SPOR - 12 Mayıs 2023 Cuma 14:56

Umut Bozok: 'Benim için zor bir sene oldu'

A
A
A
Umut Bozok: 'Benim için zor bir sene oldu'

Trabzonspor'un başarılı santrforu Umut Bozok, sezonun kendisi için çok zor geçtiğini belirtirken, Teknik Direktör Nenad Bjelica'nın takıma özgüven getirdiğini söyledi. Umut, Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yenerek taraftara galibiyeti hediye etmek istediklerini de sözlerine ekledi.

Trabzonspor'da golcü futbolcu Umut Bozok, Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'nde antrenman öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bordo-mavili takıma şampiyonluk yaşamak için geldiğini belirten Umut Bozok, "Kariyerimde hiç şampiyonluk yaşamamıştım. Bu duyguyu yaşamak istedim. Bu sene maalesef olmadı. Bireysel olarak geçtiğimiz sezon 20 gol attım ve 8 asist yapmıştım. Daha fazla oynamak istiyordum ama olmadı. Çalışmaya devam, yapacak bir şey yok. Bu sene benim için zor bur sene oldu. Takım olarak, bireysel olarak zor bir sezon geçirdik. Pes etmek yok, çalışmaya devam edeceğim. İnşallah seneye takım halinde daha iyi oluruz, ben de bireysel olarak iyi durumda olurum" şeklinde konuştu.

"Geçen seneki Umut Bozok var, hiçbir şey değişmedi"

Bu sene iki maç üst üste oynama şansı bulamadığını dile getiren Bozok, "Bir futbolcu için temposuz oynamak çok zor. Yeni hocamız geldi ve son iki haftadır ilk 11 başlardım ve yavaş yavaş tempo yakalamaya başladım. İki tane gol attım. Benim için çok önemli. Geçen sene her maç hemen hemen ilk 11 başladım ve 90 dakika oynadım. Üst üste oynamak bir futbolcu için çok önemli ama bu sene bu anlamda fazla şans bulamadım. Moral ve fizik için önemli. Pes etmek yok, çalışmaya devam edeceğim. Büyük bir takıma geldim ama benim için çok zor bir sezon oldu. Her sene yeni şeyler öğreniyorum. Geçen seneki Umut Bozok var, aslında bir şey değişmedi" ifadelerini kullandı.

"Takım şampiyonluk sonrası zor bir dönem yaşadı"

Şampiyonluktan sonra çok zor bir dönem yaşadıklarını sözlerine ekleyen Umut, "Bence bütün takımlar böyle bir dönem yaşıyor. Üst üste maçlar oynadık, bu da fiziksel olarak çok zor oldu. Trabzonspor büyük bir camia, bu performansa bakıldığında düşük. Buna herkes katılıyor. Çalışmaya devam ediyoruz. Hedefimiz daha iyi olmak. Seneye daha iyi olmamız gerekiyor" diye konuştu.

"Hoca bize çok güveniyor, biz de ona güveniyoruz"

Takımın yeni teknik patronu Bjelica ile ilgili görüşlerini de aktaran bordo-mavili futbolcu, "Medyada çok şeyler okudum. Hoca beni özel çalıştırdı, sonra gol attım diye. Hoca ile özel çalışmam olmadı ama Bjelica herkesle çok çalışıyor. Çok kaliteli bir hoca, farklı bir mantalite getirdi. Değişik bir mantalite, biz de katılıyoruz ve seviyoruz. Sert bir hoca, herkese güveniyor ve herkesi de tanıyor. Takımla ilgili her şeyi biliyor. Çok iyi tanıyor takımı. Bize çok güveniyor, biz de ona çok güveniyoruz. Sezon bitmek üzere, herkes kendini göstermek istiyor ve hoca herkese de şans veriyor. Arif oynadı, Serkan uzun bir süre sonra oynadı. Herkes çok çalışıyor, antrenmanlar çok kaliteli. İç sahada galibiyet aldık, son maçta inşallah devamı gelir" cümlelerine yer verdi.

"Bjelica bize özgüven getirdi"

Trabzonspor'un eski teknik direktörü Abdullah Avcı'ya büyük bir saygı duyduğunu da vurgulayan 26 yaşındaki futbolcu, "Kısa zamanlar almak her oyuncuyu çok etkiler. Benim için de zor oldu. Abdullah hocanın tercihlerine saygı duyuyorum. Ben futbolcu olarak tabii ki bütün maçları oynamak istiyorum. Hedeflerim var, oynamayınca zor oluyor. Her zaman takıma yardımcı olmak istiyorum. Oyuna girdiğiniz zaman geride oluyorsunuz ve risk alıyorsunuz. Risk alınca da hata yapma şansım da var. Öyle olunca da benim için zor oluyor. Son iki haftadır oynuyorum. Antrenmanlarda çok çalışıyorum ve kendimi her zaman hazır tutuyorum. Hoca gelince de bize özgüven getirdi. Bu sene hedef kalmadı ama en iyi şekilde bitirmek istiyoruz" dedi.

"Oyun sistemleri benim için fark etmiyor"

Oyun sistemlerinin kendisi için fark etmediğini söyleyen milli oyuncu, şöyle devam etti:

"Benim için sistemin bir farkı yok. Hangi sistem olursa olsun, benim için fark etmez. Futbol dünyasında transferler her zaman oluyor. Kim olursa olsun, ben her zaman daha iyi olmak istiyorum. İyi futbolcularla her zaman kendimizi daha iyi geliştirebiliriz. Fransa'da bana her zaman çift forvet oynayabilen bir oyuncusun diyorlardı. Tek forvet oynayamazsın. Çünkü ilk profesyonel sezonumda çift forvet oynadık, 24 gol atmıştım. Sonra tek forvet oynadım ve zor dönemler yaşadım. Benim için hiç fark etmez. Geçen sene tek forvet oynadım 20 gol attım. Gomez koşularla bana alan oluşturuyor. Bende ona alan oluşturmak istiyorum. Bir birimize daha yakın oynamamız lazım. Bu maçta ben iki gol attım belki diğer maçlarda Gomez goller atacak. Çift forvet oynamak işimizi kolaylaştırıyor."

"Fenerbahçe maçını kazanmak istiyoruz"

Süper Lig'in 34. haftasında deplasmanda oynayacakları Fenerbahçe maçıyla alakalı ise Umut Bozok, "Ligi en iyi şekilde bitirmek istiyoruz. Bütün maçları kazanmak istiyoruz. Fenerbahçe maçı camia için çok önemli bir maç. Benim için de özel bir maç. Fenerbahçe maçlarında hiç gol atmadım. O maçı inşallah çok iyi değerlendiririz. Çok zor bir rakip, ligin en iyi takımlarından biri. Taraftarımız için camia için çok önemli bir maç. Fenerbahçe maçını Kadıköy'de yüzde yüz kazanmamız lazım. Bu zor zamanda taraftarımız için bir hediye olur inşallah" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de Icardi ve Aboubakar'ın çok iyi forvetler olduğunu belirten Umut Bozok, "Benim beğendiğim forvet Muhammet Demir, bu sezon fazla süre alamadı. Benimle benzer bir stili olduğunu düşünüyorum. Son vuruşları ve bitiricilikleri iyi. Ligin bütün forvetleri iyi bence, Valencia 27 gol attı. Gomez de çok yetenekli ama bu sene Icardi. Takımda ise Bakasetas'ın penaltıları kullanıyor. Forvet için penaltılar ya çok iyi oluyor ya çok kötü. Atarsanız özgüven için çok iyi oluyor. Atamazsanız ise kötü. Bence Bakasetas kullansın daha iyi bu süreçte" diyerek sözlerini noktaladı.

Gökmen Şahin - Tolga Şahin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Adıyaman’da 345 öğrenci YKS’de ilk 30 bine yerleşti Adıyaman Valisi Osman Varol, YKS’de Türkiye geneli başarı sıralamasında ilk 30 bine Adıyaman’dan, 345 öğrencinin yerleştiğini belirterek açıklamalarda bulundu. Adıyaman Valisi Osman Varol, deprem bölgesi Adıyaman’da, 2024 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavına katılan öğrencilerden 345’i Türkiye geneli başarı sıralamasında ilk 30 bine yerleşerek önemli bir başarıya imza attığını vurguladı. 6 Şubat depreminin ardından ildeki öğrenci sayısı önceki yıllara göre yüzde 5 azalmasına rağmen ilin YKS başarı grafiği, geçmiş yıllara göre büyük artış gösterdi. Vali Osman Varol, Adıyaman’da 2024 YKS’ye 6 bin 808 öğrenci katıldığını belirterek, “Türkiye geneli başarı sıralamasında, ilk 100’e Adıyaman’dan 3 öğrencimiz yerleşti. 2024 YKS Türkiye geneli sıralamasında Adıyaman’dan 10 öğrenci ilk bine yerleşmeyi başardı. 42 öğrenci ise ilk bin 1 ile 5 bin aralığında yer aldı. Grafiklerde 2024 yılında önceki yıllara göre daha başarılı sonuçlar alındığı görüldü. Türkiye genelindeki ilk 5 bin 1 ile 10 bin aralığına 47 öğrenci yerleşerek Adıyaman ’a son yılların en büyük başarısını getirdi. Asrın felaketinin ardından, YKS’ye giren öğrenci sayısı yüzde 5 azalmasına rağmen, Türkiye geneli başarı sıralamasında ilk 30 bine yerleşen öğrenci sayısında geçtiğimiz yıllara göre büyük artış sağlandı. YKS 2024’te 345 öğrencinin Türkiye genelinde ilk 30 bine yerleşmesi Adıyaman’ın gururu oldu. 2024 YKS’de hepimizi gururlandıran tüm öğrencilerimizi gönülden tebrik ediyor, emeği geçen öğretmenlerimize, okul idarelerine ve velilerimize teşekkür ediyor, öğrencilerimizin başarılarının hayatları boyunca daim olmasını diliyorum" diye konuştu.
İstanbul Altın tarihi zirvesini gördükten sonra yeni haftaya düşüşle başladı Geçtiğimiz hafta tarihi rekorunu kırarak 2 bin 620 lira seviyelerini gören gram altın bugün 2 bin 580 lira seviyesinden işlem görüyor. Geçtiğimiz hafta tarihi rekorunu kıran gram altın yeni haftaya düşüşle başladı. Güvenli liman olarak görülerek talep gösterilen gram altın, tarihi zirvesini gördükten sonra kar satışları gerçekleşti. Altındaki hareketlilik iç piyasaya da hareketlilik olarak yansıdı. Kapalıçarşı’da gram altın 2 bin 580 liradan, çeyrek altın 4 bin 170 liradan, tam altın 16 bin 815 liradan işlem görüyor. Altındaki hareketliliğe ilişkin açıklamalarda bulunan Kapalıçarşı esnafı Hacı Koçak, ‘‘Sene başından beri vatandaşlar alış yönünde pozisyon alıyorlardı. Hızlı yükselişler görüldüğünde ise vatandaşlar kar satışı yapıyor. Vatandaşların alım satımı piyasayı çok fazla etkilemiyor. Uluslararası büyük fonların alım satımı altın fiyatlarında etkili oluyor’’ dedi. ‘’Enflasyondan korunmak isteyenler altına yöneliyor’’ Enflasyondan korunmak için vatandaşların altına yöneldiğini söyleyen Koçak, ‘’Geçtiğimiz hafta ons altın 2 bin 483 dolar seviyesini gördü. Bu seviyenin ardından bir gerileme görüldü. Bu gün ise ons altın 2 bin 400 dolar seviyelerinde. Enflasyondan korunmak isteyenler altına yöneliyor. Altın alarak yatırım yapan vatandaşlarımıza uzun vade tutmalarını öneriyoruz’’ diye konuştu.
Muğla TEK Koleji’nden doğa ve çevre dostu forma kararı Muğla TEK Koleji, çevreye ve doğaya zarar vermeden, organik pamuk ve geri dönüştürülmüş elyaf kullanılarak üretilen kumaşlarla okul formalarında ’insan ve doğa dostu’ bir dönüşüm gerçekleştirdi. Bir çok konuda, ülkemizin geleceği olan çocuklar için önceliklerini güncelleyen, sağlıklı, yenilikçi ve çağdaş yaklaşımlarla ilerleyen TEK Koleji; bu sefer forma konusunda öğrencilerini düşünerek değişime gitti. TEK Koleji, çevreye ve doğaya zarar vermeden organik pamuk ve geri dönüştürülmüş elyaf kullanılarak üretilen kumaşlarla üretilen okul formalarında ’insan ve doğa dostu’ bir dönüşüm gerçekleştirdi. Konuya ilişkin bir açıklamada bulunan Teknoloji ve Kültür Okulları Kurucu Şirketi olan Muyabir’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özden Gürbüz, “Son dönemlerde tekstil ürünlerinin fabrikasyon özellikli ilerlemesi ve sentetik ürünlerin yaygınlaşması sonucu, cilt problemleri ile buna bağlantılı rahatsızlıkların oldukça arttığı gözlemlendi. Üretilen sentetik kumaşlara logo ve desen uygulamalarında kimyasal boya kullanılması da buna eşlik edince özellikle küçük yaş gruplarından yetişkinlere kadar tüm bireylerin bu konuda dikkatli olması gerekiyor. TEK Koleji olarak bizler de güzel bir dönüşüm gerçekleştirdik. Geleceğimiz olan öğrencilerimizi düşünerek karar verdiğimiz bu dönüşümü, insan sağlığı ve çevreci bir yaklaşımla hem de öğrencilerimizin bu anlamdaki duyarlılığını, giydikleri formadan başlatması amacıyla hayata geçirdik. Bu noktada da yine Muğla’mızın bir değeri olan Muğla Tekstil A.Ş. ile anlaştık. Şahsım ve yönetim kurulumuz adına hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
Konya Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu açıldı Konya’nın merkez Karatay İlçe Belediyesi tarafından Ulubatlıhasan Mahallesi’ne kazandırılan ve Konya’nın en büyük kapalı tenis kortu özelliği bulunan ‘Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu’ hizmete açıldı. Her yaştan insanın daha konforlu ve sağlıklı şartlarda spor yapma imkanına kavuşması ve gençlerin spora teşvik edilmesi amacıyla gayret gösteren Karatay Belediyesi, Ulubatlıhasan Mahallesi’nde yapımını tamamladığı “Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu”nun resmi açılışını gerçekleştirdi. “Yavrularımızın gelişimine katkı sunmaya devam ediyoruz” Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; açılışta yaptığı konuşmada, spor altyapısını güçlendirmek ve vatandaşların spora ilgisini arttırmak amacıyla yapılan tesislere Karatay Kapalı Tenis Kortu’nu da eklediklerini söyledi. Başkan Kılca, “Karatay Belediyesi olarak spora ve sportif faaliyetlere büyük önem veriyoruz. Bu çerçevede belediye tarihinin en yüksek bütçeli yatırımı olan Karatay Spor Merkezi’nin yapımı sürüyor. Çimenlik Mahallemize; içerisinde 15’e 28 ebatlarına sahip oyun sahası, fuaye alanı, seyirci tribünü, soyunma odaları, idari bölümler bulunan Çimenlik Kapalı Spor Salonu’nu kazandırdık. Belediye olarak yapımını tamamladığımız Saracoğlu Trap-Skeet Atış Poligonu Sosyal Tesisi’ni de 2022’de hizmete açtık. 2019 yılında göreve gelir gelmez ilk olarak Karatay Belediyesi Spor kulübümüzü yeniden canlandırdık ve etkin bir yapıya büründürdük. Kulübümüzde pek çok branşta takımlarımız antrenmanlarını sürdürüyor. Yine göreve gelir gelmez ilçemizde eğitim gören öğrencilerin daha sağlıklı ve güvenli ortamlarda spor yapabilmeleri amacıyla ‘30 Okula 30 Yeni Halı Saha’ projesini başlattık ve uygun alanı olan okullarımıza FIFA normlarına uygun 30 yeni halı saha kazandırdık. Kısacası spor kulübümüzün faaliyetleriyle, Karatay Yaz Spor Okullarıyla, Kent Konseyi Gençlik Meclisi Yaz Okuluyla, ilkokul ve ortaokullar arası dostluk ve kardeşlik futbol turnuvaları ve daha birçok projemizle belediye olarak; geleceğimizin gerçek sahipleri çocuklarımızın, gençlerimizin ve sporcularımızın gelişimine katkı sunmaya devam ediyoruz” dedi. “Kapalı tenis kortu, yeni nesil anlayışıyla hayata geçen bir tesis” Açılışı yapılan Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu’nun ilçeye kazandırılan yeni nesil spor merkezlerinden bir tanesi olduğuna vurgu yapan Başkan Kılca, “Yeni tesisimiz, tenise ilgi duyan çocuklarımızı ve gençlerimizi daha güzel ve modern imkanlarda spor yapmalarını destekleyecektir. Kapalı Tenis Kortumuz; 4 bin 600 metrekare arsa üzerinde 3 bin metrekare inşaat alanında inşa edilmiştir. Konya’mızın en büyük kapalı tenis kortu olma özelliğini taşıyan tesisimiz; bodrum, zemin ve 1. kat olmak üzere toplam üç kattan oluşuyor. Tesisimizde; 3 adet kapalı tenis sahası, hakem-antrenör-yönetici odaları, sağlık odası, kafeterya, mutfak ve teras yer alıyor. Bahçede ise; 1 adet açık ayak tenis sahası, 1 adet açık antrenman duvarı ve 29 araçlık da bir otoparkımız bulunuyor. Bu arada, Karatay Yaz Spor Okulları projemize dahil olan çocuklarımızın tenis eğitimleri de bu tesisimizde verilmektedir. Kapalı Tenis Kortu Tesisimizin güncel maliyeti: 75 milyon liradır. Tesisimiz sadece tenis tutkunları için yeni bir mekan değil, aynı zamanda sporun ve rekabetin dostça yaşandığı özel bir merkez haline gelecek. Belediye olarak şehrimizin spor altyapısını daha da güçlendirmeye, çocuklarımızı ve gençlerimizin spor kültürünü zenginleştirmeye, onları farklı spor branşlarıyla tanıştırmaya, Konya’mızda tenisi daha da geliştirmeye, bu güzel spor branşına olan ilgiyi artırmaya ve elbette milli takımımıza Konya’dan daha çok sporcu yetiştirmeye katkı sunmak için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu. “Gençlerimiz, bu modern tesisten yaz-kış faydalanabilecekler” AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, “Temeli atılan tesis tamamlandı ve bugün gençlerimizin hizmetine sunuldu. Emeği geçen belediye başkanımızı ve ekibini kutluyorum. Gerek yaz gerekse de kış şartlarında gençlerimiz ve bu alana ilgi duyan sporcular, modern bu mekanda hizmet almaya başlıyorlar. Şehrin yerel yönetimlerimizce her alanda dönüşümün sağlanması, Konya’mızın marka değerine katkı sunuyor. Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu’nun ilçemize ve şehrimize kazandırılmasında büyük katkıları bulunan Karatay Belediye Başkanımız Hasan Kılca’yı ve ekibini tebrik ediyorum” diye konuştu. “Konya’mız spor ve tesisleşmede önemli bir aşamaya geçti” AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer, Konya ve Karatay’ın her alanda önemli mesafeler kat ettiğine vurgu yaptı. Özer, “Konya bir tarım şehri, bir sanayi şehri, bir kültür ve turizm şehri olmakla birlikte bugün gerçekten bir spor şehri. Bugün Konya Büyükşehir Belediyesi Stadyumu’na bakıyoruz Avrupa’nın bilinen bir takım şehirlerden bile daha güzel bir stadyumu var. Euro Lig maçlarının yapabildiği kapalı spor salonumuz var. Türkiye’nin en gelişmiş Veledrom’u var. Uluslararası organizasyonlar düzenleyebilecek bir alt yapımız var. Bugün belediyelerimiz eliyle yapılan Konya’nın her mahallesine neredeyse spor tesisleri var. Dolayısıyla bugün spor anlamında da tesisler şehrimizin her köşesindeki hemşehrilerimizle gençlerimizle buluştu diyebiliriz. Bugün burada açılışını gerçekleştirdiğimiz Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu’nun Karatay’ımıza ve Konya’mıza hayırlı olmasını diliyor, buradan yetişecek sporcu gençlerimizin ve kardeşlerimizin bizleri uluslararası alanlarda temsil başarılar almasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Baykan da, ülke gençliğinin dijital akımlardan ya da insan sağlığına zarar veren her türlü etkileşimden uzakta kalmasının en büyük ilacının spor olduğunu söyledi. Baykan, “Karatay‘da Kapalı Tenis Kortu’nun yapılmasını ve açılmasını önemsiyorum. Belki hala kendi tozlu dünyasında kalıp da yapacak hiç mi işiniz kalmadı, Karatay’da tenis kort mu yaptınız diye eleştirenler de çıkabilir. Allah onlara selamet versin Allah onlara akıl fikir versin. Bu tesiste çocuklarımızın, gençlerimizin ve kadınlarımızın günlük meşgale ve telaşı içerisinde gelip 1 saatte olsa spor yapıyor olmaları her türlü güzelliğin her türlü değerlendirmelerin üstündedir. Bu vesileyle kendisine bir sporcu olan uzun yıllar amatör futbol oynayan, büyükşehir belediyesinin yıllarca düzenlediği futbol turnuvalarında şampiyonluğu kimseye kaptırmayan takımlarda yer alan Karatay Belediye Başkanımızı kutluyorum, tebrik ediyorum” dedi. “Tesisleşme açısından önemli bir eksiklik giderilmiş oldu” Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’nın önemine değindi. Konya’da belediyelerin vatandaşı kendinden gördüğünü, vatandaşın da belediyeyi, belediye çalışanlarını kendilerinin evlatları olarak gördüğünü vurgulayan Başkan Uğur İbrahim Altay, “Rabbim birlik beraberliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin. Bugün güzel bir tesisin açılışında bulunuyoruz. Her açtığımız tesis şehrimizde yeni bir standart oluşturuyor ve vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek konusunda büyük bir problemi ortadan kaldırıyor. Özellikle tenis konusunda son dönemde bir taraftan gençlerimiz bir taraftan da ortaya yaş üstündeki vatandaşların çok yoğun bir talebi var. İlçelerimizde özellikle tenis kortlarına neredeyse randevu bulunamıyordu. Tenisin bir algısı var zengin sporu diye ama aslında vücudu en çok çalıştıran ve gençlerimizin fiziksel gelişiminde en çok katkı sunan sporlardan birisi. Bu manada Karatay Belediyemizin yapmış olduğu bu tesisin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda emeği geçen Karatay Belediye Başkanımız Hasan Kılca ve ekibine teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. “Bu güzel hizmet; sağlığa ve dayanışmaya vesile olacak” Karatay Belediyesi’nin kısa sürede Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu’nu tamamlayarak hizmete açmasının kıymetli olduğunu belirten Konya Valisi Vahdettin Özkan, söz konusu çaba dolayısıyla Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca’yı tebrik etti. Vali Özkan, “Karatay Belediye Başkanımız, ekibiyle beraber çok kısa bir sürede böyle bir tesisi ortaya koyup mahallemize bu güzel hizmeti sağlık sağlığa, motivasyona ve dayanışmaya vesile olacak tesisi kısa zamanda inşa etmiş oldu. Bu vesileyle Karatay Belediyemize çok teşekkür ediyorum. İnsanlarımız arasındaki dayanışmayı, motivasyonu ve iletişimi arttıracak bu sportif aktivitelerin her tarafa yaygınlaştırılmasıyla şehirdeki kültürel değerlerin muhafazası gelecek nesillere aktarılması adına önemli bir mecra oluyor. Beden ve ruh sağlığı için kullanıldığı gibi aynı zamanda toplumsal dayanışma ve gelişme için de bir mecra olduğunu ifade etmek istiyorum. İnşallah bütün mahallelerimiz bu tesisten en güzel bir şekilde istifade edecektir ve bu faaliyetlerin devletimiz, hükümetimiz ve bakanlıklarımızla beraber belediyelerimizin de aktif olarak bu işin içinde olması hatta bu işin öncülüğünü yapması, vatandaşlarımız açısından hem kıymetli bir değerdir. Şehir kültürünün daha iyi ve yerleşik hale gelmesi, şehir kimliğinin oluşması ile şehirde mukim olan her bir vatandaşımızın kendisini ve çevresini geliştirmesi çerçevesinde bu alt yapının kıymetli olduğunun altını çizmek istiyorum. Tesisin hayra, berekete ve sağlığa vesile olmasını diliyorum” diye konuştu. Protokol konuşmalarının ardından Karatay Belediyesi Kapalı Tenis Kortu’nun açılışı, dualar eşliğinde gerçekleştirildi. Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından protokol üyeleri, tesisi inceleyerek bilgi aldı. Programa; Konya Valisi Vahdettin Özkan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, AK Parti Konya Milletvekilleri Mehmet Baykan ve Mustafa Hakan Özer, Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, Konya Gençlik ve Spor İl Müdürü Birdal Öztürk, Konya İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Mehmet Koç, Karatay Kaymakamı Cengiz Ayhan, Karatay İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Sağdıç, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (TASKK) Genel Başkan Yardımcısı ve Konya ASKF Başkanı Remzi Ay, AK Parti Karatay İlçe Başkanı Mehmet Genç, BBP MKYK Üyesi Kazım Birtane, AK Parti Karatay İlçe, İlçe Kadın ve Gençlik Kolları yönetimleri, Karatay Belediyesi Meclis Üyeleri, muhtarlar ve vatandaşlar katıldı.
İzmir Kasapoğlu, NATO Liderler Zirvesi ve Türkiye’nin öncelliklerini anlattı Önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Muharrem Kasapoğlu, ’NATO Meclis Başkanları Zirvesi ve Liderler Zirvesi’nin genel görünümü, küresel güvenlik mimarisinin sorunları, Türkiye-ABD ilişkileri, Ukrayna’da devam eden savaş, terörle mücadele ve Gazze’de devam eden insanlık katliamı gibi konuları kaleme aldı. AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Muharrem Kasapoğlu, ‘75th NATO Leaders’ Summit and Türkiye’s priorities’ (75. NATO Liderler Zirvesi ve Türkiye’nin Öncelikleri) isimli makalesi İngilizce yayın yapan Hürriyet Daily News’te yayınlandı. Kasapoğlu, 10-11 Temmuz tarihlerinde Washington’da gerçekleştirilen NATO Liderler Zirvesi ile ilgili şunları yazdı: “75. NATO Liderler Zirvesi, 10-11 Temmuz tarihlerinde Vaşington’da gerçekleştirildi. Son iki senedir zirvenin hemen öncesinde NATO’nun Parlamenter boyutunu da temsil eden NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) öncülüğünde NATO Meclis Başkanları Zirvesi de düzenleniyor. NATO Meclis Başkanları Zirvesi, liderler ve milletvekilleri aracılığıyla istişare ve fikir alışverişleri yapılmasına imkan sağlıyor. Bu yılki NATO Meclis Başkanları Zirvesi’nde en önemli konu, Ukrayna’da devam eden savaştı. Ukrayna’ya kesintisiz, uzun vadeli destek sağlanması ve daha adil bir külfet paylaşımı için mali taahhütlerin oluşturulması vurgulandı. Özellikle ABD, İngiltere, Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri bu konulara odaklandı. NATO’nun caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin artırılması ve mali yük paylaşımı da zirvenin öncelikli konularındandı. 2014 yılından bu yana, NATO ülkelerinin GSYİH’lerinin yüzde 2’sinin savunma harcamalarına ayrılması hedefi gündemdeydi ve bu hedef, Ukrayna’daki savaşın ardından daha da önem kazandı. Üye ülkelerin savunma harcamalarını artırdığı görülüyor. Ülkemizin de 2024 yılında yüzde 2,09’luk bir savunma harcamasına ulaşacağı öngörülüyor.” "Bir çok alanda büyük felaketlerle karşı karşıyayız" Dünyadaki güvenlik sorunlarına değinen Kasapoğlu, “Küresel güvenlik mimarisi, Ukrayna’daki savaş, İsrail’in Gazze’deki insanlık dramı ve terörizm gibi asimetrik tehditlerle sarsılmaya devam ediyor. Üçüncü yılında olan Ukrayna’daki savaşın ana dinamikleri ve stratejik çıkmazları gözler önünde. Ukrayna ve Gazze’deki savaşların yanı sıra Suriye ve Sudan’daki çatışmalar, Yemen ve Kızıldeniz’deki gelişmeler küresel istikrar açısından endişe verici. İklim krizlerinden çevre sorunlarına, düzensiz göçten iç çatışmalara ve uluslararası hukukun hiçe sayıldığı insanlık dışı uygulamalara kadar birçok alanda büyük felaketlerle karşı karşıyayız. Mevcut uluslararası düzen, bu küresel sorunlara çözüm olamazken, dünya daha da parçalanmış ve çok kutuplu bir yapıya doğru ilerliyor. Terörizm tehdidi, birçok ülkenin barış ve huzur içinde yaşamasını engelliyor. Türkiye, yaklaşık 40 yıldır PKK terör örgütü ile mücadele içerisinde ve bu mücadele bugün de PKK/PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı sürüyor” ifadelerini kullandı. "F-16 tedarik süreci de olumlu bir şekilde sürüyor" Makalesinde Türkiye-ABD ilişkilerini ele alan Kasapoğlu, “Küresel güvenlik mimarisinin merkezindeki konular, Türkiye-ABD ilişkilerinin de merceğinde yer alıyor. Türkiye-ABD Dostluk Grubu Başkanı olarak, 5 Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirilecek ABD Başkanlık seçimlerinde kim başkan olursa olsun, Türkiye-ABD ilişkilerinin daha pozitif bir ivme kazanması gerektiğine inanıyorum. İkili ilişkilerde daha güçlü bir olumlu bakış açısına sahibiz ve Türkiye ile ABD arasındaki üst düzey diyaloğun devam ettiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Hem bölgemizde barışın sağlanması hem de Ukrayna, Gazze, Sudan ve diğer çatışmaların durdurulması noktasında birlikte hareket ettiğimizde ciddi bir etki meydana getireceğimize inanıyoruz. ABD, savunma sanayii alanında birinci ticaret ortağımız olmaya devam ediyor. Savunma ve havacılık ihracatımız, 2020 yılında 784 milyon dolar iken, 2021 yılında 1,12 milyar dolara yükseldi. Bu rakam, 2022 yılında 927 milyon dolar olarak kaydedildi. Öte yandan, ABD’den savunma ve havacılık ithalatımız, 2020 yılında 2,2 milyar dolar iken, tek taraflı yaptırımların etkisiyle 2021 yılında 1,3 milyar dolara, 2022 yılında ise 1,08 milyar dolara geriledi. Tüm sektörleri düşündüğümüzde, ABD, 2023 yılında en fazla ihracat yaptığımız ikinci, en fazla ithalat yaptığımız beşinci ülke oldu. İkili ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması yönünde ortak hedefimiz mevcut. Milli Savunma Bakanlığımızın F-16 tedarik süreci de olumlu bir şekilde sürüyor. Türkiye’deki ortak üretimin artırılması yönündeki müzakereler devam ediyor. F-16 tedarik sürecimizi, ABD Kongresi’nin Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun kaldırılması yönünde önemli bir adım olarak görüyoruz. Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının müttefik dayanışmasına aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bugün Türkiye olarak, KAAN isimli 5. nesil savaş uçağını kendimiz üretiyoruz ve 2028 yılından itibaren Hava Kuvvetlerimize teslim etmeyi planlıyoruz; ancak Türkiye’nin F-35 programının dışında tutulmasının ortaklık ruhuna aykırı olduğunu yineliyoruz” şeklinde kaleme aldı. "NATO’yu asla işlevini yitirmiş bir örgüt olarak görmüyoruz" Türkiye’nin NATO’daki rolü ve ittifakın güçlendirilmesi konularına da değinen Kasapoğlu, “NATO’nun daha da güçlendirilmesi, ABD ile üzerinde yoğun bir şekilde çalışmamız gereken ortak bir hedef olarak öne çıkıyor. NATO’yu asla işlevini yitirmiş bir örgüt olarak görmüyoruz. Tam tersine NATO, hem ABD hem de Türkiye için transatlantik güvenliğinin sağlanmasında odak noktası ve ana güvenlik sağlayıcısı konumunda olmaya devam ediyor. Vaşington Zirvesi, müttefikler arasındaki dayanışmayı güçlendirme fırsatı sundu. Özellikle müttefikler arasındaki savunma ticaretine yönelik tüm kısıtlamaların kaldırılmasının takipçisi olacağız. Bu tür kısıtlamaların devam etmesi, liderler düzeyinde alınan diğer kararlarla çelişmektedir. AB’nin savunma sanayii yeteneklerini geliştirmeye yönelik yeni stratejilerin NATO’nun çabalarının yerini almaması gerekir. Müttefiklerin ortak savunma hedeflerinin belirlenmesi NATO’nun temel sorumluluklarından biridir ve öyle de kalmalıdır. NATO içerisinde iki kanatlı ve ayrı şekilde ilerleyen savunma planlama süreçlerine sahip olunması büyük bir hata ve kaynak israfı olacaktır. Transatlantik savunma sanayii, ABD, Türkiye, Birleşik Krallık, Kanada ve Norveç gibi AB üyesi olmayan müttefikler olmadan görece küçük bir değere sahiptir. AB üyesi müttefikler NATO’nun savunma harcamalarının yaklaşık yüzde 20’sini temsil ederken, NATO’nun savunma harcamalarının yüzde 80’ini AB üyesi olmayan NATO müttefikleri sağlamaktadır. Zirvede; Türkiye’nin, NATO’nun tek güvenlik şemsiyesi olduğu yönündeki bakışını destekler nitelikte bazı ülkelerin kendi aralarında veya NATO dışında geliştirdikleri müşterek projelerin NATO’nun savunma planlama sürecine uygun yapılmaları kararlaştırıldı. Bu karar bizim için önemli bir kazanımdır” diye yazdı. Kasapoğlu, Ukrayna-Rusya savaşı konusunu makalesinde şu şekilde paylaştı: “Dünya gündemini meşgul eden bir diğer önemli konu olan Rusya ile Ukrayna arasında devam eden ve üçüncü yılına giren savaş, transatlantik bölgesinin güvenliğini pek çok boyutuyla derinden etkilemeye devam etmektedir. Ukrayna’da uzun vadeli bir savaşın ortaya çıkardığı bölgesel ve küresel güvenlik risklerine dikkat etmemiz gerekmektedir. Bu savaşın devam ettiği takdirde, iki ülke arasındaki bir savaştan çıkarak daha geniş bir coğrafyaya yayılma ve Batı ile Rusya arasındaki bir savaşa dönüşme riski bulunmaktadır. Bu nedenle zirvenin en önemli konusu bu savaştı. Liderler ve meclis başkanları, Ukrayna’daki savaşı ele aldılar. Bazı ülkelerin gündeminde sadece Ukrayna vardı. Müttefikler, gelecek yıl boyunca Ukrayna’ya 40 milyar dolardan fazla askeri yardım sağlayacaklarını onaylarken, NATO’nun Ukrayna’ya sağlanan doğrudan nakdi olmayan katkıları da bu yardımlar içinde tanıması Türkiye için önemli bir sonuç oldu. Türkiye, zorlu bir coğrafyada yer almasına rağmen, çevresindeki istikrarsızlıklara ve Orta Doğu’daki krize rağmen Ukrayna’ya stratejik destek sağlamaya devam ediyor. Bu durumu tüm muhataplarımıza açık bir şekilde ifade etme fırsatı bulduk. Türkiye, Kırım’ın ilhakı dahil olmak üzere, Rusya’nın Ukrayna topraklarını ilhakını hiçbir zaman tanımamıştır. Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğimiz tam anlamıyla devam etmektedir. Bilhassa, Ukrayna ile güçlü bir savunma sanayi iş birliğimiz bulunmaktadır. Özellikle savaşın ilk dönemlerinde bu iş birliğimizin meyvesini verdik ve Bayraktar TB2 SİHA’larımız Rusya’nın kara saldırılarının engellenmesini sağladı. Karadeniz Tahıl Girişimimiz, milyonlarca insanın açlıktan kurtulmasına yardımcı olurken, diplomasinin başarabileceği şeylerin dikkate değer bir örneğini sundu. Karadeniz’de ticari gemilerin güvenliği bizim için öncelikli olmaya devam ederken, barışın diplomasi masasında kazanılacağına dair umudumuzu sürdürüyoruz. Uluslararası toplum olarak, savaşın diplomatik yollarla sona erdirilmesine yönelik ciddi alternatifler üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Savaşın kazananı olmayacağına ve adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz.” "Terörizmle mücadelede müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz" Türkiye’nin PKK/YPG/PYD, DHKP/C, FETÖ, DEAŞ, El-Kaide gibi çeşitli terör örgütleriyle eş zamanlı mücadelesine vurgu yapan Kasapoğlu, NATO müttefiklerinden bekledikleri desteği şu şekilde ifade etti: “Zirve sonuç beyannamesinde, terörizmle mücadele, NATO’nun karşı karşıya olduğu ikinci büyük tehdit olarak kayda geçti. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Türk yetkililer, ülkemizin bu konudaki hassasiyetini ve beklentilerini tekrar gündeme taşıdı. Terörle mücadelede ortak çabaların artırılmasının önemini bir kez daha vurguladık. Terörizm, küresel güvenlik mimarisinin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olmaya devam ediyor. NATO’nun iki temel tehditten biri olarak gördüğü terörizmle mücadeledeki gayretlerin artırılması, uluslararası barışın sağlanması için elzemdir. Türkiye, PKK/YPG/PYD, DHKP/C, FETÖ, DEAŞ, El-Kaide gibi çeşitli terör örgütleriyle eş zamanlı olarak mücadele etmektedir. Bu mücadele, hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve temel hak ve özgürlükleri koruyarak yürütülmektedir. Türkiye, müttefiklerini savunma taahhüdüne sonuna kadar bağlıdır ve ittifak dayanışması çerçevesinde sorumluluklarını her zaman yerine getirmektedir. Ancak dayanışma, sadece Türkiye’nin değil, tüm müttefiklerin dahili gereken bir ilkedir. Bazı müttefiklerimizin, özellikle PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG/PYD ile kurdukları ilişkileri gözden geçirmeleri gerekmektedir. Türkiye’nin karşı karşıya olduğu terör tehdidi, tüm NATO üyeleri tarafından dikkate alınmalıdır. Bir müttefik ülkeye yönelik terör tehdidi, ittifak ruhuna uygun olarak tüm müttefiklere yönelik bir tehdit olarak görülmelidir. Bazı müttefik ülkelerin terör örgütlerine eğitim, silah ve diğer yardımları sağlaması kabul edilemez; bilhassa YPG/PYD’ye sağlanan yardımların Türkiye’ye karşı kullanıldığı açıktır. Türkiye, DEAŞ ve El-Kaide’ye karşı yürüttüğü operasyonları kararlılıkla sürdürmektedir. DEAŞ’ın Irak ve Suriye’de yenilgiye uğratılmasında en büyük pay Türkiye’ye aittir. Türkiye, DEAŞ’a karşı etkin bir şekilde mücadele etmiş ve 4 bin 500 teröristi etkisiz hale getirmiştir. Sonuç olarak, NATO’nun belirlediği iki temel tehditten biri olan terörizmle mücadelede müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz. Müttefiklik hukuku bunu gerektirir.” İsrail’in saldırganlığının daha geniş bir coğrafyaya yayılma riski olduğunu yazan Kasapoğlu, makalesinde şu ifadelere yer verdi: “İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, bölgesel ve küresel gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Netanyahu Hükümeti’nin Gazze’de soykırım boyutlarına varan katliamı, zirvede belki de en fazla gündemde olması gereken konuyken, sadece ülkemiz ve İspanya gibi az sayıda ülkenin gündemindeydi. İsrail’in sivillere yönelik ayrım gözetmeyen saldırıları sonucu 37 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti ve bu sayı her geçen gün artmaya devam ediyor. Türkiye olarak, adil bir barış adına atılan her adımı destekliyoruz. Kalıcı bir ateşkesle akan kanın durdurulması, rehinelerin serbest bırakılması, insani yardımın kesintisiz olarak Gazze’ye ulaştırılması ve İsrail güçlerinin Gazze’den çekilmesi başlıca önceliklerimizdir. Ancak bu yönde yapılan girişimlerin etkisiz kaldığını görüyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları uygulanmamakta, Uluslararası Adalet Divanı kararları görmezden gelinmekte ve Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısı tehdit edilmektedir. İsrail’in saldırganlığının daha geniş bir coğrafyaya yayılma riski de vardır. Kalıcı bir ateşkesin tesis edilmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen kararın hayata geçmesini temenni ediyoruz. Kalıcı bir çözümün, 1967 sınırları dahilinde başkenti Kudüs olan egemen bir Filistin devletinin kurulmasından geçtiğine inanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak, tüm kurumlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla Filistin’in yanında olmaya devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, İsrail yönetiminin NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir. Filistin topraklarında sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde işbirliği yapılması yönündeki girişimleri Türkiye asla onaylamayacaktır.” Son olarak Kasapoğlu makalesinde şunları yazdı: “Bugün müttefiklerin karşı karşıya olduğu tüm sorunlar, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren sınamalar olmaya devam etmektedir. Ukrayna’daki savaş, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki gelişmeler ve terörle mücadele NATO’nun gündeminde yer alırken, Türkiye için de önceliklidir. NATO Zirvesi’nde terörle mücadeleye geniş bir perspektifle bakılması ele alınırken, Türkiye terörle en fazla mücadele eden müttefik konumundadır. NATO’nun en önemli gündem maddesi olan kuzeyimizdeki savaşın bir an önce sona ermesi için çaba sarf etmeye devam edeceğiz. Rusya-Ukrayna savaşına adil bir çözüm bulunması ve bu savaşın diplomasi masasında sonlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye, hem Rusya hem de Ukrayna ile konuşabilen tek ülke olarak barışı sağlama yönündeki gayretini tüm dünyaya ispatlamıştır. Türkiye’nin küresel barışı sağlama misyonu her daim devam edecektir. Ortadoğu’da ve bulunduğumuz bölgede barışın sağlanmasının, küresel barışın anahtarı olduğuna inanıyoruz ve bu yönde gereken her türlü adımı atmaktan çekinmiyoruz”