SPOR - 29 Ağustos 2024 Perşembe 23:26 | Son Güncelleme : 29 Ağustos 2024 Perşembe 23:40

Paralimpik Oyunları'nda Ali Can Özcan gümüş madalya kazandı

A
A
A
Paralimpik Oyunları'nda Ali Can Özcan gümüş madalya kazandı

Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nda milli Taekwondocu Ali Can Özcan, erkekler K44 58 kiloda gümüş madalya kazanırken, kadınlar K44 52 kiloda Meryem Betül Çavdar ise bronz madalya elde etti.
Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nda milli para taekwondoculardan bir gümüş, bir bronz madalya geldi.

Paralimpik Oyunları'nda Ali Can Özcan gümüş madalya kazandı

Grand Palais'te düzenlenen para taekwondo müsabakalarında Ali Can Özcan, erkekler K44 58 kilo finalinde İsrailli Asaf Yasur'la karşılaştı. Rakibine 19-12 mağlup olan Ali Can, gümüş madalyanın sahibi oldu.

Paralimpik Oyunları'nda Ali Can Özcan gümüş madalya kazandı
Meryem Betül Çavdar paralimpik üçüncüsü

Milli para taekwondocu Meryem Betül Çavdar ise, kadınlar K44 52 kilo bronz madalya maçında Meksika'dan Jessica Garcia Quijano ile karşı karşıya geldi. Etkili bir oyun sergileyen Çavdar, rakibini 6-3 mağlup ederek Paralimpik Oyunları üçüncüsü oldu.

Paralimpik Oyunları'nda Ali Can Özcan gümüş madalya kazandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman 300 yıllık geleneği sürdürüyorlar Adıyaman’ın Gerger ilçesinde yıllardır sürdürülen bir gelenek olan tulum peyniri ve çökeleklerin daha lezzetli olması için dağdaki mağaralarda saklama işi bu yıl da yapıldı. Buzdolabının olmadığı yıllarda özellikle soğuk ortamda saklanması gereken gıdalar için köylülerin yayladaki dağlık alanda bulunan soğuk mağaralarda eşyalarını saklaması sonrası ortaya çıkan bu gelenek Adıyaman’ın Gerger ilçesi Yeşilyurt (Wank) köyünde halen devam ettiriliyor. Köylülerin hazırladıkları keçi derisinin içine bastırılmış çökelek ve tulum peynirleri, zor bir yolculuk sonrasında Abacığ yaylasında bulunan mağaraların en derin noktalarında muhafazaya alınıyor. Yaklaşık 3 ay boyunca bu mağaralarda muhafaza edilen peynir ve çökelekler, havaların soğumasıyla tekrardan çıkarılarak tüketilmeye başlanıyor. 3 yüz yıllık geleneği gelecek nesillere de bırakmak istediklerini belirten Yeşilyurt Köyü sakinlerinden 72 yaşındaki Mehmet Ay, “Bu mağarayı, dedemden babama, babamdan da bana, sürekli burayı kullanıyoruz. Bu mağaraya yaklaşık 100 aile peynir ve çökeleklerini getirip koyuyor. Çökelekleri önce keçi derisine basıyorlar. Sonra da bu mağaraya getirip koyuyorlar. Burada 3 ay kalıyor. Kimse kimsenin erzaklarına karışmıyor. Bu da güzel bir gelenektir. İnşallah bu geleneği gelecek nesillere de bırakmak istiyoruz. Burası Allah’ın kendi kullarına bahşettiği doğal bir klimadır. Buraya getirdiğimiz çökelekler buradaki havadan da kıvamını alıyor. 3 ay sonra da kışın çıkarıp evimize götürüyoruz. Kendi ihtiyacımız kadarını alıp yiyoruz. Fazlasını da satıp ekonomimize, evimize katkı sağlıyoruz” diye konuştu.
Adıyaman 3 yüz yıllık geleneği sürdürüyorlar Adıyaman’ın Gerger ilçesinde yıllardır sürdürülen bir gelenek olan tulum peyniri ve çökeleklerin daha lezzetli olması için dağdaki mağaralarda saklama işi bu yıl da yapıldı. Buzdolabının olmadığı yıllarda özellikle soğuk ortamda saklanması gereken gıdalar için köylülerin yayladaki dağlık alanda bulunan soğuk mağaralarda eşyalarını saklaması sonrası ortaya çıkan bu gelenek Adıyaman’ın Gerger ilçesi Yeşilyurt (Wank) köyünde halen devam ettiriliyor. Köylülerin hazırladıkları keçi derisinin içine bastırılmış çökelek ve tulum peynirleri, zor bir yolculuk sonrasında Abacığ yaylasında bulunan mağaraların en derin noktalarında muhafazaya alınıyor. Yaklaşık 3 ay boyunca bu mağaralarda muhafaza edilen peynir ve çökelekler, havaların soğumasıyla tekrardan çıkarılarak tüketilmeye başlanıyor. 3 yüz yıllık geleneği gelecek nesillere de bırakmak istediklerini belirten Yeşilyurt Köyü sakinlerinden 72 yaşındaki Mehmet Ay, “Bu mağarayı, dedemden babama, babamdan da bana, sürekli burayı kullanıyoruz. Bu mağaraya yaklaşık 100 aile peynir ve çökeleklerini getirip koyuyor. Çökelekleri önce keçi derisine basıyorlar. Sonra da bu mağaraya getirip koyuyorlar. Burada 3 ay kalıyor. Kimse kimsenin erzaklarına karışmıyor. Bu da güzel bir gelenektir. İnşallah bu geleneği gelecek nesillere de bırakmak istiyoruz. Burası Allah’ın kendi kullarına bahşettiği doğal bir klimadır. Buraya getirdiğimiz çökelekler buradaki havadan da kıvamını alıyor. 3 ay sonra da kışın çıkarıp evimize götürüyoruz. Kendi ihtiyacımız kadarını alıp yiyoruz. Fazlasını da satıp ekonomimize, evimize katkı sağlıyoruz” diye konuştu.