ASAYİŞ - 07 Ekim 2024 Pazartesi 21:10

Cadde ortasındaki silahlı kavgada 4 kişi gözaltına alındı

A
A
A
Cadde ortasındaki silahlı kavgada 4 kişi gözaltına alındı

Isparta’da aralarında husumet bulunan iki grup arasında çıkan silahlı kavgada yaralanan olmazken, olay sonrası 4 kişi gözaltına alındı.

Olay, Bahçelievler Mahallesi 109. Cadde üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, aralarında husumet bulunan iki grup arasında bilinmeyen bir sebeple tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi ile silahla havaya ateş açıldı. Kavgayı gören çevredeki vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Kavgaya karışan şahıslar ekipler tarafından güçlükle ayrıldı. Olay yeri inceleme ekipleri olay yerinde 2 adet boş, 1 adet dolu mermi kovanı bulurken, yaralının olmadığı olayda 4 kişi gözaltına alındı.

Rukiye Senem Ok



Cadde ortasındaki silahlı kavgada 4 kişi gözaltına alındı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Bakan Kacır: “Savunma sanayiinde yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldi” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, savunma sanayiinde yerlilik oranının yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldiğini belirterek, “Türkiye, Milli Teknoloji Hamlesi’nde en büyük kazanımları savunma sanayiinde elde etti. Bu elbette tesadüf değildir. Savunma sanayiinde yerlilik ve millilik Türkiye için kaçınılmaz bir hedefti” dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Nevşehir’de AK Parti tarafından düzenlenen "Gençlik Buluşması"nda gençlerle bir araya geldi. Gençleri Milli Teknoloji Hamlesi’nin sahipleri olarak gördüklerini söyleyen Bakan Kacır, “Sizler Türkiye’nin tam bağımsızlık yolculuğunda, Türkiye’nin kritik teknolojilerinin yerli ve milli olarak geliştirilebilmesi ve rekabetçi şekilde dünyaya sunabilmesi yolculuğunda Allah’ın izni ile öncüler ve akıncılar olacaksınız. Bunun ispatı bu güne kadar Türk gençliğinin, Teknofest kuşağının bu milletin asil evlatlarının başarılarındadır. Türkiye, Milli Teknoloji Hamlesi’nde bugüne kadar neyi başarmış ise gençlerin ve genç evlatları sayesinde başarmıştır. Biz Milli Teknoloji Hamlesi’nde en büyük kazanımları savunma sanayiinde elde ettik. Bu elbette tesadüf değildir. Savunma sanayiinde yerlilik ve millilik Türkiye için kaçınılmaz bir hedefti” dedi. Türkiye’nin 40 yıla yakın zamandır terörle mücadele eden bir ülke olduğunun altını çizen Bakan Kacır, “İhtiyaç duyduğumuz savunma sistemlerinden mahrum kalmıştık. Bu süreçte maalesef müttefiklerimizi yanımızda göremedik. Hatta o müttefiklerimizi mücadele ettiğimiz terör örgütlerinin yanında, arkalarında gördük. Çoğu zaman ihtiyaç duyduğumuz savunma sistemlerini parasını versek dahi bize vermekten imtina ettiler, kaçındılar. Halende bunları yapıyorlar. Böyle bir durumda Türkiye 2000’li yıllara geldi. 2000’li yıllarda Cumhurbaşkanımız yerlileşme ve millileşme hamlesini başlattı. Neye ihtiyacımız var ise onu biz geliştireceğiz, biz üreteceğiz dedi. Savunma sanayiinde yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldi. Bugün Türkiye kara araçlarında, deniz platformlarında, hava araçlarında, uzay ve uydu sistemlerinde tüm kritik ihtiyaçlarını yerli ve milli olarak üretme ve geliştirme iddiasına sahip bir ülkedir. Bugün Türkiye insansız hava araçlarında dünyada bir numara olan ülkedir. Sadece Türkiye’nin değil, 50’ye yakın ülkenin semalarını Türkiye’nin insansız hava araçları muhafaza ediyor. Bu tarihimizde ilk kez bir yüksek teknoloji sistemi ile tarih sahnesine yeniden çıkışımızın hikayesi" dedi. “İHA deyince herkes İhlas Haber Ajansı’nı anlıyordu” 2014 yılına kadar İHA denildiğinde herkesin İhlas Haber Ajansı’nı anladığını söylenen Bakan Kacır, konuşmasına şöyle devam etti: “2005 yılında Selçuk Bayraktar’ı tanıyan çok az kişi vardı. Selçuk Bayraktar’ı bütün Türkiye’nin tanıması on yıl sonra oldu. 2014 yılında Türkiye’de ilk kez bir SİHA’dan akıllı mühimmat atışı yapıldı. Ve o atış ertesi gün bütün medyada manşet oldu. Çünkü bu Türkiye’nin stratejik bir galibiyeti. O yıllara kadar insansız hava aracından haberdar bile değildi. İHA deyince kimse insansız hava aracını anlamıyordu, herkes İhlas Haber Ajansı’nı anlıyordu.” "Bir yıldır İsrail bütün dünyaya canlı yayında bir soykırım izletiyor" Sınırların ötesinde bu ülkenin 50 yıl, 100 yıl sonrasını tehdit edebilecek her türlü riski ortadan kaldıracaklarını söyleyen Bakan Kacır, “Biz bu milletin istiklalini ve istikbalini korumak için gereğini yapmaya devam edeceğiz. Bu bizim için nasıl bir mecburiyet ise, insanlık adına teknolojinin tüm alanlarında bu yarışa dahil olabilmek, bu yarışta önde olabilmek de aynı şekilde bir mecburiyet. Nihayetinde bizim için teknoloji, insanlığa hizmet ettiği ölçüde kıymetlidir. Yoksa teknolojinin felaket getirdiğini bütün dünya tarih boyunca gördü. Bugün dahi bütün dünya seyrediyor. Bugün 7 Ekim 2024, tam bir yıldır İsrail bütün dünyaya canlı yayında bir soykırım izletiyor ve bütün dünya buna seyirci. Tabii destekçileri de var. Her yıl milyarlarca dolar İsrail’e bu mezalimi sürdürebilsin diye, Filistin’in topraklarını çalabilsin diye destek veren ülkeler var. Demek ki teknoloji bir ahlaki değer üzerine gelişmiyorsa, etik değerler üzerine gelişmiyorsa hiçbir fayda getirmez. Bilakis insanlığın felaketi olur. Ama bunlar Allah’ın izni ile son bulacak. Bu mezalim, bu soykırım bunların kendi sonlarını getirecek. İnşallah Türk milleti insanlığı yeniden adaletle, merhametle buluşturacak. İnşallah sizlerin yaptığı işler Türk milletinin bileğini daha kuvvetli kılacak, iradesini daha güçlü kılacak. Tarih sahnesine yeniden çıkmış bu milletin evlatları dünyada hiçbir zalimin, böyle bir mezalime cesaret bulamayacağı bir iklimi oluşturacak” dedi.
Antalya Altın Portakal’da prömiyeri yapılan “Mukadderat” dakikalarca alkışlandı 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde "Mukadderat" filminin prömiyeri yapıldı. Film sonrası seyirci, salonda bulunan oyuncuları dakikalarca ayakta alkışladı. Filmin yönetmeni Nadim Güç, “Filmin heyecanıyla bazen içinde kayboluyoruz. Bize bugün yolumuzu bulduğumuzu düşündürttünüz” dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, film gösterimi ve söyleşilerle devam ediyor. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kapsamında gösterimi yapılan Nadim Güç’ün yönetmenliğini üstlendiği "Mukadderat" filminin yapımcısı ve oyuncuları, Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda seyircilerin sorularını cevapladı. Film sonunda seyirci, salonda bulunan oyuncuları ayakta alkışladı. Kara komedi türünde Kastamonu’nun Cide ilçesinde çekilen filmde Sultan’ın (Nur Sürer) eşi Recep’i kaybetmesinden sonra yaşanan olaylar konu alınıyor. "Mukadderat" filminin oyuncu kadrosunda Nur Sürer, Aslıhan Gürbüz, Osman Sonant, Şerif Erol, Gülçin Kültür gibi isimler yer alıyor. “Heyecanımı beşe katladığınız için çok teşekkür ederim” Yönetmen Nadim Güç, seyirciden aldıkları tepkiden duydukları mutluluğu dile getirdi. Kadın hikayesi anlatmanın zorluğuna değinen Güç, "Filmi yaparken çok heyecanlıydım. Filmin heyecanıyla bazen içinde kayboluyoruz. Bize bugün yolumuzu bulduğumuzu düşündürttünüz. Bir kadın hikayesi anlatmak çok zor, çünkü her anlattığınız hikaye ütopya oluyor ve oraya ulaşmaya çalışıyoruz. Umarım bunu bir gün gerçek hayatta da görebiliriz” dedi. “İyi bir yönetmen, iyi bir hikayenin arkasında koşar” Filmin başrol oyuncusu Sultan karakterini canlandıran Nur Sürer ise, Kastamonu’da gerçekleştirilen çekimlerin çok güzel geçtiğini belirterek, şunları söyledi: “Erdi’nin kalemiyle başlayan bir oyunculuğumuz var. Yönetmen çok önemli benim için, onu her zaman söylüyorum. İyi bir yönetmen, iyi bir hikayenin arkasında koşar. Şahane bir yerde çalıştık, Cideliler bize çok iyi davrandı. Esasında Yaşar Kemal’in bir cümlesi var, son zamanlarda o kadar çok söylüyorum ki: ’Bu ülkede dört şey olmayacaksınız; kadın, çocuk, ağaç ve hayvan.’ Filmde kadının kocasının ölümüyle kendini bulması, hemen üzüntüsünü başka bir şeyle yenmesi çok hoşuma gitmişti. Size de iyi bir şekilde geçtiyse çok mutlu olduk.” “Bir sonraki amacım, Fevziye ablaya bu filmi izlettirebilmek” Filmin senaristi Erdi Işık ise, Kastamonulu olduğunu ve aile öyküsünden esinlenerek senaryoyu yazdığını açıkladı. Işık, “Cideliyim, filmde izlediğiniz bütün karakterler benim hayatımdaki karakterler. Annem, babam, eniştem, dedem, teyzem, yengem ve Cide’de çocukluğumda bana bakan komşum bu filmde. O yüzden bu film benim için çok özel. Filmde Hanife karakteri bana çocukluğumda bakan kişi Fevziye abla, şu an 93 yaşında ve kanser hastası. Bu filmi izlemeyi çok istiyor. Bir sonraki amacım, Fevziye ablaya bu filmi izlettirebilmek. Bu filmi geçen sene yurt dışında bir yazarlık kampında yazdım. Yazarken başından sonuna kadar Nur abla için yazmıştım. Mukadderat annemin çok sık kullandığı bir kelime, kısmet demez mukadderat der. Annemle de özdeşleştirdiğim bir karakter olduğu için filmin adını mukadderat koydum” dedi. Filmin konusu Eşini kaybettikten sonra yalnız kalma korkusu yaşayan Sultan, çocuklarına hemen evlenmek istediğini söyler. Ancak çocukları babalarının ölümünün üzerinden henüz bir gün geçmişken bunu doğru bulmazlar. Geleneksel bir bakış açısına sahip olan oğlu Nevzat’a göre küçük bir ilçede kimse bunu hoş karşılamayacaktır. Kızı Reyhan ise annesinin bu isteğine saygı duymaya çalışsa da çok erken verilmiş bir karar olduğuna inanır. Çocukları ne yapsalar da Sultan bu isteğinden vazgeçmez. Bir yandan kendine iyi bir eş adayı ararken, bir yandan ticarete atılır ve “bir kadın olarak yapamazsın” dedikleri her şeyi yapmaya başlar. Evini pansiyona çevirip işletir, pazarda bir tezgah açar ve erkek satıcılarla mücadele eder. Sultan’ın bu tavrı ilçedeki diğer kadınlara da örnek olur ve onlar da eşlerinden bağımsız bir hayat yaşayıp Sultan gibi pansiyonda ve pazarda çalışmaya başlarlar. Sultan’ın bu mücadelesi ilçedeki kadınların da örgütlenmesine, kendi kimliklerini kazanmasına sebep olmuştur.