TEKNOLOJİ - 12 Mart 2010 Cuma 15:53

Oyunda devrim

A
A
A
Oyunda devrim

Japonya'nın ünlü Sony firması PlayStation 3 için yüksek harekete duyarlı kontrol sistemli oyunun üretildiğini ve 2010 yılının sonbaharında piyasaya sürülmesinin düşünüldüğü açıklandı.

MAHMUT MÜNİR GÜZEL/TOKYO

Mevcut PlayStation 3 kamerasıyla kullanılan kablosuz hareket denetleyicisiyle oyunu beden hareketleriyle oynamak mümkün oluyor. Sony firması yeni hareket kontrol sisteminin fiyatının henüz belli olmadığını fakat 100 Dolar (153 TL) altında fiyat düşünüldüğü açıklandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Mahmut Bey Camii’nin bulunduğu köyde kazı çalışması başlatıldı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve halk arasında ’Çivisiz Cami’ olarak bilinen Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii’nin bulunduğu köyde başlatılan kazı çalışmalarıyla, 14. yüzyıldaki Türk yerleşiminin ortaya çıkartılması hedefleniyor. Kastamonu Valiliği himayelerinde, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) koordinasyonunda yaklaşık 4 yıl süren çalışmalar neticesinde, Kastamonu Merkez ilçesineki Kasaba köyünde bulunan ve halk arasında ’Çivisiz Cami’ olarak da bilinen Mahmut Bey Camii, 2023 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alarak “Anadolu’nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri” kategorisinde tescil edildi. UNESCO Dünya Mirası Listesine girdikten sonra Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii ile ilgili çeşitli projeler ve çalışmalar yürütülmeye başlandı. Bu çalışmalar çerçevesinde Kastamonu Müze Müdürlüğü koordinesinde, Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Anar Azizsoy’un akademik danışmanlığında çevresinde arkeolojik kazı çalışmalarına başlandı. Kazı çalışmaları neticesinde, 1366 yılında inşa edilen Mahmut Bey Camii’ne yaklaşık 50 metre uzaklıkta bulunan ve aynı tarihte yapıldığı düşünülen cami hamamında başlanılan kazı çalışmalarıyla Türk yerleşimi ortaya çıkarılması hedefleniyor. Mahmut Bey Camii’nin çevresinde hamam dışında külliyeyi andıran farklı yapılar ile mezarların da olduğu düşünülüyor. Bu çerçevede Kastamonu Müze Müdürlüğü koordinesinde, Karabük Üniversitesi’nden gelen öğrencilerle birlikte, Azizsoy’un akademik danışmanlığında kazı çalışmaları yürütülüyor. Arkeolojik kazı çalışmalarının bu yıl içerisinde de devam edeceği ifade edildi. “Geçtiğimiz yıl itibariyle Mahmut Bey Camii çevresinde kazı çalışmasına başladık” Yürütülen kazı çalışmalarıyla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Anar Azizsoy, “2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ile başladığımız Türk-İslam dönemi yüzey araştırmalarının üçüncü sezonunu bu yıl tamamladık. Geçen yıl yaptığımız araştırma sırasında hatta öğrencilerimiz ile birlikte yaptığımız teknik geziler sırasında Kasaba Köyünde bir hamamın olduğunu gördük. Hamam ile ilgili araştırmalarımızı arşiv üzerinden derinleştirdikçe daha öncesinden var olan çalışmaların bilmekle beraber bu yıl itibariyle Kastamonu Müze Müdürlüğünün başkanlığında yine Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ile Kastamonu Müze Müdürü Erol Kale’nin başkanlığında ve benim danışmanlığımda burada bir kazı çalışmasına başladık. Müze kurtarma kazısı olarak 31 Ekim’de kazıya başladık. Bilindiği üzere Mahmut Bey Camii, 1366 yılında Candaroğulları’ndan Mahmut Bey tarafından yapıldı. Kitabesi kısa ve Arapçadır, hicri tarihi ile 798 yılına ait olduğu yazıyor. Cami, Adilbey oğlu büyük emir Mahmut Bey tarafından Candaroğulları’nca yaptırılmıştır” dedi. “Hamamın dışında ciddi manada bir Türk yerleşim dokusunun var olduğunu kanıtlayan yapılarda var” Hamamın dışında Türk yerleşim dokusunun olduğunu kanıtlayan yapıların bulunduğunu ve bunu ortaya çıkarmak için bu yılda kazı çalışmalarına devam edeceklerini söyleyen Prof. Dr. Azizsoy, “Bilindiği üzere Türk kültüründe gelenek olarak cami yapımıyla birlikte hamam inşası da gerçekleştirilir. Bunu Selçuklu Devletinden itibaren Anadolu’nun çeşitli yerlerinde örnekleri mevcuttur. Biz de Mahmut Bey Camii ile bağlantısının ne denli olup olmadığının üzerine yaptığımız araştırmaları bu sene yaptığımız kazı ve devamında sürdüreceğimiz çalışmalarla birlikte daha da açığa çıkaracağımızı umuyoruz. Camiyle mesafesi 52 metre. Sadece hamam değil, aynı zamanda burada ciddi manada bir Türk yerleşim dokusunun var olduğunu kanıtlayan yapılarda var. Hamamın dışında Mahmut Bey Camii’nin az aşağında Saray Camii, çifte hamam bulunuyor, başka kalıntılarda mevcut. Yoğun olarak bu bölgede bir Türk kimliğinin kültürünün varlığını somut olarak belgeleyecek olan yerleşim dokusunu söyleyebilmemize imkan tanıyan yapılar bulunuyor. Tarihe baktığımız zaman hanedanın varlığını da yani Mahmut Bey ile değil Mahmut Bey’den sonrasında da oğluna ait bir mezarın bulunduğu, annesine ait bir türbenin olma ihtimali bu tezimizi daha da destekler nitelik taşıyor. Dolasıyla sadece burada hamam değil, aynı zamanda başka yapı topluluğunun ortaya çıkarılmasıyla birlikte Türklerde bir gelenek haline gelen bir külliye olma ihtimali de ister istemez akla gelmiyor değil. Elbette kazı ve araştırma çalışmalarının devam etmesiyle birlikte daha çok netlik kazanacak. Fakat hiç şüphe yok ki turistik açıdan da burasının gelişimine ciddi manada katkı sunacaktır bu durum” diye konuştu. “Hamamında aşağı yukarı 14. yüzyıllarında camiyle eşdeğer olduğunu düşünüyoruz” Kazı çalışması yaptıkları cami hamamının da Mahmut Bey Camii ile eşdeğer olarak 14. yüzyılda yapıldığını düşündüklerini ifade eden Prof. Dr. Azizsoy, “Alınan izinler doğrultusunda ilk etapta yaptığımız buradaki kazı çalışması daha sonrasında da planlanan restorasyon çalışmalarıyla devam ederken, bir taraftan bizim başka kazı çalışmaları ikinci planda hedeflediğimiz çifte hamamda gerçekleşecektir. Hamamlara da baktığımızda literatürde çok çeşitli şekillerde isimlendirilmiş olduğunu görüyoruz. Örneğin hem saray hamamı hem vakıf hamamı tanımı geçiyor. Ben, cami hamamı olarak isimlendirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Caminin kitabesinden anlaşılacağı üzere 1366 yılında net olarak yapıldığı bilinirken hamamında aşağı yukarı 14. yüzyıllarında camiyle eşdeğer olduğunu akla getiriyor. Devamında diğer yapılara da baktığımızda burasının beylik dönemine ilişkin olarak bir hanedan mensubiyeti kazanmış olduğunu, böylece sonraki aşamalarda da yapılacak olan araştırmalarda daha da somut olarak netlik kazanacaktır” şeklinde konuştu. “Yerleşim yerinde sonraki evrelerde yapılacak kazı çalışmalarıyla bu dokunun rengi değişecektir” Kasaba köyünde ciddi manada tarihi bir birikimin olduğunu belirten Prof. Dr. Azizsoy, “Kastamonu denildiği zaman Türk yerleşiminin ilk Hüsamettin Çoban ile birlikte ikta olarak bu toprakların verilmesiyle birlikte merkez edinmiş olduğu biliniyor. Kasaba köyünün de yine tarihte Çobanoğulları dönemi ama net olarak Candaroğulları döneminde artık yerleşim olarak burasının kullanıldığını kaynaklardan öğrenmekteyiz. 14. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasında hatta Kasaba köyünde nüfusun 25 bin kadar olduğunu söyleyebiliyoruz. Dolayısıyla bu kadar ciddi bir birikimi, yer altındaki tarihi mirası barındırmış olduğunu düşündüğümüz, buna inandığımız yerleşim yerinde sonraki evrelerde yapılacak olan kazı çalışmalarıyla elbette bu dokunun rengi hiç şüphesiz değişecektir” ifadelerini kullandı. Mahmut Bey Camii hakkında Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Kasaba köyünde bulunan Mahmut Bey Cami, üst örtüsünün bindirme tekniğiyle inşa edilmesi nedeniyle halk arasında "Çivisiz Cami" olarak biliniyor. Candaroğulları Beyliği Dönemi’nde 1366 yılında Mahmut Bey tarafından inşa ettirilen Cami, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve 17,9x11,55 metre boyutlarındadır. Dış duvarları moloz taştan inşa edilen caminin iç mekanında tamamen ahşap tercih edilmiştir. İç mekanda mihrapta ve pencere çerçevelerinde alçı, kitabe levhası ve giriş kapısının söve ve lentolarında mermer kullanılmıştır. Anadolu Türk mimarisinde Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii mimari, malzeme-teknik özelliklerinin yanı sıra tüm iç mekana yayılan süslemeler dikkat çekiyor.
Antalya Kepez’de 2024’te 212 bin ton evsel atık toplandı Kepez Belediyesi, 2024 yılında ilçe genelinde gerçekleştirdiği temizlik çalışmaları kapsamında 680 bin nüfusun yaşadığı ilçeden 212 bin 423 ton evsel atık, 3 bin 897 ton park ve bahçe atığı topladı. İlçedeki 14 bin 731 konteyner yıkanarak, 15 bin 750 konteyner bakteri ve kokuya karşı ilaçlanarak dezenfekte edildi. Kepez Belediyesi, 2024 yılında gerçekleştirdiği temizlik çalışmalarıyla ilçe genelinde çevre sağlığını koruma ve yaşam kalitesini artırma hedefini sürdürdü. Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri, yılın ikinci yarısında 7 gün 24 saat vardiyalı olarak hizmet vererek, daha temiz bir Kepez için çalıştı. Ekipler 680 bin nüfusun yaşadığı ilçeden 212 bin 423 ton evsel atık, 3 bin 897 ton park ve bahçe atığı topladı. Temiz bir çevre için sadece atık toplamakla yetinmeyen ekipler, mahalle, cadde ve sokaklarda bulunan çöp konteynerlerini de görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi, koku, bakteri ve sinek oluşumunun engellenmesi amacıyla periyodik olarak dezenfekte etti. Pırıl pırıl bir Kepez Kepez Belediyesi, 2024 yılında ilçe genelinde 14 bin 731 konteyneri yıkayıp, 15 bin 750 konteyneri ilaçlayarak ve dezenfekte ederek hijyen çalışmalarını sürdürdü. Yıkama ve ilaçlama işlemleri, modern konteyner yıkama ve dezenfekte araçlarıyla yerinde gerçekleştirilerek hem hızlı hem de çevre dostu bir şekilde yürütüldü. Paslanmış, delinmiş, kapakları kapanmayan, fiziksel özelliklerini kaybeden ve görüntü kirliliğine yol açan konteynerler bakım ve onarımdan geçirilerek yenilendi. Ayrıca, Kepez’de 2024 yılında 15 bin 910 konteyner bakımı yapılırken, 3 bin 368 konteyner imalatı gerçekleştirildi.
Mersin Yavru Akdeniz foku iyileşti, tekrar denizle buluştu Mersin’de nesli tükenme tehlikesi altındaki yavru Akdeniz foku bitkin olarak bulunarak tedavisi yapılıp, tekrar doğal yaşam alanına bırakıldı. Türkiye kıyılarında 120’nin üzerinde bireyin bulunduğu tespit edilen Akdeniz foklarından tedavisi yapılıp yaşam alanına bırakılan yavruya ise ’Yağmur’ ismi verildiği ifade edildi. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre nesli kritik derecede tehdit altında olan, tüm dünyada yaklaşık bin, Türkiye kıyılarında ise 120’nin üzerinde bireyin bulunduğu tespit edilen Akdeniz fokları takip ediliyor. Takibi yapılan Akdeniz foklarından bir yavru 10 gün önce Doğa Koruma ve Milli Parklar Şubesi ekipleri tarafından bitkin halde bulundu. Kıyıda bulunan yavru fok veteriner hekim gözetiminde Hatay DKMP Müdürlüğüne bağlı Mustafa Kemal Üniversitesi Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezine nakledildi. Burada tedavisi tamamlanan foka "Yağmur" ismi verilirken tekrar Mersin’e getirildi. DKMP Müdürlüğü ekipleri ile foklar üzerinde çalışma yapan ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü, Sualtı Araştırmaları Derneği ve Sahil Güvenlik Komutanlığının personeli ile dalgıçlar eşliğinde yavrunun tekrar yaşam alanına bırakıldığı bildirildi. "Mersin’de 25, Doğu Akdeniz’de 50’nin üzerinde birey var" Akdeniz fokları ile ilgili çalışmalar yapan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Meltem Ok geçtiğimiz aylarda bu konuda bilgiler vermişti. Türkiye kıyılarında bulunan foklarla ilgili konuşan Dr. Ok, "Bu konuda ODTÜ, 1994 yılından beri Türkiye kıyılarında çalışmalara devam ediyor. Özellikle Mersin, Antalya ve Hatay Antakya kıyılarında çalışıyoruz. Mersin kıyıları özellikle önemli, zaten Doğu Akdeniz’deki çalışmalar Mersin kıyılarında başladı. Alanı yıllar içerisinde genişlettik. Şu anda Mersin kıyılarında 25’in üzerinde bireyimiz var. Doğu Akdeniz’deki bizim çalışma alanımız içerisinde ise 50’nin üzerinde tanımlı bireyimiz var. Bunların yuvalarında tam zamanlı olarak foto kapanla takibini yapıyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye kıyılarında ise 120’in üzerinde birey var. Kıyılarımızda böyle nadir Akdeniz foklarının barınıyor olması sevindirici ve çok önemli" demişti.
Antalya EGDS denizi kirletenlere göz açtırmıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi, gemi kaynaklı deniz kirliliğinin önüne geçmek amacıyla hayata geçirdiği Elektronik Gemi Denetleme Sistemi (EGDS) ile 2024 yılında denizi kirlettiği tespit edilen 83 gemiye 103 milyon 363 bin 641 TL idari para cezası uyguladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, turizmin başkenti Antalya’da Akdeniz’in masmavi denizini temiz tutabilmek amacıyla 2023 yılında EGDS sistemini hayata geçirdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Aksu Beşgöz Deresi ve batıda Göynük Çayı arasındaki sorumluluk sahasını PTZ ve termal kameralarla izliyor. EGDS merkezinden 7/24 kameralarla izlenen Antalya Körfezi’nde denizi kirlettiği tespit edilen teknelere hızla müdahale ediliyor. 3 kilometre mesafeden net görüntü Sistem kapsamında 22 ayrı noktaya 40X optik büyüme özelliğine sahip PTZ kameralar ve otomatik tanıma sistemine sahip termal kameralar ile balıkçı barınağı üzerinde 90 mil menzilli su üstü radarı kuruldu. Yaklaşık 3 kilometrelik mesafeden net ve yakın görüntü alabilen kameralar ile denizleri kirleten gemiler anında tespit ediliyor. 1.5 yılda toplam 134 milyon lira ceza EGDS ile 2024 yılında 83 gemi kaynaklı deniz kirliliğine toplamda 103 milyon 363 bin 641 TL idari para cezası uygulandı. EGDS sisteminin devreye girdiği 5 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ise toplamda 134 milyon 234 bin 62 TL cezası uygulandı. Büyükşehir Belediyesi’nin gemi kaynaklı deniz kirliliğine yönelik cezalardan elde edilen gelir ise yine çevre projelerinde değerlendirirken, böylelikle hem deniz kirliliğinin önüne geçerken, hem de çevre projelerine de kaynak aktarılıyor.