POLİTİKA - 20 Kasım 2022 Pazar 17:57

Devlet Bahçeli: 'Kılıçdaroğlu, milli güvenlik sorunudur'

A
A
A
Devlet Bahçeli: 'Kılıçdaroğlu, milli güvenlik sorunudur'

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kılıçdaroğlu gavurun kılıcını sallayan, Türkiye’nin güvenirliğini ve imajını sakatlamaya çalışan milli güvenlik sorunudur” dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Samsun’da düzenlenen “2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net” mitinginde vatandaşlara seslendi. Sınır ötesi operasyon, 2023 seçimleri, Millet İttifakı’nın tutumu ve terör konularına değinen MHP Lideri Bahçeli, önemli açıklamalarda bulundu.

Mitingin açılışında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net temalı bugünkü toplantımıza katılan Samsunlu kardeşlerimizin yanı sıra, teşkilatlarımızı temsilen Cumhuriyet Meydanı’na teşrif eden Ordulu kardeşlerimize, Sinoplu kardeşlerimize, Giresunlu kardeşlerimize, Kastamonulu kardeşlerimize ayrı ayrı hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum. 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerine az bir süre kala zillet ittifakının adayı hala ortada yoktur. Kazanacak aday polemiği zillet partilerini birbirine düşürmüştür. Bu yıl içinde sırayla kurdukları eğri bacaklı masalarda 8 kez toplanmışlar, velakin bir arpa boyu mesafe alamamışlardır. Elbette bu husus kendilerinin bileceği bir konudur. Esasen içine düştükleri buhranın bizi alakadar eden veya edecek bir tarafı da yoktur. Ancak Türkiye’mizin istikbalini risk ve tehlikeye atacak sakıncalı ilişkileri, sarsak irtibatları ve sancılı ünsiyetleri olduğundan dolayı zillet ittifakının kundura derisinden yapılmış maskesini indirmek de bizim için milli bir görevdir. Tek bildikleri, tek söyledikleri ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme’ geri dönme planlarıdır. Bunun dışında ne bir projeden, ne takdire layık bir hedeften, ne de sadra şifa politik ve ekonomik bir tekliften bahsettiklerini duyan, gören, şahit olan çıkmamıştır. 6+1 formatında kurulmuş masada vatan ve millet sevgisinin kırıntısı yoktur. Gelecekle ilgili en küçük hazırlıkları söz konusu değildir. Her birisinin gizli ajandası, bununla mündemiç farklı Cumhurbaşkanı adayları vardır ve karşımızdadır. Birbiriyle anlaşamayan, birbiriyle çatışıp çelişen, birbirinin kuyusunu kazıp masadan kalkmak için fırsat kollayan partilerin ortak akla sahip olduğunu ileri sürmek temelsiz bir uydurmadır. Böylesi kriz ve karmaşaya sapmış ucube zihniyetlere Türkiye’nin emaneti düşünülemeyecektir. Sadece yapılanı yıkmak, eskiyi tekrar inşa etmek amacıyla bir araya gelmiş, çıkarları dışında hiçbir şeyi gözetmeyen partilere güven duyulur mu? İtibar edilir mi? Ruhsat verilir mi? Tamam denir mi? Zillet ittifakı kukladır, kuklacı ise Türkiye düşmanlarıdır” dedi.

“Zillet İttifakı karanlık bir projedir”
Millet İttifakını eleştirerek konuşmasına devam eden Bahçeli, “Zillet ittifakı, milletin hassas değerleri ile oynayarak, devletin temel kurumları ile çatışarak çıkmaz bir siyaset yolunu seçmiştir. En başta CHP çok tehlikeli, sonuçları ağır olacak bir yanlışın içine sürüklenmiştir. Zillet ittifakı karanlık bir projedir, proje sahibi ise her fırsatta Türkiye’ye saldıran yerli ve yabancı mihraklardan teşekkül etmiş yıkım lobisidir. Cumhur İttifakı’na kumar masası diyenlerin aklına ve ahlakına şaşarım, çünkü asıl kumar masası, asıl ihanet masası bellidir, 6+1 sayıda partinin oturduğu masayı altından üstüne inceleyen herkes neyin ne olduğunu, hangi emellerin havi olup hâkimiyet kurduğunu çok açık görecektir. Türkiye Cumhuriyeti masada kurulmadı, zulmet faillerinin ayaklarına tutunduğu masaya da bırakılmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni tarih sahnesine çıkartan soylu irade cumhurun bizatihi kendi iradesidir, bu iradenin kifayeti ve künhü masalar değil zafer meydanlarıdır. Tezgâh altı siyasi ilişkilerle milli geleceğimize ipotek koymayı heves edenlerin, bu heveslerini kursaklarında bırakmaya söz verdik, yemin ettik. Onlar varsın birbiriyle oynayıp günbegün oyalanıp dursunlar. Cumhurbaşkanı adayı o mu olsun, bu mu olsun diye masalara yüz sürsünler. Keyifleri yetene kadar yedi düvelle güç birliği yapsınlar. Cumhur İttifakı tarihine bakacak, hizmetine bakacak, çalışmaya bakacak, milletine bakacak, ülkesine bakacak, büyük işler başarmaya bakacak, küresel güç Türkiye’nin mimarbaşılığı nasıl olurmuş cümle aleme ispatlayacaktır” diye konuştu.

“Adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır”

Cumhur İttifakı olarak adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunun altını çizen Bahçeli, “Bulanık suda balık avlama merakında değiliz. Belirsizliğin rotasını takip etme anlayışında değiliz. Makam, mevki, servet, şöhret devşirme arayışında hiç değiliz. Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü cumhurun zaferiyle taçlandırmanın gayesindeyiz. Bu haklı ve tarihi mücadelemizde yol haritamız bellidir. Türk ve Türkiye yüzyılına milli birlik ve kardeşlik şuuruyla ulaşmanın azmindeyiz. 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerini Türk milletinin karar anı, Türk tarihinin yol ağzı, Cumhuriyet’in yeni yüzyılla demokratik sözleşmesi olarak değerlendiriyoruz. Seçimlere giden süreçte adayımız belli, kararımız nettir. Karar verdik, mutlaka tatbik ve takip edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak beraberliğimizi sonuna kadar koruyacağız. Hiçbir gevşemeye, suizanna, gönül kırgınlığına müsaade etmeyeceğiz. Seçime kadar değil Türkiye yüzyılının çatısını el birliğiyle öresiye kadar, aziz milletimizi medeniyetler ve milletler mücadelesinde üst lige taşıyana kadar biriz, diriyiz, birlikte cumhurun ruh kökü, Cumhuriyet’in sarsılmaz güvencesiyiz. Diyorum ki, Cumhur İttifakı Türkiye’dir. Cumhur İttifakı pazarlıksız, aracısız, hesapsız, hilafsız, hilesiz vatan türbedarı, Türk milletinin has bahçesidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Birinci hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci döneminde de çok yüksek bir oy oranıyla seçilmesi, başarılı çalışmalarına ara vermeden devam etmesidir. İkinci hedefimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekili sayısıyla siyasal destek seviyesini en çoklaştırmak, yıllardır layık olduğumuz hakkımızı milli iradenin oluruyla almaktır. Nihai arzumuz, Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çok güçlü bir temsil imkanına kavuşmasıdır” şeklinde konuştu.

“Kılıçdaroğlu gavurun kılıcını sallayan, Türkiye’nin güvenirliğini ve imajını sakatlamaya çalışan milli güvenlik sorunudur”

Kılıçdaroğlu’nu eleştiren MHP Lideri Bahçeli, “Maalesef ekonomide ayak oyunları hiç bitmemiştir. Küresel tefecilerin tertiplerinde bir azalma görülmemiştir. Türkiye’nin faiz, kur ve enflasyon sacayağında yıkımını düşleyenlerin, yönetilemeyen bir ülke olmasının hesabını yapanların, sokakları karıştırmak suretiyle demokrasi dışı arayışları teşvik edenlerin alçakça kurgularında bir gerileme yaşanmamış, bilakis bir artış gözlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle alayına birden aşılmaz bir sur çekilmiş, bütün oyunlar bozulmuştur. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, 18 Kasım 2022 tarihinde, sosyal medya hesabından yaptığı İstanbul Borsası’nın itibarına gölge düşürme, manipülasyon yapma teşebbüsü tek kelimeyle ahlaksızlıktır. Son bir yıldır rekor üstüne rekor kıran İstanbul Borsası Kılıçdaroğlu’nun uykularını kaçırmaktadır. Yatırımcılara Borsa’ya girmeyin çağrısı yapan Kılıçdaroğlu gavurun kılıcını sallayan, Türkiye’nin güvenirliğini ve imajını sakatlamaya çalışan milli güvenlik sorunudur. Türk şirketlerinin değerini düşürmek için tezvirat borsası işleten, buna karşılık İstanbul Borsası’nın yükselişinden dolayı çılgına dönen Kılıçdaroğlu’nun yolu namertlik yoludur. Samsun’dan diyorum ki, bu Kılıçdaroğlu tasfiye memurudur, taşeron siyasetçidir; CHP, Aziz Atatürk’ün ilkeleri ve Türkiye tehdit altındadır. Bu zillet zihniyeti ne söylerse söylesin, hangi iftiradan medet umarsa umsun, bugün devlet çok daha güçlü, millet çok daha umutlu, gelecek çok daha aydınlıktır” ifadelerini kullandı.

“Vakit dökülen kanların hesabını damla damla sorma vaktidir”

Yakın zamanda başlayan sınır ötesi harekata da değinen Bahçeli, “Bilhassa terörle mücadelede çok önemli kazanımlar elde edilmiş, bölücü terör örgütünün ve diğer kanlı yedeklerinin beli kırılmıştır. PKK/YPG terör örgütünün eylem kapasitesine darbe indirilmiştir. Güney sınırlarımız boyunca açılmak istenen terör koridoru askeri harekatlarla baltalanmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimiz sınır ötesinde, yurt içinde hainleri araya araya bularak etkisiz hale getirmişledir. Ve bu müessir süreç devam etmektedir. Terörist nerede ise Türkiye artık orayı yıkıp geçmektedir. Tehdit nereden kaynaklanıyorsa açık hedef de orasıdır. Fakat terörizmi besleyip palazlandıran dost görünümlü şaibeli ülkeler, Türkiye’nin önünü kesmek, güvenliğimizi ve huzurumuzu sabote etmek için kiralık katil kullanmaktadır. 13 Kasım’da İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde yaşanan hunhar saldırı Türkiye düşmanlarının faal olduklarının şüpheye yer bırakmayacak en son kanıtıdır. Gerek İstiklal Caddesi’nde gerekse de terörle mücadele esnasında şehit düşen tüm vatan evlatlarına bir kez daha Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, tedavi altında bulunan kardeşlerimize şifalar diliyorum. Dün gece yarısı başarıyla icra edilen Pençe-Kılıç Hava Harekatı’yla teröristlerin saklandıkları barınak, sığınak, mağara ve inleri isabetle vurulmuş ve hamd olsun kullanılamaz hale getirilmiştir. Hainler için hiçbir yer güvenli ve korunaklı değildir. Vakit hesap vaktidir. Vakit dökülen kanların hesabını damla damla sorma vaktidir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi tüm gücümüzle destekliyor, gazaları ve mücadeleleri hayırlı olsun diyor, en alt rütbeden en üst rütbeye kadar hepsini birden tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Alemde şer bitmezse, Oğuz’da er tükenmez, asla da tükenmeyecektir” açıklamasında bulundu.

Devlet Bahçeli, mitingin sonundaki konuşmasında ayrıca şu ifadelere yer verdi:
"İstiklal Caddesi’nde bomba patlatan katil her şeyi bir bir açıklarken, hala CHP’sinden İP’ine kadar malum partilerin yöneticileri sözde somut delil peşindedir, kanlı saldırıyı örtbas etmenin amacındadır. Terörist, ‘YPG’ye katıldım, ben teröristim’ itirafını yaparken, zillet partileri ağız birliği etmişçesine ‘hayır kuşku var’ diyerek suyu bulandırma yarışındadır. CHP’nin bir grup başkan vekili, ‘teröristin hangi örgüte mensup olduğu muamma’ sözlerini ağzından kurşun gibi çıkarmıştır. İP’in bir Genel Başkan Yardımcısı da, ‘terörist taşıdığı pakette ne olduğunu bilmiyor olabilir’ iddiasını küstahça ifade etmiştir. Zillet ittifakı, HDP’yi ürkütmemek, PKK/YPG’yi gücendirmemek, üstelik cinayetleri maskelemek için milletimize ve şehitlerimize adeta hakaret kuyruğuna girip zehir saçmayı siyaset zannedecek bir sefalete savrulmuştur. Devletin değil terör örgütünün açıklamasına itibar edecek kadar alçalmışlardır. Teröriste terörist diyemeyen kim varsa bizim gözümüzde teröristin eylem ve fikir yoldaşıdır. Bu da şerefli ve onurlu bir tavır olamayacaktır. Katile katil diyemeyenlerin, mesela İstiklal Caddesi saldırısını iktidara teşmil etme gayreti içine girenlerin vatan ve millet sevgisi kalmamıştır. Nedir bunlardan çektiğimiz? Bu zillete nereye kadar katlanmak durumundayız? Acılarımızı paylaşmak yerine nifak kusanların, devleti ve hükümeti töhmet altında bırakanların dili terör dilidir, propagandası terör propagandasıdır, bunların iki dünyada da yatacak ve sığınacak yerleri yoktur. Karşımızdaki tablo zillettir, rezalettir, hezimettir, hıyanettir, aleni suç ortaklığıdır.”

Bahçeli’ye MHP'nin "İktidara Yürüyüş" mitinginde çekilen fotoğraf hediye edildi

2023'e Doğru: Aday Belli Karar Net Mitingi için Samsun'a gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye miting öncesi istirahat ettiği otelde, partili iş insanı Burhan Mucur tarafından Bahçeli’nin Samsun'a ilk kez Genel Başkan olarak geldiği 25 Nisan 1998 tarihinde ‘İktidara Yürüyüş’ Mitingi’nin düzenlendiği Cumhuriyet Meydanın da çekilen fotoğrafını, kiraz ağacından el işçiliği ile yapılan üstünde üç hilal ve yanlarında MHP yazısı bulunan fotoğrafı özel çerçeve içerisinde hediye etti.

Erdi Demir-Cem Güngörmüş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul MediaMarkt elektronik perakende sektöründe kadınların en çok tercih ettiği marka seçildi Türkiye İtibar Akademisi tarafından 23 Eylül – 11 Ekim 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen Kadın Marka Tercih Endeksi araştırmasına 26 bölgeden 18-55 yaş arası 6 bin 468 kadın katıldı. Araştırmada kadınların elektronik perakende alanında en çok tercih ettiği marka MediaMarkt olarak belirlendi. Türkiye İtibar Akademisi’nin Bursa Teknik Üniversitesi ve İstanbul Kent Üniversitesi iş birliği ile gerçekleştirdiği Kadın Marka Tercih Endeksi araştırması, 18-55 yaş aralığındaki kadınların marka tercihlerini ortaya koyuyor. Kadınların itibar, güven ve satın alma davranış eğilimini belirlemek amacıyla yapılan, 26 bölgeden 6 bin 500’e yakın kadının katıldığı araştırmada elektronik perakende kategorisinin en çok tercih edilen markası MediaMarkt oldu. “Kadınların bir numaralı tercihi olmak gurur verici” Kadınların en çok tercih ettiği marka unvanını kazanmaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden MediaMarkt Türkiye Pazarlama, E-Ticaret ve Kurumsal İletişim Direktörü Tolga Ünvan şunları söyledi: “Araştırma; dijitalleşmeye önem veren, gerek sosyal sorumluluk projeleri gerekse hayata geçirdiği kampanyalarla kadınlara dokunan markaların kadınlar arasında daha çok güven algısı oluşturduğunu ve tercih edildiğini gösteriyor. MediaMarkt Türkiye olarak sektörümüzde kadınların bir numaralı marka tercihi olmak bizim için gurur verici. Müşterilerimizin beklentilerini karşılamak ve onlara unutulmaz bir alışveriş deneyimi sunmak için gösterdiğimiz çabanın özellikle kadınlar tarafından takdir edilmesi, doğru yolda olduğumuzun en büyük göstergesi. Kadınların tercih ettiği ilk marka olmak, sektörümüze getirdiğimiz yenilikçi yaklaşımın ve dijitalleşmeye yaptığımız yatırımların da karşılıksız kalmadığını gösteriyor ve bizi mutlu ediyor”. “Kadınların teknoloji alanında daha fazla temsil edilmesini önemsiyoruz” Teknolojinin hayatımızın merkezine yerleşmesiyle artık kadınların teknolojik ürün alışverişinde de ön planda olduğuna işaret eden Ünvan, “Özellikle online platformlardan alışveriş yapan kullanıcıların sayısı günden güne artıyor. Bu artış trendinde kadınların payı oldukça yüksek. MediaMarkt olarak kadınların hayatı kolaylaştıran, son teknolojiye sahip, inovatif ürünlere gösterdiği ilgiyi yakından gözlemliyoruz. Onların bu ilgisi bize de gerek fiziksel gerek online alışveriş platformumuz için ilham veriyor. Kadınların teknoloji alanında daha fazla temsil edilmesini önemsiyoruz. Mağazalarımızda en az yüzde 50 kadın çalışan istihdam etmeye devam ediyoruz” dedi.
Ankara Hazine ve Maliye Bakanlığı: “’Aileye Destek Lüksmüş’ haberi gerçeği yansıtmamaktadır" Hazine ve Maliye Bakanlığı, bir gazetede yer alan ‘Aileye Destek Lüksmüş’ başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan bir gazetede yayımlanan ‘Aileye Destek Lüksmüş’ başlıklı habere ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada söz konusu haberin yalan olduğu belirtilerek, haberin içeriğindeki programın süreli olduğu ve bakan imzasına gerek olmadan otomatik olarak sonlandığı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen Türkiye Aile Destek Programı, 2022 yılı Haziran ayında geçici süreli olarak başlatılan ve öngörülen sürede doğal olarak sona eren bir programdır. Hazine ve Maliye Bakanımızın programın sonlandırılmasına yönelik herhangi bir talimatı bulunmamaktadır. Bu çerçevede basında yer alan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. 2025 yılı bütçemiz kuşatıcı sosyal destek sistemine kaynak aktaran ve toplumun her kesimini gözeten bir bütçedir. Engelli kardeşlerimizden 65 yaş üstü büyüklerimize, sosyal güvencesi olmayanlardan aile birliğini korumaya ve dar gelirli aileleri desteklemeye kadar geniş bir perspektifle sosyal yardımlarımızı sürdürüyoruz.” 2025 yılında sosyal yardım harcamaları için ayrılan kaynağın 651 milyar liraya çıkarıldığı belirtilen açıklamada, 2002’de milli gelirin yüzde 0,4’ü olan sosyal yardım harcamalarının 2025 yılında yüzde 1,1’e yükseltildiği kaydedildi. Teyit edilmeden kamuoyunda algı oluşturma amacıyla bilinçli bir şekilde yayılan haberlere itibar edilmemesi gerektiği de belirtilen açıklamada, vatandaşların kasıtlı ve yanıltıcı haberlere karşı daha dikkatli olmasının büyük önem taşıdığı vurgulandı.
Eskişehir Oyun kıyafetiyle 5 kişiyi bıçaklayan sanığın 108 yıl hapsi istendi Eskişehir’de oynadığı oyunlarda bulunan kıyafetleri internetten satın aldıktan sonra giyerek, bir çay bahçesinde ve yolda 5 kişiyi bıçaklayan 19 yaşındaki sanık için 108 yıla kadar hapis cezası istendi. Bilgisayarda oynadığı oyunlarda gördüğü savaş kıyafetlerini internetten sipariş ederek temin eden Arda K.(19), yanında bulunan kesici aletlerle 12 Ağustos 2024’te Şehit Rüstem Demirbaş Parkı’ndaki çay bahçesinde ve Uluönder tramvay durağında T.A., (72), C.Ö (58), N. Ö., (88), M.K. (65) ve C. A.’ı (52) bıçakla yaraladı. Olay sonrasında yakalanan ve sevk edildiği mahkemece tutuklanan Arda K., hakkında iddianame tamamlandı. İddianamesi tamamlanan gencin yayınladığı manifestosunda Zafer Partisi’ne yakın olduğu, Türkiye’de bulunan mültecileri sevmediğini belirttiği paylaşımlar olduğu iddia edilmişti. Eskişehir 6. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 37 sayfalık iddianamede, olayı gerçekleştirdiğinde 18 yaşında olan tutuklu sanık Arda K.’nin "Tasarlayarak öldürmeye teşebbüsten" 100 yıla ve "Halk arasında korku ve panik oluşturmak amacıyla tehdit" suçundan 8 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Sanığın video paylaşım platformundan canlı olarak kaydedip paylaştığı anlaşılan olay anına ait görüntülerin analizinin yer aldığı iddianamede, bıçakla yaralanan 5 kişinin muayene sonuçları, "Humanty İs Overrate (İnsanlık Abartılıyor)" ibareli siyah renkli tişört giyen sanığın üzerinde ve adreslerinde ele geçirilen suç unsurları ve dijital materyaller, sanığın ve müştekilerin ifadeleri ile Arda K.’nin sosyal medya hesapları ile ilgili yapılan açık kaynak araştırmalarına ilişkin tespitler yer aldı. "Patlayıcı yapacak malzemeyi bulamadım" Şüpheli ifadelerinde olayı nasıl planladığını anlattı. Paylayıcı madde yapmak için araştırmalarda bulunduğunu ifade eden Arda K., sosyal medya üzerinden tanıştığı kişinin söylemlerinin kendisini etkilediğini belirtti. Arda K, ifadesinin bir bölümünde şunları söyledi: "Doğu Avrupa kökenli olduğunu söyledi, ancak ülkesini tam olarak söylemedi, kendisinin benden bir iki yaş küçük olduğunu söylemişti. Kendisinin bulunmuş olduğu ülkede okullar başladığı, gittiği okulda silah alıp eylem yapmak istediğini benimle paylaşıyordu, bu silahı ailesinin üzerinden alacağını söylüyordu. Bu şahsın hangi ülkede yaşadığını bilmiyorum. Onunla ortak yanlarımızın olduğunu düşünerek ilk başlarda sadece Türkiye’de yaşadığımı, son iki hafta içerisinde Eskişehir’de yaşadığımı ve silah almak planlarımın olduğunu söylemiştim ancak silah alacak bir yer bulamadığımı şahsa söylemem üzerine bu şahıs bana patlayıcı yapabileceğimi söylemişti, zaten ben daha öncesinden uygulama üzerinden patlayıcı yapabileceğim metinlerin olduğu dosyaları indirip incelemeler yapmıştım. Patlayıcı yapılabileceğim malzeme temin edemedim ayrıca evde tehlikeli olacağı düşüncesiyle patlayıcı yapmadım." “Saldırı öncesi cep telefonum ve bilgisayarımı temizledim” Saldırıyı yurt dışından tanıştığı bir kişi ile planladığını ifadesinde belirten Arda K., olayı şöyle anlattı: "Eylem yapabileceğim yerleri çizerek bu şahsa gönderdim. Şahısla daha önceden konuşurken bir kilisede saldırı yapmak istediğimi söylediğimde bunun dikkat çeken eylem olabileceğini söyleyerek bana teşvik edici sözler söyledi ancak ben bu saldırıyı kafamda tam olarak planlayamadığımdan dolayı planımdan vazgeçtim. Kiliseye saldırı yapma düşüncem ise dikkat çekici yerlerden birisi olmasıydı. Ben silah ve patlayıcı temin edemediğimden dolayı internet üzerinden balta, bıçak, kask, maske, koruyucu gözlük, hücum yeleği, eldiven, pantolon, palaska aldım. Daha sonradan bu malzemelerin üzerine politik görüşüm olan Nasyonel sosyalizm (Nazizm) görüşüme ait Nazi amblemini yeleğimin üzerine yapıştırdım, yine aynı ideolojime ait ’SS’ amblemini, eşittir işareti üzerine çizgi çizerek eşit değildir anlamında bir şekli, KKK (Klu Klux Klan) ibarelerini ve gamalı haç işaretini küçük kamp bıçağımın üzerine beyaz endüstriyel kalemle çizdim. Bu şahısla son görüşmemi yaptım. Eskişehir’de yapmış olduğum planı kendisi de tasdiklediği için Tepebaşı Camisi çevresinde eylem yapacağımı kesinleştirdik, daha sonra bu şahısla yazışmaları bilgisayardan, cep telefonumdan sildim. Cep telefonumu, bilgisayarımı, evde bulunan hard diskimi yaptığım eylem planları bulunmasın diye format atarak sıfırlayarak evden çıktım. Canlı yayın açtım. Cami bahçesinde oturan kişilere yönelik hücum yeleğimden çıkarttığım bıçakla öldürmek maksatlı saldırdım. Bir kişiyi daha bıçakladıktan sonra arkamdan ’dur’ şeklinde bir ses duydum ve arkamı döndüğümde bana doğru koşan bir polis olduğunu görünce kaçarken yine durak üzerinde bulunan bir kişiyi sırtından bıçakladığımı şu an hatırlıyorum. Ben bu eylemi yaparken dini maksatlı bir eylem yapmadım, sadece insanı sevmediğim için ve ses getireceğinden dolayı bu eylemi yaptım." Saldırı gününden 7-8 ay önce depresyondan kurtulmak için bir hastanenin psikiyatri servisine başvurduğunu, doktorun verdiği ilacı kötü hissettiği için bir gün sonra bıraktığını anlatan sanık, herhangi bir terör örgütüyle iletişiminin olmadığını, pişmanlık duyduğunu kaydetti. İddianamede, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince ilgili web sitesine erişim sağlanamadığı, sanığın irtibatlı olduğu kullanıcının da tespit edilemediği belirtildi. Bomba yapımı için internette aramalar yapmış Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince yapılan incelemenin raporuna göre de Arda K’nin internet tarayıcısı üzerinden "cinayetin cezası kaç yıl" ve "annenizin mutfağında bomba yapımı" gibi aramaların yanı sıra çeşitli olay ve kişiler hakkında arama yaptığına dair tespitler iddianamede yer buldu. Teröristleri "aziz" olarak nitelendirmiş Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca düzenlenen rapora göre ise sanık Arda K.’nin saldırı öncesi yayınlamış olduğu 16 sayfalık "manifesto metni" içeriğinde saldırıları bilgisayar oyunu gibi farklı zorluk seviyelerine ayırdığı, farklı etnik gruplar ve topluluklara hakaretler yağdırarak işlenecek cinayetleri önemine göre puanladığı, "manifestosu"nda 2019’da Yeni Zelanda’da iki camiyi hedef alarak 51 kişiyi öldüren Brenton Tarrant, 2011 yılında Norveç’te bir yaz kampında 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik, 2017 yılında Las Vegas’ta onlarca kişinin yaşamını yitirdiği saldırıyı yapan Stephen Paddock ve 1995 yılında Oklahoma’da düzenlediği bombalı saldırı ile 168 kişiyi öldüren Timothy McVeigh isimli kişileri "aziz" olarak nitelendirdiği belirtildi. Arda K.’nin gerçekleştirdiği eylemin, oyun ve şiddet kavramlarının ilişkisini akla getirdiği, şiddet içerikli video oyunlarının saldırganla özdeşim kurma, saldırı eylemlerine aktif olarak katılma, düşmanca sanal bir gerçeklik oluşturma, saldırgan davranış ve tutumların öğrenilmesi ve sürdürülmesinde geleneksel medyadan daha güçlü etkileri bulunduğu belirtilen raporda, sanığın kendini bir "oyun kahramanı"na dönüştürmesi, "manifestosu"nda yayınladığı puanlama sistemi ve bazı aksiyon oyunlarındaki savaşçı karakterlere benzeyen bir maske takmasının bu düşünceyi güçlendirdiği ifade edildi. Raporda, "Şüphelinin manifestosunda yer alan ’Beni büyük ihtimalle ya haberlerde ya da şehrimin haber sayfalarında bulabilirsiniz ki bu motivasyonla yapılan ilk saldırı olduğu için büyük ihtimalle haberlere çıkacağımı düşünüyorum. Editim belki yapılır’ şeklindeki paylaşımın kendini örnek alacağını düşündüğü kişilere bıraktığı 10 maddelik ipucu listesi ve eyleminin kendisini ’azizler listesine’ koyacağı düşüncesi dikkate alındığında, konunun oyun şiddet bağlamının yanı sıra gençlerin ’fenomen olma’ arzusuna da bağlanabilir." değerlendirmesine yer verildi. Sanığın cezai ehliyeti tam Arda K.’nin sevk edildiği sağlık kurumu tarafından düzenlenen rapora göre işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ve cezai ehliyetinin tam olduğu belirtilen iddianamede, sanığın eyleminin ise terör suçu olarak nitelendirilemeyeceği ifade edilerek, şunlar kaydedildi: "Arda K.’nin sosyal medya platformlarında ve oyun sitelerinde tanışmış olduğu Nasyonel sosyalizm (Nazizm) görüşünü benimseyen diğer şahıslardan ve bu görüşü benimseyen şahısların dünya çapında gerçekleştirmiş olduğu diğer eylemlerden de etkilenerek, benzer şekilde bir eylem yapmaya karar verdiği, bu doğrultuda kar maskesi, askeri kamuflaj çelik yelek benzeri üzerinde Nazi kara güneşi resmi bulunan taktik yelek ve kesici aletleri temin ettiği, alınan beyanında ikrar ettiği üzere olay yerine olay öncesinde giderek kıyafetleri giyeceği ve eylemi gerçekleştireceği yerleri, eylem saatini belirlediği, yapacağı eyleme ilişkin manifesto hazırladığı ve canlı yayın yapmak için düzenek temin ederek eylemi her yönüyle tasarladıktan sonra olay tarihinde yapmış olduğu plan ve tasarlama kapsamında elinde bulunan bıçakla müştekileri alınan savunmasında da ikrar ettiği üzere öldürme kastıyla rastgele darbeler vurmak suretiyle bıçaklayarak her bir müştekiye karşı ayrı ayrı olmak üzere ’tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs’ suçunu işlediği, birden fazla bıçak, balta ve biber gazıyla yaklaşık 200 metrelik mesafe boyunca hedef gözetmeksizin saldırılar da bulunarak olay yerinde bulunan diğer şahıslar üzerinde de korku, kaygı ve panik oluşturmak suretiyle ’Silahla halk arasında korku ve panik oluşturmak amacıyla tehdit’ suçunu işlediği soruşturma sonucunda elde edilen tüm deliller itibarıyla anlaşılmıştır." Sanık Arda K.’nin 5 müştekiye karşı ayrı ayrı olmak üzere "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 20 yıla, "halk arasında korku ve panik oluşturmak amacıyla tehdit" suçundan ise 8 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.