SPOR - 30 Mart 2017 Perşembe 13:12

(Özel Haber) Av. Serdar Öktem: "Galatasaray Yönetimi doğru yaptı"

A
A
A
(Özel Haber) Av. Serdar Öktem: "Galatasaray Yönetimi doğru yaptı"

Spor Hukuku uzmanı ve Galatasaray Tüzüğü’ne hakim olan Avukat Serdar Öktem, Hakan Şükür ve Arif Erdem’in ihraçları konusunda yönetimin doğru yaptığını belirterek, “Oylamada bulunan 200 kişinin oyçokluğu, yeterli değildir” dedi.

Spor Hukuku uzmanı ve Galatasaray Tüzüğü’ne hakim olan Avukat Serdar Öktem, Hakan Şükür ve Arif Erdem’in ihraçları konusunda yönetimin doğru yaptığını belirterek, “Oylamada bulunan 200 kişinin oyçokluğu, yeterli değildir” dedi.


Spor Hukuku ve Galatasaray Tüzüğü konusunda uzman olan Avukat Serdar Öktem, Hakan Şükür ve Arif Erdem’in, Genel Kurul’da yapılan oylamada üyelikten ihraç edilmemesinin herhangi bir durumu bağlamayacağını ifade etti. Genel Kurul’da 2500-3000 üyenin bulunduğunu ifade eden Öktem, “Buna rağmen oylama sırasında salonda 200 kişi vardı. Bu oylamanın yapılması bizce bir kumpasın işaretidir. Burada Galatasaray Yönetimi de zor durumda bırakılmıştır. Bir gün sonra Galatasaray yönetimi toplanarak bizce hukuka uygun bir şekilde karar vererek Hakan Şükür ve Arif Erdem’i ihraç etmiştir. Bu tüzükte şöyle tanımlanmıştır; terör örgütü üyesi olan veya terör örgütleriyle bağlantısı olan bir kişinin Galatasaray kongre üyesi olamayacağı sabittir” dedi.



“Hakan Şükür’ün tutumu ortada”


Hakan Şükür’ün terör örgütüyle bağının net şekilde ortada olduğunu da ifade eden Öktem, “Hakan Şükür futbolcu olarak insanların gönlünde taht kursa da sonraki yaşamındaki davranışlar çok aleyhte yansımıştır. 17-25 Aralık operasyonlarından sonra yaptığı açıklamalar, öncesinde terör elebaşı ile verilmiş görüntüleri, onunla alakalı paylaşımları, özellikle 15 Temmuz ihanet sürecinden paylaşımlar insanlar şehit olurken, vatandaşlarımız tankların altına yatıp ihanet şebekesini durdurmak için mücadele ederken insanları sokağa çıkmamaları yönünde uyarması bile bir terör örgütü üyesi olduğunun en net göstergelerinden bir tanesidir. Eğer masumsan geleceksin kendini Türkiye mahkemeleri önünde aklayacaksın. Aklamıyorsan, kaçıyorsan zaten bir suç ortaya çıkmış demektir” diye konuştu.



“Oylama göz kararıyla olmaz”


Genel Kurul’da yapılan oylamada ihtilaf olduğunu da ifade eden Öktem, “Oybirliği, oyçokluğu konusunda da bir ihtilaf var. Provokatör bir konuşma yapılıyor, sonrasında 2500-3000 bin imza varken, salonda 250-300 kişiyle oylama yapılıyor. Göz kararıyla karar verilerek, ’oyçokluğu ile reddedilmiştir’ deniliyor. Diğer ihraç edilen kongre üyelerinin bu teröristlerden ne farkı var? Hakan Şükür ve Arif Erdem şu anda terör örgütü üyesi olmak ve devleti bölmeye, yıkmaya yönelik yargılanmaktadırlar. Dolayısıyla devlet aleyhine yargılanan herkes bizce Galatasaray kongre üyesi olmayı değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayı dahi hak etmiyor. Herkesin inancına saygımız var ama devletin aleyhine bir yapılanmaya karşıyız” diyerek sözlerini sürdürdü.



“Galatasaray Yönetimi kendisine yakışanı yaptı”


Oylamanın ardından Galatasaray Yönetimi’nin toplanarak bu konuda karar vermesinin de son derece doğru olduğunu ifade eden Öktem, “Bir hukukçu olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim, Galatasaray yönetiminin aldığı karar son derece doğru ve yakışır bir karardır. Bu kararı uygulamaya geçmekte gecikmemeleri de bu kararın doğruluğunu göstermektedir. Buna hukuk nezdinde bir itiraz mevzusu bile bence söz konusu değildir” açıklamasını yaptı.



“Yönetim tüzük gereği Genel Kurul’a sordu”


Yönetimin ihraç yetkisi olmasına karşın konuyu Genel Kurul’a taşımasının da doğru olduğunu ifade eden Avukat Serdar Öktem, “Tüzük gereği bunu yapmak zorundalardı. Fakat Galatasaray yönetimi orada maalesef taraftarlar bu olayı sadece ve sadece siyasi olarak şekillendirmeye yönelik hareket etmişlerdir. O da yanlış bir durumdur. Sonuçta siz bir kişiyi sevmek zorunda değilsiniz ama makamına saygı duymak zorundasınız. O makam da devleti temsil eden bir makamdır. Dolayısıyla sizin aynı şeyi düşünmüyor olmanız orada bir ihanet şebekesini, bir teröristi desteklemek anlamına gelmez. Sonuçta orada bir terör yapılanması var, devlet aleyhtarı bir yapılanma var. Bu yapılanmanın karşısında millet olarak durma zamanımızdır. Galatasaray yönetiminin kararı genel kurula sunması aslında bana göre son derece mantıklı bir hareketti yalnız maalesef kongre üyeleri Galatasaray taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştır. Sonuçta bizler Galatasaraylı olarak Avrupa Fatihi sıfatıyla anılırken, bazı teröristler yüzünden takımımızın lekelenmesine gönlümüz razı değil. Ben Galatasaray yönetiminin kararına son derece saygılıyım ve destekliyorum. Son derece doğru bir karar aldılar ve bu kararın arkasında durmaları gerektiğini düşünüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya 5. Uluslararası Turgut Özal Ekonomi ve Siyaset Kongresi Malatya Turgut Özal Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi ile İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi iş birliği ile bu sene 5.’si düzenlenen Uluslararası Turgut Özal Ekonomi ve Siyaset Kongresinin açılış oturumu gerçekleştirildi. Online olarak gerçekleştirilecek olan kongrenin açılış oturumuna Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Orhan Gündüz ve Prof. Dr. İlhan Erdem, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuzhan Göktolga, İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Tuncel, genel sekreter Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan, genel sekreter yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Abuzer Yeşil çok sayıda akademisyen ve öğrencinin katılımı ile gerçekleştirildi. Kongreye açılış konuğu olarak Doç. Dr. Tümamiral Cihat Yaycı katılım sağladı. Düzenleme Kurulu Adına, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Sosyal Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuzhan Göktolga, “5.sini düzenlediğimiz Turgut Özal Kongresinin bu seneki ana başlığı “küresel ve bölgesel tartışmalar”. Malumunuz üzere, küreselleşme, kabaca Batı’nın dünyanın geri kalanıyla irtibatının arttığı 15. yüzyıl sonunda başladığı varsayılan, sanayi devrimiyle hızlanan, iki dünya savaşı sonrası hızını arttıran ve nihayet bilgi işlem teknolojisindeki gelişmelerle de birlikte dünyanın adeta küresel bir köye döndüğü bir sürece tekabül ediyor” dedi. Prof. Dr. Oğuzhan Göktolga, “Küreselleşme paradoksal bir biçimde “benzeşme” ve “ayrışma” süreçlerini eş zamanlı olarak barındırıyor. İletişim ve etkileşim halinde olan insanlar, hegemon kültürler ve belki medeniyetin lehine olacak şekilde birbirlerine benziyor giderek. Mesela, uydu yayınlarını alan bir televizyonu sessize alarak dinlediğinizde o ülkeye ait temel figürler olmadığı müddetçe, izlediğiniz kanalın hangi ülkenin kanalı olduğunu anlamak bile zor. Gerek kılık, kıyafet, gerek program formatları birbirine oldukça benziyor” ifadelerine yer verdi. Sürekli etkileşim halinde olan inanç, kültür, medeniyet algısı ve çıkar farklılıkları bulunan insanların bir yandan birbirlerine benzerken bir yandan da diğerlerinden ne kadar farklı olduklarını daha çok fark etmeye başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Oğuzhan Göktolga, “Küresel düzende varlıklarını devam ettirebilmek için bu özgünlüklerinin kaynağı olan bu farklılıkları daha çok koruma çabasına girdiler. Bu çabalar da ‘ayrışma’yı beraberinde getiriyor. Bu ayrışma alanları zaman zaman şiddete, hatta savaşa/savaşlara sebep olan sorun alanları oluşturuyor. Yine küreselleşmenin etkisiyle, bu sorun alanları yerel ve bölgesel olmaktan çıkıp, tüm insanlığı tehdit etme potansiyeli taşıyor. Dolayısıyla, insanlığın selameti açısından küresel ve bölgesel sorunların sebepleri, sonuçları ve çözüm önerilerini de kapsayacak şekilde tartışılması gerekiyor. İşte bunun içindir ki biz bu seneki kongremizin ana başlığını ‘küresel ve bölgesel tartışmalar’ olarak belirledik” şeklinde konuştu. İnönü Üniversitesi Rektörü Nusret Akpolat konuşmalarına, “İki üniversitenin iş birliği ile gerçekleştirilen bu kongre, bizler için çok daha fazla anlam taşıyor. İnönü Üniversitesi ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak iki kardeş üniversitenin işbirliğiyle yapılıyor olması çok değerli. Bu yüzden öncelikle Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Recep Bentli’ye katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Katkılarından ötürü Sayın Doç. Dr. Cihat Yaycı’ya ve düzenleme kuruluna da teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. Turgut Özal isminin dünyada, Türkiye’de ve Malatya’da bir marka değerinin olduğunu belirten Prof. Dr. Nusret Akpolat, “Bu marka değerini koruyarak, silsile halinde 5.’si düzenlenen Turgut Özal Ekonomi ve Siyaset Kongresinin bu seneki alt başlığı ‘Küresel ve Bölgesel Tartışmalar’. Bu başlık aslında tam da Turgut Özal’ın vizyonunu da içerecek tarzda bir küreselleşme teması da ele alınmış. Kongre içeriğine baktığımda küresel sorunları içermesi açısından zenginliğini de gördüm. Bu açıdan düzenleme kurulu tebrik ediyorum” dedi. Prof. Dr. Nusret Akpolat, “Turgut Özal ismi her ne kadar diğer üniversitemize isim olarak seçilmiş olsa da biz de Turgut Özal Tıp Merkezimiz ile üniversitemizde yaşatmaya çalışıyoruz. Özellikle 5-6 Şubat depremlerinden sonra bölgemizin deprem ile sarsılması, 11 ilin etkilenmesi ve üniversitemizin de şehrimizin de bundan büyük oranda etkilenmiş olması ve sonrasında da biz üniversiteler olarak tekrar ayağa kalkıp dirilmeye çalışırken dün bir depremle daha sarsıldık. Bu anlamda bölgemizin bu deprem felaketinden psikolojik olarak kurtulup tekrar normale dönmesi için elimizden geleni yapıyoruz” şeklinde konuştu. Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, “Öncelikle dünkü deprem nedeniyle kongreyi online olarak gerçekleştirdiğimiz için üzüntümü dile getirmek istiyorum. Yeni bir üniversite olmamıza karşın İnönü Üniversitesi ile birlikte kaliteli işler yapmaya çalışıyoruz. Bu yüzden başta Nusret hocam olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ediyorum.” ifadeleriyle konuşmalarına başladı. Prof. Dr. Recep Bentli, “Adını yaşatmaktan gurur duyduğumuz merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın adıyla düzenlenen ve bu yıl üniversitemiz ve İnönü Üniversitesi işbirliği içerisinde 5.’sini düzenlediğimiz Ekonomi ve Siyaset Kongresine hepiniz hoş geldiniz. 21.yüzyılın ilk çeyreği biterken özelde bölgemiz ve genelde tüm dünya güvenlik başta olmak üzere sonuçlarının vahameti tahmin bile edilmeyecek sorunlarla bildiğiniz üzere boğuşuyor. Dünya adeta bir akıl tutulması yaşıyor. Küresel bir köye dönüşen dünyamızda bu sorunların çözümü ancak akılcı politikalarla mümkün. Kongremizin bu seneki ana başlığı ‘Küresel ve Bölgesel Tartışmalar’. Ülkemizden ve farklı ülkelerden 100’ün üzerinde katılımcı inşallah iki gün boyunca 27 oturumda dünyanın yaşadığı bu dar boğazın sebeplerini ve çözüm önerilerini tartışacak. Küresel düzeyde yaşanan bu akıl tutulmasını aşmamız için sunulacak akılcı çözüm önerilerinin yanı sıra gerek yerel, gerek ulusal, gerekse de küresel düzeyde işbirliklerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” sözcüklerini kullandı. Asrın felaketinden en çok etkilenen dört şehirden birinin Malatya olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Recep Bentli, “Yaralarımızı sarmaya var gücümüzle devam ediyoruz. Dolayısıyla işbirliklerine Malatya olarak her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu kongrede bizi mutlu eden husus da birçok kurum ve kuruluşun işbirliği ile gerçekleşiyor olması. Bu vesileyle kongrenin gerçekleştirilmesi noktasında katkılarını bizden esirgemeyen ve emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlara, düzenleme komitesine bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi. Doç. Dr. Tümamiral Cihat Yaycı “Mavi Vatan Bağlamında Hukuki, Siyasi, Ekonomik Gelişmeler ve Jeopolitik Öneriler” başlıklı konuşmalarına, “Türkiye hakikaten çok kritik bir coğrafyada yer alıyor. Jeopolitik ve jeostratejik açıdan geçmişten günümüze gerek hayat alanı teorisi, gerekse deniz hâkimiyet teorisi vb. tüm hepsinin merkezinde aslında Avrasya ve Avrasya’nın merkezinde de Türkiye oturuyor. Türkiye hem Avrupa’yı hem Asya’yı hem Afrika’yı birbirine bağlayan çok önemli bir coğrafyada yer alıyor. Son 30 yılda dünyadaki en önemli savaşların 20 tanesi Türkiye’nin etrafında olmuş.” İfadelerine yer vererek konuşmalarına başladı. Türkiye’nin etrafında sürekli savaşların olduğunu belirten Doç. Dr. Tümamiral Cihat Yaycı, “Etrafımız bir cehenneme dönmüş, bir çöl iken biz bir vahada yaşamışız ve yaşıyoruz da. Bütün savaşlar bizim sınırlarımızda olurken; bizim sınırlarımızdan içeri bu savaşlar sirayet edememiş. Bunun iki nedeni var. Birincisi güçlü devlet yapımız, ikincisi güçlü devlet yapımızla bağlantılı olan güçlü silahlı kuvvetlerimiz. Bu coğrafyada güçlü silahlı kuvvetleri olmayan hiçbir devlet yaşayamaz. Devlet geleneği bizim gibi binlerce yıla dayanmayan devletlerin yaşaması söz konusu değildir. Bu savaşlarda her iki alanda zafiyeti olan devletlerde oluşuyor” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Tümamiral Cihat Yaycı konuşmalarına, “Biz devlet ve silah yapımızı her bakımdan güçlü tutmak zorundayız. Büyük Ortadoğu Projesi denen şey, Büyük İsrail Projesidir. Bizim ülkemiz maalesef kritik bir coğrafyada, kesişim kümesinde yer alınca, ülkemizde birtakım ülkelerin, devletlerin ve grupların uzantıları var. Bunu medyada, bürokraside, akademide görebilirsiniz. Bunlar fon alırlar, onların etkisiyle konuşurlar ya da bir şekilde bu grupların adamları olmuşlardır. Türkiye bir NATO üyesidir. Bir NATO üyesine İsrail doğrudan saldıramaz. Ancak dolaylı olarak saldırabilir. O da PKK, YPG ve onların türevleri vasıtasıyla olur" diye konuştu. Doç. Dr. Tümamiral Cihat Yaycı konuşmalarına kongrede emeği geçen kurum, kuruluş ve düzenleme kuruluna teşekkür ederek son verdi.
Bursa Büyükşehir’den Bursa turizmine sürdürülebilirlik dopingi Bursa Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Zindan Kapı Müzesi’nde gerçekleştirilen Bursa Turizm Platformu toplantısında Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yeni dönemde Bursa’da yerele faydalı, çevreye saygılı, Bursa’yı ve Bursalıyı önceleyen sürdürülebilir bir turizm anlayışı için harekete geçtiklerini belirtti. Belediyelerin kentlerdeki turizmin gelişmesinde üstlenmesi gereken rollere değinen Bozbey, sektörün ana aktör olduğu alanlarda kolaylaştırıcı; sektörün üstlenmekte kârlılık kaygısıyla geri durduğu alanlarda öncü; şehrin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini, yerel halkın menfaatini ve şehrin imajını ilgilendiren konularda ise ana aktör olarak hareket edeceklerini ifade etti. Sürdürülebilir Turizm Koordinasyon Merkezi kuruluyor Turizm için büyük bir potansiyele sahip olan Bursa’nın, dünya turizm haritasında hak ettiği yeri alabilmesi ve bu turizm gelişiminden öncelikle Bursalının faydalanabilmesi için çalışmalara tüm hızla devam ettiklerini belirten Bozbey, bu yolculukta pusulalarının sürdürülebilirlik olduğunu vurguladı. Bu amaçla Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Bursa Büyükşehir Belediyesi Sürdürülebilir Turizm Koordinasyon Merkezini hayata geçirdiklerini, turizm sektöründe yönetişimin en güzel örneklerinden biri olan Turizm Platformu’nda açıklamaktan mutluluk duyduğunu belirten Mustafa Bozbey, pek yakında turizm faaliyetinin her seviyedeki aktörlerle yapılacak toplantılarla en üst düzeyde katılımcılığın sağlanacağının müjdesini verdi. 2025 senesinin başında hayata geçirilmesi beklenen merkez, dünyada geçerli Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi prensipleri çerçevesinde, uzman kadrosu ile uluslararası ağlarla kuracağı ilişkilerle Bursa’yı dünya turizm haritasında ayrıcalıklı bir yere koyma hedefinde öncülük görevini üstleniyor. Bir sonraki adım Sürdürülebilir Kongre Turizmi Bürosu Bursa’nın Uludağ’ıyla, Oylat’ıyla kongre turizmi için son derece uygun bir destinasyon olduğunu vurgulayan Bozbey, bu turizm türünde Bursa’nın Türkiye’deki ve yakın coğrafyadaki rakiplerinden farklılaşmak suretiyle rekabet avantajı kazanması gerekliliğine dikkat çekti. Bu farklılaşmanın anahtarının sürdürülebilirlik konusunda uluslararası tescil alabilmekten geçtiğini belirten Başkan Bozbey, “Dünyada artık tüm uluslararası şirketlerin sürdürülebilirlik politikaları var. Büyük etkinlikler, konferanslar aktiviteleri sonrası karbon ayak izlerinden geri dönüşüm politikalarına kadar ayrıntılı olarak paydaşlarına, hissedarlarına, sektör temsilcilerine ve hatta bazı durumlarda hükûmetlerine hesap veriyorlar. Bizim Bursa’yı konumlandıracağımız niş pozisyon; bu ihtiyacı karşılayacak, etkinlik düzenleyicilerinin çevresel etki karnelerine zahmetsizce artı olarak ekleyebilecekleri etkinlikleri sağlayacak bir kongre turizmi destinasyonu pozisyonu olmalı” dedi.