SAMSUN
Kansızlık yani anemi hakkında bilgiler veren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Taner Kaya, "Alyuvarlarımız içerisindeki hemoglobin isimli bir proteinin miktarının yaşa ve cinsiyete göre belirlenen kriterler altında kalmasıdır. Bu kriterler erişkin erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda 12 g/dL'nin altı kabul edilir. 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL'nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL'nin altı anemidir.
Kan kemik iliğinde yapılır. Vücudumuz gerektiğinde dalak ve karaciğerle de kan üretimini sağlar. Ortalama 120 günlük bir ömrü olan yaşlanmış alyuvarlar, dalak tarafından yıkılarak temizlenir. Kan hücreleri kemik iliğinde yapılırken bazı vitaminlere ve hormonlara ihtiyaç duyar.
Kansızlık oluş nedenlerine göre; yapım eksikliği, üretimden fazla bir şekilde kaybedilmesi veya tüketilmesi veya kanın fazla yıkılması nedeniyle olur. En sık karşılaştığımız kansızlık nedeni demir eksikliğine bağlıdır" diye konuştu.
DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ
Dr. Kaya, kemik iliğinin kan hücrelerini yaparken demire ihtiyaç duyduğunu ve vücutta yetersiz demir olmasının kan üretimini yavaşlattığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Kansızlığın en sık görülen şekli budur. Demir, kanda oksijen taşıyan pigment olan hemoglobinin önemli bir parçasıdır. Demir eksikliğinin nedenleri; diyette az miktarda alınma, vücut tarafından az miktarda emilimi, kronik kanamalar ile demir kaybıdır. Örneğin burun kanamaları, kadınlarda sık ve ağır adet kanamaları, hemoroid, mide ya da bağırsak ülseri, polip, gebelik, mide ve kalın barsak kanser gibi hastalıklarda demir kaybı fazla olmaktadır.
Vücutta ve kemik iliğindeki demir depolarının harcanması sonucu kansızlık yavaş yavaş gelişir. Genellikle kadınlarda demir depoları daha azdır. Kadınlarda görülen sık ve ağır adet kanamasından kasıt sadece tampon ile adetlerin kontrol altına alınamaması, bir periyotta 12'den fazla veya günde 4'ten fazla ped değiştirilmesi, pıhtı şeklinde kanama olması ve kanamanın 7 günden fazla olmasıdır."
"Demir eksikliğine bağlı kansızlıkta en sık yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma, çalışma kapasitesinde azalma, iştahsızlık, bazen bulantı, çarpıntı, nefes darlığı, üşüme hissi, saçlarda dökülme, kabızlık, konsantrasyon bozukluğu görülür" diyen Uzm. Dr. Taner Kaya, "Ayrıca yiyecek dışındaki şeylere örneğin toprak, buz, patates cipsi, havuç, çiğ patates, kireç taşı, nişasta gibi maddelere yemek isteği olur.
Ağız kenarında ve tırnaklarda çatlaklar, tırnaklarda biçimsizlik, kaşık biçimi almaları, tahriş olmuş dil de görülür. Uzun süren kansızlıklarda gelişme geriliği, günlük demir gereksinimi 1-3 mgr kadardır. Alınan demirin ancak yüzde 10'u bağırsaklarımız tarafından emilir. Demir onikiparmak bağırsağından ve ince bağırsak başlangıcından emilir. Günlük kayıp 1 mgr'dır. Ter, dışkı, idrar, dökülen hücrelerle kaybedilir.
Demir gereksinimi bebeklik, hamilelik, ağır hastalık ve emzirme dönemlerinde artar. Kırmızı et, karaciğer, balık, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır. Un, ekmek ve tahıllar demirle zenginleştirilmiş olabilir. Gelelim pekmeze; pekmez zengin bir demir kaynağıdır.
Bir tatlı kaşığında 1.16 mg demir bulunur. Oysa ki pekmez, üzümden yapılır ve çok besleyici şeker kaynağıdır. İçinde karbonhidrat dışında çok sayıda mineral bulunur. İki tatlı kaşığı pekmez içinde günlük manganez, bakır, demir, kalsiyum ve potasyum ihtiyacımızın yüzde 10'u bulunur. Daha az miktarda da magnezyum, vitamin B6 ve selenyum vardır.
Bir tatlı kaşığı yaklaşık 58 kcal enerji içerir. Demir içeriği zengin olsa da kalsiyumla birlikte emilimi azalır. Çok sık olarak kullanılan bir içim şekli olarak pekmezin süt ile karıştırılması içeriğindeki demirin emilimini azaltacaktır. Günde 20 tatlı kaşığı pekmez (400 gram) demir ihtiyacı için yeterli gerekli gözükse de verdiği kalori çok yüksektir.
Kansızlığı olan hastalar kendilerini tedavi ederken kilo almaya da başlayacaklardır. Kansızlık problemi olan hastalar günlük ihtiyaçtan daha fazla demire ihtiyacı olduğu için almaları gereken
pekmez miktarı bir hayli fazla olacaktır ve bu pekmez miktarının bir-iki ay tüketilmesi imkansızdır" şeklinde konuştu.
C VİTAMİNİ DEMİR EMİLİMİNİ ARTIRIYOR
Tedavi olarak ağızdan demir tedavisinde kullanılan demir formlarının demir sülfat, demir glukanat ve demir fumorat olduğunu belirten Kaya, "Demir hapları günlük ihtiyacın üzerinde ve yeterli miktarda demir ihtiva etmektedir. Demir tedavisine başladıktan bir-iki ay sonra hemoglobin düzeyi normale dönecektir, ancak çoğunlukla kemik iliğinde olan demir depolarını doldurmak amacı ile tedaviye 6-12 ay daha devam edilmelidir.
Damar içerisine veya kas içerisine uygulanabilecek demir ilaçları da ağızdan alıma dayanamayan hastalarda kullanılabilir. Ancak bu ilaçlarda alerjik reaksiyon gelişebilme ihtimali vardır. Eğer alerjik bir bünyeniz var ise doktorunuza bunu bildirmeniz önemli olacaktır.
En iyi demir emilimi aç karnına olmasına rağmen pek çok insan buna katlanamaz ve gıda ile almak ister. Süt ve sütlü mamuller demir emilimini engelleyeceğinden ilaç ile birlikte alınmamalıdır. C vitamini demir emilimini artırırken, hemoglobin üretiminde de önemli yer tutar.
Diyetle alınacak miktar yeterli olmayacağından gebelik ve emzirme dönemi sırasında kadınların yeterli derecede demir almaları gerekir. Mide rahatsızlıkları ile beraber demir tedavisinde mide koruyucu olarak adlandırdığımız ilaçlar demir emilimini azaltır.
Demir hapı ile mide koruyucu ilaçların beraber kullanılması demir ilacının etkinliğini azaltacaktır. Sonuç olarak tüm anemiler arasında sık görülen demir eksikliği anemisi doğru tanı ve tedavi ile düzelebilecek geçici bir hastalıktır" dedi.