Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yıllar önce "hasta adam" olarak nitelendirilen Türkiye’nin küresel krizden siyasi ve ekonomik istikrarı sayesinde çıktığını belirterek, "Türkiye’yi geçmişte eleştirenler şimdi yoğun bakımda, oksijen çadırında. Allah onlara şifa versin" dedi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin akademik denetiminde İtibar Atölyesi adına uluslararası araştırma şirketi Xsights tarafından ülke ekonomisinin en büyük sektörleri kabul edilen gıda, alkolsüz içecek, otomotiv, banka ve sigorta, konfeksiyon ve tekstil, enerji, beyaz eşya, elektronik, holdingler, iletişim (gsm ve telekom), inşaat ve perakende sektörleri mercek altına alınarak hazırlanan Türkiye İtibar Endeksi’nin sonuçları açıklandı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Kampüsü Konferans Salonu’nda
gerçekleştirilen "Türkiye İtibar Endeksi 2011 Sonuçları Değerlendirme Zirvesi"ne Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da katıldı.
Zirvede konuşan Bakan Çağlayan, Türkiye’nin imajının dünyada arttığı bir dönemde böyle bir konunun gündeme alınmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Türkiye’nin çok ciddi disiplinel bir çalışma ile dünyanın her tarafında adından sıkça bahsedilen bir ülke haline geldiğini anlatan Bakan Çağlayan, "Dünyanın neresine giderseniz bir Türk işadamına rastlarsınız. Dünyanın etrafını 25 tur atmış biri olarak bunu söylüyorum. 3 yıl içerisinde 1 milyon kilometreden fazla yol yapmış biri olarak bunu ifade
ediyorum. Önemli olan bu gücün nasıl değerlendirildiği ve kullanıldığıdır. Kontrolsüz güç güç değildir" dedi.
Türkiye’nin geçmişte sanayi envanteri ve girişimci bilgi sistemi bulunmadığını ve Türkiye’nin gözleri kapalı teşvik sistemi ve birçok hatayı geçmişte yaptığını anlatan Bakan Çağlayan, "Türkiye’nin stratejisi yoktu. Hangi alanda sanayileşecek, hizmetler sektörü Türkiye açısından ne kadar önemli olacak, Türkiye sadece sanayide üreten bir ülke mi yoksa doğal zenginlikleri, altyapı ve insan kaynaklarını kullanarak turizmde, eğitimde, sağlıkta, lojistikte, birçok alanda hizmet ticaretinde önemli oyuncu
olacak bir ülke mi olacak, bunlar geçmişte bilinmiyordu" dedi.
Çağlayan, 2008 yılına kadar 2 milyon 10 bin 377 işletme olduğunu bilmediğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Sanayi envanteri ile yola çıkmıştık, sonra adını girişimci bilgi sistemi yapmıştık. 2 yıl önce bir çalışma yaptık. İhracata dönük eğitim stratejisi diye bir kurum kuruldu. Gerek kamu gerek, özel sektörü bu işin içine katarak Türkiye’nin cari açık, ihracat, ithalat faktörlerinin nelerden oluştuğunu araştırdık. Bu çalışmayla 6 sektörü masaya yatırım adeta MR’larını çektik. Aynen itibar atölyesinin şirket ve sektörlerin MR’ını çektiği gibi. O güne kadar bilmediğim birçok şeyi bu çalışmanın sonunda
öğrendim. İthalat analizi ile Türkiye’de sektörlerin ithalat bağımlılığını çıkarttık. Gübre yüzde 72 ithalata bağımlı, aynen madde bağımlısı gibi. Gördük ki baş tacımız olan ihracatımızda lokomotif olan otomotiv sektörümüzde ise yerlilik yüzde 44, yüzde 56 ithalat bağımlılığı var. Bunların hepsi ve bugün yapılan itibar endeksi bir veri havuzuna toplanıp, ülkenin bundan sonra nasıl bir sanayileşme sistemi, teşvik sistemi izlenmesi noktasında önem arz edecek."
Türkiye’nin 10 yıl önceki Türkiye olmadığını vurgulayan Bakan Çağlayan, Türkiye’nin 10 yıl önce itibar erozyonuna uğramış bir ülke olduğunu söyledi. Çağlayan, uluslar arası yatırımcıyı "göçmen kuşlara" benzeterek, "Ürküttüğünüz zaman istediği yere gider. Yatırım yapacak insan siyasi istikrara, ekonomik istikrara bakar. Bir şirket bir ülkeye yatırıma gittiği zaman o günkü kararı değildir o şirketin. 3 yıl sonra devreye giren fabrikana geri dönüşü 10 yıldır. Uluslar arası yatırımcı bir ülkeye yatırım
yaparken o ülkenin en az 10 yılına bakarak geleceğini satın alarak yatırım yapar" dedi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, bu çalışmanın bundan sonraki yol haritası açısından önemli olduğunu da ifade ederek, "Şirketler için yapılan bu çalışmanın ne kadar önemli olduğunu, ülke imajı açısından aynı şeyin, kamu için de yapılması gerekiyor. Bu çalışma mutlaka kamu için de yapılması gerekiyor. Kamunun da millet tarafından nasıl algılandığı önemli" diye konuştu.
Çalışmada 8 parametre ile yapılan değerlendirmede sektörlerin kişiler üzerindeki itibarının nasıl etki bıraktığı, nasıl algılama ortaya koyduğunu çok net şekilde ortaya koyacağını anlatan Çağlayan, "Hayatım boyunca teşvik almadım ama çok büyük hata yapıtım. Maalesef 80’li yılların sonunda Türkiye’de teşvik almak adeta kaçakçılık veya hırsızlık gibi algılanıyordu. Sebebi o günkü teşvik sisteminin getirdiği hataları kötüye kullanan 3-5 kişinin, teşvik konusunda devleti dolandırmasından kaynaklanan bir
algılamanın toplum üzerindeki etkisiydi. Ben teşvik almadım, yatırım yaptım ama aslında enayilik etmişim. Devlet bu imkanı veriyor" şeklinde konuştu.
Çağlayan, bugün Yunanistan’da birçok kişinin ’iş bulurum’ ümidiyle Türkiye’ye gelmek istediğini de ifade ederek, "Yıllar önce hasta adam olarak nitelendirilen Türkiye böyle bir küresel krizden siyasi ve ekonomik istikrarla çıktı. Türkiye dimdik ayakta Türkiye’yi geçmişte eleştirenler şimdi yoğun bakımda, oksijen çadırında Allah onlara şifa versin. Birçok ülkenin iflas konumuna geldiği bir ortamda bunlardan bahsetmek önemli" dedi.
Zirveye ev sahipliği yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren ise, "Güvenilir olma durumu, saygınlık ve prestiji ifade eden itibar konsepti ekonomik, finansal, siyasal ve benzeri alanlarda kamu, özel, bireysel ve kurumsal bazda önem taşımaktadır. İtibar endeksi başlangıçta ekonomik ve finansal içerikli belirlenmiş sektörlerde uygulanmıştır. Daha sonra da farklı alanlar da uygulamaya konulacaktır. İstanbul Ticaret Üniversitesi, Türkiye İtibar Endeksi’nin akademik içeriğinde yer
almaktadır" diye konuştu.
Zirvede daha sonra Türkiye İtibar Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Can Çağdaş sonuçları açıkladı. Endeks sonuçlarına göre Türkiye’de en güvenilen üç marka Koç Holding, Turkcell ve Sabancı Holding oldu. En itibarlı sektörler gıda, elektronik ve perakende olarak belirlenirken, endeksin en dikkat çekici sonuçlarından biri ise Türk halkının itibarlı gördüğü markalara gönülden bağlı olduğunu söylemesi.