GÜNDEM - 14 Nisan 2017 Cuma 10:38

Şah İnn Paradise tatil köyü 18 yaşında

A
A
A
Şah İnn Paradise tatil köyü 18 yaşında

18 yıldır“Alternatif Tatilde Tek” sloganıyla Antalya’nın Kumluca ilçesinde turizm faaliyetini sürdüren Şah inn Paradise, nisan ayında kapılarını misafirlerine açıyor.

1990’lı yılların başından itibaren yoğun şekilde turistik tüketicilerde klasik turizm olarak adlandırılan deniz, kum ve güneş üçlemesinin dışına çıkıldı ve alternatif olarak sağlık turizmine, kongre turizmine, spor turizmine, kültür turizmine, inanç turizme yönelişler başladı. Bugün gelinen noktada misafirlerinin hassasiyetlerini gözeterek oluşturduğu konsepti ile Şah İnn Paradise, bireysel ve özel ilgi gerektiren hizmetlerde alternatif tatil hizmeti sunuyor.

Farklı konseptteki hizmetini 18. yılında 11. sezonda da Kamer Holding güvencesiyle sürdürdüklerini belirten Şah İnn Paradise Tatil Köyü Genel Müdürü Yusuf Yücel açılış konuşmasında “Misafirlerimizin tatilden ne beklediğini biliyoruz ve her bir misafirimizin eşsiz anılar biriktirdiği bir tatil hizmeti sunuyoruz” dedi.

"Alternatif Turizm Türkiye’de Her Geçen Gün Büyüyen Bir Pazar"

Alternatif turizmin yanlış algılandığına dikkat çeken Yücel “Gelip kalmayan, bilmeyen insanlarda bir ön yargı oluşuyor evet, oysa gelip görseler daha iyi anlayabilecekler. Alkol olmadığı için, bay-bayan ayrı yüzdüğü için yanlış algılanabiliyor. Ama bütün aktivitelerimiz beraber; eğlencelerimiz, su sporlarımız, tekne turlarımız, yat turlarımız, üç öğün açık büfemiz hep beraber.” Kamer Holding olarak, turizmde büyüme hedefleri olduğunu da belirten Yücel, ”Akdeniz bölgesinde yeni tesisler için arayışımız devam etmektedir. Uygun olması durumunda yatırımcılığa da işletmeciliğe de sıcak bakıyoruz” dedi.

"Sezona Çok İyi Hazırlandık"

Şah İnn Paradise yeni sezon hazırlıklarıyla ilgili bilgi veren Yücel, Antalya bölgesinde kendi sınıfında oteller bulunduğunu ancak farklılık oluşturanların ön plana çıktığını, Şah İnn Paradise’ın bu yıl çok özel sürprizinin olduğunu söyledi. Konseptin en büyük aqua parkını hizmete sunacağını açıklayan Şah inn Paradise Genel Müdürü Yusuf Yücel “2000 m2 alana 2 havuz 6 kaydırak ve dev bir Aqua tower yerleştiriyoruz. Aileler, çocuklarıyla otele geldiklerinde, çocuklarını güvenli alanlara bırakarak rahat bir tatil imkânına kavuşacaklar. Çocuk kulübünde çocuklar gün boyu eğlenecek, oynayacak. Geçmiş yıllarda ailelerin isteği olan uygulamayla hem çocuklar gözler önünde olacak hem de rahat bir tatil yapacaklar. Bu sene yenilenen çocuk oyun alanlarımızla da ailelere daha çok vakit kalmasını sağlıyoruz. Ayrıca bu sene revize edilen odalarımızla ailelerin daha rahat edeceği ortamı sunuyoruz" dedi. 

Şah İnn Paradise’ın gerçek Türk kültürünü yaşatan ve markalaştıran bir yatırım olduğunu belirten YÜCEL şöyle konuştu: "Şah İnn Paradise’ın konseptini oluştururken, Türk kültürünü ve değerlerini dikkate aldık. Bizim bir kimliğimiz var. Binlerce senede oluşan aile, mutfak, yemek, ilişki, misafirperverlik değerlerimiz var. Sunduğumuz hizmette her şeyiyle Türk kültürü ön planda. Bu yönümüzle farklılaştığımızı düşünüyoruz. Türk misafirperverliğini on birinci sezonda da markalaştırmaya devam edeceğiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Seferihisar, 24. kez Mandalina Şenliği’nde binleri ağırladı Seferihisar ilçesinde “Turuncu Bayram” olarak akıllara kazınan ve büyük ilgi gören Mandalina Festivali, birbirinden renkli görüntülere sahne oldu. Seferihisar Kapalı Pazar Yeri’nde gerçekleşen şenlik öncesinde mandalinalı yiyecek yarışması, mandalinalı tatlı yarışması, mandalinalı hediyelik eşya yarışması, en iyi mandalina yarışması adaylarından kazananlar ödüllerine kavuştu. Seferihisar Atatürk Halk Eğitim Merkezi önünden şenlik alanına kadar devam eden kortejde binlerce kişi de coşkuyla yer aldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Erhan Erdil, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, Seferihisar Belediye Başkan Yardımcıları Gökhan Pehlivan, İnanç Karabulut, Nuriye Hepterlikçi, Necdet Yurttaş, İlçe Parti Temsilcileri ve STK üyelerinin de içinde bulunduğu yürüyüş Seferihisar Meydanı’nı festival alanına çevirdi. “Toğrağını seven ve işleyen insan her zaman güçlüdür” Mandalinanın Seferihisar’a bahşedilmiş en kıymetli nimetlerden biri olduğunu söyleyen Başkan Yetişkin, “Mandalina Şenliği neredeyse tüm Seferihisarlıların hayatında en az bir kere geldiği, eğlendiği, anılar biriktirdiği bir gelenek. Mandalina Şenliği yıllarca Seferihisarlıların bayramı oldu. Eminim burada bulunan bir çok kişinin çocukluk anılarında burada geçirdiği günler var. Herkesin albümlerinde, neşe dolu bir şenlik fotoğrafı vardır. Şimdi hepimiz için önemi çok daha fazla. Her gün aramıza yeni komşularımız katılıyor. Ailemiz büyüyor. Her Mandalina Şenliği’nde işte bu kocaman, geniş ailenin bir araya gelişini kutluyoruz. Birlikte gülüyoruz, birlikte eğleniyoruz” şeklinde konuştu. Gelenekselleşmiş Kral ve Kraliçe yarışması, En iyi Mandalina Üreticisi yarışması ile finale yaklaşan festivalde, ödüller sahiplerini bulurken vatandaşlar da renkli dans gösterileri, birbirinden güzel gören şenlik stantları, dj performans ve Grup Sembol’ün sahne performansının ardından Devrim Seyrek konseri ile müziğe ve eğlenceye doydu. Ödüller sahiplerini buldu Turuncu Festivalde pek çok dalda yarışmanın yer almasıyla jüriler tarafından seçilen kazananlar ödüllerini teslim aldı. En iyi mandalinalı yemek yarışması’nda birinci Medine Akgün olurken en iyi mandalinalı tatlı yarışmasının kazananı Zeynep Gülçin Yalman oldu. En iyi mandalinalı hediyelik eşya ödülünü tasarım yarışmasında birinci olan Zöhre Mert, En iyi Mandalina Yarışması ödülünü ise Yücel Demiralay aldı. Yıllardır süregelen Seferihisar’ın gözde yarışması da seyircilere merak dolu ve keyifli anlar yaşattı. Bu senenin mandalina kralı Ege Tombalak olurken Mandalina Kraliçesi de Tülin Çakır oldu. Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ödüllerini kazanan yarışmacılara sahnede teslim etti.
İstanbul "Çapraz bağ ve menisküs yaralanmalarında ayakta durmak sakıncalı değil" Çapraz bağ ve menisküs yaralanmaları hakkında bilgilendiren Op. Dr. Nurtaç Alper Akdemir, “Bu tarz yaralanmalar, yumuşak doku yaralanmaları olduğundan kişilerde her zaman ayak üzerine basmama gibi bir zorunluluk yoktur. Yani kişilerde kemik yapıda kırık vb. bir yaralanma olmadığı takdirde, ağrıyı tolere ettiği kadar ayakta durabilir, mobilize olabilir, günlük ihtiyaçlarını görebilir. Bu yaralanmalar travma anında oluşuyor. Sonrasında, en azından kısa dönemde ilerleme gibi bir durum söz konusu olmaz” dedi. Menisküsün her iki dizde iki adet bulunan, içte ve dışta olmak üzere C şeklinde bir yapı olduğunu belirten Çakmak Erdem Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Op. Dr. Nurtaç Alper Akdemir, “Vücudun yükünü diz eklemi aracılığıyla diz altına simetrik, eşit bir şekilde aktarılmasını sağlar. Bu şekilde diz kıkırdaklarını korur. Aynı zamanda dizin kayganlığını sağlayan bir özelliği var. Bu yüzden diz sağlığı için çok önemli bir anatomik yapıdır. Menisküs yırtığı ve hasarı, özellikle 40-45 yaşlarından sonra dejenerasyona bağlı olarak travma dışında da görülebilir. Genç hastalarda ise genellikle spor yaralanmalarında, trafik kazası veya iş kazası gibi durumlarda ortaya çıkabiliyor. Tedavisinde bu iki durumun ayrımını yapmak önemli” açıklamasını yaptı. “Spor öncesi germe, güçlendirme, esneme yapmak önemli” Spor yapan kişilerin hasardan korunması için önerilerde bulunan Op. Dr. Nurtaç Alper Akdemir, “Spor yapan kişilerin diz çevresi kaslarının güçlü olması gerekiyor. Spor faaliyetleri öncesinde germe, güçlendirme, esneme ve ısınma hareketleri yapılması önemli. Eğer kişi profesyonel olarak sporla uğraşıyorsa germe, güçlendirme ve kondisyon antrenmanlarına spor aktivitesi dışında da önem vermesi gerekiyor” dedi. Op. Dr. Nurtaç Alper Akdemir, “Tedavi kararında menisküsü 3 bölgeye ayırıyoruz: kapsüle yakın kısım, orta kısım ve merkezdeki kısım. Menisküs yırtığının olduğu yer, eğer kanlanmasının iyi olduğu kapsüler kısma yakınsa iyileşme şansı daha yüksek olabiliyor. Ancak kanlanmasının daha zayıf olduğu yerlerde iyileşme şansı düşük olabiliyor. Bu ayrımı yaptıktan sonra cerrahi olarak mı yoksa konservatif tedavi ile mi ilerleyeceğimize karar veriyoruz. Özellikle hastanın yaşı, menisküs yırtığının yeri ve hastanın beklentisi ameliyat kararını etkiliyor” şeklinde konuştu. “Menisküs yırtıklarının onarım veya kısmi menisektomi ameliyatları kapalı teknik olan diz artroskopisi ile yapılabiliyor” “Hastalar genellikle bize dizde ağrı, takılma ve kitlenme gibi mekanik şikâyetlerle başvuruyor” diyen Op. Dr. Nurtaç Alper Akdemir, “Eğer hastanın yaşı gençse, sportif faaliyetle ilgileniyorsa ve menisküste yırtık oluşmuşsa öncelikli olarak cerrahi tedavileri ön planda düşünüyoruz. Onarma ameliyatı yapacaksak bunu kapalı teknik olan diz artroskopisi ile gerçekleştirebiliyoruz. Yırtık kısımların mümkünse onarımını sağlıyoruz; fakat yırtık onarılamayacak bir durumdaysa kısmi menisektomi ameliyatı uygulayabiliyoruz. 4-6 hafta iyileşme süreci oluyor. Hastanın fiziki durumuna ve gerçekleştirilen ameliyata göre normal hayata dönme süreci değişebiliyor. Ancak profesyonel sporcularda menisküs onarım ameliyatı yapıldıysa spora dönüş 6-12 ay sürebilir” dedi. “Ameliyat sonrası dönemde iyi bir fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci gerekiyor” Galatasaraylı futbolcu Mauro Icardi’nin sakatlığı ile ilgili de konuşan Op. Dr. Nurtaç Alper Akdemir son olarak şunları söyledi: “Futbolcularda menisküs yaralanmaları, dizin dönme travmalarında dize kontrolsüz bir yük bindiği zaman oluşabiliyor. Bu olaylarda menisküs yırtığına, ön çapraz bağ dediğimiz bağda da yaralanma (kopmalar) eşlik edebiliyor. İkisinin de yaralandığı ve ameliyat gerektiren durumlarda profesyonel spora dönüş, denildiği gibi 6-12 ayı bulabiliyor. Bunun için başarılı bir ameliyat yapılması ve ameliyat sonrası dönemde iyi bir fizik tedavi ve rehabilitasyon süreci gerekiyor. Bu tarz yaralanmalar yumuşak doku yaralanmaları olduğu için kişilerde üzerine basmama gibi mutlak bir kısıtlama söz konusu değil. Yani kişi hiç ameliyat olmasa bile kemik yapısı sağlam olduğunda ayakta durabilir, mobilize olabilir, günlük ihtiyaçlarını görebilir. Ancak bu aktivitelerde dizde ağrı, takılma, kitlenme ve güvensizlik hissi gibi bulgular olabilir. Bu yaralanmalar olay anında oluşuyor. Ondan sonrasında kişi ameliyat olmak istemese bile kısa dönemde ciddi sakatlıklara yol açmayabilir. Fakat gerekli tedavisi yapılmadığında, orta ve uzun vadede dizde kıkırdakta aşınma sonucu kireçlenme süreci dediğimiz durum hızlı bir şekilde gelişebilir.”
Elazığ Pandemide kaybettiği kocasının hatırası için, mesleğini devam ettiriyor Elazığ’da 3 sene önce pandemi sürecinde eşini kaybeden Hatice Doğan, hatırasını yaşatmak için kocasının mesleğinin başına geçerek cep telefonu işletmeciliği yapıyor. Elazığ’da yaşayan 2 çocuk annesi Hatice Doğan, 3 sene önce pandemi döneminde karaciğer rahatsızlığı bulunan eşini kaybetmesinin ardından, eşine ait cep telefonu işletmeciliğini yapmaya başladı. Eşini kaybetmesinin ardından iş yerini kapatmayı düşünen Hatice Doğan, hayatını kaybeden Erhan Doğan’ın adını yaşatmak için iş yerini kapatmayarak çalıştırmayı düşündü. İlk başlarda ağabeyinin desteği ile işlerini sürdüren 2 çocuk annesi Doğan, şimdilerde ise cep telefonu ve elektronik ürünlerin tamirini yapıp aksesuarlarını satarak ailesini geçindirmenin gururunu yaşıyor. Pandemi sürecinde eşini kaybettiğini belirten Hatice Doğan, “Eşimin karaciğer rahatsızlığı vardı. Öğrendikten çok kısa bir süre sonra eşimi kaybettim. 21 yıllık iş yeri vardı. Bu süreçte eşimi kaybettikten sonra iş yerini kapatmayı düşündüm çünkü cep telefonu sektörü bir erkeğin yapabileceği bir işti. Daha sonrasında bu kadar emeği zayi etmemek için devam ettirme kararı aldım. Yaklaşık 3 yıldır buranın işletmesini devam ettiriyorum. Çok şükür işlerim iyi. Eşimin onca yıllık emeği ve hatırası olduğu için devam ettirdim. Buraya halen eşim ölmeden önceki müşterilerimiz geliyor. Giyim ve kozmetik işletmesi olmadığı için burası bir kadın için zor bir sektördü ama zorluklarına rağmen başarabildim. Eşimin adını devam ettirmek ve yaşatmak için bu işi yapıyorum. Burada bütün cep telefonu modellerinin tamiri, tablet tamiri, aksesuar ve sıfır ve ikinci el cep telefonu alım satımı yapıyorum. Kadın olduğum için bu işi yapamazsın, başaramazsın ve bu iş sana ağır gelir diyen yakınlarım oldu. Ben kendime güvenerek yapacağım dedim. Eşim öldükten sonra çocuklarım babalarının işinin başına geçtiğim için daha mutlu oldular. Çocuklarım babalarını hep bu iş yerinde gördüler. Şimdi de eşimin hatırasını devam ettirdiğim için çocuklar da memnun. Oğlum 15 yaşına geldi, o da artık burada çalışmaya geliyor” dedi.