POLİTİKA - 09 Haziran 2020 Salı 20:40

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Tamamlayıcı emeklilik sistemini 2022’de yürürlüğe sokacağız'

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Tamamlayıcı emeklilik sistemini 2022’de yürürlüğe sokacağız'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sürecin en önemli göstergelerinden olan kısmi ya da esnek çalışma alanında işgücü piyasamızı daha da verimli hale getirecek düzenlemeleri hayata geçireceğiz. 25 yaş altı gençlerin ve 50 yaş üzerinde olanların kolay şekilde istihdam edilmelerini sağlayacağız. Çalışanlara tamamlayıcı emeklilik sigortası sunacak bir çalışma başlatıyoruz. Türkiye’nin istihdam kalkanını hızlıca devreye aldıktan sonra tamamlayıcı emeklilik sistemini de 2022 de yürürlüğe sokacağız”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzun bir aradan sonra ilk kez yüz yüze toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Ağustos 2018 yılında başlayan kur ataklarının ve spekülatif saldırıların etkilerini gidermek için verilen mücadeleyi salgın döneminde de başarıyla sürdürdüklerinin altını çizen Erdoğan, “Piyasalardaki belirsizliklerin yerini güvene bıraktığı enflasyon ve faizlerin düşüşe geçtiği makroekonomik göstergelerde önemli başarıların elde edildiği dengelenme sürecinin kazanımlarına sahip çıktık. Bu sayede ekonomik istikrar kalkanı gibi çok kapsamlı bir tedbir paketini hızlı bir şekilde devreye aldık. Dışardan hiçbir yardıma ihtiyaç duymadan, uluslararası hiçbir kurumun desteğini talep etmeden şirketlerimize, esnafımıza ve vatandaşlarımıza destek olduk. Her talebe anında dönüş yaparak ihtiyaç duyulan destek mekanizmalarını devreye aldık. Konutta tarihin en düşük maliyetleri ve en kolay ödeme imkanlarını içeren bir finansman desteğini geçtiğimiz günlerde milletimizin istifadesine sunduk. Aynı şekilde otomotiv ve turizmde de piyasalara destek olacak finansman imkanları sağladık” ifadelerini kullandı.

“Tamamlayıcı emeklilik sistemini de 2022 de yürürlüğe sokacağız”

Gerek ekonomik istikrar kalkanı gerekse normalleşme dönemi destekleri ile devreye alınan adımların Türkiye’nin ekonomik açıdan ne kadar sağlam durumda olduğunu gösterdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Şimdi önümüzde bu kazanımları özellikle istihdamda gerçekleştireceğimiz sıçrama ile taçlandırmak var. Bunun için Türkiye’nin istihdam kalkanı adıyla çok detaylı ve kapsamlı bir reform paketi hazırladık. Türkiye’nin istihdam kalkanı özellikle buradaki amacımız Ocak 2019-Nisan 2020 arasında işsiz kalan vatandaşlarımızın yeniden istihdama katılmalarını sağlamaktır. Kayıpları telafinin ötesinde kur saldırısı ve salgın öncesinden dahi iyi bir istihdam seviyesine ulaşmayı hedefliyoruz. Ekonomik faaliyetlerin azalması nedeniyle çalışanlarını kısa çalışmaya geçiren veya ücretsiz izne ayıran işverenlerimize normalleşme desteği vereceğiz. Çalışma hayatında normalleşmeyi teşvik edecek bir mekanizma kuracağız. Covid-19 salgınının özellikle istihdam üzerindeki etkilerini en aza indirip salgın öncesinden daha iyi istihdam rakamlarına ulaşmak için gayret edeceğiz. Bu kapsamda ilave istihdam içinde teşvik sağlayacağız. Sürecin en önemli göstergelerinden olan kısmi ya da esnek çalışma alanında işgücü piyasamızı daha da verimli hale getirecek düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Özellikle genç istihdam için 25 yaş altındaki gençlerin istihdamını destekleyerek beceri ve deneyim kazanmalarını temin edeceğiz. 25 yaş altı gençlerin ve 50 yaş üzerinde olanların kolay şekilde istihdam edilmelerini sağlayacağız. Bunun yanında çalışanlara tamamlayıcı emeklilik sigortası sunacak bir çalışma başlatıyoruz. Tesis edilecek karma model ile işçilerin kazanılmış hakları korunacak. Tamamlayıcı emeklilik sigortası ile aynı zamanda ilave emeklilik desteği alınabilmesini de sağlayacağız. Böylece çalışanlarımız emeklilikte daha da rahat edecekler. Bunun için devlet elini taşın altına koyacak. Bu kapsamda oluşacak fon ile Türkiye’nin istihdam kalkanını sürekli hale getirmeyi hedefliyoruz. Esnafımıza, küçük işletmelerimize, yatırımcımıza, üretim ve istihdam için uygun maliyetli ve uzun vadeli kaynak sağlayacak bir sistem kuracağız. Türkiye’nin istihdam kalkanını hızlıca devreye aldıktan sonra tamamlayıcı emeklilik sistemini de 2022 de yürürlüğe sokacağız.”

“Türkiye bütün bu alanlarda güçlenen bir ülke”

Aynı zamanda terörle mücadelenin de eş zamanlı olarak sürdürüldüğüne dikkat çeken Erdoğan, “Cudi’de, Gabar’da bizim polisimiz, Mehmetçiğimiz, güvenlik koruyucularımız, jandarmalarımız hep birlikte buralarda terörle mücadeleyi bayram seyran demeden devam ettirdi. Bunun da bir maliyeti var. Bütün bunlar devam ederken düşünün milli ve yerli yüzde 20 gibi bir savunma sanayinde güce sahipken şu anda biz bunları da yüzde 70’e çıkarttık. Bütün bu yatırımlar aynen devam ediyor. Türkiye bütün bu alanlarda güçlenen bir ülke. Bu mücadele bu şekilde devam ettiği içindir ki bugün hamdolsun Güneydoğu’da, Doğu’da o eski sıkıntılı anlar tarih oldu. Her zaman söylediğimiz, tek terörist kalmayıncaya kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdam kalkanı ile ilgili çalışmaların ayrıntılarının Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılacağını belirterek, “Biz bu paketi dönem projesi olarak görmüyoruz. İstihdamı sürekli destekleyecek kalıcı bir atılımın ateşleyicisi haline dönüştürmek istiyoruz. Ülkemiz de çalışmak isteyen herkesi iş sahibi yapana kadar durup dinlenmeden mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Yeni dönemde üretim ve ihracat odaklı büyüme politikamızı daha güçlü şekilde uygulamakta kararlıyız. Bunun için reel sektörümüze ve sanayicimize daha çok destek vereceğiz. Yenilikçi ve yüksek katma değerli üretimi ve istihdamı artıracağız. Yatırımların yüksek ve orta yüksek teknolojili sektörlere yönelmesini sağlayacağız” diye konuştu.

“Önümüzdeki dönemde dünya genelinde yeni ticaret imkanlarının doğacağını düşünüyoruz”

Salgın döneminde ülkelerin kendi kendine yetebilmesinin öneminin daha iyi anlaşıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak son yıllarda yerli ve milli üretimi güçlendirecek çok önemli adımlar attık. Bunlardan biri de stratejik alanlardaki firmalar için geliştirdiğimiz 20 milyar liralık yatırım teşvik kredileridir. Böylece ertelenen yatırımların daha güçlü bir şekilde devreye alınmasını temin etmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde dünya genelinde yeni ticaret imkanlarının doğacağını düşünüyoruz. Salgın sürecinde yürüttüğümüz başarılı mücadele ile dünyada bu konuda en iyiler arasında yer aldığımızı gösterdik. Üretim, ticaret ve lojistik avantajlarımız ile salgın sonrasında dünya ekonomisindeki yerimizi daha da güçlendireceğiz. Birçok ekonominin ciddi daralma kaydettiği yılın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 4,5 ile yüksek bir performans büyüme performansı gösterdiğini gerek ulusal gerekse dünya artık görüyor, biliyor. İçerdekiler hala anlamak istemiyor. Ama bakıyorsunuz OECD Türkiye’yi ilk çeyrekte 4,5 ile dünyada 1 numara olarak gösteriyor. Avrupa Birliği aynı şekilde gösteriyor, G-20 aynı şekilde gösteriyor. Belki ikince çeyrekte olumsuz bazı gelişmeler olabilir ama 3. ve 4. Çeyrekte biz bu büyümeyi yine yakalayacağız. Çünkü artık zemin sağlam. Nisan’daki kayıplarımıza rağmen Mayıs ayı öncü göstergeleri ekonomimizin hızlı bir toparlanma içinde olduğuna işaret ediyor. Bu tablo da salgın döneminde firmalarımızın kısmen de olsa üretimlerine ve ihracata devam etmelerinin büyük payı var. Bakın Amerika. Şu anda 45 milyona yakın işsizi var. Türkiye bütün bu şartlara rağmen dimdik ayakta duruyor ve şu anda da bütün gerek işsizi olsun gerekse şu andaki vatandaşlarına her türlü imkanı da sağlamanın gayreti içerisinde. Yurt içi talepteki ihracattaki ve beklentilerdeki iyileşmeye paralel olarak toparlanma yerini hızlı bir büyümeye bırakacaktır. Enflasyonun hedeflediğimiz seviyelere inmesini sağlayarak bu olumlu süreci desteklemekte kararlıyız” açıklamasında bulundu.

“Birileri zil takıp oynuyordu. Bak Borsa İstanbul ne hale geldi”

“Mal ve hizmet pazarlarında rekabeti ve verimliliği artıracak yapısal reformlar yanında gıda fiyatlarındaki şişkinliği giderecek tedbirleri de alacağız” diyen Erdoğan, “Ayrıca mal ve hizmet fiyatlarındaki kur geçişkenliğine karşı da gereken mekanizmaları oluşturacağız. Amacımız 2020’de yüzde 8.5 olarak belirlenen enflasyonu kademe kademe düşürerek 2021’de yüzde 6’ya ve 2022’de yüzde 5’in altına indirmektir. Borsa İstanbul endeksinin tekrar 110 bin seviyelerine çıkması bizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştıran bir başka faktördür. Birileri zil takıp oynuyordu. Bak Borsa İstanbul ne hale geldi. Büyümeyi de söyle. Niye bunları söylemiyorsun. Daha çok güzel şeyler göreceksiniz ve bunları da öğreneceksiniz. Türkiye döviz kuru gelişmeleri bakımından da diğer ülkelere kıyasla şu anda iyi bir durumdadır. Devlet tahvili faizlerinin 2 yıllıklarda yüzde 8,6 ve 5 yıllıklarda yüzde 10,1 seviyelerinde gerçekleşmesi de aşağı yönlü bir eğilimin işaretidir. Tüm bu göstergeler normalleşme dönemine Türkiye’nin ekonomik açıdan sağlam girdiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

“Son teröristte etkisiz hale getirilene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz”

Türkiye olarak, son dönemde salgınla mücadelenin yanı sıra dış politikada da pek çok başarıya imza attıklarının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Gelişmiş ülkelerin bile aralarında maske savaşına tutuştuğu bir dönemde biz tüm dünya ile emsalsiz bir dayanışma sergiledik. Filistin’den Somali’ye, Tunus’tan Brezilya’ya, İtalya’dan Amerika, İspanya, Ukrayna’ya kadar her kıtadan her inançtan 125 farklı ülkeye tıbbi yardım malzemesi gönderdik. Ayrım yok. 128 ülkeden 80 bin vatandaşımızı salgın döneminde Türkiye’ye getirerek ailelerine kavuşturduk. Ülkemiz milyarlarca insanın can derdine düştüğü bir süreçten güçlenerek, itibarına itibar katarak çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin getirdiği avantajları çok iyi kullanarak içerde verdiğimiz başarılı mücadeleyi dış politika sahasına da yansıttık. İdlib’de Rusya ile 5 Mart’ta imzaladığımız muhtıra sonrasında tesis ettiğimiz sükûnet ortamının bozulmasına izin vermedik. Her ne kadar rejim güçleri son birkaç gündür provokasyonlarını artırmış olsalar da İdlib’in tekrar bir çatışma ortamına sürüklenmesine göz yummayacağız. İlgili birimlerimizle süreci yakından takip ediyor ve gereken her türlü önlemi alıyoruz.

Yine bu süreçte bölücü terör örgütünün yeniden palazlanma girişimlerine müsaade etmedik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak’ın kuzeyinde yuvalanan PKK’lı teröristlere yönelik operasyonlarımızı kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Terör örgütünün ekmeğinin peşindeki işçiyi, insanımıza yardım götüren vefa sosyal destek gruplarını hedef alan kalleş eylemleri içerdeki ve dışardaki sıkışmışlığının en bariz ifadesidir. Kahraman güvenlik güçlerimizin mücadeleleri, istihbarat birimlerimizin katkıları, SİHA’larımızın desteği ile bölücü terör örgütüne nefes aldırmıyoruz. Türkiye 40 yıla yaklaşan bölücü terörle mücadelesinde tarihinin adeta altın çağını yaşıyor. Son teröristte etkisiz hale getirilene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

“Darbeci Hafter ile destekçilerinin Trablus’u ve Libya’yı işgal planı hezimetle sonuçlanmıştır”

“Geride bıraktığımız dönemde en güzel haberleri aldığımız yerlerin başında Libya vardır” diyen Erdoğan, “Darbeci Hafter ile destekçilerinin Trablus’u ve Libya’yı işgal planı hezimetle sonuçlanmıştır. Uluslararası meşruiyeti haiz milli mutabakat hükümeti darbecileri Trablus’tan tamamen söküp atmayı başarmıştır. Çöl aslanı şehit Ömer Muhtar’ın torunları sağdan soldan topladıkları lejyonerlerle Libya’yı işgale yeltenenleri Trablus kapılarında bozguna uğratmışlardır. Daha bir yıl öncesine kadar Libyalı kardeşlerimize ömür biçen darbecilerin bugün kaçacak delik aradığını görüyoruz. Her zaman dediğimiz gibi, zor oyunu bozar. Ülkemizin destekleri, milli mutabakat hükümetinin kararlı duruşu ile Libya’ya kurulan uluslararası tuzak bozulmuştur. Son dönemde sahada elde edilen neticeler inşallah çok daha büyük zaferlerin, başarıların müjdeleyicisi olacaktır” ifadelerini kullandı.

İlker Turak - Ömer Çetin - Derya Yetim
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Yapay zeka ile hazırlanan video linkine tıkladı, hayatı kabusa döndü Balıkesir’in Edremit ilçesinde yaşayan iki çocuk annesi kadının hayatı, sosyal medyada yapay zeka ile hazırlanmış sahte yatırım reklamları yüzünden kabusa döndü. Yapay zeka ile ünlü isimlerin sesleri ve görüntüleri taklit ediliyor, yanıltıcı videolar hazırlanıyor. Yapay zeka ile hazırlanan videolu reklamı tıklayan Birgül Güden, 650 bin lira dolandırıldı. Yapay zeka ile oluşturulan sahte video linkine tıklayan Birgül Güden, “Basmamla aramaları bir oldu. Hesaplarıma girdiler yönlendirerek yani Skype üzerinden. Hesaplarıma girerek para, kredi çekmişler ve benim bunlardan haberim yok. Ta ki çocuğumun üniversiteye gitmesinden bir gün önce. Yani bankaya gittim, bu kadar para var hesabınızda, çekilmiş dedi borcunuz. Hiçbir işlem yapamazsınız dedi ve o günden beri dünyam karardı” diye konuştu. Bankalardan kendi adına çekilen kredileri ödeme imkanı olmadığını ifade eden Güden, “O günden sonra aradılar beni. Hiçbir para ödemeyeceksiniz. Sadece yatırım amaçlı şu kadar para kazanacaksınız. Hiç öyle bir şey olmadı. Mahvettiler beni. Ben asgari ücretle çalışan iki çocuk annesiyim. Çocuğum üniversiteyi bıraktı geldi bu konuda. Çocuğum da üniversite okuyor. Hiçbir şekilde, yani asgari ücretle çalışıp da bu parayı ödeyecek bir durumda değilim” dedi. Vatandaşları da uyaran Birgül Güden, “Demek ki ben böyle bir şey yapmam, benim başıma gelirse böyle yapmam, etmem demesinler. Çünkü onlardan biri de bendim. Gördüğüm zaman, duyduğum zaman bu insanlar nasıl aldanıyor? Hiç mi düşünmüyorlar? Ama demek ki oluyormuş. Nasıl oldu, nasıl bitti bilmiyorum. Hipnoz mu ediyorlar? Değişik bir konuşma şekilleri. Siz bile inanırsınız yani” diye konuştu. Yaşadıkları sonrasında şikayetçi olduğuna değinen Günden, “Önce karakola gittim. Allah razı olsun onlardan. Beni yönlendirdiler, bana söylediler, savcılığa gittim. Şu an zaten savcılıkta. Ama daha büyük yerlerden daha büyük yardım istiyorum. Çünkü halen daha Instagram’da olsun yani medyada dönüyor” dedi.
İzmir Mevlana Celaleddin-i Rumi vefatının 751’inci Yılında Ege Üniversitesinde anıldı Ege Üniversitesi (EÜ) Birgivi İlahiyat Fakültesi tarafından Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 751’inci vuslat yıl dönümü dolayısıyla EÜ Kültür Sanat Evi’nde “Şeb-i Arus-Vuslatın 751. Yılında Mevlana” başlıklı panel gerçekleştirildi. Etkinliğe; EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, EÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Hanefi Palabıyık, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Moderatörlüğünü Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Himmet Konur’un yaptığı panelde konuşmacı olarak Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Gökbulut, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamide Ulupınar, EÜ Birgivi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nuriye İnci yer aldı. Etkinlik, Hafız Eray Çakmak tarafından gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Ardından, EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Tasavvuf Müziği Topluluğu, Arş. Gör. Yakup Selim Şenel yönetiminde tasavvuf müziği dinletisi gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan EÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan, “Hz. Mevlana, söylenmesi gereken pek çok şeyi Mesnevi eserinde bizlere iletmiştir. Şeb-i Arus, her sene ülkemizin çeşitli noktalarında anılıyor ve bu vesile ile Hz. Mevlana’nın fikirleri, duyguları ve düşünceleri bizlere iletiliyor. Bizler de Ege Üniversitesi olarak bu etkinlikte Mevlana’yı anıyoruz. Panelin düzenlenmesinde emeği geçen tüm hocalarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.” dedi. “Bizi medeniyetin ön saflarına taşıyan kişi Mevlana’dır” Panel moderatörü Prof. Dr. Himmet Konur, “Geriye dönüp baktığımızda biz insanlık tarihinde medeniyet yarışında hep ileride olduğumuzu görürüz. Bugün arzu ettiğimiz yerde değilsek de o yarıştan hiçbir zaman kopmadık, yine yarışa devam ediyoruz ve ön sıralarda yer alabilmek için de elimizden geldiğince çaba sarf ediyoruz. O günlerde bizi medeniyetin ön saflarına taşıyan en önemli şahsiyetlerden birisidir Mevlana. Dolayısıyla onun, bizim inşa edecek olduğumuz medeniyetin temellerinde önemli bir yeri vardır” diye konuştu. Mevlana’nın hayatını çeşitli görüşlerinin felsefesiyle anlatan Prof. Dr. Süleyman Gökbulut, “Kendi hayat hikâyesini üç kelimeye sığdıran Mevlana, ‘Ömrümün özeti üç kelimeden fazla değil; hamdım, piştim, yandım’ demiştir. Bu üç kelime aslında onun hayat hikâyesini, tasavvufi olgunluğunu, manevi kemalini anlatmaya yetiyor.” dedi. “Mevlana dinin dinamik özünü bize tanıtır” Dr. Öğretim Üyesi Nuriye İnci, “Şüphesiz Mevlana gibi şahsiyetlerin mesajlarının çağları aşarak bugüne ulaşmasının nedeni, onların insan, kainat ve Allah arasındaki ilişkiyi özgür bir şekilde yorumlayabilmeleri ve söylediklerini insanların ortak hissiyatına dayandırmayı başarabilmeleridir. Diğer yandan Mevlana’nın, dini, sadece kalıplarıyla değil gerçekten dinamik özüyle de bizlere tanıtmış olması önemli bir yönüdür” diye söyledi. Mevlevi geleneğinde önemli bir yeri olan ‘semâ’nın, içerisinde birçok manayı barındıran bir zikir olduğunu belirten Prof. Dr. Hamide Ulupınar, “Mevlana, devrinde belli bir icra planına bağlı olarak değil de daha çok doğaçlama tarzda semâlar yapılmıştır. Mevlana, ahenkli bir ses işittiğinde, güzel bir name duyduğunda veya dini toplantılarda semâ etmiştir yani zikretmeye başlamıştır. Sema, Mevleviliğe ait bir ibadet türü ve zikirdir” dedi. Panelin sonunda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ersan tarafından Prof. Dr. Himmet Konur, Prof. Dr. Süleyman Gökbulut, Prof. Dr. Hamide Ulupınar, Dr. Öğr. Üyesi Nuriye İnci, Arş. Gör. Yakup Selim Şenel’e teşekkür belgesi takdim edildi.
Balıkesir Ayvalık’ta Koç Grubu’nun müzesine özel iskele talebi çevrecilerin tepkisini çekti Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde kısa bir süre önce açılan Rahmi M. Koç Müzesi’ne özel bir iskele yapılmasına ait talep, ilçedeki çevrecilerin tepkisini çekti. Ayvalık’ta Koç Grubu’na ait bir marinanın bulunduğunu hatırlatan Ayvalık Tabiat Platformu, “Tekneli Müze Ziyaretçisine Kıyak” başlığıyla yaptığı yazılı basın açıklamasıyla söz konusu talebe sert tepki gösterdi. Koç’ların Ayvalık’tan taleplerinin bitmediği ve bu kez de müzeye özel iskele talebinde bulunduğunun vurgulandığı açıklamada, “Ayvalık içdenizinde yeni bir yat yanaşma yerine karşıyız. Çünkü; tasarlanan yat yanaşma/bağlanma yerinin sadece müze ziyaretçilerine günlük olarak hizmet verebilmek amacı ile tesis edileceği belirtilmiştir. Ayvalık Körfezi’nde yatlara hizmet veren Koç şirketler topluluğuna ait bir marina zaten mevcuttur. Ayvalık Setur Marina’dan kara yoluya müzeye ulaşım vardır. Kişiye özel olduğu anlaşılan bu yeni yat yanaşma/bağlanma yeri projesinde kamu yararı yoktur” denildi. Kentsel sit alanında kent siluetini bozacak ve kıyı şeridine etki edecek yapılaşma olmaması gerektiğine işaret edilen açıklamada, “Denizimizin, kamuya ait bir alanın rant odaklı değerlendirilmesini, halkın serbest ve ücretsiz erişimine açık olması gereken kıyıların kiralanmasını, özel-mülkleştirilmesini doğru bulmuyoruz. Kıyılar hepimizindir. Bu konuda hazırladığımız itiraz dilekçemizi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Balıkesir İl Müdürlüğüne vermiş bulunuyoruz” ifadeleri kullanıldı.