörolojik hasar bırakmaz. Komplike ateşli havale: Nöbet daha uzun sürer, vücudun her iki tarafını etkiler ve birkaç kez tekrar edebilir. Bu durumda tıbbi müdahale gereklidir.”



“Ani bilinç kaybı görülebilir”


Ateşli havalenin belirtilerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Belirtiler arasında ani bilinç kaybı, kasılmalar, gözlerin yukarıya kayması, nefes alıp vermede düzensizlik ve dudaklarda morarma yer alır. Ateşli havale geçiren bir çocuğun hızlı bir şekilde iyileşmesi yaygın olsa da, doktor değerlendirmesi ve ateşin kontrol altına alınması önemlidir” dedi.



“Yüksek ateş varsa dikkat edilmeli”


Dr. Öğr. Üyesi Taş, ateşli havalenin anlaşılabileceği durumları şu şekilde sıraladı:


“Yüksek ateş: Çocuğun ateşi 38 derecenin üzerine çıkmıştır. Hızla yükselen ateş, havale riskini artırır.


Ani başlangıç: Ateş yükseldiği sırada çocuğun aniden nöbet geçirmeye başlaması, genellikle birkaç saniye ile birkaç dakika sürer.


Nöbet sonrası durum: Nöbet bittikten sonra çocuk bir süre uyuşuk olabilir, ancak kısa sürede normale döner ve uzun süreli bilinç kaybı veya nörolojik sorun görülmez.”



“Viral enfeksiyonlar neden olabilir”


Havalenin nedenlerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Çocuklarda genellikle 6 ay ile 5 yaş arasında yüksek ateş nedeniyle görülür. Havale beyindeki anormal elektriksel aktiviteler sonucu vücutta kasılmalar, titremeler ve bilinç kaybına yol açan bir durumdur” dedi.


Dr. Öğr. Üyesi Taş, havalenin başlıca nedenlerini şu şekilde açıkladı: “Viral enfeksiyonlar (soğuk algınlığı, grip), bakteriyel enfeksiyonlar (kulak enfeksiyonları), aşılar, epilepsi, beyin travması, beyin enfeksiyonları, metabolik dengesizlikler, ilaçlar, genetik faktörler, beyin tümörleri ve hormonel değişiklikler.”



“Her çocukta görülmez”


Ateşli havalenin her çocukta görülmediğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Genellikle 6 ay ile 5 yaş arasındaki çocuklarda daha yaygındır, ancak her çocuğun riski aynı değildir. Ailede ateşli havale geçiren biri varsa, çocukta risk artabilir. Ateşin hızla yükselmesi, havale riskini artırır. Sağlıklı çocuklar daha az risk altındadır, ancak bağışıklık sistemi veya nörolojik durumu hassas olanlarda risk artabilir. Çevresel faktörler (sık enfeksiyonlar) ve genetik yatkınlık da riski etkileyebilir. Özetle, ateşli havale her çocukta görülmez ve risk, yaş, aile öyküsü ve ateşin hızla yükselmesi gibi faktörlere bağlıdır. Havale geçiren çocuklar genellikle iyileşir, ancak uzman hekime danışmak önemlidir” ifadelerini kullandı.



“İlkyardım doğru şekilde olmalıdır”


Ateşli havalenin doğru şekilde yönetilmesi gerektiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Taş, ateşli havale geçiren bir çocuğa yapılması gereken ilkyardım adımlarını şöyle sıraladı:


“Sakin olun: Panik yapmayın çünkü ateşli havale çoğu zaman kısa sürelidir.


Çocuğu güvenli bir yere yatırın: Çocuğu yumuşak bir zemine yatırın, başını koruyarak sert nesnelerden uzak tutun.


Ağzında bir şey olmamasına dikkat edin: Çocuğun ağzına herhangi bir şey koymayın.


Zamanı takip edin: Nöbetin süresini takip edin. 5 dakikadan uzun süren nöbetlerde hemen acil yardım çağırın.


Çocuğun üzerindeki kıyafetleri rahatlatın: Sıkı kıyafetleri gevşeterek ateşi düşürmeye yardımcı olun.


Ateşi kontrol altına alın: Ateş düşürücü ilaç verin, ancak önce bir sağlık profesyoneline danışın.


Çocuğun başını ve vücudunu izleyin: Nöbet sonrası çocuk uyuşuk olabilir, dikkatlice gözlemleyin.


Uzman hekime başvurun: Ateşli havale geçiren çocuk mutlaka bir doktora gösterilmelidir.”



“Epilepsi gelişme riski yüzde 1-2’dir”


Ateşli havalenin genellikle kalıcı sağlık sorunlarına yol açmadığını ve çoğu çocuğun iyileştiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Taş, “Basit ateşli havale geçiren çocuklar genellikle hızlıca iyileşir ve nörolojik gelişimleri normaldir. Çoğu çocukta ateşli havale sonrası zeka veya gelişimsel bir sorun görülmez. Ancak, bazı nadir durumlarda uzun vadeli etkiler görülebilir. Uzun süren veya tekrarlayan nöbetler, nadiren nörolojik sorunlara yol açabilir. Ateşli havale sonrası epilepsi gelişme riski yüzde 1-2 civarındadır. Ailede epilepsi öyküsü varsa, bu risk biraz daha yüksektir” şeklinde konuştu.



“Tedavi yolları”


Tedavi yollarına değinen Dr. Öğr. Üyesi, “Ateşli havale genellikle kendiliğinden geçer ve ciddi tedaviye ihtiyaç duymaz. Ancak, doğru şekilde yönetilmesi önemlidir. Ateş düşürücü ilaçlar (paracetamol, ibuprofen) kullanılabilir, ancak aspirin verilmemelidir. Fiziksel yöntemlerle (ılık suyla banyo, ıslak bez) ateş düşürülebilir, fakat suyun aşırı soğuk olmaması gerekir. Uzun süren nöbetlerde antikonvülzan ilaçlar (diazepam, lorazepam) verilebilir. IV (damardan verilen) sıvılarla elektrolit dengesi sağlanabilir. Çoğu çocuk bir daha havale geçirmez. Ancak tekrarlayan nöbetler epilepsiye yol açabilir ve antiepileptik ilaçlar gerekebilir. Çocuğun nörolojik gelişimi izlenebilir ve herhangi bir gerilik durumunda erken müdahale yapılabilir. Ailelerin eğitilmesi, havale sırasında ne yapacaklarını bilmeleri önemlidir. Psikolojik destek, özellikle ilk kez bu durumu yaşayan aileler için faydalıdır. Sonuç olarak, ateşli havale tedavisi genellikle basittir, ancak uzun süreli nöbetler veya tekrarlayan havale durumlarında tıbbi müdahale gerekebilir. Çocuğun durumu izlenmeli ve gerektiğinde bir doktora başvurulmalıdır” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara CHP Genel Başkanı Özel, HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan’ı ziyaret etti CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ı ziyaret etti. Özel, 2025 için asgari ücretin belirlenmesinin ardından HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ı ziyaret etti. HAK-İŞ Genel Merkezi’ndeki ziyaretin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Asgari ücretin yeterli olmadığını belirten Özel, "Devletin belirlediği enflasyon oranı yüzde 48, ancak asgari ücretlinin enflasyonu yüzde 78. Bu fark, asgari ücretlinin alım gücünü daha da düşürüyor. Bugün 22 bin liralık asgari ücret, gerçekte 10 bin liranın altındaki bir alım gücüne denk geliyor. Hükümet bu rakamlarla halkı gözden çıkardığını açıkça gösteriyor" ifadelerini kullandı. "Sivil topluma, emekçilerin sesinin yükselmesine güç vereceğiz" Cumartesi günü Ankara’da 66 sivil toplum örgütünün çağrısıyla yapılacak olan mitinge katılacaklarını söyleyen Özel, "Bütün Cumhuriyet Halk Partilileri Tandoğan’daki mitinge davet ediyorum. Oraya etkin bir katılım göstereceğiz. Sivil topluma, emekçilerin sesinin yükselmesine güç vereceğiz" dedi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının değiştirilmesi gerektiğini söyleyen HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Tüm yönleriyle eksik bir Asgari Ücret Tespit Komisyonu yapısının baştan itibaren sağlıklı bir asgari ücret çıkaramayacağı konusunda her seferinde konuşmaya devam ettik. Malaesef biz aralık ayında asgari ücret tartışmalarıyla, sonunda da asgari ücretin nasıl belirlendiği noktasında dün yaşadık ki bu yapıdan sağlıklı bir asgari ücretin çıkması söz konusu değil. Katılımcı değil. Gerçekten çoğulcu bir yapıya sahip değil. Demokratik değil aynı zamanda uzlaşmayı öneren, isteyen bir yapı değil" ifadelerini kullandı. "Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesi bizi de çok şaşırttı ve son derece üzdü" Asgari ücretin yeterli olmadığını belirten Arslan, "Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesi bizi de çok şaşırttı ve son derece üzdü. En azından TÜİK’in rakamlarını dikkate alsanız bile yüzde 45 civarında bir enflasyon söz konusu. Bunun üzerinde bir refah payıyla hiç değilse asgari şartlarda bir belirleme söz konusu olacakken maalesef enflasyonun altında bir rakamın belirlenmiş olması bizi gerçekten üzdü. Çünkü bu bir asgari ücret değil. Bu geçim ücreti, Türkiye’de geçinmenin şartlarını çok iyi biliyoruz" ifadelerine yer verdi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kim olursa olsun, sanatını aşkla icra eden, milletin derdiyle dertlenen, millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde konuştu. Ödüllerini tebliğ edeceği bilim ve kültür insanları, sanat ve zanaat erbapları, fikir ve edebiyat zatları ile temsilcilerini tebrik eden Erdoğan, "Eserleriyle asırlara aşıp gelen medeniyet nehrimizin sanat ve kültür kollarını besleyen ödül sahiplerimize bundan sonraki çalışmalarında Mevla’dan başarılar diliyorum. Kılı kırk yaran titiz ve kapsamlı bir değerlendirme süreci ile ödül sahiplerini belirleyen seçici kurul üyelerimize de şükranlarımı sunuyorum" dedi. Bu yıl edebiyattan kütüphaneciliğe müzikten tiyatroya bilim kültürden sinema ve zanaatlara uzanan 8 ayrı dalda ödül takdim edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Prof. Dr. Gönül Tekin ve Prof. Dr. Günay Kut’a Bilim Kültür ödüllerimizi tevdi ediyoruz. Dünyanın önde gelen Türkologlarından olan Gönül Tekin hocamız kitap ve makaleleriyle, araştırmalarıyla, konferanslarıyla eski Türk edebiyatına ışık tutan önemli çalışmalara imza atıyor. Harvard Üniversitesi’nde Osmanlı Türkçesi Özbekçe ve Çağatayca dersleri veren Prof. Dr. Gönül Tekin uzun yıllar editörlüğünü yaptığı Türklük bilgisi araştırmalar dergisi ile batıda Türkçe yayın merkezi Türkoloji çalışmalarının da önünü açtı. Harvard Üniversitesi bünyesindeki Osmanlı Türkçesi yaz okulunun Cunda’da açılmasında önemli pay sahibi olan hocamız Mevlana, Yunus Emre, Ali Şir Nevai, Evliya Çelebi ve Ahmed-i Dai gibi nice abide isimleri disiplinler arası bir bakışla ele aldı. Prof. Dr. Günay Kut ise yine Türkoloji ve Türkiye edebiyatı alanında uluslararası düzeyde tanınan saygın bir hocamız. Merhum Halil İnalcık, ses seçkin talebelerinden olan Günay Kut Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkoloji bölümünü Oxford Üniversitesi’nde ise Atatürk Enstitüsü’nün kurarak Türk kültürüne önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bilhassa coğrafi ve yazma eserler alanında Türkoloji müktesebatında önemli katkılar sunan Günay Kut Türk dilinin ve Türk edebiyatının uluslararası ölçekte tanınması için kritik bir rol oynadı. Bilim kültür ödülü sahibi her iki hocamızı da tebrik ediyor bugüne kadar yaptıkları kıymetli çalışmalarından ötürü kendilerine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Edebiyat ödülünü bu yıl Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’na tevdi edeceklerini, yazı hayatına çok erken çağda 18 yaşında adım atan Fatma Barbarosoğlu’nun hikaye, roman, deneme makale, mülakat ve köşe yazarlığıyla Türk edebiyatında yer eden isimlerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Eserlerinden modernizm-gelenek ilişkisini yabancılaşmayı bilhassa kadınların toplumdaki yerini karşılaştıkları sorunları sevgiyi dostluğu ve diğergamlığı sosyolojik bir bakışla etkileyici bir üslupla ele aldı. Benim ağacım benim tohum kelimelerdir diyerek Fatma Barbarosoğlu’nu da tebrik ediyor yazı ve fikir hayatında başarılarının devamını diliyorum" dedi. Bu yılki müzik ödülünün sahibinin Ahmet Özhan olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Sanat hayatında 57 yılı geride bırakan Ahmet Özhan hem kişiliği hem de bilgi ve tecrübesiyle klasik Türk müziğine önemli eserler kazandırdı. Besteleri yorumları icraları ve araştırmalarıyla Türk sanat ve tasavvuf musıkımıze eşsiz katkılar sağlamıştır. Geçmişle gelecek arasında sağlam köprüler kurdu. Örnek bir sanatçı emsal bir şahsiyet nasıl olur herkese gösteren Ahmet Özhan‘ı kutluyor sanat ve tasavvuf musikimize yaptığı değerli katkıları için kendisine teşekkür ediyorum." Tiyatro dalındaki ödülün bu yıl Turan Oflazoğlu’na takdim edildiğini, evrensel temaları yerel ve kadim değerlerle işleyen bugünün manzarasını, tarihi olay ve şahsiyetlerle mezceden Turan Oflazoğlu’nun geniş perspektifi ve engin birikimi ile temayüz ettiğini dile getiren Erdoğan, "Türk edebiyatına damga vuran tiyatro oyunlarını şiirleriyle denemeleriyle, senaryo ve çevirileriyle besleyen Turan Oflazoğlu, kültür ve sanat dünyamızda muhkem bir yer edinen güçlü yazarlarımızdan biri olmuştur. Bir eserinde ‘dünyanın açtığı en güzel çiçek olabilecekken dünyanın bağrını oyan bir yara olmakta insan’ diyerek günümüz insanına ayını tutan Sayın Oflazoğlu’nu tebrik ediyor kendisine sağlıklı ve bereketli ömürler temenni ediyorum.Kütüphaneler, milletlerin asırlara sarih hafızalarının yaşadığı, yaşatıldığı, muhafaza alındığı ilim ve kültür mahfilleridir. Bu mekanları nefes alan bir yapıya kavuşturmak, ilim erbabı ve araştırmacılar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin istifadesine sunmak, milli ve manevi kimliğimizin devamı için vazgeçilmezdir. 25 yılını Atatürk kitaplığına vakfeden, şimdilerde Sultan Abdülhamid Han’ın kurduğu Türkiye’nin ilk devlet kütüphanesi olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin müdürlük vazifesini yürüten Ramazan Minder’e kütüphanecilik ödülümüzü tevdi ediyoruz. Demokrasi tarihimizin utanç vesikalarından biri olan 28 Şubat sürecinde Sultan Abdülhamid Han’ın Yıldız Sarayı’ndaki kütüphanesine ait 4 bin 500 kitap kendi tarih Üzerine düşman olanlar tarafından maalesef çöpe atılmıştı. İçinde nadir eserlerin de yer aldığı bu kitapların tamamını Atatürk kitaplığına kazandıran Ramazan Minder Medine Müdafiği Fahrettin Paşa Hamidiye kahramanı Rauf Orbay ve daha nice tarihi şahsiyetin şahsi arşivlerini satın alıp Atatürk kitaplığına taşıdı. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki yazma ve makbul eserlerin bakımı ve restorasyonu için fedakarca çalışan sayın minderlerime ve kataloglama faaliyetleriyle sosyal mekan düzenlemeleriyle kütüphanelerimizin modernize edilmesinde öncü bir rol oynamıştır. Kütüphanecilik Koleksiyonumuzun bugünkü seviyesine ulaşmasında büyük emek sahibi olan Ramazan Minder’i kutluyor, tarihi ve kültür mirasımıza sahip çıktığı için kendisine şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu. Bu yıl Zanaatlar ödülünü Salih Balakbabalar’a takdim edeceklerini söyleyen Erdoğan, "Hat, tezyinat, ahşap oyma ve sedef işçiliği gibi geleneksel sanatlarımızı kendi üslubuyla harmanlayıp özgün ve modern bir çizgiye taşıyan Hocamızın birçok eseri yurt içi ve yurt dışındaki müze ve koleksiyonlarda sergileniyor.Altın gümüş, sedef, ahşap, fil dişi ve pirinç gibi malzemelerle hat sanatı ve Türk tezyinatının en nadide eserlerine hayat veren kıymetli sedefkarımızı yürekten tebrik ediyor, geleneksel sanatlarımıza yaptığı eşsiz katkılar için kendisine teşekkür ediyorum. Bu yılki vefa ödülümüzün sahibi Türk sinemasının usta ismi Halit Refiğ oldu. 1958’den ebediyete intikal ettiği 2009 yılına kadar sinema çalışmalarını sürdüren Halit Refiğ yarım asırlık sanat hayat danışman, senarist, yapımcı ve yönetmen olarak Türk sinemasına kıymetli eserler kazandırdı. Halit Refiğ öncüsü olduğu Ulusal Sinema hareketiyle Türk sinemasının yerli ve milli değerler üzerine bina edilmesinde ses getiren adeta çığır açan işlere imza atmıştır. Batı’yı esas alan sinema anlayışını yalnızca filmleriyle değil, kitaplarıyla da eleştiren Halit Refiğ Türk sinemasının merkezine kendi tarihimizin özdeğerlerimizin yerleştirilmesini savunmuştur.. Halk kütüğümüzü tarihi birikimimizi ve bizi biz yapan hasletleri ustalıklı ve gerçekçi bir şekilde beyaz perdeye taşımıştır. Ben Halit Refiğ’im Türkiye ve Türk halkı üzerine bugün ne biliyorsam mesleğim ve Türk sinemasına ilgim sayesinde öğrendim. Türkiye’de halktan gelen ve halka dönecek olan ilk gerçek halk sanatının biri olmaktan heyecan ve gurur duyuyorum. Kendisini bu sözlerle tanımlayan Halid Refiğ’e Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Vefa ödülüyle kendisine olan minnet borcumuzu inşallah ifa etmişizdir diye ümit ve temenni Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü kazanan sanatçılarımızı, hocalarımızı, zanaat erbabımızı bir kez daha tebrik ediyor, her birine şahsım, ve milletim adına Şükranlarımızı ifade ediyorum. Geçmişte bu ödüllere layık görülen ve bugün aramızda olmayan kültür ve sanat insanlarımızı da bu vesileyle minnetle yad ediyorum. kalıcı olan Yarınlara akıl, ruh, moral ve köklerden mesaj ileten sadece ve sadece kültür sanat eserleridir. Atalarımız şu veciz cümleyi ilim, fikir ve sanat dünyamıza adeta hediye etmiştir. Kem alet ile kemalat olmaz" dedi. "Gelenekli sanatlarımızı muhafaza etmeli, ilmi ve kültürel çalışmalarımızı günümüzün sunduğu imkanlarla çok daha ileri noktalara taşımalıyız" "Siyasette iş hayatında, eğitimde, aile ve sosyal yaşantımızda rehber edinmemiz gereken bu sözü pek tabii kültür ve sanat faaliyetlerimizde de kılavuz olarak belirlemek önem arz ediyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Şu hususu sizler de çok iyi biliyor, görüyor, tecrübe ediyorsunuz. Vasat malzemeden kaliteli iş asla çıkmaz.Biz elhamdülillah bu açıdan nasipli bir milletiz. Yalnızca ülkemizin değil, gönül coğrafyamızın her bir köşesi, Türk ve İslam medeniyetinden neşet eden kültür hazinesiyle mümtaz eserlerle, önder şahsiyetlerle dolu. Müzikte, mimaride, edebiyatta, bilim, kültür ve sanatın pek çok branşında asırlar boyunca ortaya koyduğumuz eserlerle, bünyemizden çıkardığımız ilim ve kültür insanlarıyla güçlü bir medeniyetin devamıyız. Bugünkü gençlerimizin asla unutmaması gereken hususlardan biri de işte bu medeniyetin daha üç asır öncesine kadar ilim ve sanatta diğer milletlere ilham veren örnek işlere imza atmış olmasıdır. Bilim ve kültür erbabımızın çalışmalarıyla bu mirası ihya etmek, zenginleştirmek ve geleceği çok güçlü bir şekilde kucaklamak zorundayız. Bu noktada her birinize, her birimize önemli vazifeler düşüyor. İçine sirayet ettiği her bünyeyi tek tipleştiren neoliberal kültür akımlarının ve dijitalleşmenin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini arttırdığını görüyoruz. Bunun için tarihten süzülüp gelen gelenekli sanatlarımızı muhafaza etmeli, ilmi ve kültürel çalışmalarımızı günümüzün sunduğu imkanlarla çok daha ileri noktalara taşımalıyız." Erdoğan, ”Marifet iltifata tabidir düsturuyla düzenlediğimiz Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerimizi işte bu amaç doğrultusunda geçmişten aldığımız ışıkla geleceği aydınlatmak üzere icra ediyoruz. Her alanda olduğu gibi kültür ve sanatta da kimsenin dünya görüşüne, yaşam tarzına, siyasi tutumuna bakmıyor, bu ülkeye, bu millete, bu topraklara aidiyet duyan herkesi baş tacı etmeye özen gösteriyoruz. Taklit ve takip eden değil, ilhamını kendi kültüründen, toplumundan geçmişinden ve köklerinden alan her sanatçı bizim başımızın tacıdır. Devraldığımız mirası zenginleştirmek için ömrünü vakfeden her sanatçı ilim ve düşünce insanı, bizim gönlümüzde ayrı bir yere sahiptir. Kim olursa olsun saanatını aşkla icra eden, bu milletin derdiyle dertlenen, bu millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz. Sanatçılarımız hani büyük adam derler ya, bizim nazarımızda işte o büyük insandır" açıklamasını yaptı. Merhum Nurettin Topçu’nun büyük adamı tanımlarken söylediği ‘Büyük adam eserleriyle hayatını birleştiren adamdır’ sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Biz onda şu vasıfları arıyoruz. Önce bütün ömründe aynı kanaatin, aynı imanın sahibi olan adamlardır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez. Muhitine uymaz, muhiti kendine uydurur. Uydurmazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir. Cemiyeti sürükleyicidir. Topluma mihmandarlık yapan siz kıymetli kültür, sanat, ilim insanlarımıza inşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek olmaya devam edeceğiz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini kazanan sanatçılarımızı, hocalarımızı, üstatlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. Programı teşrif eden her bir konuğumuza teşekkür ediyor, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Tekrar bir araya gelmek temennisiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum” diye konuştu. Bilim-Kültür alanında Gönül Tekin ve Günay Kut, edebiyat alanında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, müzik alanında Ahmet Özhan, tiyatro alanında Turan Oflazoğlu, kütüphanecilik alanında Ramazan Minder, zanaatlar alanında Salih Balakbabalar ödüle layık görüldü. Vefa ödülü ise merhum yönetmen Halit Refiğ’e verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende hazır bulunan Tekin, Kat, Özhan ve Minder’e ödüllerini takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefa ödüllerine layık görülen yönetmen Refiğ’in ödülünü eşi Gülper Refiğ’e, Oflazoğlu’nun ödülünü kızı Gizem Oflazoğlu Akar’a, Balakbabalar’ın ödülünü oğlu Baki Enis Balakbabalar’a takdim etti. Törene KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü ve Büyükelçi Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hamza Dağ, Hayati Yazıcı ve Ömer İleri ile Ankara Valisi Vasip Şahin ve Tarihçi ve Yazar Murat Bardakçı da katıldı.