Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Norveç gazetesi Aftenposten’in sorularını yanıtladı. Suriye’de YPG’ye karşı ne zaman askeri operasyon düzenleneceğine ilişkin soru üzerine Altun, PKK-YPG terör örgütünün hem Türk askerlerine hem de Türkiye’nin koruması altında Suriyeli sivillerin yaşadığı bölgelere saldırılar düzenlediğini belirtti.
Türkiye açısından öncelikli meselenin vatandaşlarının can ve mal güvenliği olduğunu vurgulayan Altun, bunun bir parçası olarak da bölgesel barış ve istikrarın önemli olduğunun altını çizdi. Altun, “Ne zaman harekat yapılacağına Türkiye karar verecektir” dedi.
“Türkiye’nin askeri harekatı Rus makamlarının rızası veya desteği olmaksızın başlayabilir mi?” sorusuna ilişkin ise Altun, Türk-Rus ilişkilerinin çok köklü bir tarihe sahip bulunduğunu aynı zamanda son derece gerçekçi olduğunu söyledi.
‘’Türkiye’nin atacağı hiçbir adım kimsenin iznine veya rızasına tabi değil’’
Birçok alanda iyi ilişkiler olmasına rağmen iki egemen devlet olarak her konuda tam anlamıyla mutabık halinde olunmamasını normal karşıladığını dile getiren Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye dosyasında da sahadaki krizin mahiyeti ve muhtemel çıkış yolu hakkında farklı yaklaşımlar olabilir. Ancak biz terörle mücadelenin bölgede barış ve istikrar isteyen tüm devletlerin ortak paydası olduğuna inanıyoruz
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde artık kendi çıkarlarını merkeze alan, gerekli gördüğünde ise kendi göbeğini kesen bir devlet hâline gelmiştir. Buna son yıllarda herkes şahit oldu. Elbette ilgili devletler arasında bazı fikir alışverişleri yapılır. Ancak günün sonunda Türkiye’nin atacağı hiçbir adım kimsenin iznine veya rızasına tabi değildir.”
‘’İsveç ve Finlandiya’nın verdiği sözlerin tutulduğuna ikna olursak üyelikleri onaylanır’’
Türkiye’nin haziran ayında Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerinin resmen onaylanması için bir tarihin bulunup bulunmadığına yönelik soru üzerine Altun, Madrid Zirvesi marjında imzalanan üçlü muhtıra ile Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya davet edilmesine yönelik itirazını geri çektiğini ancak sürecin tamamlanmadığını belirtti.
İsveç ve Finlandiya’nın Madrid’de verdiği sözleri tutması gerektiğinin altını çizen Altun, “Eğer verilen sözlerin tutulduğuna ikna olursak üyelikleri onaylanır. Şu anda zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıyor. Dolayısıyla bugün itibarıyla somut bir tarihten bahsedemeyiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’ten iki temel beklentisi olduğuna işaret eden Altun, şöyle devam etti:
“Öncelikle savunma sektörüne yönelik yaptırımları, NATO’nun temsil ettiği müttefiklik ruhuna aykırı olduğu gerekçesiyle, kaldırmalarını istedik. İkinci husus ise Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerine yönelik somut adımlar atmalarıydı. Bu kapsamda hem PKK-YPG hem de 2016 yılında Türkiye’de darbe girişiminde bulunarak 251 insanı katleden FETÖ mensuplarını barındırmamalarını talep ettik. İsveç ve Finlandiya ise bu talepleri karşılayacaklarını beyan etti. Şu anda durumu değerlendiriyoruz.”
‘’Beklentimiz, Türkiye’yi müttefik olarak gördüklerini ve bunun gereğini yapacaklarını kanıtlamaları’’
Finlandiya ve İsveç’le yapılan anlaşma kapsamında Türkiye’nin İsveç’e iadesini istediği kişilerin bir listesini sunduğunun belirtilerek, listede kaç kişi bulunduğunun sorulması üzerine Altun, konuya nicelik değil, nitelik olarak baktıklarını söyledi.
Madrid’de imzalanan muhtıraya istinaden Adalet Bakanlığının her iki ülkeye gerekli resmi talepleri gönderdiğine işaret eden Altun, bu taleplerin arasında daha önce reddedilen bazı iade taleplerinin yeniden incelenmesinin de bulunduğunu bildirdi.
Altun, geçmişte reddedilen taleplerin de ülkeler arasındaki anlaşmalara aykırı olduğuna dikkati çekerek, “Beklentimiz, İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’yi müttefik olarak gördüklerini ve bunun gereğini yapacaklarını kanıtlamalarıdır” ifadelerine yer verdi.
Mustafa Cenik