Halk arasında fil hastalığı olarak da bilinen lenfödem genellikle kol ve bacaklarda oluşan şişliklerle kendini gösteriyor. Lenfatik sistemdeki bozukluktan dolayı hücreler arası sıvıda meydana gelen artış olarak ifade edilen lenfödem doğuştan olabildiği gibi sonradan da oluşabiliyor. Bu kapsamda Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde lenfödem tedavisi gören 72 yaşındaki Seyit Ali Hacısağır, yaklaşık 10 yıldır lenfödemle mücadele ediyor. Uzun süre hastalığının belirlenemediğini belirten Hacısağır, bu sürede bacağının çok fazla şiştiğini belirtti.
Zamanla ayağı ile bacağı pantolon ve ayakkabısına sığmayan Hacısağır, özel ayakkabı ve pantolon diktirdi. 1 ay önce şehir hastanesinde tedavisine başlanan Hacısağır, başarılı bir tedaviyle şiş bacağından yaklaşık 10 kilo vererek bacağındaki şişkinliğin bir kısmından kurtuldu. Bacağındaki şişlik nedeniyle zaman zaman yürüyemeyen Hacısağır, doktorlarına gençliğindeki bacak bacak üstüne atarak kahve atmanın en büyük hayali olduğunu söyledi.
Tedavi sonrası yılların hayalini gerçekleştiren Hacısağır, şimdi kendine bisiklete binme hedefi koydu. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Evrim Coşkun da Hacısağır’ın son durumu hakkında bilgi verdi. Coşkun, lenfödeme karşı farkındalığa ve erken tanının önemine dikkat çekti.
Erken tanıdaki tedavi süremiz çok kısalıyor
Lenfödem hastalığıyla ilgili bilgi veren ve hastalıkta erken tanının önemine dikkat çeken Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Evrim Coşkun, “Yaklaşık 1 aydır tedaviye aldığımız maalesef 9-10 yıllık tanıda bir gecikilen bir hastamızdır. Bizim için şöyle bir kötü tarafı var, erken tanıdaki tedavi süremiz çok kısalıyor. Eğer tanıda gecikme olduysa kol ve bacaktaki şişlikler çok ileri düzeyde olduysa bu tedavi çok daha uzun sürede gerçekleşebilmekte ve bu hastalığın oluşturduğu izler geride kalabilmekte. Erken tanı tedavi yapmadığımız zaman bu kontrolden çıkan şiş kol ve bacaklar, kontrolden çıkan enfeksiyonlarla karşımıza gelebilmektedir. Lenfödem halk arasında fil hastalığı olarak bilinmektedir” diye konuştu.
Benim hayalim bacak bacak üstüne atıp bir kahve içmek dedi
Seyit Amca’nın tedavi sürecine ilişkin konuşan Coşkun, “Seyit amcamızın bacağında bir şişlikle bize gelmişti hakikaten giydiği ayakkabılar; iki ayak arasında çok fark vardı. Pantolonlarda bir bacağın şiş olmasıyla dolayısıyla özel dikim pantolonlar giyebiliyordu. Bacak çok şiş olduğu için yürüme zorlukları vardı. Çok büyük bir bacak vücudun dengesini de bozabiliyordu. Kendine özel ayakkabı yapmıştı. Bana ilk geldiğinde ayağının inebileceğine kendisi de inanmıyordu.
Dizinin şişliğini indirelim dediğimde bunu ilk defa siz söylüyorsunuz demişti. Tedaviye başladıktan sonra biraz ineceğine önce kendisi inandıktan sonra dedi ki benim hayalim bacak bacak üstüne atıp bir kahve içmek. Şu anda onu yapabiliyor fakat bir sonraki hayali olan bisiklet binmek istiyor. İnşallah onu en kısa sürede bisiklet binme hayaline de kavuşturacağız. Mutlaka erken tanı çok önemli. Biz tedaviye başladığımızda sanırım 95 kiloydu başladığımızda en son 86’ya kadar verdirttik ve bu sadece sağ bacağından verilen kilo” dedi.
Ben fili nerede gördüm ki fil hastalığı olacak”
Hastalık sürecinde yaşadıklarını anlatan ve başarılı tedavi sonrası en büyük hayalini gerçekleştirdiğini ifade eden 72 yaşındaki Seyit Ali Hacısağır, “Ayağımın üstüne soba düştü ondan bu yana şişti. Hastalığın adını biz dokuz sene sonra öğrendik. Koridordan gelirken doktor, gel senin ayağının şişini indireceğiz dedi. Ömrümde iki sefer duydum bu kelimeleri. O kadar doktora gittim, hiç birinden de cevap yok. Ben fili nerede gördüm ki fil hastalığı olacak. Fili televizyonda görmüşsüm.
Ayak şişmeye başlayınca hareketlerim kısıtlanıyor. Bir ayağım hareket ediyor 50-60 santim diğer yağım 10 santim. Özel pantolon diktirdim, ayak şiş ya, taze ayakkabı almaya gidiyorum alamıyorum ki, bir ayak şiş, zaman geliyordu çorabı dahi giyemiyordum. Şimdi bir bisiklet olsa hayalim olarak binmek istiyorum. Hayalim bacak bacak üstüne atıp kahve içmek bunu yapabiliyorum ama bisiklet olmadığı için bisiklete binemiyorum” şeklinde konuştu.
Hasibe Karadağ - Emre Baba