ÇEVRE - 09 Mart 2024 Cumartesi 10:59

Nusret Cömert: “Hatay Yeniden” vizyonumla Hatay eskisinden daha iyi olacak”

A
A
A
Nusret Cömert: “Hatay Yeniden” vizyonumla Hatay eskisinden daha iyi olacak”

İYİ Parti Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nusret Cömert, düzenlediği basın toplantısında depremde yıkılan Hatay’ın yeniden inşası için oluşturduğu “Hatay Yeniden” vizyonunu ve yapacağı çalışmaları kamuoyu ile paylaştı.


İYİ Parti Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nusret Cömert, Antakya’da düzenlediği basın toplantısında depremde yıkılan Hatay’ın yeniden inşası için yerel, ulusal ve uluslararası kaynakları değerlendiren, birleştirici ve kaynaştırıcı bir anlayış temelinde oluşturduğu “Hatay Yeniden” vizyonunu ve yapacağı çalışmaları kamuoyu ile paylaştı. Hatay’ın yeniden inşası için tarihi bir aşamaya gelindiğine dikkati çeken Nusret Cömert, “Bu tarihi sorumluluğumun bilinciyle; birleştirici ve kaynaştırıcı bir anlayış temelinde oluşturduğum “Hatay Yeniden” vizyonumla, tarihi ve kültürel dokuyu koruyarak, modern, müreffeh, uygar ve yaşanabilir bir şehir inşa edeceğim” dedi.


“Depremde yıkıldık, acılarımız büyük, kayıplarımız büyük, ama umudumuz daha büyük”


Yaman Otel Gişe Antakya Restoran’da 40’ı aşkın basın mensubunun katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda İYİ Parti Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nusret Cömert, kadın gazetecilerin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayıp, çiçekler hediye etti.


Konuşmasına “Depremde yıkıldık, acılarımız büyük, kayıplarımız büyük. Ama umudumuz daha büyük” sözleriyle başlayan Nusret Cömert, “Deprem felaketinin memleketimde açtığı yaraları sarmak için bireysel katkılarımı yaptım, ama elbette ki bunlar yetmez. Hatay’ımızı altyapısıyla üstyapısıyla yeniden inşa etmek gerekiyor. Hatay’da doğmuş, hem anne hem baba tarafından 10 nesildir buranın bir öz evladı olarak, kısa bir süre önce İyi parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in adaylık davetini kabul ederek bu sorumluluğu aldım. Siyaset üstü bir iş insanıyım. Siyasi referansım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri, Atatürk milliyetçiliği, anayasamızda tanımlanan Türk Milliyetçiliği’dir” sözleriyle adaylık sürecinin nasıl geliştiğini anlattı.


Yıkılan Hatay’ın yeniden inşası için tarihi bir aşamaya gelindiğinin altını çizen Nusret Cömert, “Bu tarihi sorumluluğumun bilinciyle; birleştirici ve kaynaştırıcı bir anlayış temelinde oluşturduğum “Hatay Yeniden” vizyonumla, tarihi ve kültürel dokusunu koruyarak, afetlere dirençli, modern, müreffeh, uygar ve yaşanabilir bir şehir inşa edeceğim. Bunun için planım hazır ve nasıl yapacağımı da çok iyi biliyorum. Hatay’ı yeniden inşa ederken projeler ve finansmanı için yerel ve ulusal kaynakları değerlendirirken uluslararası kurum ve kuruluşların finans ve bilgi kaynaklarını harekete geçireceğim. Birleştirici ve kaynaştırıcı bir anlayışı hâkim kılarak Hatay’ımız için bir koordinatör görevi yürüteceğim” diye konuştu.


“Hatay’ı kültür turizminin başkenti yapacağım”


Hatay’ın pek çok yerinin büyük arkeolojik değere sahip olduğunu, şehri yeniden inşa ederken bu tarihi mirası koruyacağını vurgulayan Nusret Cömert, “İlimizin tarihi alanlarını açık hava müzesine dönüştüreceğim. Oluşturacağım kültür rotaları ile çeşitlendirilmiş turizm altyapısıyla katma değeri en yüksek turizm çeşidi olan kültür turizmini kentimize getireceğim. Hatay’ı kültür turizminin başkenti yapacağım” dedi.


“Planımda tarihi alanları ve tarım arazilerini koruyacağım”


Hazırladığı planda Hatay’ın tarihi alanlarını ve tarım arazilerini koruyacağının altını çizen Nusret Cömert, şunları söyledi:


“Bu planda Hatay’ın tarihi alanlarını ve tarım arazilerini korurken altyapısı ve üstyapısının doğru şekilde oluşturulduğu, ulaşım entegrasyonun sağlandığı, lojistik düzenlemelerinin yapıldığı, ihtiyaca uygun işyerlerinin belirlendiği, sanayi ve üretim alanlarının büyümeye elverişli olarak planlanıp hayata geçirildiği ve kent peyzajının yapıldığı güzel Hatay’ı yeniden inşa edeceğim. Şehrimizde ‘Yeni Hatay’ yaşam bölgeleri oluşturacağım. Bu yeni yaşam bölgelerinin her mahallesinde parklar, okullar, kreşler, yürüyüş parkurları, bisiklet yolları ve spor alanları olacak. Her kesimden ve her yaştan vatandaşım için kafeler, restoranlar, kültür, sanat merkezleri ve sosyal yaşam alanları olacak. Bunları hafif raylı sistemlerle birbirine bağlayacağım.”


“Göreve geldiğim ilk günden itibaren çadırlarda, konteynerlerde yaşam şartlarını iyileştirecek tedbirler alacağım”


Göreve gelir gelmez anlattığı projeleri hayata geçirmek için sıkı bir çalışma başlatırken çok daha acil yapılması gereken konulara öncelik vereceğini belirten Nusret Cömert, “Çadırlarda, konteynerlerde, çok zor şartlarda hayatını idame ettirmeye çalışan hemşehrilerimin yaşam şartlarını iyileştirecek tedbirler alacağım. Bu konteynerde yaşayan hemşehrilerimin yağan her yağmurda ıslanmamaları, sıcaktan ve soğuktan korunmalarını sağlayacak önlemler alacağım. Konteyner kent şartlarında, aş evleri, kreşler, çocuk oyun alanları, ortak eğitim ve etüt alanları ile ortak sosyal yaşam alanları oluşturacağım” dedi.


“Üreticiye ücretsiz toprak analizleri, sertifikalı fide ve fidan desteği sağlayacağım”


Sürdürülebilir tarımsal üretimin Hatay için kritik önem taşıdığını belirten Nusret Cömert, çiftçilere ve tarım faaliyeti yürüten vatandaşlara yönelik yapacağı çalışmaları şöyle anlattı:


“Öncelikle tarım üretim alanlarını verimli kullanarak, üreticiye ücretsiz toprak analizleri, sertifikalı fide ve fidan desteği sağlayacağım. Çiftçilerimiz böylece, katma değeri yüksek ve iklim krizlerine dayanıklı üretim yapabilecek. Kuracağım yenilenebilir enerji üretim tesisleriyle tarım üreticilerimizin elektrik ve su maliyetini düşüreceğim. Kuracağım tarım ihtisas OSB’leriyle de tarıma dayalı sanayiyi destekleyeceğim.”


“Esnafımız ve zanaatkarımız altyapısı düzgün ve sağlıklı işyerlerinde hizmet verecek”


Esnaf ve zanaatkarların da bir kentin ruhunu ve kimliğini temsil ettiğini belirten Nusret Cömert, “Ticaretin omurgası, ekonominin can damarı, kültürümüzün mayası esnaf ve zanaatkarımız; yıkım görüntüsünün hafızalardan silindiği, hayatın normalleştiği, haksız rekabetin önlendiği, eşit şartlarda ticari faaliyetlerini yapabildiği, altyapısı düzgün ve sağlıklı işyerlerinde hizmet verecekler. Hatayımız’ın sahip olduğu ülkemizin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış insan kaynaklarını cezbedecek bilim ve teknoloji alanlarının oluşumu için gerekli şartları sağlayacağım” ifadelerini kullandı.


Nusret Cömert, “Emeklilerimiz için gündüz bakım evleri, dar gelirli hemşehrilerimiz için ise maliyetine satış yapan sosyal marketler açacağım. Gençlerimiz için mesleki eğitim merkezleri, sosyal, kültürel ve spor alanları oluşturacağım. Kadınlarımız için eğitim merkezleri ve sosyal alanlar, çocuklarımız için kreşler yapacağım. Hemşehrilerimin sağlığa erişimini kolaylaştıracağım. Eğitim kurumlarının sağlıklı gelişimi için gerekli altyapı desteğini vereceğim” dedi.


“Zengin doğal gaz rezervlerine sahip Doğu Akdeniz bölgesinin enerji üssü oluşumuna Hatay’ı entegre edeceğim”


Hataylı sanayiciler ve iş insanları ile birlikte, katılımcı bir anlayışla ve proje finansmanı şartlarını oluşturarak ilerleyeceğini vurgulayan Nusret Cömert, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Hatay’a geçireceğimiz projeler, şehrimiz ve ülkemiz ekonomisinin gelişimine katkıda bulunurken beraberinde istihdamı da getirecektir. Karma organize sanayi bölgeleri ile ihtisas organize sanayi bölgelerinin şehrimize kazandırılması, küçük sanayi sitelerinin kurulması için çok yönlü çalışacağım. Zengin doğalgaz rezervlerine sahip Doğu Akdeniz bölgesinin enerji üssü oluşumuna Hatay’ı entegre edeceğim. Bütün bunları yaparken dünyamızın en büyük sorunu olan karbon salımına bağlı iklim değişikliği tehdidini dikkate alarak Net Karbon Sıfır ilkelerini ve uygulamalarını dikkate alacağım. Hatay’ı yeniden inşa ederken projelerin finansmanı için yerel ve ulusal kaynakları değerlendirirken uluslararası kurum ve kuruluşların finans ve bilgi kaynaklarını harekete geçireceğim.”



Nusret Cömert: “Hatay Yeniden” vizyonumla Hatay eskisinden daha iyi olacak”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Babasını öldüren, annesi ve kardeşini yaralayan şahıs tutuklandı Rize’de bıçakla babasını öldüren, annesini ve kardeşini ise yaralayan şahıs tutuklandı. Olay Rize’nin Pazar ilçesine bağlı Güzelyalı mahallesinde dün sabah 7.00 sıralarında yaşanmış 42 yaşındaki Muhammet Ali Canca isimli şahıs tartıştığı babası Sami Canca (66), Annesi Emine Canca ve Doğan Sami Canca’yı (40) bıçaklamıştı. Olay yerinde ağır yaralanan baba Sami Canca hayatını kaybederken, Doğan Sami Canca Kaçkar Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak müdahale edildikten sonra Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Eğitim ve Araştırma hastanesine kaldırılarak ameliyata alınmıştı. Anne Emine Canca ise ayakta tedavi edilmişti. Olayın ardından kaçan Muhammet Ali Canca yine ilçeye bağlı Zafer Mahallesinde yakalanarak İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Muhammet Ali Canca tutuklanarak ceza evine gönderildi. Öte yandan Ameliyattan çıkan kardeş Doğan Sami Canca’nın ise hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Babasıyla vesayet davası nedeniyle tartışmış Baba Sami Canca oğlunun akli dengesi yerinde olmadığı için mahkemeye başvurmuş, mahkemede Muhammet Ali Canca’yı hastaneye sevk etmişti. 26 Temmuz 2024 tarihinde heyete giren Muhammet Ali Canca için 29 Temmuz 2024 tarihinde ‘Ruh sağlığı ve hastalıkları’ tanısı koyuldu. Raporda ‘Organik olmayan psikolojik bozukluklar, diğer. Organik olmayan psikoz. Vasi tayini uygundur. Mahkemede dinlenmesinde fayda yoktur. Yüzdelik oran için takip gereklidir’ ifadelerine yer verildi. Bunun üzerine Pazar 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 8 Ekim 2024 tarihinde olması gereken duruşma baba Sami Canca’nın mahkemeye müracaatı üzerine 1 Ekim 2024 tarihinde görüldü. Duruşmada baba Sami Canca’nın oğlu Muhammet Ali Canca’ya vasisi olmasına karar verildi. Tüm bunların üzerine sinirlenen Muhammet Ali Canca ile babası arasında tartışma yaşandığı, olay günü cinayet sebebinin ise vesayet davası olduğu iddia edildi.
Van Muradiye’de Türk Kültürü etkinliği Van’ın Muradiye ilçesinde geleneksel hale getirilen ‘Ata Yurt Kültür Ekinliği’ gerçekleştirildi. Ünseli Mahallesi Atayurt yerleşkesinde, Türk devletlerinin yöresel etkinliklerinin gerçekleştirildiği program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Yöresel yemekler sunulduğu etkinlikte, günümüze kadar yaşamış Türk devletlerinin bayrakları sergilenip, halk oyunları oynandı. Törende bir konuşma yapan Kaymakam Melih Aydoğan, “Kadim kültürümüzün burada hem canlandırmasına şahitlik edeceğiz hem de bu alanın turizm noktasında bölgemize olan etkisini ve kültür ananemize, zenginliğimize katkılarını göreceğiz. Öncelikle bu alanda bu etkinliği gerçekleştiren, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bin yıldan çok daha önce ecdadımız bu toprakları vatan yapmak için orta Asya’dan sürekli seferler düzenlemiş, bu toprakları bizlere cennet vatan olarak bırakmıştır. 1071’den bu yana bu kutsal toprakları vatan kıldık. Şimdi de bu topraklar üzerinden şanlı devletimizi yücelterek, büyüterek, geliştirerek devam ediyoruz. Bu bizim bir sorumluluğumuz. Gençlerimizin bu kültürle yetişmesi, Türk kültürünü öğrenmesi, hayatında tatbik etmesi, adetlerini, gelenek ve göreneklerini öğrenmesi hem geleceğe mirasın aktarımı için önemli hem de ecdadımızla neslimizle gurur duymak için önemli. Bizler asırlarca bu kadim kültürümüzü, bu tarz etkinliklerle yaşatıyor ve yaşatmaya çalışıyoruz” dedi. Her yıl farklı etkinliklerle binlerce misafiri ağırladıklarının altını çizen Aydoğan, “Bu hafta sonu başlayacak ve üç gün sürecek bir kampın da açılış programını bu vesileyle yapmış oluyoruz. Bu üç günlük kamp boyunca gelecek misafirlerimiz hem Türk kültürünü tanıyacak hem de bu güzel alanda güzel bir etkinlik gerçekleştirecekler. Umarım keyifli güzel bir hafta sonu olur” ifadelerini kullandı. İkramların sunulduğu program yöresel keçe kalpak hediye takdim edilmesi ile devam etti.
Ankara İran Büyükelçiliği Kaynakları: “Operasyon artık kaçınılmaz oldu” İran Büyükelçiliği kaynakları, gerçekleştirilen füze saldırısının, BM 51’inci maddesi gereğince ve İsrail’in tecavüzlerine karşı hak ettiği meşru müdafaa hakkına dayanarak gerçekleştiğini belirterek, operasyon artık kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Kaynaklar, 1 Ekim’de İran’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği operasyonda 3 önemli noktanın hedeflendiğini ve bu noktalardan biri olan Nevatim Hava Üssü’nde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı hedef alan F-35 savaş uçaklarının bulunduğunu kaydetti. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve İranlı general Abbas Nilfuraşan’a yönelik İsrail tarafından düzenlenen suikast saldırılarının ardından İran, 1 Ekim tarihinde İsrail’e yönelik balistik füze saldırısı ardından İran Büyükelçiliği kaynakları açıklama yaptı. Büyükelçilik kaynakları, bu operasyonun 31 Temmuz’da İran’da Haniye’ye yönelik yapılan saldırının ardından misilleme niteliği taşıdığını kaydetti. “Bütün baskılara rağmen 2 ay içerisinde aklıselim davranmayı tercih ettik” Gerçekleştirilen füze saldırısının İran Genelkurmay Başkanlığı tarafından daha önce planlandığını ama bu planın belirli nedenlerden dolayı ertelendiğini dile getiren elçilik kaynakları, “İran’ın kararlı bir şekilde misilleme operasyonu gerçekleştireceği bilgisi verildikten sonra ABD, Avrupalı bakanlar ve bazı ülkeler aracı oldu ve bizi arayarak, İran’ın biraz bekleyerek barışa fırsat vermesini istediler. Geçen 2 ay zor bir dönemdi. İran hükümeti aklıselim davranmayı seçti. İran halkı ve kamuoyunda İsrail bizim toprak bütünlüğümüzü ve egemenliğimizi işgal etmişken bizim ülkemiz neden buna cevap vermiyor diye baskı vardı. Bütün bu ağır baskılara rağmen şu son 2 ay içerisinde aklıselimi tercih ettik. Bunun sebebi de barışa ve ateşkese fırsat vermekti” dedi. “İran’ın da aklıselim durumunu devam ettirmesine imkan kalmadı” Büyükelçilik kaynakları, barışa fırsat verildiği 2 aylık dönemde ateşkesin sağlanmamasının yanı sıra İsrail’in Gazze’lilere yönelik katliamlarını devam ettirdiğine değinerek, “Ardından İsrail daha fazla pervasızlaşarak Lübnan’ı hedef aldı. Bu süre içerisinde Siyonizm rejimi karadan ve havadan tacizlerini daha da şiddetlendirdi. Savunmasız sivil halka karşı soykırımını daha da şiddetlendirdi. Müslüman ülkelere operasyonlarını arttırdı ve bu durumda artık İran’ın da aklıselim durumunu devam ettirmesine imkan kalmadı” ifadelerini kullandı. Operasyonda 3 önemli noktanın hedef alındığını söyleyen kaynaklar, “Bunların arasında biri İsrail’in temel hava üssüydü. Bir diğeri Mossad’ın üssü. Diğer tarafta Nevatim Hava Üssü ki burada F35 savaş uçakları bulunuyor. Siyonizm rejimi her ne kadar savunmasız insanları hedef aldıysa da İran bu operasyonu kesinlikle insani kurumları hedef almadan gerçekleştirdi. Sadece ve sadece askeri güçleri ve noktaları hedef aldı. Bu operasyonda İran ticari ve iktisadi noktaları bile hedef almadı. Bunu yapabilirdi ama yapmadı” açıklamasında bulundu. “Saldırgan devlet Müslümanları hedef alıyor, 200 füze gönderildiğinde neden kimse ölmedi diye soruluyor” İsrail rejiminin füze saldırısının başarısız olarak nitelendirdiğine vurgu yapan elçilik kaynakları, “Belki bu operasyonda hiçbir sivil ölmediğinden dolayı, öğrenci yurdu okul hastane vurulmadığından dolayıdır ki Siyonizm rejimi bu operasyonu başarısız olarak adlandırıyor. İsrail rejiminin haberleri engellemek adına çok güçlü bir bulut sansür sistemi vardır. Özellikle de askeri bilgi ve haberleri engellemek adına bu gücü kullanmaktadır. Üstünü kapatmak adına bir dijital bulut kullanmıştır ve cep telefonu ile görüntü almalarını ve sosyal medyadan yayınlamalarını yasaklamıştır. O operasyonda herhangi bir sivilin ölmemesi bu operasyonun çok başarılı olduğunu mu gösteriyor yoksa bu durumu zayıf nokta olarak mı adlandırıyor. Saldırgan bir devlet uzun süredir müslümanları hedef alıyorken, 200 füze gönderildiğinde neden kimse ölmedi diye soruluyor” ifadelerine yer verdi. Uluslararası çağrı İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın “Eğer Siyonist rejim misilleme yapmaya kaklarsa, cevabımız daha sert olacaktır” açıklamalarına değinen kaynaklar, ABD ve Avrupa tarafından İsrail rejiminin kontrol altına alınmadığı takdirde operasyonların dağı ağır bir şekilde devam edeceğinin altını çizdi. Ayrıca kaynaklar, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’e yönelik ekonomik ve askeri destekleri durdurması gerektiğine dikkati çekerek, uluslararası ve bölgesel kuruluşların, Arap ve İslam ülkelerinin artık eyleme geçmesi gerektiğini, Lübnan ve Gazze halkına siyasi, hukuki ve uluslararası kurallar çerçevesinde desteklerin artması çağrısında bulundu. Gerçekleştirilen misilleme saldırısının yüzde 90 oranında başarılı olduğunu ve hedeflenen füzelerin birçoğunun isabet ettiğine dikkati çeken elçilik kaynakları, İsrail rejiminin bu operasyonun etkisini örtbas etmek için had safha bir çaba gösterdiğine dikkati çekti. Elçilik kaynakları, basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. “Erdoğan’ın çağrısını ve tutumunu destekliyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. Genel Kurulunda İsrail’e yönelik zorlayıcı tedbirlerin gündeme alınması çağrısının sorulması üzerine elçilik kaynakları, “Esasen toprağa tecavüz etmek, saldırmak ve işgal etmek İsrail’in olduğunu yıllardır savunuyoruz ve İsrail asla ve asla bunu yapmadan duramayacaktır. Erdoğan’ın çağrısını ve tutumunu destekliyoruz. Biz inanıyoruz ki artık sözün zamanı geçti. Artık el ele vermemiz ve harekete geçmemiz gerekiyor. İsrail daha da şiddetli bir şekilde uzun zamandır Gazze’ye saldırılarda bulunuyor. Bunun devamında da Lübnan’ı hedef aldı. Özellikle bölge ülkeleri eğer ki Siyonizm rejiminin saldırılarını durdurmazsak gelecekte hepimiz için büyük bir baş belası olacak” değerlendirmesinde bulundu. “Saldırı öncesinde ABD’ye bilgi vermedik” Bir gazetecinin İran tarafından gerçekleştirilen saldırının kamuoyunda göstermelik olarak eleştirildiğini sorması üzerine elçilik kaynakları, şu şekilde cevap verdi: “Bizim ülkemizin en üst düzey karar merci ve Dışişleri Bakanımız açık ve net bir şekilde söylüyor ki biz ABD’ye bilgi vermedik. Amerikalıların kendileri de bilgi verilmediğini söyledi". “ABD’de deki cumhuriyetçi ve demokratlardan bugüne kadar iyi bir şey görmüş değiliz” Misilleme operasyonun ardından Donald Trump’ın sarf ettiği “Ben olsaydım Orta Doğu’da savaş olmazdı” sözlerine de değinen elçilik kaynakları, “Bunlar seçim kampanyalarında sarf edilen sözlerdir. Biz bu sözleri her seçim kampanyalarında duyarız. Biz İsrail rejimini meşru bir rejim olarak görmüyoruz ve kendilerini de Filistin topraklarını işgal etmiş bir rejim olarak adlandırıyoruz. Bu sözler iç politikalara yönelik söylenmiş sözlerdir ve biz iç meseleleri hakkında yorum yapacak değiliz. Bizi ilgilendirmez, istediklerini söylesinler. Gerçek şu ki biz ne ABD’de deki cumhuriyetçi ve demokratlardan bugüne kadar iyi bir şey görmüş değiliz” açıklamasında bulundu.
Eskişehir Kışlık konserve yapan birçok kişi kavanoz kapağını kapatırken bu hatayı yapıyor Eskişehir’de kavanozla konserve yaparken kapağın atmaması için sıcak ile temas ettirilerek içerisindeki silikonun kabartılması gerektiğine dikkat çeken züccaciye esnafı, doğru yöntemi bilmeyen müşterilerin kendileriyle sıkça tartışma içerisine girdiğini belirtti. Sonbaharın gelmesiyle birlikte kış mevsimine az bir süre kaldı. Havalar soğumadan önce pek çok aile de ekonomik yönden tasarruf etmek amacıyla kışlık malzeme hazırlıklarına başlarken, kavanoz ve kapak taleplerinin yoğunlaşmasıyla züccaciye esnafının işi arttı. Ancak esnaf, her kış sezonunun yaklaşmasıyla birlikte kavanoz kapaklarının atması nedeniyle müşterilerle sıkça tartışmalar yaşadıklarını söyledi. Birçok kişinin kavanoz kapağını nasıl doğru kapatacağını bilmediğini ifade eden esnaf, twist-off olarak adlandırılan kapakların doğru şekilde konserve yapılabilmesi için mutlaka sıcakla temas ettirilerek içerisindeki silikonun kabartılması gerektiğini belirtti. Kapağın fazla sıkılmasının yanlış olduğu bilgisini de paylaşan esnaf, istenilen şekilde konserve yapılabilmesi için bu detaylara dikkat edilmesi gerektiği konusunda vatandaşları uyardı. "Ürünün yanlış kapatılmasından dolayı esnafla müşteri arasında sıkıntı oluşuyor" Züccaciye esnafı Sefa Gençer, "Biz yaklaşık 40 senedir kavanoz ve kapak satarız. Her sene sezon geldiğinde konserve, turşu ve reçel gibi şeyler için bu ürünlerin her çeşidinin satışını gerçekleştiririz. İnsanlar kışa girerken ekonomik yönden tasarruf etmek amacıyla salça, domates ve acı sos yapıyorlar. Şöyle bir sorun var, biz her sezonda bu konserve ve kapağı satarız ama ürünün yanlış kapatılmasından dolayı esnafla müşteri arasında sıkıntı oluşuyor. Her sene kavanoz satan her esnafa ürünü sattıktan birkaç gün sonra ’kapak attı’ diyerek müşteri gelir, ’ver benim paramı’ diyerek söylenir ve gider" dedi. "Altında bulunan silikonun sıcağı görüp iyi kabartılması lazım" Kavanoz kapaklarının twist-off olarak adlandırıldığını ve vidalı olmadığını aktaran Gençer, "Twist-off kapak olduğu için sıkmamak gerekir. Konserve yapılacaksa içinde ve altında bulunan silikonun sıcağı görüp iyi kabartılması lazım. Bu yanlış bilgilendirmeden dolayı biz sezonda pek çok müşteriyle kavgalı hale geliyoruz. Böyle bir şikâyetimiz var. Yani insanlar, müşterilerimiz, konserve kavanozunu yapanlar bunun nasıl kapatılacağı konusunda azıcık bilgilendirilmeli veya bilmek zorundalar" şeklinde konuştu. "Müşterilerimizden de bunu algılamalarını ve bize anlayış göstermelerini rica ediyoruz" Gençer, sözlerinin devamında şunları söyledi: "3-5 liraya aldığımız plastik şişenin kapağı vidalı. Çeviriyorsun, sona geldiğin zaman sıkmak için çok büyük bir güç lazım. Acnak twist-off kapağın bölme bölme olan çıkıntılı bir yapısı var. Çıkıntılar o yuvaya oturuyor ve sıkıyorsun. Kuvvetli biri sıktığı zaman onu açtırıyor ve kapak boşa çıkıyor. Böylelikle kapak attı veya bozuk çıktı deniyor. Yani kapağı kapatacağız ve sıcak gösterip silikonunu kabartacağız. Hikâye bu. Sıcak su da olabilir, içine sıcak malzeme de konulabilir. Bir tepsi içerisine sıcak su konup kavanoz ters de çevrilebilir. Müşterilerimizden de bunu algılamalarını ve bize anlayış göstermelerini rica ediyoruz."