GENEL - 09 Aralık 2008 Salı 14:38

İşte Diyanet'in hurafe listesi

A
A
A
İşte Diyanet'in hurafe listesi

Diyanet İşleri Başkanlığı, hurafelere karşı halkı bilinçlendirmek amacıyla harekete geçti. Diyanet, "21. Yüzyıl Türkiyesi'nde Hurafeler" adı altında hazırladığı kitapta, halkın yanlış bildiği inanışları açıkladı.

Diyanet, cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmayı, türbe ve yatırlardan medet ummayı, yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağının cami avlusuna bırakılmasını hurafe saydı. Diyanet'e göre nazar boncuğu ve muska takmak, loğusa kadını kırkı
çıkana kadar yalnız bırakmamak, cami duvarını öpmek, iki bayram arası nikahı uğursuzluk saymak da hurafe.

"BİLGİSİZLİK, HURAFELERİN TUZAĞINA İTER"

Diyanet İşleri Başkanlığı, hurafelere karşı savaş açtı. Halkı hurafelere karşı bilinçlendirmek için kolları sıvayan Diyanet, bu amaçla "21. Yüzyıl Türkiyesi'nde Hurafeler" adı altında kitap hazırladı. Kitabın giriş bölümünde mantıki tabanı olmayan, gerçek hayatla ilişkisi bulunmayan inanç ve uygulamaların izlerinin tüm dinlerde görülebileceğine işaret edilerek, bilgisizlik, yalnızlık, çaresizlik, zorda kalmışlık, korku, üzüntü, hastalık, sıkıntı ve felaketlerin insanları hurafelerin tuzağına ittiği kaydedildi.
 
Bilgisizliğin, batıl inanışların, mesnetsiz yorumların ve çarpık anlayışların düşünce dünyasında kök salmasına zemin hazırladığına vurgu yapılan kitapta, "Başkanlığımız, inanç, düşünce ve sosyal hayatımızı etkileyen hurafeler konusuna önem vermiş, toplumu din konusunda ana kaynaklara dayalı doğru bilgi ile aydınlatmayı, dinimizin yasakladığı hurafelerin inançlarımıza karışmaması için gerekli tedbirleri almayı bir sorumluluk kabul etmiştir" denildi.

"NAZAR BONCUĞU HURAFEDİR"

Diyanet, ışıklı ortamların az olduğu zamanda kesilen tırnağın kaybolması ve çocuklar tarafından yutulması, yiyecek-içecek gibi şeylere karışmasının önlenmesi gibi anlamlı gerekçelerle akşamları tırnak kesmenin iyi karşılanmadığını ancak bunun yerini tamamen dini içerikli etmenlere bıraktığını hatırlattı. "Gece tırnak kesenin başına kötü şeyler geleceğini ve günah olduğunu söylemek hurafedir" diyen Diyanet, insanların nazar değmesinden korkarak, nazar boncuğu takmasını, muska taşımasını da hurafe saydı.

"HAYVAN SESİNİ DEPREM HABERCİSİ SAYMAK DA HURAFE" 

Kitapta, tabiat olaylarının nedenleri ve eşyaların tabiatındaki özellikler bilinmediği için tabiat olayları veya eşyaya insanlar tarafından farklı anlamlar yüklenildiği ve bazı tepkiler geliştirildiği belirtilerek, "Hayvanların çıkardığı seslerin olumsuzluklara işaret etmesi, ay ve güneş tutulmasının kötülüklere ve gazaba yorumlanması ve bir an önce bu durumun değişmesi için silahla atış yapılması, tenekelere vurularak gürültü çıkarılması da hurafelere önemli derecede kaynaklık etmektedir" denildi.
Diyanet, insanların bazen inanmasalar bile birtakım hurafelere inanıyor görünmelerinin, onları psikolojik olarak rahatlattığını kaydetti. Günlük gazete, haftalık veya aylık olarak yayınlanan aktüel dergilerde mevcut olan fal köşeleri, televizyonda sunulan medyum programlarının, batıl inanç ve hurafelere neden olduğu vurgulandı.

İŞTE DİYANET'İN HURAFE LİSTESİ

Diyanet, toplumda en yaygın olan hurafeleri 'aile, uğur ve uğursuzluğa inanmak, cenaze, şifa, türbe-yatır, hıdrellez, baht açılması, namaz, nazar, dua, adak-kurban, misafir, bayram, sihir-büyü-fal, muska, ay ve güneş tutulması' başlıkları altında açıkladı. 

Diyanet'in 'hurafe listesi' şöyle:

- Ateşe su dökülürse cin çarpar, yiyeceklerin ağzı kapatılmadığında gece onlardan cinlerin yediği anlayışı,

- Kuran ve sünnet ile örtüşmediği halde dövme yaptırmak, erkeklerin küpe takması, burçların insan karakterine etkili olduğu inancı,

- Türbe, yatır gibi yerlerden medet ummak. Bir yatırın mezar taşına mum yakıp, dilek tutmak,

- Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek,

- Yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağını keserek cami avlusuna bırakmak,

- Konuşmayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak,

- Yürümeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek, 

- Kırkı çıkmamış bir bebeğin tırnakları kesilirse o çocuğun hırsız olacağına inanmak,

- Küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak,

- Çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek,

- Çocuk doğan eve 40 gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak,

- Yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak, 

- Boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak,

- Gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak,

- Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak,

- Loğusa kadını kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak,

- Hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak,

- Nikah esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına bakması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak,

- Gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak,

- Evlenmeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak,

- Baykuş ötmesi, kara kedinin insanın önünden geçmesi, horozun vakitsiz ötmesi, insanların ve araçların önünden tavşanın geçmesinin uğursuzluk sayılması, karganın ötüşünün o bölgeye gelecek belanın işareti olarak kabul edilmesi,

- İki bayram arasında nikah yapmak, duaların kabulü için mübarek gecelerde ziyaretgahlarda mum yakmak, gece vakti tırnak kesmek, cuma ve arefe günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek, temizlik yapmak, akşam sakız çiğnemeyi ölü eti çiğnemek gibi kabul etmek, gece aynaya bakmak gibi şeylerin uğursuzluk getireceğine inanmak,

- Elden ele sabun, makas, bıçak, iğne ve soğan vermenin uğursuzluğuna inanmak, 

- Sağ elinin içi kaşındığında para geleceğine, sol elinin içi kaşındığında da para çıkacağına, ayak altı kaşındığında da yola çıkılacağına inanmak,

- Cam ve porselen gibi eşyanın aniden düşüp kırılmasını, bir belanın defedileceğine işaret saymak,

- Merdiven altından geçmeyi uğursuzluk saymak,

- Cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmak,

- Cenazenin alkışlanma uğurlanması, cenazenin arkasından slogan atmak ve çiçek serpmek, cenaze için üçüncü gününde helva ve yemek dağıtmak, kefen arasına dua, ayet ve vasiyetname koymak, ölen kimse için arefe günü kurban kesmek,

- Hastanın başı üzerinde tuz gezdirmek, köz söndürmek, kurşun döktürmek,

- Dileğin kabulü için ağaçlara bez-çaput bağlamak, türbelere adakta bulunmak, türbe ziyaretlerinden şifa beklemek,

- Hıdrellez günü sahile gidilerek kuma veya toprağa ev, araba veya kadın resimleri çizilerek böylece çizilen resimler sayesinde ileride onlara sahip olunacağına inanmak,

- Camiye girerken cami duvarını öpmek,

- Tekke ve türbelerde kurban kesmek, türbe ve tekkelerden şifa beklemek, mum yakmak, el yüz sürmek,

- Misafirin, askere gidenin veya yola çıkanın arkasından su dökmek,

- Kahve falına bakmak, falcılara, büyücülere gitmek,

- Ay ve güneş tutulmasında silah atmak, teneke çalmak.

DEVLET ARIK- ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da “Gençlerin Gözüyle Kent Diplomasisi” projesi kapsamında panel düzenlendi İletişim Başkanlığı Erzincan Bölge Müdürlüğünün “Gençlerin Gözüyle Kent Diplomasisi” projesi kapsamında “Kent Vizyon Panelleri-Erzincan” adıyla bir panel düzenlendi. Kentteki bir otelin salonunda düzenlenen panelin açılış konuşmasını yapan İletişim Başkanlığı Erzincan Bölge Müdürü Metehan Akkaya, projenin amacı hakkında şöyle konuştu: “Nüfus artış oranının giderek yoğunlaştığı kent hayatında, gençlerin kentte nasıl konumlandırıldığı ve kentteki diğer aktörlerle olan diyaloğunun boyutları önem taşımaktadır. Kent diplomasisi, gençlerin kentsel aktörlerle olan diyaloğuna birkaç yeni eğilim sunar. Bu bağlamda, kent diplomasisinin kapsamı özellikle küçük kentlerde genellikle gençlik, spor veya kültürel alışveriş ve etkinliklerle bağlantılı olarak gerçekleşir ve toplantılardan iş birliğine kadar pek çok şekilde topluluk oluşturma girişimlerini teşvik eder. Bu doğrultuda proje, kent diplomasisinin gençlerin kent hayatına katılımı üzerindeki rolünü kentteki gençlerin ve diğer aktörlerin görüş ve önerileriyle birlikte değerlendirmeyi öneren bir platformun hayata geçirilmesini amaçlar. Platformun, gençlere kent diplomasisi hakkında bilgi vermesi, bu konuda gençler ve kentsel aktörler arasında farkındalık oluşturması, kent kültürünü geliştirmesi ve kent imajını güçlendirmesi beklenir.” Akkaya, projenin katkılarını da şöyle sıraladı: “Gençler için: Gençlerde kent diplomasisi hakkında farkındalık oluşturulması ve gençlerin bu konuda bilgilendirilmesi. Gençlerde kent kültürünün geliştirilmesi, desteklenmesi ve gençlerin kente aidiyet duygularının güçlendirilmesi. Gençlerin çeşitli yönetim düzeylerindeki karar vericilerle bir araya getirilmesi. Kentteki yerli ve yabancı gençlerin kentteki sosyal uyumlarını artırmaya yönelik duygu ve düşüncelerinin karşılıklı paylaşılmasına olanak tanınması. Gençlerin kent hayatında karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik alternatif görüşlerin tartışılması. Kent için: Kent değerlerinin öne çıkarılması yoluyla kent görünürlüğünün ve imajının artırılması. Kentin diplomatik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik çıktıların üretilmesi. Kentteki diğer aktörler için: Kentsel aktörler arasında eş güdüm sağlanması. Kentteki aktörlerin kentliler ve kent toplulukları ile bütünleşmesinin sağlanması. Kent yönetiminin (belediyelerin) uluslararası alanda (kardeş kent gibi) yeni iş birlikleri edinmesinin kolaylaştırılması.” Akkaya’nın açılış konuşmasının ardından panele geçildi. Karadeniz Teknik Üniversitesinden Dr. Nisa Erdem’im Moderatörlüğünü yaptığı panelde; İstanbul Medeniyet Üniversitesinden Prof. Dr. Hamza Ateş ve Doç. Dr. Sezai Öztop ile Karadeniz Teknik Üniversitesinden Suna Ersavaş Kavanoz, gençlere kent diplomasisini anlatarak gelen soruları cevaplandırdılar.
Samsun Çarşamba’da 19 Mayıs coşkusu 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Çarşamba’da Adapark Suni Çim Sahada yapıldı. Öğrencilerin hazırladığı gösteriler stadı dolduran vatandaşlar tarafından ilgiyle izlendi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı töreni, Belediye Meydanındaki Atatürk Anıtı’na çelenk konulması ile başladı. Törende, İlçe Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nün çelengi Atatürk Anıtı’na sunuldu. Belediye Meydanında çelenk sunma töreni saygı duruşu ve okunan istiklal marşı sonrası sona erdi. Program Çarşamba Adapark Suni Çim Sahada düzenlenen etkinlikler ile devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapan Gençlik Merkezi Müdürü Ramazan Katoğlu, “Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ta milli duygular içerisinde Samsun’da attığı ilk adım. Türk milletinin bağımsızlığını kazanmada ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu yolunda atılmış en önemli adımdır. İşte bu yüzden, Türk milletinin, vatanı ve değerleri için verdiği onurlu mücadelenin adı olan 19 Mayıs’ın 105, yıldönümüne ulaşmanın mutluluk ve heyecanını yaşıyoruz" diye konuştu. Konuşmaların ardından öğrencilerin hazırlandığı çeşitli spor gösterileri, halk oyunları ve müzik dinletilerinin ardından ödül törenine geçildi. Çeşitli etkinliklerde dereceye giren öğrencilere madalyaları Çarşamba Kaymakamı Doç. Dr. Şükrü Yıldırım, Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, Çarşamba Cumhuriyet Başsavcısı Çağrı Gir tarafından verildi. Adapark Suni Çim Sahada düzenlenen etkinliklere Çarşamba Kaymakamı Doç. Dr. Şükrü Yıldırım, Cumhuriyet Başsavcısı Çağrı Gir, Çarşamba Belediye Başkanı Hüseyin Dündar, Çarşamba Emniyet Müdür Barik Çiçek, İlçe Jandarma Komutanı Bnb. Mustafa Kemal Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özdemir, kurum amirleri, siyasi parti temsilcileri, öğretmenler ve öğrenciler katılım sağladı. Program geçiş töreni sonrası sona erdi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları, akşam saatlerinde fener alayı ve gençlik konseri ile devam edecek.
İstanbul 16. Gayrimenkul Projeleri Yatırım Fuarı ve Zirvesi İstanbul’da başladı 16. Gayrimenkul Projeleri Yatırım Fuarı ve Zirvesi, İstanbul’da başladı. Onlarca yabancı yatırımcının buluştuğu fuarda gayrimenkul alımı hakkında önemli açıklamalarda bulunan Ekiz GYO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ekiz, “İhtiyacı olanların konutları bir an önce alması lazım. İstanbul’da ise kentsel dönüşüm değil milli seferlik ilan edilmesi lazım” dedi. Türkiye’de fuarcılık adına birçok ilklere imza atan 16. Gayrimenkul Projeleri Yatırım Fuarı ve Zirvesi, İstanbul’da başladı. Katar, Kuveyt, Bahreyn, BAE, Umman, Ürdün, Suudi Arabistan, başta olmak üzere Azerbaycan, Fas, İran, Irak, İngiltere, Hollanda, Almanya, Rusya, Afganistan, Ukrayna, İsveç, Mısır, Yemen, Filistin, Bosna ve Çin gibi ülkelerden gelecek yatırımcıların buluştuğu zirve ve fuarda, katılımcılara 5000 adet Türkçe, İngilizce olmak üzere 2 dilde katalog ve CD hazırlandı. Yaklaşık 10 bin ziyaretçinin gelmesi hedeflenen fuarda Ekiz GYO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ekiz, gayrimenkul sektörü hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ekiz, “25 sene önce kurulmuş, İstanbul’da projeler gerçekleştiren bir kentsel dönüşüm firmayız. İstanbul’un genelde Anadolu yakasında projeler gerçekleştiriyoruz. Konut ağırlıklı çalışıyoruz, bunun yanında sanayi yapıları da yapmaktayız” dedi. “Bir an evvel ihtiyacı olanların konutları almaları lazım” “Gayrimenkul sektöründe satışlarda ufak bir durgunluk var” Ekiz, “Fakat bu son tüketiciler için alım fırsatı demektir. Yani fiyatlar yeteri kadar geri gelmiş durumda. Bu son kullanıcı için avantajlı durumdadır. Biz tavsiye olarak bir an evvel ihtiyacı olanların konutları almaları lazım. Enflasyonist ortamdayız, bunu büyük bir etkisi var. Bunun yanında maliyetler yükselmektedir. Bu da satışları tetikliyor. Faizlerin de yüksek oluşu, bireysel tüketicilerin krediye ulaşamaması, fiyatları ve satışları durgunlaştırıyor diyebiliriz. Şu an yatırım için bir fırsat diyebiliriz. Yatırım için olmasa da ihtiyacı olanlar bir an evvel almalı. Çünkü arz satışa yetişemiyor. Emtiadaki fiyat artışları, artışın önüne geçemiyor” ifadelerini kullandı. “Kentsel dönüşüm değil milli seferlik ilan edilmesi lazım” Ekiz GYO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ekiz açıklamasını şöyle sürdürdü: “Burada en önemli nokta güvenilir bulmaktır. Geçmişi olan, sözlerinde durmuş ve yapacaklarını geçmişteki projelerle kendinin kanıtlamış firmalardan almalarını tavsiye ediyorum. Biz Türk halkına göre üretim yapıyoruz. Senede 2 sefer salonun ve odalarının yerini değiştiren, prizlerin, armatürlerin ve anahtarların yerini değiştirecek halkımıza göre üretim yapıyoruz. Bende sektördeki arkadaşlarıma bir an evvel binalarını kentsel dönüşüme vermelerini, hızlıca yenilemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. 6 Şubatta çok büyük acı bir tecrübe yaşadık. İstanbul’un bekleyen deprem gerçeği ortadır. Bir an evvel, hızlıca İstanbul’un yenilenmesi lazım. Burada bence kentsel dönüşüm değil milli seferlik ilan edilmesi lazım. Milli duygularımız ön planda olarak kentsel dönüşümü partiler üstü görmemiz lazım. Maalesef yüzbinlerce bina var. Muhtemel bir İstanbul depreminde faturası yüz milyarlarca dolar felaketle belirlenmektedir. Yenilenmek yani kentsel dönüşüm bizim olmazsa olmazımızdır. İstanbul’da yaşayan bir halk olarak hızlı bir şekilde dönüştürmemiz lazım.”