SAĞLIK - 21 Eylül 2021 Salı 10:57

Uluslararası Kanser ve İyon Kanalları Kongresi çevrimiçi gerçekleştirildi

A
A
A
Uluslararası Kanser ve İyon Kanalları Kongresi çevrimiçi gerçekleştirildi

İstanbul Medipol Üniversitesi, 3’üncü Uluslararası Kanser ve İyon Kanalları Kongresine ev sahipliği yaptı.

İstanbul Medipol Üniversitesi, 3’üncü Uluslararası Kanser ve İyon Kanalları Kongresine ev sahipliği yaptı. TÜBİTAK tarafından desteklenen çevrim içi kongre; kanser metabolizması, translasyonel onkoloji ve iyon kanalları ana temasında gerçekleşti.



İstanbul Medipol Üniversitesi tarafından 16-18 Eylül tarihleri arasında 3’üncü Uluslararası Kanser ve İyon Kanalları Kongresi düzenlendi. Çevrimiçi yapılan kongrede paneller, sözlü sunumlar ve kursların yanı sıra her biri açış konuşması içeren 25 sözlü oturum yapıldı. Ana teması kanser metabolizması, translasyonel onkoloji ve iyon kanalları olan kongre, onkoloji alanında disiplinlerarası araştırma ve eğitimle ilgilenen bilim insanlarını bir araya getirdi. Onursal Başkanlığını Imperial College London’dan Prof. Dr. Mustafa Camgöz’ün üstlendiği kongreye İstanbul Medipol Üniversitesinden Genetik Hastalıkları Tanı Merkezi Müdürü Prof. Dr. Türkan Yiğitbaşı ile İlaç Geliştirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Güzel başkanlık etti. Kongrenin ana konuşmasını ise Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Ludwig Kanser Araştırma Merkezi Profesörü Robert Weinberg yaptı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen kongreye Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve İstanbul Medipol Üniversitesi Rektör V. Prof. Dr. Ömer Ceran da çevrim içi olarak katıldı.



“Kanser 100’den fazla gruptan oluşuyor”


Kongrenin açış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Türkan Yiğitbaşı, yüzyıllarca süren morfolojik ve histolojik araştırmaların sonucunda kanserin ancak tanımlanabildiğini söyledi. Hastalığın etyolojisine ilişkin teoriler üretildiğini ifade eden Prof. Dr. Yiğitbaşı, “Kanser dediğimiz zaman yüzden fazla grup ve binden fazla alt gruptan oluşan bir hastalıktan bahsediyoruz. Değişen çevresel şartlar, tedavi metotları, insan ve kanser hücresi bu konudaki çalışmalara ara vermeden devam etmemizi gerekli kılıyor. 2000 yılından sonra kanser alanında yapılan araştırmalar, kansere neden olan mekanizmaları daha net olarak ortaya koymaya başladı. Etyolojinin belirlenmesi, tedavi etkinliğinin artmasını ve hayatta kalma süresinin uzamasını sağladı. Buna rağmen kanser insidansındaki artışlar devam etti. Bazılarımızın kendisi bizzat kanserle savaştı, bazılarımız ise kanser nedeniyle yakınlarını kaybetti. Bu nedenle kimya, biyokimya, fizyoloji, farmakoloji, biyoloji, moleküler biyoloji, onkoloji ve klinik onkoloji alanlarında çalışan tüm bilim insanları olarak ortak hareket etmenin öneminin farkındayız.”



“7 milyon kişi hayatını kaybetti”


Doç. Dr. Mustafa Güzel ise kanserin tüm dünyada ölüme sebebiyet veren hastalıkların başında yer aldığını hatırlattı. Kongreden önce ABD’deki genel ölüm nedenleri için CDC numaralarını kontrol ettiğini ifade eden Doç. Dr. Güzel şöyle konuştu: “ABD’de yaklaşık 700 bin kişi kalp hastalığı, yaklaşık 600 bin kişi kanser ve yaklaşık 340 bin kişi de koronavirüs kaynaklı nedenlerle yaşamını yitirdi. Başka bir kaynağa göre ise 2020’de dünya genelinde 7 milyon kişi kanser sebebiyle hayatını kaybetti. COVID-19’dan kaynaklı ölümler ise yaklaşık 2 milyon. Dolayısıyla bu sayılar hastalığa çare bulmak için araştırmaların inkâr edilemez bir şekilde devam etmesinin en önemli nedenlerinden biri.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Rektör Türkmen, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı seçildi Türkiye Üniversite Sporları Federasyonunun 6. Olağan ve 8. Mali Genel Kurulu, Ankara’da gerçekleşti. Toplam 194 delegenin oy kullandığı ve iki adayın yarıştığı seçimde, Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mutlu Türkmen 119 delegenin oyunu alarak Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu (TÜSF) Başkanı olarak seçildi. Diğer aday Prof. Dr. Hürmüz Koç ise 65 oyda kaldı. Geçtiğimiz hafta Uluslararası Bocce Konfederasyonu (CBI) Başkanlığı görevine yeniden seçilen Rektör Türkmen, Türkiye Bocce, Bowling ve Dart Federasyonu (TBBDF) Başkanlığı görevinden ise kısa süre önce TÜSF Başkanlığı seçimi için ayrılmıştı. “Spor Akademisi Tecrübesinden Akademi Sporları Vizyonuna” sloganıyla seçim sürecini yürüten Rektör Türkmen, üniversiteler, spor akademileri ve ilgili kurumlar arasında etkin ve eş güdümlü bir iş birliği hedefini ortaya koydu. Seçim sonrasında yüksek teveccühleri için delegelere teşekkür eden Rektör Türkmen, spor yönetimi alanındaki deneyim ve bilgi birikimiyle üniversite sporlarına dair güçlü bir vizyon sundu. Konuşmasında üniversite sporlarının, Türkiye’nin spor odaklı gelişimindeki önemine dikkat çekerek, “Üniversitelerimizde spor kültürünü güçlendirerek, gençlerimizin fiziksel ve zihinsel gelişimini desteklemek için var gücümüzle çalışacağız. Üniversite sporlarının sadece gençlerimize değil, ülkemizin spor ekosistemine katkı sağlayacak nitelikte bir alan olarak büyümesi için kapsamlı stratejiler geliştireceğiz.” dedi. Spor yönetimi ve başarı ilkeleri Yeni dönemde üniversite sporlarına yönelik olarak geliştirdiği yönetim ilkelerinden bahseden Rektör Türkmen, şu mesajları paylaştı: “Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu olarak, sporun birleştirici gücünü, üniversitelerde öğrencilerimize ve tüm spor camiasına entegre etmek için çalışacağız. Eğitim ve sporun iç içe geçtiği bir yapıyı destekleyerek, sadece spor yapan değil, sporu bir yaşam tarzı olarak benimseyen bir gençlik inşa etmeyi hedefliyoruz. Planladığımız projeler, üniversiteler ve spor kurumları arasında köprüler kurarak koordinasyon sağlayacak. Bu süreçte uluslararası spor deneyimlerimizi, üniversitelerimizde akademik yapılarla harmanlayarak uygulamayı amaçlıyoruz. Yeni dönemde hedefimiz, Türkiye’de üniversite sporlarını daha yaygın hale getirmek ve gençlerimizin akademik başarıları kadar spor alanında da gelişimini sağlamak. Bu vizyon, akademiden spor alanına yön verecek, yenilikçi ve stratejik adımları içeriyor. Türkiye’nin spor ekosistemine katkı sağlayacak olan bu vizyonla, üniversitelerimizi spor alanında dünya çapında temsil eden bir konuma getirmeyi ve Türkiye’nin spor kültürünü uluslararası düzeyde tanıtmayı planlıyoruz. Hep birlikte, eğitim ve sporun buluştuğu noktalarda, gençlerimizi destekleyerek ülkemizi sporun her alanında güçlendireceğiz.” Bayburt Üniversitesi öncü spor merkezleri arasında yer alacak Delegelerden büyük destek alarak bu göreve seçilen Rektör Türkmen, yeni dönemde Türkiye Üniversite Sporları Federasyonunu daha ileriye taşıyacak projeler ve stratejilerle Türk sporuna katkı sunmaya hazırlanırken, üniversitemizi, tüm üniversiteleri kapsayacak spor organizasyonları için bir merkez haline getirme hedefini de paylaştı. Rektör Türkmen, “Üniversitemizin öncü bir spor ekolü olma yönündeki kayda değer başarıları ve ulusal organizasyonlardaki başarı kapasitesi, TÜSF olarak planladığımız organizasyonlara ev sahipliği açısından fırsat değeri taşıyor. Çünkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi “Bayburt, Türkiye’dir” vizyonunu ilke kabul ediyoruz. Şehrimizi, üniversite sporlarının parlayan yıldızı haline getirerek spor turizmi altyapısında köklü gelişmelere imza atacağız.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Yedikule Hisarı’ndaki ecdat mirası Fatih Mescidi’nin ihya çalışmalarında sona gelindi Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un fethinin ardından Yedikule Hisarı’na inşa ettirdiği Fatih Mescidi’nde sürdürülen ihya çalışmalarında sona gelindi. Fatih Belediyesi tarafından Koruma Kurulu onaylı proje doğrultusunda aslına uygun olarak ihya edilen ecdat mirası havadan görüntülendi. Fatih Sultan Mehmed komutasındaki ordunun 6 Nisan 1453 tarihinde başlayan İstanbul kuşatması, 29 Mayıs 1453’te fetihle son buldu. Fethin ardından Fatih Sultan Mehmed Han 1458-60 yılları arasında Yedikule Hisarı’nı inşa ettirdi. Aynı zamanda Sultan Fatih’in talimatıyla tarihi hisarda Altın Kapı’ya giden yolun soluna bir de Fatih Mescidi yapıldı. Dikdörtgen planlı olarak inşa edilen mescit, Ayasofya Vakfı’na bağlandı. 1905 yılına kadar ayakta kalan yapı, sonraki dönemde ise yıkıldı. Fatih Belediyesi 2020 yılında Koruma Kurulu onaylı proje doğrultusunda Yedikule Hisarı’nda restorasyon çalışmalarına başladı. Çalışmalar çerçevesinde, günümüze sadece minaresi ulaşan mescit alanında kazı çalışmaları yapıldı. Temel izleri ortaya çıkarılan tarihi mescidin ihyası için proje hazırlanarak Koruma Kurulu onayı alındı. Projeler doğrultusunda yaklaşık 1 yıl önce ihya çalışmalarına başlanan Fatih Mescidi’nin rekonstrüksiyonunda sona gelindi. Bu ayın sonunda ziyarete açılması planlanan İstanbul’un tarihi mirasına önemli bir katkı sağlayacak. Tarihi mescit, yeniden açılmasıyla birlikte ziyaretçilerine kültürel zenginliğini gözler önüne serecek. Aslına kavuşan Sultan Fatih’in emaneti mescit havadan görüntülendi. “Yapım talimatı Fatih Sultan Mehmed Han tarafından verilmiştir” Fatih Mescidi hakkında konuşan Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan, “Yedikule Hisarı içinde en önemli mekanlardan birisi; Ebu-l Fetih Mescidi veya Fatih Mescidi. Yapım talimatı Fatih Sultan Mehmed Han tarafından verilmiştir. Biz geldiğimizde kalıntıları vardı. Orijinalinden kalan eser olarak bir tek minaresi bulunuyordu. Burada kazılar gerçekleştirdik. Yaptığımız her çalışma Bilim Kurulu tarafından yürütüldü. Koruma Kurulu onaylı projeler doğrultusunda yapıldı. Minare yıkılmak üzereydi. Döneminden kalan minare restore edildi. Yapı aslına uygun olarak inşa edildi. Bugün neredeyse sonuna doğru geldik. Talimatı, Fatih Sultan Mehmed tarafından verilmiş olan mescidi tekrar ihya etmiş olacağız. Birçok sıbyan mektebini, yok olmuş medreseleri ayağa kaldırıyoruz. Yok olmuş camilerimiz var, onları da ihya ediyoruz. Bu camide onlardan bir tanesi” dedi. Fatih Mescidi’nin ihya çalışmalarında sona gelindi Fatih Mescidi’nin ihya çalışmalarını anlatan Bilim Kurulu Üyesi Yüksek Mimar İhsan Sarı, “Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethinden yaklaşık 5 sene sonra Yedikule civarına gelerek bu kalenin inşasını başlatıyor. 1458 ile 1460 yılları arasında Yedikule Hisarı inşa ediliyor. Burada çok önemli kültürel detaylar var. Hem Bizans hem de Osmanlı döneminin detaylarını içinde saklayan bir anıt eser. Fatih Belediyesi 2020 yılında Kültür Bakanlığından burayı devraldıktan sonra hızlıca bir Bilim Kurulu oluşturuldu. Anıt eserin Bizans duvarındaki çökmeleri restore edildi. Türk İslam Eserleri Müzesi Uzmanları denetimde yapılan kazılarla 564 yaşında olan Osmanlı döşemesine ulaştık. Fatih devrinde yapılmış 160’tan fazla caminin olduğunu biliyoruz. Döşemelerin yanında bu camilerden birinin daha kalıntısına ulaştık. Kalıntının minaresi ayakta duruyordu. Hemen onu konsolide edip, koruma altına aldık. Kazıların ardından temel izleri ortaya çıktı akabinde projeler geliştirildi. Yeniden anıt eserin ihyası için ilgili proje çalışmaları akabinde çalışmalara başlandı. Bir hayırsever camiyi ihya edebileceğini söyledi. Yaklaşık 1 sene önce ihya çalışmaları başladı. Şu anda bitme aşamasında. Caminin kurşunları kaplanıyor. Caminin minaresi ve yanındaki çeşmenin arkasındaki haznenin orijinal olduğunu değerlendiriyoruz. Bugün için diyebiliriz ki; mescidin minaresi ve çeşmenin arkasındaki hazne 564 yaşında olan bir kültür varlığı. Caminin ince işçilikleri kaldı. Minarenin ve külahının kurşunu bitti. Alemi altın varaklanıyor ve yerine konulacak. Devamında caminin iç tezyinatına başlanarak yılbaşına varmadan cami bitmiş olacak” ifadelerini kullandı.
Erzincan Ekşisu Sazlığı birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor Munzur ile Keşiş Dağları arasındaki ovada yer alan ve 17 yıl önce "Ulusal öneme haiz sulak alan" ilan edilerek koruma altına alınan Erzincan’daki Ekşisu Sazlığı, dünya mirası kabul edilenlerin de yer aldığı 300’e yakın kuş türünün, Afrika ve Asya kıtaları arasındaki zorlu yolculuklarında mola noktası oluyor. Kışı Afrika’da geçirdikten sonra göç yolunda Ekşisu Sazlığına gelen yüzlerce tür göçmen kuş, zorlu yolculukları sırasında güç toplamak için sulak alanlarda dinlenme imkanı buluyor. Doğası ve bitki çeşitliliğiyle eşsiz manzaralara ev sahipliği yapan Erzincan, sonbaharın sonları kış aylarına yakın günlerde turna, yeşilbaş ördek, elmabaş, çamurcun, çıkrıkçık, sakarmeke, ak leylek, pelikan, balıkçıl, kaşıkçı, karabatak, yaban kazı, yaban ördeği ve ötücülerden oluşan yüzlerce türe ev sahipliği yapıyor. Göçmen kuşların Afrika- Asya kıtaları arasındaki binlerce kilometrelik yolculuğunun mola noktası olan Erzincan, her göç döneminde kuşlarla şenleniyor. Ekşisu Sazlığı, iklim yapısı ve bitki örtüsü çeşitliliğiyle 52 sürüngen ve memeli ile 149 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Dünyada, nesli tehlike altında olan kuş türlerinin kuluçkaya yattığı, kışladığı ve göç sırasında konaklama alanı olarak kullandığı sazlık bölge, göçmen kuşlar için doğal bir koruma alanı oluşturuyor. Kuş türlerinin her geçen gün arttığı alanda yapılan gözlemlerde, turna gibi bazı göçmen kuşların, elverişli iklim şartları, güvenli ortamın varlığı ve beslenme kaynaklarının zenginliği dolayısıyla bölgede yerleşik yaşama geçtikleri tespit edildi. Turnalar, yeşilbaş ördek, elmabaş, ak leylek gibi birçok farklı türde kuş, bu bölgeyi üremek için kullanmakta. Alanın sazlık olması, kuşların burada korunmalarına, barınmalarına ve beslenmelerine imkan sağlamakta.
Erzincan “Yenilikçi Mahalli Hizmet İçi Eğitim Programı” Erzincan’da başladı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca 81 il müdürlüğü personeline yönelik “Yenilikçi Mahalli Hizmet İçi Eğitim Programı” Erzincan’da başladı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından 81 ilde düzenlenen "Yenilikçi Mahalli Hizmet İçi Eğitim Programı” Erzincan’da başladı. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde görevli mesleki personellere yönelik 4 - 8 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan eğitim programı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Erkan Güvenç ve İl Müdürü Serdar Demirci, personellerin katılımlarıyla başladı. Eğitim programının İl Müdürlüğü ve bağlı kuruluşlardaki personelin mesleki ve kişisel gelişimlerini destekleyerek ilgili meslek elemanlarının performanslarını artıracağını ifade eden İl Müdürü Serdar Demirci, katılan tüm eğitmen ve personele teşekkürlerini iletti. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Erkan Güvenç ise, "Birlikte çok önemli bir sorumluluğu icra ediyoruz. İşte bu bakış açısıyla hizmet içi eğitim programları oluşturularak Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş’ın himayelerinde 81 ilimizde “Yenilikçi Mahalli Hizmet İçi Eğitim Programı” uygulanmaya başlandı. Tüm personelimizin dönüşümlü olarak iş akışını bozmadan, çocuk, kadın, engelli ve yaşlı, aile ve toplum temalarında 4 farklı program içeriğiyle eş zamanlı olarak 5 gün boyunca 20’şer saatlik hizmet içi eğitim almalarını planlıyoruz. Taşrada bulunan siz değerli personelimizin Bakanlığımızın yanlarında olduğunu her zaman hissetmesini istiyoruz. Burada toplandığımız bu ortam, bilgi paylaşımının ve deneyimlerin aktarımının gerçekleşeceği bir alan olacak. Her birinizin farklı deneyimleri ve bakış açıları, bu eğitim sürecini zenginleştirecek. Ve sizlerin Sorularınızla, katkılarınızla ve paylaşımlarınızla bu programı daha da değerli kılacak” dedi. Hizmet içi eğitim programı üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, meslek odalarında görevli alanında uzman eğitmenler tarafından ayrılık sürecinde çocuklara yaklaşım ve destek programı, zorlu yaşantılar karşısında psikolojik sağlamlığı artırmak, aile içi iletişim, çatışma çözme ve problem çözme teknikleri ile çocuklarda mizaç eğitimi başlıklarıyla 5 gün süresince mesleki personellere aktarılacak.