DÜNYA - 10 Temmuz 2024 Çarşamba 18:00 | Son Güncelleme : 10 Temmuz 2024 Çarşamba 18:04

Stoltenberg: "Tüm müttefikler, Ukrayna’nın üye olması konusunda hemfikir”

A
A
A

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, yeni bir müttefiki davet etmek için tüm üye ülkelerin oybirliği ile anlaşması gerektiğini belirterek, "Tüm müttefikler, Ukrayna’nın üye olması konusunda hemfikir” dedi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ABD’nin başkenti Washington’da NATO Liderler Zirvesi öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. NATO ittifakının 75. yılını kutluyor olması ve alınacak kararlar vesilesiyle Washington Zirvesi’nin tarihi bir zirve olacağını vurgulayan Stoltenberg, "Ukrayna konusunda müttefiklerin 5 unsurdan oluşan önemli bir paketi kabul etmelerini bekliyorum. Bunlardan biri Ukrayna’ya güvenlik yardımı ve askeri eğitim sağlamak için bir NATO Komutanlığı kurulacak olması. Bu, Ukrayna’ya desteğimizi sürdürme konusunda uzun vadeli bir taahhüt. Hava savunma dahil acil askeri destek ve NATO müttefikleri ile Ukrayna arasında yeni ikili güvenlik anlaşmalarına ilişkin yeni duyurular olacak. Son olarak, Ukrayna güçleri ile NATO güçleri arasında tam birlikte çalışabilirliği sağlamak için Polonya’da yeni bir eğitim ve havacılık merkezi de dahil olmak üzere yapılması gerekenleri ileri noktaya taşıyacağız” dedi.

Bu 5 unsurun Ukrayna’nın ittifaka üyeliği için güçlü bir köprü oluşturacağını ifade eden Stoltenberg, Washington zirvesinde müttefiklerin Ukrayna’nın NATO üyesi olacağına ilişkin taahhütlerini de yenilemelerini beklediğini kaydetti. Stoltenberg ayrıca, NATO ittifakının Polonya’da yeni bir balistik savunma sahasının oluşturulacağını duyurdu.

“ABD’nin güçlü bir NATO müttefiki olarak kalmasını bekliyorum”

ABD’de bu yıl yapılacak başkanlık seçimlerinin NATO’ya muhtemel etkisine ilişkin bir soruya cevap veren Stoltenberg, ABD seçimlerinin sonuçları ne olursa olsun ABD’nin güçlü bir NATO müttefiki olarak kalacağına inandığını söyledi. Stoltenberg, “Bunun üç sebebi bulunuyor. Birincisi, NATO’nun güçlü olması ABD’nin güvenlik menfaatlerine hizmet eder. NATO, Avrupa için faydalı olduğu kadar ABD için de faydalıdır ve ABD’yi daha güçlü ve daha güvenli kılmaktadır. ABD, diğer büyük güçlerin sahip olmadığı bir şeye sahip. Bu da 30’u aşkın dost ve müttefiktir. Rusya buna sahip değil. Çin buna sahip değil. ABD, NATO’ya sahip ve bu ABD’yi daha güçlü kılıyor. ABD’nin güçlü bir müttefik olarak kalacağına inanmamın arkasında yatan ikinci sebep ise ABD’de NATO’ya yönelik geniş çaplı bir partiler üstü desteğin olmasıdır. Şu anda yeni kamuoyu yoklamaları, Amerikalı seçmenler arasında ve aynı zamanda ABD Kongresi’nde NATO’ya geniş destek olduğunu gösteriyor. Bugün ilerleyen saatlerde Senato’ya gideceğim. ABD Kongresi’nde NATO’ya güçlü bir partiler üstü destek söz konusu. Üçüncüsü ise eski Başkan Trump’ın ve diğerlerinin NATO’ya yönelik başlıca eleştirisinin NATO karşıtı olmamasıdır. Bu eleştiriler, NATO müttefiklerinin NATO’ya yeterince harcama yapmamasına yönelik olmuştur. Fakat bu son yıllarda gerçekten değişti ve Avrupa’dan Kanada’ya ittifak genelinde savunma harcamalarında dramatik bir artış gördük. Şu anda rekor sayıda müttefikin savunma harcamaları, yüzde iki hedefini karşılıyor. Henüz bu hedefe ulaşamayan ülkelerin de yakında yüzde iki hedefine ulaşmaya yönelik net planları var. Bu nedenlerden dolayı, yani ABD’nin güvenlik çıkarlarının güçlü bir NATO’ya sahip olmayı gerektirmesi, NATO’ya güçlü partiler üstü destek ve Avrupalı müttefiklerin savunma yatırımlarını artırıyor olmalarından dolayı bu seçimlerin sonucuna bakılmaksızın ABD’nin güçlü bir müttefik olarak kalmasını bekliyorum” şeklinde konuştu.

“Herhangi bir müttefike yönelik yakın bir askeri tehdit görmüyoruz”

Ukrayna’daki çatışmanın yayılma ihtimaline ilişkin bir soruya cevabında Stoltenberg, “Herhangi bir NATO müttefikine karşı yakın bir askeri tehdit görmüyoruz. Rusya halihazırda tamamen Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşa odaklanmış durumda. Rusya, Finlandiya ile arasındaki sınırdan birçok kuvveti Ukrayna’ya kaydırmış vaziyette. Bu nedenle de herhangi bir NATO müttefikine karşı yakın bir askeri tehdit görmüyoruz. Elbette, NATO müttefiklerine karşı siber saldırılar, sabotaj ve farklı türden düşmanca eylemler gibi sürekli tehditler görüyoruz fakat doğrudan askeri saldırılar söz konusu değil. Çünkü Rusya fazlasıyla Ukrayna’daki savaşa odaklanmış durumda. Fakat elbette dikkatli olmalıyız, Rusya’nın ne yaptığını daha yakından izliyoruz. NATO müttefikleri ise yoğun bir şekilde yeni savunma kapasitelerine yatırım yapıyor. Ayrıca, şu anda Finlandiya ve İsveç’in üye olması NATO’yu daha güçlü, İsveç ve Finlandiya’yı ise daha güvenli hale getirdi” dedi.

“Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği hakkında güçlü bir mesaj üzerinde çalışılıyor”

NATO üyelerinin Ukrayna’nın NATO üyeliği hakkında güçlü bir mesaj verilmesi konusunu görüştüğünü vurgulayan Stoltenberg, “Bildiğiniz gibi, yeni bir müttefiki davet etmek için tüm müttefiklerin oybirliği ile anlaşması gerekiyor. Tüm müttefikler Ukrayna’nın üye olması konusunda hemfikir fakat bunun ne zaman olacağını tam olarak söylemek için henüz erken. Söyleyebileceğim şey, Ukrayna ile birlikte hareket ettiğimizdir. Ukrayna’yı NATO üyeliğine daha da yaklaştırıyoruz ve bunun için somut eylemlerde bulunuyoruz. NATO’nun bugün kabul edeceği deklarasyonda kullanacağımız dil ve ifadeler de Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği hakkında olacak. Bu aynı zamanda Ukrayna’yı üyeliğe yaklaştırmak için attığımız somut adımlarla da ilgili olacak. Şu anda Almanya’da 700 personelli bir NATO komutanlığımızın olması ve ittifakın doğu kısmındaki merkezlerde eğitim ve güvenlik sistemlerinin sağlanması için çalışmalar yapılacak olması söz konusu. Bu, yaptıklarımız için daha güçlü bir NATO çerçevesi oluşturacak ve Ukrayna’yı üyeliğe yaklaştırmamıza yardımcı olacaktır” diye konuştu.

“NATO müttefiklerine karşı düşmanca eylemlerde artış var”

NATO’nun Rusya’nın müttefik ülkelere yönelik düşmanca eylemlerine nasıl cevap verdiğine ilişkin bir soruya cevap veren Stoltenberg, “Rusya güvenlik servisleri tarafından NATO müttefiklerine karşı düzenlenen düşmanca eylemlerin sayısında son aylarda artış gözlendiğini söyleyebilirim. Bunlar sabotajlar, siber saldırılar, kundaklama girişimleri ve NATO müttefiklerine karşı farklı türden kötü niyetli eylemleri kapsıyor. NATO’nun yaptığı ve yapmaya devam ettiği şey ise her şeyden önce farkındalığı artırmak. Müttefiklere bunların münferit olaylar olmadığını ve Rusya’nın Ukrayna’ya destek olan tarafları korkutmaya yönelik çabalarının bir parçası olduğunu anlatıyoruz. İkinci olarak istihbarat paylaşımını artırıyoruz. İngiltere, Polonya, Almanya ve bazı Baltık ülkelerinde gerçekleşen tutuklamalar, sabotaj ve kötü niyetli faaliyetlerin arkasında olduğu iddia edilen bazı kişilerin tutuklanması, müttefikler arasındaki istihbarat paylaşımının artmasının bir neticesidir. İstihbarat paylaşımını artırmak, bu hususta yaptığımız ikinci şeydir. Üçüncüsü, NATO müttefiklerinin siber güvenliklerini geliştirmelerine yardımcı olunmasıdır. Bu önemlidir çünkü bu tür eylemlerin çoğu siber alanda gerçekleşiyor” dedi.

İbrahim Aydoğan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Karabük Teknokent’in başarı grafiği tırmanış gösteriyor Karabük Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren InnoVentures Yazılım ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti., geliştirdiği "Drone Tabanlı Lojistik Platformu" projesiyle KOSGEB’in 2024 yılı Girişimci Destek Programı kapsamında İş Geliştirme Desteği almaya hak kazandı. Proje desteği ile özellikle zorlu arazilere kargo ve nakliyeler dron ile gerçekleştirilmesi için çalışmalar sürüyor. Karabük Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren InnoVentures Yazılım ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından 2024-01 çağrı döneminde sunulan proje, ileri teknoloji çözümleri ve lojistik alanındaki yenilikçi yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Mitsubishi Electric US’in yürüttüğü, InnoVentures’in ise AR-GE faaliyetlerini yürüttüğü “AnyMile” adlı drone tabanlı lojistik ve operasyon yönetimi platformu; şirketlerin, operatörlerin ve hizmet sağlayıcıların karbon ayak izlerini azaltırken operasyonlarını kârlı bir şekilde hızlandırmalarını amaçlıyor. Nakliye, sevkiyat, filo ve hizmet yönetimi, UTM’leri, üreticileri ve dronları sorunsuz bir şekilde birbirine bağlayan ilk uçtan uca drone tabanlı lojistik platformu hedefiyle planlanan proje, özellikle zorlu coğrafi koşullarda ve acil teslimat gerektiren durumlarda önemli avantajlar sunacak. InnoVentures ekibi, aldıkları bu destekle projeyi bir üst seviyeye taşımayı, ürünün diğer alt uygulamalarına odaklanmayı ve uluslararası alanda rekabet edebilir bir drone platformu sunmayı hedefliyor. InnoVentures Yazılım ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. kurucusu Cahit Berkay Kazangirler, Karabük Teknokent’te iki buçuk yıldır faaliyet gösterdiklerini belirtti. Üç ofisleri bulunduğunu söyleyen Kazangirler, Karabük’ü tercih etmelerinin en büyük sebeplerinden birinin Teknokent’in sunduğu avantajlar ve üniversitede eğitim gören yetenekli gençlerle çalışma fırsatı olduğunu ifade etti. Şu anda 14 resmi personelleri olduğunu, outsource ve freelance çalışanlarla birlikte ekiplerinin 20 kişiye yaklaştığını belirtti. Ayrıca, Teknokent bünyesinde aktif olarak devam eden iki AR-GE projeleri olduğunu, yazmayı planladıkları dört yeni proje için de 1501 ve 1507 TÜBİTAK projelerine başvuruda bulunduklarını açıkladı. Kazangirler, "Teknokent’te yeni projelerle gelişmeye devam edeceğiz" dedi. Drone tabanlı lojistik platformu projeleriyle KOSGEB’den iş geliştirme desteği aldıklarını belirten Kazangirler, bu destekle işlerini büyütmeyi ve personel sayılarını artırmayı planladıklarını söyledi. Üniversite bünyesinde bulunmanın kendilerine büyük avantaj sağladığını vurgulayan Kazangirler, “Üniversitede çok yetenekli arkadaşlarımız var. Yüksek lisans ve doktoraya devam eden arkadaşlarımızda var” dedi. Kazangirler, üniversite hocalarının yetenekli öğrencileri kendilerine yönlendirdiğini, staj ve iş yeri eğitimi konusunda üniversiteden büyük destek gördüklerini belirtti. Drone tabanlı lojistik platformu projelerini Mitsubishi Electric US (MEUS) ile birlikte geliştirdiklerini ifade eden Kazangirler, “İnovasyon merkezi kapsamında AR-GE projelerinin başlangıçı, bu projelerin yapılabilirliğinin kanıtlanması gibi tüm süreçleri Türkiye’de bulunan inovasyon şirketimizle beraber yürütüyoruz. Bu projelerin yapılabilirliği kanıtlandıktan sonra Japonya ve Amerika’nın onayıyla birlikte artık MVP ve POC süreçlerine geçiyoruz. Kuzey Amerika’da drone ile kargo taşımacılığı biraz daha oturdu. Pilot bölgeler bulunuyor. Örnek verecek olursak, Amerika haricinde Singapur’da şu anda gemilerin artık limana yanaşmasına gerek kalmadan, seyahat halindeyken de drone ile kıyıdan yemek tedariki veya belge tedarikinde bulunabiliyorlar. Şirketlerinde bu konuda daha çok drone ile taşımacılığa önem verdiğini söyleyebilirim. Bu pazarın ise her 5 yılda bir yaklaşık olarak yüzde 20 büyüyeceği tahmin ediliyor. Biz de bu pazarda, henüz büyümekte olan bu pazarda bir yer almak istiyoruz. Tamamıyla Amerika ve Japonya ile çalışıyoruz. Olabildiğince daha çok proje almak istiyoruz. Projelerle birlikte bilgi birikimimiz artıyor” diye konuştu. Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, “Karabük Teknokent’in başarı grafiği giderek yükselmektedir. Bu başarı ve kabul edilen çok önemli projeler Karabük şehri adına gurur verici bir tablodur. Karabük Üniversitesi Karabük Teknokent’e her alanda büyük destek vermektedir. Karabük Üniversitesi akademik personeli ve öğrencileri projelerini ve buluşlarını Karabük Teknokent’te hayata geçirmektedir. Ayrıca akademisyenlerimiz Teknokent’teki şirketlere danışmanlık yaparak teknoloji ihtiyaçlarını yenilikçi buluşlarla karşılamaktadır. Yapmış olduğumuz iş birliği protokolleri ile kurduğumuz çalışma takımları ile Teknokent’e yeni ufuklar açarak yolumuza devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Kur’an, ilkeler, ölçüler ve kurallar barındıran evrensel bir rehberdir” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Kur’an-ı Kerim, ilahi bir kelamdır; ilkeler, ölçüler ve kurallar barındıran evrensel bir rehberdir” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından düzenlenen “Uluslararası Kur’an Ayetleri ve Bilimsel Veriler Işığında Arz-I Sempozyumu”na katıldı. Diyanet Akademisi Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan Erbaş, Müslümanların tarih boyunca Kur’an-ı Kerim’i anlamak için çok büyük emekler sarf ettiğini belirterek, şöyle konuştu: “Müslüman alimler anlamayı sadece tefsir ilmiyle yeterli görmediler. Farklı alanlarda yani bugün müspet ilimler dediğimiz alanlarda çok büyük mücadeleler verdiler, emekler sarf ettiler. 7’nci asır, 8’inci, 9’uncu, 10’uncu hele 11’inci asra gelince Müslümanlar tıpta, matematikte, fizikte, astronomide, jeolojide yani bugün üniversitelerde okutulan müspet bilimler olarak tasnif ettiğimiz o alanlarda çok büyük çalışmalar yaptılar. Hatta 16-17’nci yüzyıldan sonra Batılıların önünü açan o ilmi çalışmaları Müslümanlar yaptılar.” “Kur’an, ilkeler, ölçüler ve kurallar barındıran evrensel bir rehberdir” Erbaş, Kur’an’ın özellikle tabiatla ilgili konularda, fizik, tıp ve coğrafyaya dair hususlarda çeşitli bilgiler barındırdığına dikkati çekerek, “Söz konusu ayetlerin bilimsel keşifler vasıtasıyla her dönemde yeniden yorumlandığını görüyoruz. Bu noktada şunu ifade etmek gerekir ki merhum Elmalılı’nın ifadesiyle Kur’an bir fen, matematik veya fizik kitabı olmadığı gibi bir ayrıntılar kitabı da değildir. Kur’an-ı Kerim, ilahi bir kelamdır; ilkeler, ölçüler ve kurallar barındıran evrensel bir rehberdir” ifadelerini kullandı. “Allah, kainatta var oluşla ilgili bilimsel ayrıntıların tespit ve tetkikini insana yüklemiştir” Kur’an’da tefekküre, tezekküre, araştırmaya ve aklı kullanmaya teşvik eden pek çok ayetin olduğuna vurgu yapan Erbaş, şunları kaydetti: “Tüm bu ayetler, tecrübi bilgilerin önemine ve bilgiyi elde etme vasıtalarına dikkat çekmektedir. Nitekim Cenab-ı Hak; ’Gökte ve yerde olan şeylere bakın’, ‘(Resulüm!) De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah’ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görün.’ buyurmaktadır. Bu ayetlerle Kur’an-ı Kerim, kainat ve tabiat üzerinde düşünmeye yöneltmektedir. Buradan hareketle diyebiliriz ki Cenab-ı Hak, kainatta var oluşla ilgili müspet bilimlere dair kanunların, bilimsel ayrıntıların tespit ve tetkikini bizzat insana yüklemiştir.” “Kadim ulemamız marazi düşüncelere ilmin vakarına yaraşır şekilde gereken cevabı vermişlerdir” Erbaş, “Din ve bilim arasındaki ilişkiyi, biri güçlenirken diğeri zayıflayan, biri ilerlerken diğeri yok olmaya mahkum olan iki şey arasındaki ilişki gibi görmek ve göstermek isteyen yaklaşımlar her zaman olacaktır. Kadim ulemamız, geçmişte tezahür eden bu tür marazi düşüncelere ilmin vakarına yaraşır şekilde gereken cevabı vermişlerdir. Bu alanda pek çok eser yazmış, büyük bir müktesebat oluşturmuştur. Allah cümlesinden razı olsun” diye konuştu. Hakikatin çağın idrakine bugünün diliyle yeniden sunulması gerektiğini dile getiren Başkan Erbaş, kavli ve kevni ayetler arasındaki tenasübün ortaya koyulmasına yönelik bir seri halinde gerçekleştirilen bu sempozyumları son derece önemsediklerini belirtti. 3 gün sürecek olan sempozyumun açılışında, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Dr. Hafiz Osman Şahin, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sedide Akbulut, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Kahraman, akademisyenler ve Başkanlık uzmanları da hazır bulundu.