ASAYİŞ - 29 Temmuz 2020 Çarşamba 13:09

Rabia Naz’a takipsizlik kararına İstanbul Barosu avukatlarından itiraz

A
A
A
Rabia Naz’a takipsizlik kararına İstanbul Barosu avukatlarından itiraz

Giresun’da evinin önünde yaralı bulunduktan sonra hastanede hayatını kaybeden Rabia Naz’ın ölümüne ilişkin savcılıkça verilen takipsizlik kararına ailesinin adına İstanbul Barosu’na bağlı avukatlar itiraz etti.

Giresun’un Eynesil ilçesi Gümüşçay Mahallesi’nde 12 Nisan 2018’de evinin önünde yaralı olarak bulunan Rabia Naz Vatan, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.

Savcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında Rabia Naz Vatan’ın ölümüne ilişkin takipsizlik kararı verilmişti. İstanbul Barosu’na bağlı 9 avukat, Rabi Naz’ın annesi Atika Vatan ve babası Şaban Vatan’ın adına takipsizlik kararına itiraz etti. Giresun Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderilmek üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Muhabere Bürosu’na sunulan itiraz dilekçesinde, gerekli ve yeterli inceleme yapılmaksızın takipsizlik kararı verildiği ve bu nedenle itiraz edildiği kaydedildi.

Rabia Naz Vatan’ın düştüğü, atıldığı ya da atladığı iddia edilen yükseklikte batın, göğüs ve kafa travmalarının bulunmasının gerektiğinin belirtildiği dilekçede, Rabia Naz Vatan’da yalnızca alt ektremite kırıkları olduğu, savcılığın adli tıp uzmanlarından bilimsel görüş alırken, yaraların yüksekten düşme, atlama ya da atılma durumunda oluşup oluşmayacağının sorulmadığı ifade edildi.

Çelişkili beyanlar olduğu vurgulandı

Rabia Naz Vatan’ın ölümünün şüpheli olduğunun ve bu nedenle dosyasının kapatılmasının hukuka aykırı olduğunun anlatıldığı dilekçede, soruşturma kapsamında dinlenen tanıkların farklı tarihlerde çelişkili beyanlar verdiği, beyanlar arasından düşme ve sürünme görüşüne işaret eden beyanların dosyada esas alındığı belirtildi.

İtiraz dilekçesinde, “Olayın hemen akabinde olay yerine gelen ekiplerin Rabia Naz Vatan’ın yaşadığı terası fotoğraflamamış olmaları, olay sonrası komşular tarafından apartmanın temizlenmiş olması, polisler tarafından olayın akabinde terasta da inceleme yapılmış olmasına karşın Rabia Naz Vatan’a ait herhangi bir eşyaya rastlanmamış olmasına rağmen olayın yaşandığı günün gecesinde terastan Rabia Naz Vatan’ın çantasının çıktığının iddia edilmesi gibi hususlar delil güvenliğine zarar vermiş olup delillerin güvence altına alınması için gerekli tedbirlerin alınmadığını ortaya koymaktadır” denildi.

Rabia Naz Vatan’a ilk müdahaleyi yapan ortopedi doktorunun TBMM Araştırma Komisyonu ile yaptığı görüşmede kemik kırıklarının yönünün yüksekten düşme ya da trafik kazası tespitinde önemli olduğunu ifade ettiğinin belirtildiği dilekçede, “Rabia Naz’ın vücudundaki hasarların yüksek enerjili travma sonucu oluşabileceğini belirtti. Araba çarpmasında ise yüksek hız, düşme ise yüksek bir yer” olması gerektiğini ve daha kesin bir kanaat açıklayabilmek için kemiklerin kırılma yönünün filmde görülmesi gerektiği, röntgen filmi yani radyolojik görüntü olmaksızın otopsi raporunun tek başına kırıkların ve ölümün sebebine ilişkin kesin bir kanaat açıklamada yeterli olmadığını ortaya koymuştur” diye belirtildi.

İtiraz dilekçesinde, “Savcılık tarafından; 24 Eylül 2018 tarihli Ankara Kriminal Daire Başkanlığına yazılan yazı ile “Rabia Naz Vatan’ın üzerinden çıkan giysiler gönderilmiş olup; giysilerin üzerindeki izlerle ilgili rapor tanzim edilmesi istenmiştir. Olay tarihi 12 Nisan 2018 iken olayın üzerinden ancak 7 ay geçtikten sonra bu kriminal incelemenin olay yeri inceleme uzmanı polis memurunun bu husustaki uyarısına rağmen talep edilmiş olması neticesinde delillerin niteliğinde şüphesiz ki bozulmalar meydana gelmiş ve etkili soruşturma yükümlülüğü apaçık ihlal edilmiştir” denildi.

Dilekçede, Rabia Naz Vatan’ın mezarının açılarak kemik kırıklarının yönünün tespiti için röntgen ve inceleme işlemlerinin yapılması ile çelişkilerin giderilmesi için yeni bir Adli Tıp raporu alınması talep edildi.

İrem Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aracıyla seyir halindeyken görüntülü sohbet eden sürücüye 5 bin 327 lira ceza kesildi Aksaray’da direksiyon başında telefonuyla görüntülü konuşarak trafikte seyreden ve görenleri hayrete düşüren sürücüye 5 bin 327 lira ceza kesilirken trafik güvenliğini tehlikeye sokmaktan adli işlem başlatıldı. Olay, 5 Nisan tarihinde Aksaray’ın en işlek caddesi olan Atatürk Bulvarı’nda yaşandı. Atatürk Bulvarı’ndan eski hastane istikametine seyreden 68 ADE 921 plakalı otomobilin sürücüsü, aracın göğüs kısmı ile camı arasına sıkıştırdığı telefonuyla arkadaşıyla görüntülü görüşmeye başladı. Dakikalarca arkadaşıyla konuşan sürücü trafikte kilometrelerce görüntülü konuşarak seyrederken, seyir halindeyken düşen telefonunu 2 eliyle de direksiyonu bırakarak kaldırdı. Trafikte her an kaza yapma riskiyle karşı karşıya olan sürücü zaman zaman da düşmek üzere olan telefonuna eliyle müdahale ederek düzeltip görüşmesine devam etti. Kırmızı ışıkta beklerken kendisini gören diğer araç sürücüleri ve yolcular hayretler içerisinde kalırken, sürücünün bu dikkat dağıtıcı tehlikeli sürüşü cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Atatürk Bulvarı’ndan Şeyhamit Mahallesi istikametine dönüş yapan sürücü görüşmesine devam ederken uzaklaşarak gözden kayboldu. Görüntülerin ardından harekete geçen Aksaray İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şubesi ekipleri sürücünün kimliğine ulaşarak A.E. isimli sürücüye 3 ayrı trafik ihlali maddesinden toplam 5 bin 327 lira ceza kesilirken, aracın da muayenesiz olduğu belirlendi. Ceza işlemlerinin ardından sürücü hakkında "Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak" suçundan adli işlem başlatıldı.
Kırıkkale Mahkemede yürek yakan soru: "Oğlunun ve torununun başındaki dedeyi neden vurdun?" Kırıkkale’de çıkan arazi kavgasında dede, oğul ve torunun silahla vurularak hayatını kaybettiği olayla ilgili yargılanan 2 sanık kardeş hakim karşısına çıktı. Müşteki avukatın sanığa yönelttiği, "Torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun? Öldürdüğün İbrahim’e neden tekrar ateş ettin" sorusu dikkat çekti. Olay, 6 Ağustos 2024 tarihinde Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesine bağlı Deredüzü köyünde meydana geldi. Araziye yapılacak çeşmenin su hattı kazısı sırasında başlayan tartışma, kısa sürede silahlı çatışmaya dönüştü. Erhan Çiftçi (46) ve kardeşi Kadir Çiftçi (40) ile karşı taraf arasında çıkan çatışmada, Satılmış (69), oğlu İbrahim (54) ve torunu Satılmış Cesur (17) hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınan kardeşler tutuklanırken, enişteleri K.A. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu yargılanan sanıklar Erhan Çiftçi ve Kadir Çiftçi hakkında "fikir ve eylem birliği içerisinde kasten öldürme" ve "çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle nitelikli adam öldürme" suçlarından 2 kez müebbet ve 1 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, tutuksuz yargılanan sanık K.A. hakkında ise "suç delillerini yok etme ve gizleme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Kırıkkale 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık kardeşler ile tutuksuz sanık K.A, müştekiler, taraf avukatları ve maktul yakınları hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanık Erhan Çiftçi, "Karşı taraf bize ateş etti. Kendimi korumak için tüfek ve tabancayla karşılık verdim. O gün sağlıklı düşünemedim. Mecburiyetten ateş ettim, yoksa beni öldüreceklerdi" dedi. Mahkeme başkanının, aracında neden silah bulundurduğu sorusuna ise, "Köyde domuzlar için silah taşıyoruz, silahlar hep arabamda olur" cevabını verdi. Müşteki avukatlarından Uğur Yıldırım, sanık Erhan Çiftçi’ye, "Yerden silahı aldığını söyledin, peki torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun, yerde yatan İbrahim Cesur’a neden tekrar ateş ettin?" sorusunu yöneltti. Sanık ise, "Yerden silahı aldım ama dedeyi neden vurduğumla ilgili beyan vermek istemiyorum. İbrahim için yapılan suçlamayı da reddediyorum" şeklinde yanıt verdi. Sanıklardan Kadir Çiftçi ise önceki ifadelerinin aksine olay yerinde olduğunu kabul ederek, "Satılmış bizi tehdit etti, sonra babası ve oğlu ile birlikte geldi. Arabayı siper edip bize ateş açtılar. Karşılıklı çatıştık" diye konuştu. Tutuksuz sanık K.A. ise suçlamaları reddederek beraatını talep etti. Olayın görgü tanıklarından M.T., "Tarlada çalışırken Satılmış Cesur eşekle geldi, ardından beyaz bir araçtan Erhan ve Kadir indi. Erhan tabanca, Kadir tüfekle ateş etti. İbrahim’in yere düştüğünü gördüm. Erhan beni arayıp Kadir’in suçsuz olduğunu, cinayeti kendisinin işlediğini söyleyerek öyle ifade vermemi istedi" dedi. Duruşmada SEGBİS ile bağlanan Erhan Çiftçi’nin oğlu A.Ç. ise, "Babam bana tabancayı gömmemi söyledi, ben de eniştemin bahçesine gömdüm" ifadesini verdi. Mahkeme heyeti, 2 sanığın tutukluluğunun devamına, olay yerinde 15 Mayıs’ta keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 26 Mayıs 2025 tarihine erteledi.