EKONOMİ - 18 Ağustos 2008 Pazartesi 12:48

Türkiye "iş kazalarında" Avrupa'da birinci sırada

A
A
A
Türkiye "iş kazalarında" Avrupa'da birinci sırada

İş kazalarının alınacak tedbirlerle iş cinayeti olması engellenebilir.

Makine Mühendisleri Odası (MMO) Gaziantep Şube Başkanı Ali Peri, Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada ise yedinci sırada olduğunu belirterek, "Türkiye'de artık iş kazası yoktur, iş cinayeti vardır ve bu cinayetler alınacak tedbirlerle önlenebilir" dedi.

İş sağlığı ve güvenliği konusunun; işletmelerde üretimin güvenliğini sağlamak, insan ve çevre sağlığına zarar verecek koşulları ortadan kaldırmak, verimliliği artırmak, iş yerlerindeki olumsuz koşullardan,

iş kazalarından ve meslek hastalıklarından çalışanları korumak için yapılan tüm çalışmaları kapsadığını ifade eden Peri, ancak iş sağlığı ve güvenliği konusuna verilen önemin ülkeden ülkeye değiştiğini,

ayrıca ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile toplumu oluşturan bireylerin eğitim, kültür ve bilinç düzeylerinin de iş sağlığı ve güvenliğine doğrudan etkili olduğunu söyledi.

Peri, gelişmiş ülkelerin yasal önlemlerle, toplumsal eğitim ve bilinçlendirme ile sorunun çözümü yönünde oldukça mesafe katettiğini belirterek, "Oysa bizim gibi sanayileşmesini tamamlayamamış, sanayi ve üretim kültürünü geliştirememiş, denetim sistematiklerini yeterince oluşturamamış ülkelerde ise yara kanamaya devam etmektedir.

Özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma politikalarıyla her türlü güvenlik ve güvencelerden yoksun kayıt dışı işçilik ve çocuk işçi çalıştırmayla iş kazaları ve meslek hastalıklarının boyutu gün geçtikçe artmaktadır.

İş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada yedinci olmamız ve ardı ardına İstanbul, Tuzla'da yaşanan iş kazaları konunun önemini ciddi bir şekilde su yüzüne çıkarmıştır" şeklinde konuştu.

Sorunun köklü çözümü için iş sağlığı ve güvenliği üzerine çeşitli tedbirlerin alınması gerektiğini kaydeden Peri, "İş mevzuatı, ekseni 'insan' olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.

İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili ulusal politikaların oluşturulmasında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı ilgili meslek odaları, Türk Tabipler Birliği (TTB), Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve sendikaların katılımı sağlanarak bu konuda alınacak kararlar çalışma yaşamına yansıtılmalıdır.

'İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası' TMMOB, TTB, TBB, sendikalar ve üniversitelerin görüşleri ile uluslararası standart ve normlar dikkate alınarak düzenlenmelidir.

İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri bütün iş yerlerini ve tüm çalışanları kapsamalıdır. İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler, sektör ve kurum farkı gözetmeksizin tüm iş yerleri için geçerli olmalıdır.

'İş Güvenliği Mühendisliği' kavramı tanımlanmalı ve iş yerlerine iş güvenliği mühendisi çalıştırma zorunluluğu getirilerek çalışma koşulları yeniden
düzenlenmelidir. İş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimine önem verilmeli, bu konuda eğitim almamış çalışana işbaşı yaptırılmamalıdır.

İş sağlığı ve güvenliği konusunda işbirliği, koordinasyon ve danışma hizmetlerinin sağlanması için ilgili meslek örgütleri, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin katılımıyla bir koordinasyon mekanizması oluşturulmalıdır.

İş sağlığı ve güvenliği alanındaki hizmetler kamusal bir hizmet olarak algılanmalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda çalışma koşulları
ve bu koşullar arasındaki nedensel ilişkileri araştıracak, bilimsel araştırma yapacak araştırma ve geliştirme kurumları oluşturulmalıdır.

İş sağlığı ve güvenliği önlemleri işyeri mekanı, teknoloji, üretimde kullanılan hammadde, üretilen ürün gibi konular daha proje aşamasında planlanmalıdır.

Üretim sürecinde kullanılan ekipmanlar ve kişisel koruyucular iş sağlığı ve güvenliği standart ve mevzuatına uygun üretilmelidir. Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, kayıt dışı ekonomi kayıt altına
alınmalıdır.

Meslek hastalıklarına ilişkin çalışmalar geliştirilmeli, meslek hastalıkları hastaneleri işlevine uygun olarak yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Ucuz iş gücü olarak görülen kadın ve çocuk işçilik konusundaki tüm olumsuz uygulamalar kaldırılmalıdır" açıklamasını yaptı.

Peri, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için iş yerlerinde "önce insan, önce sağlık, önce iş güvenliği" anlayışının yerleşmesinin çok önemli olduğuna dikkat çekerek tüm süreçlerde önceliğin iş sağlığı ve güvenliği olması gerektiğini söyledi.

"Türkiye'de artık iş kazası yoktur, artık iş cinayeti vardır ve bunlar önlenebilir" diyen Makine Mühendisleri Odası (MMO) Gaziantep Şube Başkanı Ali Peri, "Ortak amacımız, çalışanların yaşam kalitelerinin artırılması, işletmelerin üretime devam edip ayakta kalması ve Türkiye'nin verimlilik düzeyinin yükseltilmesidir.

İş sağlığı ve güvenliği alanındaki sorunların çözümünde, ortak amaç için taraflar olarak birlikte çalışmalı, huzurlu, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamını birlikte oluşturmalıyız" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de kumpirden zehirlenme iddiasına tutuklama İzmir’in Buca ilçesinde kumpir yedikten sonra hastaneye kaldırılan ve hayatını kaybeden kişinin ölümüne ilişkin gözaltına alınan işletme sahibi tutuklandı. Olay, 28 Aralık günü Buca ilçesi Forbes Caddesi’nde bulunan bir kumpircide meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, işletmeden kumpir yedikten sonra fenalaşan Bahar Zeyrek, annesi Servet Polat ve 11 yaşındaki oğlu Gökhan Zeyrek, aynı gün kusma ve ishal şikayetiyle gittikleri Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki tedavilerinin ardından evlerine döndü. Olayıdan 2 gün sonra anne Servet Polat evin tuvaletinde ölü bulundu. Aile ise işletmeden şikayetçi oldu. Salmonella virüsü bulundu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Servet Polat’ın ailesinin şikayeti üzerine soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında yürütülen çalışmalarda, işletme sahibi N.D’nin iş yerinde kumpir yiyen başka kişilerin de zehirlenme belirtileri göstererek hastanelere başvuruda bulundukları belirlendi. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve olay yeri inceleme ekiplerince, işletmede yiyecek hazırlanmasında kullanılan malzemelerden alınan numune örneklerindeki ilk incelemede salmonella virüsü bulunduğu öğrenildi. Tutuklandı Olayla ilgili soruşturma kapsamında iş yeri sahibi N. D., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan tutuklandı.
Ankara Bakan Fidan: "İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki silahlı terör örgütleri ile mücadelede iş birliğine dikkati çekerek, “İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriye’deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile bakanlıkta düzenledikleri ortak basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 3+3 formatında gerçekleşen görüşmede uzun bir çalışma toplantısı gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Fidan, Suriye’de savunmadan, güvenlikten, terörle mücadeleden, tarım, sağlık, enerji, ulaştırma gibi birçok alanda atılması gereken adımların olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifleriyle oluşturan bir koordinasyon mekanizmasının olduğunu hatırlatan Fidan, iç hazırlıkların yapıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Hem uluslararası aktörlerle görüşüyoruz hem değerli meslektaşım ve ekibiyle. Tabii kendilerinin daha şurada bir aydan biraz fazla oldu Suriye’nin yeni devletinin kendisini yeniden inşa etmesi, özellikle bürokratik organları ve uluslararası muhataplık düzeyine çıkması biraz zaman alacak. Biz bu sürede aşamalı olarak yani en basitinden en karmaşığına kadar yapılabilecek konuları uygun zaman diliminde yapmak konusunda irade beyanında bulunduk, kendileri de bu konuyu memnuniyetle kabul ettiler. Şu anda Türkiye’nin gerek kamu kurumlarıyla gerek özel kurumlarıyla STK’larla hem dayanışma hem yardım hem de ticaret konuları neyi gerektiriyorsa bu konudaki iş birliği devam edecek. Tabii ki her şey mükemmel olmayacak. İlk etapta dediğim gibi büyük bir yıkımla karşı baş başa kalmış bir devlet var. Milyonlarca insan yerinden edilmiş durumda, onların geri dönmesiyle başlayacak bir ekonomik hayat, bir sosyal hayat var. Bunların zaman içerisinde inşallah hayata geçmesini umuyoruz. Önemli olan tekrar altını çiziyorum, bizim bıkmadan usanmadan bu hedefe doğru sistemli bir şekilde, profesyonel bir şekilde çalışmamız. Terörle mücadele konusunu da güvenlik konusunu da tabiatıyla konuştuk. DEAŞ konusu, PKK konusu, YPG konusu. Özellikle DEAŞ ile mücadele konusunda neler yapılması gerekiyor, o konuda kendileriyle görüş alışverişinde bulunduk. İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var. YPG konusu özellikle kendilerinin çok yakından ilgilendiği bir husus, o konuda da görüşlerimizi karşılıklı paylaştık." "Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik" İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlandığına dair haberlere ilişkin, Türkiye olarak ateşkes sürecine destek verildiğini dile getiren Bakan Fidan, "Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik. Çünkü oradaki soykırımın, zulmün, açlığın, sefaletin, imkansızlığın, yıkımın bir an önce durması gerekiyor. Bu sadece bir insanlık dramı suçu değil, aynı zamanda bölgemizin tamamını ateşe atan bir olay. Bunun durması tabii ki önemli bir adım ve bundan sonra yaraların sarılması gerekiyor. İnsani yardımların bir an önce başlaması, yerinden edilmiş ve şu anda köşelere sıkıştırılmış 2 milyona yakın insanın yıkılmış da olsa evlerine, arazilerine dönmesi gerekiyor. Bunların gece gündüz devam eden hava saldırılarından artık emin olması gerekiyor. Katliamın durması gerekiyor. Bu konuda atılacak her türlü adımı, Türkiye olarak biz destekliyoruz" dedi. “Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başından beri özellikle olayın insani boyutunun altını çizdiğini hatırlatan Fidan, "Bu, tabii ki belli güçler tarafından sürekli ertelendi, ötelendi. Çünkü anlı şanlı birçok uluslararası aktörün esas itibarıyla yaptığı birçok diplomatik faaliyetin gerçekte İsrail’in operasyonlarına zaman kazandırmak olduğunu bütün uluslararası toplum gördü. Ne oldu? 50 bine yakın insan çoğunluğu kadın ve çocuk katledildi. İnsanlığın onuru çiğnendi, uluslararası sistem öldüğünü ve defnedildiğini ilan etti. Batılıların yıllardır biriktirdikleri ne kadar meşruluk, ahlaki üstünlük, erdem gibi alanlar varsa hepsi yerle bir oldu. Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü. Sadece İsrail askeri hedeflerine ulaşabilsin diye" ifadelerine yer verdi. “Bu denklemden çıkmanın tek yolu iki devletli çözüm” İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğünü de tehdit ettiğini aktaran Fidan, "İsrail yayılmacılığı bu haliyle herkese tehdit teşkil etmekte. Kendi güvenliğini sağlamak için birçok ülkeyi güvensiz kılıyor. Yıllardır da bu durum böyle. Bu denklemden çıkmanın, herkesi güvenli ve huzurlu yapmanın tek yolu, eğer kabul edilirse iki devletli çözüm ve herkesin belli bir sınıra razı olması. Dolayısıyla bu noktadaki çabalarımız devam edecek. İnşallah önümüzdeki dakikalar içerisinde resmi olarak ateşkes ilan edilir, biz de yeni bir iyi haber almış oluruz" diye konuştu. “Suriye hiçbir şekilde özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemelidir” Suriye’de bulunan farklı silahlı grupların faaliyetlerine son verdirmeyi amaçladıklarını belirten Şeybani de, “Biz Suriye’yi kurtardıktan sonra bu varlıkların olmasına gerek yok. Biz her zaman olduğu gibi şunu taahhüt ediyoruz, Suriye hiçbir şekilde özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemelidir. Demokratik Suriye Güçleri de Suriye’nin kuzey doğusunda yer almaktadır. Biz istiyoruz ki bölgenin tekrardan merkezi hükümet egemenliği altına girmesi ve Arap kimliğinin iade edilmesi için çalışmaktayız. Merkezi Şam yönetiminin tüm ülkede hakim olmasını istiyoruz” dedi.