GENEL - 23 Kasım 2017 Perşembe 10:51

Prof. Dr. Yılmaz: "Toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci oluşturmak gibi bir amacımız var"

A
A
A
Prof. Dr. Yılmaz: "Toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci oluşturmak gibi bir amacımız var"

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Akgül Yılmaz, ’Kadına Yönelik Şiddetin Anatomisi’ sempozyumunda yaptığı konuşmada, "İster fiziksel olsun, ister cinsel, psikolojik ya da ekonomik olsun şiddetin hiçbir türünü kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.

Marmara Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ’Kadına Yönelik Şiddetin Anatomisi: Olgu, Sebepler, Çözümler’ sempozyumu Marmara Üniversitesi’nin Göztepe Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Marmara Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gülay Akgül Yılmaz, merkez olarak ’Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ kapsamında şiddet olgusunu akademik anlamda tartışmayı hedeflediklerini belirterek, "Marmara Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Çalışmaları Merkezi olarak ülkemizde kadının ekonomik ve sosyal statüsünün yükseltilmesini sağlamak adına çalışmalar yapıyoruz. Kadına ilişkin konuların disiplinler arası bir olgu olduğunu kabul ediyoruz. Her sorunun ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve siyasal sebepleri olduğunu düşünerek her konuyu bu anlayışla ele alıyoruz. Aslında konular birbirinden çok da ayrı değil. Ekonomik statünün yükseltilmesi yani kadının eğitimini tamamladıktan sonra çalışma hayatında aktif olarak bulunması, gelir düzeyini yükseltmekte ve sosyal statüsünü yükseltmekte. Bugün merkez olarak ’Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ kapsamında yine disiplinler arası yaklaşımla kadına yönelik şiddet olgusunu akademik anlamda tartışmayı hedefledik" ifadelerini kullandı.

"Şiddetin hiçbir türünü kabul etmemiz mümkün değildir"

Şiddetin sebeplerini tespit ederek onları mümkün olduğunca azaltmaya çalıştıklarını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, "İster fiziksel olsun, ister cinsel, psikolojik ya da ekonomik olsun şiddetin hiçbir türünü kabul etmemiz mümkün değildir. Hangi sebebe dayanırsa dayansın hoşgörüyle karşılamak mümkün değildir. Dolayısıyla bunun sebeplerini tespit ederek, onları ortadan kaldırarak sorunu da mümkün olduğu kadar azaltmak gibi bir yolda mesafe kat edilmesine katkıda bulunursak mutlu olacağız" dedi.

"Kadınların ekonomik faaliyetlere katılmasını sağlamak adına istihdamı destekleyici projelerimiz var"

Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak çeşitli projeler geliştirdiklerini ve eğitimlere çok önem verdiklerini ifade eden Prof. Dr. Gülay Akgül Yılmaz, şöyle konuştu: "Gençlerde ve toplumun tüm kesimlerinde İnsan Haklarını esas itibariyle aslında öğretecek, kadın haklarını çok çiğnendiği için farkındalık oluşturacak, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını da kullanarak, reddetmeyerek toplumda bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz bu amaçla üniversitemizde; İktisat, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve İşletme bölümlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği dersi seçimlik ders olarak uygulanmaya başlandı. Diğer taraftan toplumsal cinsiyet eşitliği sertifika programı hazırladık. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu, ’Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nın hedeflerine uygun şekilde, ilgili ve sorumlu kurum olarak belirtilmiş kurumlardaki yöneticilere ve personele vermek, toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı ve bilinci oluşturmak gibi bir amacımız var ama özel sektörde de, sivil toplum kuruluşlarında da, her toplum kesiminde de bu eğitimi verebiliriz. Kadınların ekonomik faaliyetlere katılmasını sağlamak adına istihdamı destekleyici bir takım projelerimiz var. Bu projelerimiz de çok yakın zamanda uygulamaya başlayacağız. Kadın girişimciliği sertifika programı bunlardan bir tanesi olacak. Aile bireylerinin, toplum bireylerinin, insanların iletişim kurabilmeleri son derece önemli. Bunu da sağlamak adına yine eğitim programları vermeyi hedefliyoruz".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta bayrama özel cirit: Ramazan Bayramı ciritle uğurlandı Bayburt’ta Ramazan Bayramı dolayısıyla cirit müsabakası düzenlenerek, iki farklı atlı spor kulübü yağmur ve dolu yağışı altında cirit oynadı. ’Bayram Ciridi’ adı altında oynanan müsabaka, renkli görüntülere sahne olurken, Ramazan Bayramı ciritle uğurlandı. Can Bayburt Atlı Spor Kulübü ve 15 Temmuz Atlı Spor Kulübü tarafından ’Bayram Ciridi’ organize edildi. Cirit sahasında düzenlenen müsabakada, kulüplerin oyuncuları yağmur, çamur demeden atları dörtnala sürerek ata sporu ciridi centilmence oynayıp, sergilediler. Cirit sahasını dolduran seyirciler ise, oyunculara tezahüratlarda bulunarak, kulüplere desteklerini verdiler. "Yağmur, dolu, bayram fark etmez yeter ki cirit olsun" Cirit sevdalısı Bayram Yılmaz, mübarek Ramazan Bayramını cirit gösterisiyle uğurladıklarını söyledi. Yağmur, çamur dinlemeden sahada yerlerini aldıklarını belirten Yılmaz, "Bayram günü dolu yağışı altında cirit izliyoruz. Doluymuş, yağmurmuş, bayrammış bizim için fark etmez yeter ki at olsun, cirit olsun biz her zaman varız. Cirit severlerin bayram uğurlaması ciritle oluyor. Bayram ciridiyle başladık, bayramı ciritle bitirip, mübarek Ramazan Bayramımıza veda ediyoruz" dedi. "Bir nevi bayramı ciritle uğurluyoruz" Uzun yıllar at binerek, ata sporu ciridi yaşatan 70 yaşındaki eski sporcu Resul Tokay, oyuncuların yağmurlu havada cirit oynadığını, seyircilerin de onları yalnız bırakmadığını söyleyerek, "Bir nevi bayramı ciritle uğurluyoruz, en güzel şey cirit. Bizim ata sporumuz, o yüzden ciritle bayramı uğurluyoruz" ifadelerini kullandı. "Bizler bayramı bu şekilde kutluyoruz" Cirit sporunun eski sporcusu Kamil Altıparmak, Bayburt’ta bayramlarda, düğünlerde, eğlencelerde cirit oynandığını vurguladı. Bayramı bu şekilde kutladıklarını aktaran Altıparmak, "Bayramlarda, seyranlarda cirit oynuyoruz. Bizim için şenlik oluyor. Centilmence bir oyun oynanıyor, bu şekilde bayramı yolcu ediyoruz, bayramımızı böyle kutluyoruz" şeklinde konuştu.
Bursa Dünyada artan talep hububat üretimini 62 milyon ton yükseltecek Uluslararası Hububat Konseyine (IGC) göre, 2025 / 2026 sezonunda, dünya tahıl üretiminin 62 milyon tonluk artışla 2 milyar 368 milyon tona çıkacağı öngörülüyor. IGC’nin mart tarihli raporuna göre, Haziran 2024 / Temmuz 2025 döneminde dünya hububat üretiminin geçen sezona göre sadece 4 milyon tonluk düşüşle 2 milyar 306 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Dünya tahıl tüketiminin de 13 milyon ton artarak 2 milyar 336 milyon tona ulaşmasını öngören IGC, küresel stokların ise 30 milyon tonluk azalışla 577 milyon tona gerileyeceğini tahmin ediyor. Küresel üretimdeki azalış, mısırdaki yüksek oranlı düşüşten kaynaklanıyor. Dünya mısır üretiminin bu sezon, geçen döneme göre 14 milyon ton düşüşle 1 milyar 217 milyon tona inmesi bekleniyor. Mısırdaki bu yüksek düşüş, buğdaydaki 4 milyon ve soyadaki 22 milyon tonla dengeleniyor. Konsey, gelecek sezona ilişkin üretim ve tüketim tahminlerini de paylaştı. 2025/2026 sezonunda dünya hububat üretiminin 62 milyon tonluk artışla 2 milyar 368 milyon tona çıkacağı öngörülüyor. Gelecek sezon tahminlerine göre, buğdayda 8 milyon tonluk artışa rağmen mısırın 52 milyon tonluk yükselişle 1 milyar 269 tona ulaşmasının beklentisi dünya üretimini yukarı taşıyor. Her ne kadar yükseliş beklense de dünyada tüketimdeki talep artışı da sürüyor. Dünya mısır tüketiminin 25 milyon tonluk artışla 1 milyar 263 milyon tona, buğday tüketiminin 6 milyon ton yükselerek 813 milyon tona ve soya talebinin 17 milyon ton artışla 426 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede gelecek sezon küresel tahıl tüketiminin 33 milyon ton artışla 2 milyar 367 milyon tona ulaşması öngörülüyor ki üretim tüketim arasındaki bu 1 milyon tonluk fark stokları yıldan yıla dengede tutuyor.
Bursa Kanserde tıbbi tedavi kadar motivasyon da önemli Bursa’da kanseri yenen ve kanser ile mücadele eden hastalar, hekimleriyle moral etkinliğinde gönüllerince elendi. Kanserde, tıbbi tedavinin kadar, motivasyon ve moralinde önemli olduğunu gözler önüne serdi. Bursa’daki hastanenin onkoloji bölümünde kanserle mücadele eden ve kanseri yenen hastalar, Kanser Haftası’nın yaklaşması nedeniyle doktorlarıyla birlikte bir motivasyon etkinliğine imza attı. Türk sanat ve halk müziği parçalarını dinleyerek ve hareketli parçalara dans ederek eşlik eden hastalar unutulmaz hatıralar biriktirdi. Pankreas kanserini atlattı sıra karaciğerde Pankreas kanserini yenen Recep Tamernoca, "Yaklaşık bir buçuk yıldır Prof. Dr. Nilüfer Avcı ve Uzm. Dr. Ziya Yaşar kontrolünde tedavilerim devam ediyor. 10 aylık bir süreç içinde pankreas kanserini, kemoterapiler ve radyoterapilerle atlattım. Şu an karaciğerimde görünen ufak kitle var. Üç aylık bir kemoterapi daha planlandı. Kanserde en önemli şey moral. Bu etkinlik moral açısından çok olumlu oldu" dedi. Bize motivasyon kaynağı oldu Böbrek rahatsızlığı bulunan ve böbreği alınarak şu anda kemoterapi gören Hülya Esenbutur, etkinliğin çok iyi olduğunu belirterek, "Böbrek rahatsızlığım vardı, böbreğim alındı. Şu an kemoterapi görüyorum. Bugün bizim için bu etkinlik çok güzeldi. Çok güzel bir motive kaynağı oldu. Hastane yönetimine çok teşekkür ediyorum. Çok eğlendim, çok mutlu oldum ve moral buldum" diye konuştu. Kanserde moral çok önemli Etkinliğin mimarı Medicana Bursa Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Bugün, merkezimizde tedavi gören hastalarımız ve onlara refakat eden hasta yakınları için bir moral ve motivasyon etkinliği düzenledik. Müzik, aslında sağlık alanında tedavi amaçlı uzun yıllardır, hatta yüzyıllardır kullanılmaktadır. Dolayısıyla biz de ruha dokunmak amacıyla bu tarz etkinliklere önem veriyoruz ve destekliyoruz. Hastalarımız aslında bu etkinlikte başlangıçta şaşırdılar, ama hepsi çok sevdi. Hastalığı yenenler de bunu bir kutlama gibi algıladı" şeklinde konuştu.