ASAYİŞ - 26 Nisan 2017 Çarşamba 23:24

Mahkeme başkanından itirafçı albaya 'Bir doların faydasını gördün mü' çıkışı

A
A
A
Mahkeme başkanından itirafçı albaya 'Bir doların faydasını gördün mü' çıkışı

Cumhurbaşkanına suikast girişimi davasında ‘Şapka’ kod adlı gizli tanık Albay Hakan Bıyık ifade verdi. FETÖ elebaşının gönderdiği 1 doları 8 yıl taşıdığını söyleyince mahkeme başkanının, "Bari faydasını gördün mü?" diye çıkıştığı Bıyık, 6-9 Temmuz tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşen toplantıda Adil Öksüz’ün de bulunduğunu belirtti.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alınan Foça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı eski Kurmay Başkanvekili Albay Hakan Bıyık, İzmir'de görülen FETÖ/PDY davasında ‘Şapka’ kod adıyla gizli tanık olarak itiraflarda bulunmuştu. Daha sonra deşifre olan Bıyık, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Cumhurbaşkanına suikast girişimi davasında SEBBİS üzerinden tanık olarak ifade verdi.
Fetullah Gülen cemaati ile yakın temasının bulunduğunu kabul eden Bıyık, darbenin 15-22 Temmuz tarihleri arasında yapılmasının planlandığını, ağırlıklı olarak 15 Temmuz’un ön plana çıktığını ve belirtilen saatten öne çekildiğini daha sonra öğrendiğini söyledi. Bıyık, “15 Temmuz’dan 10 gün önce 5 Temmuz gecesi geç saatlerde jandarmanın cemaat imamı 'Cihan' kod adlı kişiden ‘Acil Ankara’ya gel’ mesajı aldım. 6 Temmuz tarihinde Ankara’ya gittim. Ama neden çağrıldığımı bilmiyorum. Ankara’da Tandoğan’dan bana mesajı gönderen kişi ile buluşarak Çayyolu üzerindeki bir villaya götürüldüm. Villada TSK’nın yönetime el koyma çalışmaları yapıldığını orada öğrendim. 6-9 Temmuz tarihine kadar o villada gördüğüm ve sonradan kim olduğunu öğrendim şu anda sanık olarak yargılanan Gökhan Şahin Sönmezateş de bulunuyordu. Bu toplantılarda grup çalışmaları yapılıyordu. Kimse kimse ile bilgi paylaşmıyordu. Sadece büyük salonda toplantı yapılıyordu. Gökhan Şahin Sönmezateş ile sadece bir kere konuştum. Darbenin 15-22 Temmuz gecesi yapılması ağırlıklı olarak konuşuluyordu. Ama 15 Temmuz tarihi ağırlıklı olarak görüşüldü. İki tarihte de saat 03.00 olarak düşünülüyordu. Daha sonra erkene çekildiğini öğrendim” dedi.

“Toplantıya katılanların hepsi Fetullahçı idi”

Hakan Bıyık, Ankara’daki villada yapılan toplantıya katılanların hepsinin Fetullahçı terör örgütüne mensup kişiler olduğunu kaydetti. Bıyık, ifadesine şöyle devam etti:  “Villaya gelen sivil imamların kod isimleri vardı. Sivil olarak gelen askeri personelin yanlarındaki kişiler imamlardı. Orada Gökhan Şahin Sönmezateş’in bire bir detaylı çalışmalarına vakıf değilim. Ama genel olarak konuşulan konu TSK’nın yönetime el koyması kara, hava kuvvetlerinin nasıl yol izleyeceği yönünde idi. Adil Öksüz o toplantının yapıldığı süre içinde oradaydı. O villada en büyük ‘Abi’ denilen kişi oydu. Namazları o kıldırıyordu. Herkes soruları ona soruyordu. Evin abisi bu herhalde demiştim. Daha sonra basından o kişinin Adil Öksüz olduğunu öğrendim. Adil Öksüz toplantılardan birinde salondan ayrılıp yan odaya geçip yaklaşık 10-15 dakika sonra yanımıza tekrar geldi. Bize yan odada ‘Sayın büyüğümüz ile görüştüm, hepinize selamımı var’ diye bir tabir kullandı. Bu selamı kimin gönderdiğini herkes biliyordu. Ben de bu kişinin Fetullah Gülen olduğunu biliyordum.”

Hakan Bıyık, ifadesinin ardından mahkeme heyeti ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatları ve sanık avukatlarının sorularını cevaplandırdı. Mahkeme başkanı Bıyık'a "Villada yapılan toplantılarda darbe yapılırsa Cumhurbaşkanının durumu ile ilgili bir konu konuşuldu mu?" diye sordu. Bıyık, soruyu, “Salon toplantılarının birinde orada Cumhurbaşkanı ile ilgili kendisinin Huber Köşkü’nden bir ekiple alınarak hava yoluyla İstanbul’a getirileceği, oradan helikopterle denize açılan bir gemiye alınarak güvenliği sağlanacağı konuşuluyordu. Ama bununla ilgili olarak kimin görevlendirildiği konusu geçmedi. Sadece bir ara görevin Özel Kuvvetlere verilmesi konuşuldu. Ayrıca Özel Kuvvetlerde görevlendirilecek personel tek tek sıfırdan timler haline getirilerek oluşturulacağı ve bu kişilerin tamamının cemaatin üyelerinden oluşturulacağı konuşuldu” şeklinde cevapladı.

Mahkeme başkanının "Toplantılarda Yurtta Sulh Konseyi ile bir konuşma geçti mi" sorusuna ise Bıyık, “Toplantılarda Yurtta Sulh Konseyi ile ilgili bir konu konuşulmadı. Konseyin oluşturulduğu bir toplantı değildi. 'Konsey şu kişilerden oluşuyor' diye isim verilmedi. Sadece konuşmalarda Yurtta Sulh Harekatından bahsedildiğini hatırlıyorum” diye cevap verdi.

Toplantılar konusunda Adil Öksüz'ün yurt dışına çıkıp çıkmadığı sorulan Bıyık, “Telefonla yan odadan çıktıktan sonra Adil Öksüz bir konuşmasında ‘Bu Cumartesi ya da Pazar İstanbul’a, ardından ABD’ye uçacağım. Salı günü sayın büyüğümüz ile görüşeceğim, Çarşamba günü Türkiye’ye döneceğim' şeklinde ifade kullandı” dedi. Bıyık, ByLock kullanıp kullanmadığı sorusuna ise şu cevabı verdi: “2012 yılında Diyarbakır’da yanımdaki imam aracılığı ile yüklemiştim ‘bundan sonra haberleşmeyi buradan yapacağız’ dedi. Uzun süre kullandıktan sonra o kişi bana telefonumdan ByLock’u kaldırmamı söyledi. Daha sonra WhatsAap programı kullandım. Ama kullanılan programdan farklı ana yüzü bulunan bir programdı.”

“1 doların faydasını gördün mü”

Mahkeme başkanı, Bıyık'a "O villada 1 dolar dağıtıldı mı?" diye sordu. Bıyık'ın “8 yıl benden sorumlu imam bana 1 dolar verdi. Bu doların Fetullah Gülen tarafından gönderildiğini, yanımdan ayırmamamı, bana bereket getireceğini söyledi” cevabı üzerine mahkeme başkanı da, "Bir faydasını gördün mü bari?" şeklinde çıkıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatlarının ‘O villada gruplara ayrılmanın kriteri neydi’ sorusuna Bıyık, “Havacılar bir odada denizciler ayrı odada bulunuyordu. Ben jandarma olarak o evde tek başıma idim. Asıl jandarma grubu oradaymış, onlar bayrama gitmişler o yüzden beni oraya çağırmışlar. 15 Temmuz için bana görev verilmedi” dedi.

Yine avukatların ‘Darbe teşebbüsünün başarısız olması konusunda alternatif planlama yapılıyor muydu’ sorusuna Bıyık, “Toplantılarda böyle bir konuşmaya şahit olmadım” dedi.
Cumhurbaşkanın alınması planlanan yerde olamaması durumda alternatif bir plan var mıydı sorusuna BIyık, “Hayır konuşulmadı” cevabını verdi.

“Adil Öksüz’ün kod ismi telaffuz edilmedi”

Hakan Bıyık, avukatların Adil Öksüz’ün kod adı neydi sorusuna, “Orada kendisine abi veya hocam diye hitap ediyordu. Kod ismi telaffuz edilmedi” derken, ‘Adil Öksüz dışında kamuoyunun tanıdığı bir isim var mıydı’ sorusuna, “İsmini daha sonra basından öğrendiğim at kuyruklu gözlüklü olarak gördüğüm Harun Bibiş isimli bir şahısta orada bulunuyordu” dedi.

‘Adil Öksüz ve Gökhan Sönmezateş bir arada mıydı’ sorusuna ise Bıyık, “Mutfakta Adil Öksüz ve Gökhan Sönmezateş ile adını bilmediğim kişilerin bir arada oturduğunu ve sohbet ettiğini gördüm. Ama ne konuştuklarını bilmiyorum” dedi.

Cumhuriyet Savcısının ‘toplantılarda yaklaşık kaç kişi vardı’ sorusuna Hakan Bıyık, “Her gün giren çıkan değişmekle birlikte orada bulunan kişi sayısı sivil şahıslar dahil olmak üzere 15’ten aşağı değildi. Ben kalacak yerim olmadığı için orada kaldım” dedi. 

Bekir Tosun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Osmaniye Türk Sineması’nın duayenleri Keskiner kardeşlerin anıları Osmaniye Kent Müzesi’nde yaşatılacak Türk Sineması’na isimlerini altın harflerle yazdıran Yeşilçam’ın usta yapımcıları Arif ve Abdurrahman Keskiner adına Osmaniye Kent Müze’sinde "Türk Sineması’nın Usta Yapımcıları Arif ve Abdurrahman Keskiner Kardeşler Kültürel Mirasıdır" köşesi oluşturuldu. İçerisinde Keskiner kardeşlerin ödüllerinin, eserlerinin, kitaplarının ve sinema çekimlerinde kullanılan parçaların yer aldığı onlarca eser anıların yaşatılacağı köşe de yer aldı. Kültürel anlamda adından sıkça söz ettiren Akdeniz’in incisi Çukurova’nın gözdesi Osmaniye, geçmişten geleceğe köprü olmaya devam ediyor. Selçuklu mimarisi tarzında oluşturulan Osmaniye Belediyesi Kent Müzesi de bu anlamda şehre ışık tutarken Türk Sineması’nda önemli yer edinen usta yapımcılar Arif ve Abdurrahman Keskiner kardeşler adına "Türk Sineması’nın Usta Yapımcıları Arif ve Abdurrahman Keskiner Kardeşler Kültürel Mirasıdır" köşesi oluşturdu. Türk Sineması’na isimlerini altın harflerle yazdıran Keskiner kardeşleri adına oluşturulan köşede ödülleri, kitapları, eserleri ve sinema çekimlerinde kullanılan parçalar gibi onlarca eser yer aldı. Kurdele kesilmesiyle birlikte açılışı yapılan köşeyle ilgili katılımcılara bilgi veren Abdurrahman Keskiner, geçmişe dönük anılarını yeniledi. "Aldığımız ödüller ve belgeleri Osmaniye’de yaşatmak istedik" Programın açılış konuşmasını yapan Abdurrahman Keskiner, "Ağabeyim Arif Keskiner ve benim aldığım ödüller ile belgeleri Osmaniye’de yaşatmak istedik. Sayın Başkanımızdan da rica ettik. Sağ olsunlar kendisi de kabul etti. Açılışımıza geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum." dedi. "Osmaniye’miz için tarihe not düşülen bir günü yaşıyoruz" Konuşmasında geçen yıl vefat eden Arif Keskiner’i de anan Belediye Başkanı İbrahim Çenet, "Yeşilçam’ın Türk Sinema tarihinin belki de ismini altın harflerle yazdıran Abdurrahman Keskiner ağabeyimizin Osmaniye’miz için tarihe not düştüğü bir günü yaşıyoruz. Burada pamuk toplarken burada fıstık yetiştirirken bir sektöre girip sonra da ismini altın harflerle yazdırmak Çukurova insanımızın da ne kadar güzel olduğunu gösteriyor. Arif Keskiner büyüğümüzü de rahmetle anıyoruz. Osmaniye’mizde değer kattıkları için kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz." diye konuştu.
Bartın Yaralı sürücüye, kovalamaca sırasında peşinde olan polisler yardım etti Bartın’da otomobilini polisin üzerine süren ve "dur" ihtarına uymayan sürücü ile polis ekipleri arasında kovalamaca yaşandı. Yaklaşık 30 kilometre kaçmayı başaran sürücü kaza yapınca yakalandı. Yaralanan sürücünün yardımına ise peşindeki polisler yetişti. Edinilen bilgiye göre Orduyeri Caddesi’nde "dur" ihtarına uymayan 74 AAN 037 plakalı Tofaş aracın sürücüsü E.Y. ile polis aracı arasında kovalamaca başladı. Bir polisin üzerine aracı süren E.Y., Bartın-Amasra yoluna çıkarak kaçmaya devam etti. Yolda orta refüje çıkan aracın sürücüsü, kazaya rağmen yoluna devam etti. Bartın-Kurucaşile istikametine doğru hızla giden sürücü ile polis arasında yaklaşık 30 kilometre boyunca kovalamaca yaşandı. Sürücü peşine taktığı polislere izini kaybettirirken, Bozköy mevkisinde ise araç virajı alamayarak yol kenarındaki su kanalına düştü. Araçtan çıkarak kanalda sırtüstü yatan yaralı sürücünün yardımına ise peşindeki polis ekipleri yetişti. Bölgede ikinci bir kaza yaşanmaması amacıyla, polis ve jandarma ekipleri tarafından geniş güvenlik tedbirleri alındı. Otomobili için feryat etti Yaralı halde yerde yatan sürücü ise aracın halini görünce kendi acısını unutarak aracı için ağladı. Yaralı sürücü, "Arabam bu hale gelmeyecekti. Babam bu arabayı bu halde görürse ne der? Babam beni boğar. Ben iyiyim ağabey ama bu arabanın böyle kalmasını ben istemiyorum. Bu araba bu hale nasıl geldi? Bu arabayı kim bu hale getirdi? Ben mi getirdim arabayı bu hale? Anne, babam nerde? Kaza yaptım, ehliyetim de yok" diye bağırdı Ehliyetsiz ve alkollü olduğu belirlendi Araçta yapılan armada suç unsuruna rastlanılmazken, 23 yaşındaki sürücü E.Y.’nin 231 promil alkollü olduğu ve ehliyetinin bulunmadığı belirlendi. Yaralı sürücü olay yerine gelen ambulansa alınarak ilk müdahalesi yapıldıktan sonra Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada yaralanan ehliyetsiz ve alkollü sürücü E.Y’nin babasının mahalle muhtarı olduğu ve aracı izinsiz aldığı öğrenildi. Ailesi kayıp ilanı verdi Kovalamacanın yaşandığı anlarda ise polisten kaçan E.Y.’yi ailesinin telefonla aradığı ve ulaşılamadığı ileri sürüldü. Çocuğuna ulaşamayan aile ise jandarma karakoluna başvuruda bulunarak kimlik bilgi ve eşkalini verdikleri çocukları E.Y’nin kayıp olduğunu ifade etti. Olayı hastane polisi fark etti Hastane polisi, kayıp müracaatında bulunulan E.Y’nin yaralı olarak hastaneye getirilen yaralı olduğunu fark etti. Hastane polisinin telsiz anonsu ile durumu haber merkezine duyurması üzerine ise telefonla durum jandarmaya bildirildi. Jandarma ekipleri tarafından da kayıp başvurusunda bulunan aile bilgilendirilerek hastaneye yönlendirildi.