GÜNDEM - 12 Ocak 2024 Cuma 16:24

Prof. Dr. Cengiz Atlı: "İstiklal Madalyası’nın önemi Milli Mücadele ruhunu nesilden nesile taşımasıdır"

A
A
A
Prof. Dr. Cengiz Atlı: "İstiklal Madalyası’nın önemi Milli Mücadele ruhunu nesilden nesile taşımasıdır"

Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Atlı, İstiklal Madalyası’nın önemine değinerek madalyanın Milli Mücadele ruhunu yansıttığını belirtti.


İstiklal Madalyası’nın nesilden nesile geçtiğini belirten Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Atlı, “Milli Mücadele’nin en önemli göstergelerinden bir tanesi olan İstiklal Madalyası Milli Mücadele tarihi açısından da çok önemli bir dönemi işgal eder. O dönemki İstiklal Madalyası’na bakıldığında yaklaşık olarak 15 Mayıs 1919’dan 1922’ye kadar bizzat Milli Mücadele’de görev yapan subay olsun, asker olsun veya cephe dışında görev yapan kişilere verilmiştir. O dönemdeki İstiklal Madalyası’na bakıldığı zaman bizzat cephe gerisinde görev alan veya almayıp da milletvekili olan veya cephe gerisinde lojistik anlamda destek olanlara kırmızı şeritli, yeşil kırmızı şeritli veya beyaz şeritli olarak addedilen üç farklı İstiklal Madalyası veriliyor. İstiklal Madalyası’nın önemi şudur; babadan oğula geçen tek madalyadır. Yani nesilden nesile geçen tek madalyadır. Kore, Kıbrıs veya 15 Temmuz şehitlerine verilen madalyadan biraz daha farklıdır. Burada temel amaç Milli Mücadele ruhunu nesilden nesile aktarmaktır. İstiklal Madalyası’na sahip olan kişi vefat ettikten sonra o kişinin büyük oğlu askerlik şubesine başvurur. Bu kişi hakkında bir araştırma yapılır. Sıkıntılı bir durum olmadığı zaman yeni bir beraat düzenlenir. Daha sonra o kişiye İstiklal Madalyası verilir. İkinci neslin ölümünden sonra üçüncü nesilde en büyük oğlan kimse aynı şartlara tabi tutularak tekrar ona bir İstiklal Madalyası verilir. İstiklal Madalyası kanunu düzenleyen 66 sayılı bir kanun vardır. Bu kanunda İstiklal Madalyası’nın nasıl kullanılacağı ile ilgili bilgi vermektedir. Madalya üzerine baktığımız zaman öncelikle Milli Mücadele’nin kalbi Ankara’yı gösterir. Bir tarafına baktığımız zaman adeta Serhat şehri Ankara’dan ta doğuya Kars’a kadar uzanan bir ışık devleti vardır. Buradaki kurdelelere baktığımız zaman buradaki kırmızı şerit Milli Mücadelede bizzat yer almış er ve erbaşlara verilmiştir. İstiklal Madalyası sadece kişilere değil üç tane de ile verilmiştir. İlk olarak Maraş’a 1925’te 2008 yılında Gaziantep’e 2016 yılında Şanlıurfa’ya verilmiştir. Milli Mücadele’de gösterdiği başarıdan dolayı İnebolu ilçesine de İstiklal Madalyası verilmiştir. İstiklal Madalyası alanlara ilk defa 1968 yılında bir maaş bağlanılmıştır. Ayrıca o dönemde trenlerden yararlanma imkânı da verilmiştir. Daha sonra kendisi vefat ettiği zaman eşine bu maaş geçmiştir. Eşi de öldükten sonra sadece oğluna somut olarak bu madalya geçmektedir. Bu madalyayı alan kişi maaş hariç diğer sosyal haklardan yararlanabilmektedir. Dediğimiz gibi en önemli özelliği Milli Mücadele ruhunu yansıtmasıdır. İlk başta 18 kişiye verilmiştir. Günümüze kadar bu sayı 100 bini geçmiştir. Çoğu vatandaşımız bu İstiklal Madalyası’ndan habersizidir. Haberi olduğu zaman Askerlik Şubesine başvurarak bu madalyayı yapılan araştırma sonucu alabilirler” dedi.


Babasının vefatından sonra İstiklal Madalyası’nın kendine geçtiğini söyleyen Atlı, "Rahmetli dedem 1894 yılında Kafkas Cephesi’nde Kazım Karabekir Paşa komutanlığında görev yapmıştır. Kendisi İstiklal Madalyası’nı 1922 yılında almıştır. 1972 yılında vefat ettikten sonra bu madalya babama geçmiştir. Babam daha sonra Askerlik Şubesine başvurarak İstiklal Madalyası’nı ve beraatını üzerine aldı. Babam vefat ettikten sonra İstiklal Madalyası’nı ben üzerime aldım" ifadelerine yer verdi.



Prof. Dr. Cengiz Atlı: "İstiklal Madalyası’nın önemi Milli Mücadele ruhunu nesilden nesile taşımasıdır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Vali Aydoğdu’dan öğrencilere mesaj: “Okullar sizi bekliyor” Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, olumsuz hava koşulları nedeniyle 2 günlük tatilin (Pazartesi, Salı) sona erdiğini ve Çarşamba günü eğitim öğretime devam edileceğini sosyal medya hesabından duyurdu. Vali Aydoğdu, Çarşamba günü ders başı yapılacağını şu ifadelerle öğrencilere duyurdu: “Sevgili öğrencilerimiz. Kar yağışında tatil yapmanın mutluluğunu hep birlikte yaşadınız, ama artık büyük bir gerçeğimiz var: Okullar sizi bekliyor! Evet, yanlış duymadınız. O sıcacık sınıflar, sizin seslerinizle dolmayı özledi. Öğretmenleriniz sizi görmeyi, sorularınıza cevap vermeyi ve o gözlerinizdeki öğrenme ışığını tekrar yakalamayı dört gözle bekliyor. Kar tatilini ne kadar sevdiyseniz, şimdi okul günlerini de o kadar sevmeniz gerekiyor. Çünkü başarı dediğimiz o büyük dağa karla değil, zorluklarla mücadele ederek tırmanılır. Her yeni bilgi, bu dağın zirvesine atılmış bir adım. Üstelik öğretmenleriniz de bu yolculukta rehberiniz; bir nevi kar fırtınasında yolunuzu aydınlatan fenerler. Şimdi size bir sır vereyim: Tatil güzeldi, ama artık öğrenmenin keyfini çıkarmanın zamanı geldi. Sizi tatil kadar seven başka bir şey varsa, o da sınıfınızdaki arkadaşlarınızdır. Kalemlerinizi kuşanın, defterlerinizi hazırlayın ve hayallerinizin peşinden koşmak için sınıflarınıza dönün. Unutmayın, tatil bir dinlenme, okul ise hayatınızın en önemli serüvenidir. O serüvende, her yeni gün sizin için bir fırsattır. Haydi bakalım, bu fırsatları değerlendirelim ve öğretmenlerimize “Biz buradayız!” diyelim. Şimdi de sosyal medyaya küçük bir not: “Tatil yapın!” mesajları yerine, “Okullarımızı ve öğretmenlerimizi özledik!” cümlelerini duymak istiyoruz. Emin olun, bu sözler en az kar tatili kadar kalbimizi ısıtıyor olacak! Sevgiyle ve kararlılıkla, Sizin her adımınızla gurur duyan Vali amcanız.” Öte yandan Vali Aydoğdu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın altına ısrarla tatil isteyen öğrencilerin yazdığı yorumlarla verilen cevaplar yüzlerde tebessüm oluşturdu.
Antalya ATSO Başkanı Hacısüleyman: "Gelir vergisi kanununda düzenleme şart" Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, gelir vergisi kanununda düzenleme beklediklerini kaydetti. ATSO Kasım ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda yapıldı. ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ABD seçimi, kültürel gelişmeler, asgari ücret ve ekonomiye yönelik açıklamalarda bulundu. Tüm dünyanın; 20 Ocak’ta göreve başlaması beklenen, ABD seçimlerini kazanan Donald Trump’ın piyasalara ve dış politikaya etkisi üzerine odaklanmış durumda olduğunu kaydeden Hacısüleyman, yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişikliklerin yakından takip edilmesi gerektiğini ifade etti. Hacısüleyman, “Trump 2017’de ilk dönemine başladığında başta Çin ve Almanya olmak üzere, aralarında bizim de olduğumuz pek çok ülkeye uyguladıkları gümrük vergisi oranlarını artırmıştı. Bu defaki seçim çalışmasında da aynı şeyleri yapacağını sık sık tekrarladı. Bunun Türkiye’ye hem doğrudan hem dolaylı etkileri olacağını beklemekteyiz. ABD, Avrupa’nın en büyük ihracat pazarı. 2023’te Avrupa’nın ABD’ye ihracatı 600 milyar dolara yakın. ABD’ye en çok ihracat yapan ülkeler Almanya, İtalya, İrlanda, Fransa. Avrupa’dan gelen mallara vergi konulması, Avrupa’nın ihracatını ve dolayısıyla büyümesini olumsuz etkileyecek. Bu, Avrupa’nın Türkiye’den yaptığı ithalatı da aşağı çekecek bir faktör olacaktır. Yaklaşık 60-70 yıldır küresel ticarette eğilim, engellerin ortadan kaldırılması, vergilerin azaltılması yönünde idi. Ama artık bu eğilimin sonlarına gelinmiş gibi bir durumla karşı karşıyayız. Vergilerde ve ticaret engellerinde artış, sadece sanayi sektörlerini değil, dolaylı olarak tüm sektörleri etkileme potansiyeline sahip. Bu nedenle yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişiklikleri yakından takip etmemiz gerekiyor” diye konuştu. “Gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor” ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, küresel dünyada ve ülkede yaşanan gelişmelerin, ekonomiye etkisini değerlendirerek, "Gündemin bu kadar sık değiştiği ve ekonomik verilerin pek de iç açıcı olmadığı bu ortamda Türk iş dünyası nasıl yatırım yapacak, nasıl katma değerli üretime geçecek, dijitalleşme ve yapay zeka konularına nasıl uyum sağlayacak?” Bu soruların kısa bir cevabı yok. Birincisi bu gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor. Konsantre olabilmemiz için, zihnimizi meşgul eden bizi rahatsız eden odaklanmamızı engelleyen faktörleri azaltmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. “Gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz” Yıllık enflasyon oranının 2023 yılı Temmuz ayından bu yana en düşük seviyeye indiğine de dikkat çeken Hacısüleyman, "Ciddi bir düşüş yakalanmış olsa da, henüz beklediğimiz umduğunuz yavaşlamanın gerisindeyiz. Nitekim Ekim’de TÜFE aylık bazda yüzde 2,88 ile piyasa beklentilerinin üzerinde arttı. Enflasyondaki bu inatçılık şu ana dek, faizin yüksek seyretmesine, faiz indirimlerinin ertelenmesine, büyüme üzerindeki baskının devam etmesine neden oldu. Bununla birlikte geçen haftaki son Para Politikası Kararında Merkez Bankası, enflasyonun ana eğiliminde Ekim ayında iyileşmenin başladığını açıkladı. Bu artık faiz indirimlerinin kapıda olduğuna işaret ediyor. Mevcut para ve maliye politikası ile uluslararası konjonktürde ciddi bir bozulma olmaz ise, gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz.” “Çalışanın eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor” ATSO olarak; gelir vergisi kanununda da düzenleme yapılmasını beklediklerini sözlerine ekleyen Hacısüleyman, konuşmasını şöyle tamamladı: “Asgari ücretli çalışanların alım gücünün korunmasını, eğitim, sağlık ve barınma maliyetlerinin aşağı çekilmesini, işverenin rekabet gücünün zayıflamaması için gelir vergisi kanununda düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz. Mevzuatta gelir vergisi dilimleri birbirine çok yakın, ücretler yılın başında henüz nisan mayıs gibi ikinci vergi dilimine yaz aylarında ise üçüncü vergi dilimine giriyor. Yani vergi kesintileri artıyor. İşveren için maliyeti yüksek ama çalışan için de eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor. O yüzden iş dünyasında vergi dilimlerini yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var.”