GÜNDEM - 19 Ekim 2012 Cuma 10:54

Davutoğlu'ndan 'ateşkes' çağrısı

A
A
A
Davutoğlu'ndan 'ateşkes' çağrısı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kurban Bayramı’nda ateşkes sağlanması için Suriye’deki taraflara çağrıda bulunurken, Irak’ta bekletilen yüzlerce hacı adaylarıyla ilgili olarak da, “Biz Irak yetkilileriyle teması sürdürüyoruz, onlardan da hem anlayış hem de bu kutsal yolculuğun gerektirdiği manevi yaklaşımı bekliyoruz” dedi.

AHMET UMUR ÖZTÜRK

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’le birlikte iki bakanlık arasında işbirliğini öngören protokol imza töreni sonrasında Suriye konusunda açıklamalarda bulundu. Bakan Davutoğlu, Kurban Bayramı dolayısıyla Suriye’deki tüm taraflara ateşkes çağrısında bulunarak, “Ümit ederiz ki Suriye rejimi uluslar arası toplumun bu çağrısına kulak verir ve Kurban Bayramı süresince bu saldırıları durdurur” diye konuştu.

“Biz de Türkiye olarak Kurban Bayramı boyunca Suriye’ye yönelik gıda ve ilaç yardımını artıracağız. Elimizdeki her türlü imkanla Suriyeli kardeşlerimizin acısını dindirmeye çalışacağız” diyen Davutoğlu, “Böylece bu açıklamayı da hem kamuoyumuza hem de uluslararası kamuoyuna buradan yapmak istiyorum. Bu ateşkesin gerçekleşmesi için Türkiye Cumhuriyeti hükümeti resmen gerekli adımların atılmasını talep etmektedir” şeklinde konuştu.

IRAK’TA BEKLETİLEN HACILAR

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir gazetecinin hacca gitmek için Habur Sınır Kapısı’ndan geçen fakat Irak topraklarında vizeleri olmadığı gerekçesiyle durdurulan yüzlerce hacı adayıyla ilgili bir girişim olup olmadığını sorması üzerine, “Dün bütün gün bakanlığımız çok yoğun temaslarda bulundu” dedi.

Vatandaşları hac yolculuğuna çıkaran hac şirketlerinin daha profesyonelce çalışmaları gerektiği ve vize almadan yola çıkmamaları gerektiği uyarısında bulunan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Bu hac şirketlerinin bu konularda profesyonelce ve gerekli işlemleri yaparak çalışmaları lazım. Vatandaşlarımız prosedürler tamamlanmadan yola çıkarmamaları lazım. Bu konuda bir inceleme yapılacak. Hac yolculuğu kutsal bir yolculuktur. Bu yolculuğa vatandaşlarımızı gönderen şirketlerin bu yolculuğun en başından en sonuna kadar her aşamasıyla ilgili gerekli adımları atmaları lazım. Yola çıkan hacılarımız kendileri bilmeyebilir ama onları bu yola çıkaranların yol boyunca geçecekleri ülkelerden vize almaları gerektiğini bilmeleri ve vizeleri eksiksiz almaları beklenir. Bu konuda ne Diyanet İşleri Başkanlığımızla, ne de bakanlığımızla hiçbir temasa geçilmeden binlerce vatandaşımızın bu şekilde yola çıkarılmış olması açıkçası doğru bir tutum değildir.

Vatandaşlarımız Irak tarafına intikal edildikten sonra konudan haberdar edildik, karşılaşılan sıkıntılar dolayısıyla. Irak makamlarıyla her düzeyde karşılıklı olarak görüşmeler gerçekleştirildi. Irak Başbakanlığı, Hac Bakanlığı, Haç işlerine bakan bir Türkmen din adamıdır, Irak Şii Makamları, Sünni makamları, bütün makamlara temas edilmiştir. Bütün gün boyunca bununla uğraştık. Gece yarısına kadar da takip ettik. Tabi vizesiz oldukları için Türkiye’ye dönüşleri bir prosedürel gereklilik haline geldi. Yine de biz çalışmalarımızı sürdürüyoruz, mümkün olduğu kadar bu vatandaşlarımızın kutsal yolculuklarının teminini sağlamak için elimizden geleni yapacağız.

Ama öncelikle vatandaşlarımızın sağlıkları ve salimen bulundukları yerlerden ülkemize veya yolculuklarına devam imkanları olabilecekse yolculuklarının devamının temin edilmesi önemlidir. Bu tür konularda da tekrar yapılacak bütün işlemlerin, Diyanet İşleri Başkanlığımız, eğer bizimle ilgili bir konu varsa da Dışişleri Bakanlığımız üzerinden yapılması ve bir daha bu tür vatandaşlarımızın yolda ızdırap çekmesine yol açacak ihmallerin yapılmaması önem taşıyor. Bu konuda gerekli incelemeler Başbakan Yardımcılığımız tarafından yürütülecek. Biz Irak yetkilileriyle teması sürdürüyoruz, onlardan da hem anlayış hem de bu kutsal yolculuğun gerektirdiği manevi yaklaşımı bekliyoruz. Biraz önce Bağdat büyükelçimizle tekrar görüştüm, dün de defaatlerce görüştük Irak makamlarıyla. Elimizden gelen her türlü gayreti yaparak vatandaşlarımızın mağdur edilmemelerine çaba gösteriyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aracıyla seyir halindeyken görüntülü sohbet eden sürücüye 5 bin 327 lira ceza kesildi Aksaray’da direksiyon başında telefonuyla görüntülü konuşarak trafikte seyreden ve görenleri hayrete düşüren sürücüye 5 bin 327 lira ceza kesilirken trafik güvenliğini tehlikeye sokmaktan adli işlem başlatıldı. Olay, 5 Nisan tarihinde Aksaray’ın en işlek caddesi olan Atatürk Bulvarı’nda yaşandı. Atatürk Bulvarı’ndan eski hastane istikametine seyreden 68 ADE 921 plakalı otomobilin sürücüsü, aracın göğüs kısmı ile camı arasına sıkıştırdığı telefonuyla arkadaşıyla görüntülü görüşmeye başladı. Dakikalarca arkadaşıyla konuşan sürücü trafikte kilometrelerce görüntülü konuşarak seyrederken, seyir halindeyken düşen telefonunu 2 eliyle de direksiyonu bırakarak kaldırdı. Trafikte her an kaza yapma riskiyle karşı karşıya olan sürücü zaman zaman da düşmek üzere olan telefonuna eliyle müdahale ederek düzeltip görüşmesine devam etti. Kırmızı ışıkta beklerken kendisini gören diğer araç sürücüleri ve yolcular hayretler içerisinde kalırken, sürücünün bu dikkat dağıtıcı tehlikeli sürüşü cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Atatürk Bulvarı’ndan Şeyhamit Mahallesi istikametine dönüş yapan sürücü görüşmesine devam ederken uzaklaşarak gözden kayboldu. Görüntülerin ardından harekete geçen Aksaray İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şubesi ekipleri sürücünün kimliğine ulaşarak A.E. isimli sürücüye 3 ayrı trafik ihlali maddesinden toplam 5 bin 327 lira ceza kesilirken, aracın da muayenesiz olduğu belirlendi. Ceza işlemlerinin ardından sürücü hakkında "Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak" suçundan adli işlem başlatıldı.
Kırıkkale Mahkemede yürek yakan soru: "Oğlunun ve torununun başındaki dedeyi neden vurdun?" Kırıkkale’de çıkan arazi kavgasında dede, oğul ve torunun silahla vurularak hayatını kaybettiği olayla ilgili yargılanan 2 sanık kardeş hakim karşısına çıktı. Müşteki avukatın sanığa yönelttiği, "Torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun? Öldürdüğün İbrahim’e neden tekrar ateş ettin" sorusu dikkat çekti. Olay, 6 Ağustos 2024 tarihinde Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesine bağlı Deredüzü köyünde meydana geldi. Araziye yapılacak çeşmenin su hattı kazısı sırasında başlayan tartışma, kısa sürede silahlı çatışmaya dönüştü. Erhan Çiftçi (46) ve kardeşi Kadir Çiftçi (40) ile karşı taraf arasında çıkan çatışmada, Satılmış (69), oğlu İbrahim (54) ve torunu Satılmış Cesur (17) hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınan kardeşler tutuklanırken, enişteleri K.A. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu yargılanan sanıklar Erhan Çiftçi ve Kadir Çiftçi hakkında "fikir ve eylem birliği içerisinde kasten öldürme" ve "çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle nitelikli adam öldürme" suçlarından 2 kez müebbet ve 1 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, tutuksuz yargılanan sanık K.A. hakkında ise "suç delillerini yok etme ve gizleme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Kırıkkale 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık kardeşler ile tutuksuz sanık K.A, müştekiler, taraf avukatları ve maktul yakınları hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanık Erhan Çiftçi, "Karşı taraf bize ateş etti. Kendimi korumak için tüfek ve tabancayla karşılık verdim. O gün sağlıklı düşünemedim. Mecburiyetten ateş ettim, yoksa beni öldüreceklerdi" dedi. Mahkeme başkanının, aracında neden silah bulundurduğu sorusuna ise, "Köyde domuzlar için silah taşıyoruz, silahlar hep arabamda olur" cevabını verdi. Müşteki avukatlarından Uğur Yıldırım, sanık Erhan Çiftçi’ye, "Yerden silahı aldığını söyledin, peki torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun, yerde yatan İbrahim Cesur’a neden tekrar ateş ettin?" sorusunu yöneltti. Sanık ise, "Yerden silahı aldım ama dedeyi neden vurduğumla ilgili beyan vermek istemiyorum. İbrahim için yapılan suçlamayı da reddediyorum" şeklinde yanıt verdi. Sanıklardan Kadir Çiftçi ise önceki ifadelerinin aksine olay yerinde olduğunu kabul ederek, "Satılmış bizi tehdit etti, sonra babası ve oğlu ile birlikte geldi. Arabayı siper edip bize ateş açtılar. Karşılıklı çatıştık" diye konuştu. Tutuksuz sanık K.A. ise suçlamaları reddederek beraatını talep etti. Olayın görgü tanıklarından M.T., "Tarlada çalışırken Satılmış Cesur eşekle geldi, ardından beyaz bir araçtan Erhan ve Kadir indi. Erhan tabanca, Kadir tüfekle ateş etti. İbrahim’in yere düştüğünü gördüm. Erhan beni arayıp Kadir’in suçsuz olduğunu, cinayeti kendisinin işlediğini söyleyerek öyle ifade vermemi istedi" dedi. Duruşmada SEGBİS ile bağlanan Erhan Çiftçi’nin oğlu A.Ç. ise, "Babam bana tabancayı gömmemi söyledi, ben de eniştemin bahçesine gömdüm" ifadesini verdi. Mahkeme heyeti, 2 sanığın tutukluluğunun devamına, olay yerinde 15 Mayıs’ta keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 26 Mayıs 2025 tarihine erteledi.