KÜLTÜR SANAT - 16 Ekim 2021 Cumartesi 10:26

Altıntepe Kalesi turizme açılmak için gün sayıyor

A
A
A
Altıntepe Kalesi turizme açılmak için gün sayıyor

Erzincan'da Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve kazı çalışmaları sonrası açık hava müzesine dönüştürülen 2900 yıllık Altıntepe Kalesi'nde restorasyon çalışmaları sürüyor. Altıntepe Kalesi turizme açılmak için gün sayarken üniversite öğrencileri düzenlenen etkinlikle buraya ziyarette bulundu.

Erzincan'da Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan ve restorasyon ile yürüyüş yolları yapılarak "arkeopark" olarak bilinen açık hava müzesine dönüştürülen Urartuların günümüzü ulaşan en önemli şehirlerinden Altıntepe Kalesi turizme açılmak için gün sayıyor.

Altıntepe Kalesi turizme açılmak için gün sayıyor

Doğu Roma İmparatorluğunun da önemli merkezlerinden olan Altıntepe Kalesi, Erzincan il merkezinin 14 kilometre kuzeydoğusunda Üzümlü ilçesinde yer alan yaklaşık 60 metre yüksekliğindeki tepede bulunuyor. Urartu döneminde inşa edilen ve yapılan kazılarda özellikle milattan önce (MÖ) 850-590 yıllarına ait yüzlerce tarihi eserin bulunduğu kale ve çevresindeki ilk kazı, 1959-1967 yılları arasında Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığında gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Atatürk Üniversitesi iş birliğiyle 2003 yılında Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu tarafından kalede yeniden yapılan kazı çalışmaları ise 2019 yılında tamamlandı.

Gerçekleştirilen kazılarda Doğu Anadolu Bölgesi'nde Urartu dönemine ait olan ve bazıları tek örnek olan birçok önemli bilgi ve tarihi eser elde edildi. Urartuların Anadolu'da bugüne ulaşan en önemli şehirlerinden olan 2900 yıllık kale, bu kazı çalışmaları sonrası hazırlanan projeyle restore edilip yürüyüş yolları yapılarak açık hava müzesine dönüştürüldü. Özellikle tarih meraklılarının ilgisini çekmesi beklenen kaledeki arkeoparak, tamamlanmak üzere olan projenin bitmesiyle turizme açılacak.

Altıntepe Kalesi turizme açılmak için gün sayıyor

“2 bin 900 yıllık Altıntepe Kalesi’ne gezi düzenlendi”

Erzincan'da yüz yüze eğitimin açılmasıyla birlikte tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan 2 bin 900 yıllık Altıntepe Kalesi'ne Turist Rehberliği Programı tarafından gezi düzenlendi.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Turizm Seyahat ve Eğlence Hizmetleri Bölümünün etkinliğiyle, günümüze kadar ulaşmış en önemli Urartu şehirlerinden olan, Anadolu arkeolojisi açısından büyük önem arz eden Altıntepe Kalesi’nin tarihi izleri bu kez gençlerle hayat buldu. Konum olarak Erzincan il merkezinin 14 kilometre kuzeydoğusunda ki Üzümlü ilçesinde yer alan, yaklaşık 60 metre yüksekliğiyle şehrin manzarasını gözler önüne seren Altıntepe Kalesi, öğrencilerin de ilgi odağı oldu. Doğu Roma İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinden olan ve 3 medeniyete ev sahipliği yapan Altıntepe Kalesi, gerçekleştirilen kazılarda bulunan yüzlerce tarihi eser ve çevresindeki kalıntılar ile birlikte yeni düzenlemesiyle turizme kazandırılacak.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Erkan Güneş, “Bugün öğrencilerimizle pandeminin vermiş olduğu evlerde kalma durumunu atlattık” diyerek, “Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu olarak öğrencilerimize Erzincan’ın sahip olduğu doğal ve kültürel kaynakları yerinde görme imkanı sağladık. Hem pandemiden sonra yüz yüze açılan eğitime katkı vermek açısından hem de öğrencilerimizin kişisel gelişimine katkı sunmak açısından böyle bir eğitim gerçekleştiriyoruz. Erzincan sahip olduğu doğal ve kültürel kaynaklar açısından çok zengin bir coğrafya. Önümüzde ki 2 yıl boyunca öğrencilerimize Erzincan’ın sahip olduğu kaynakları bu şekilde gezilerimizle sunacağız. Bugün birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Altıntepe’deyiz. Önemli bir coğrafya ve bu coğrafyayı tanıtıyoruz.” şeklinde konuştu.

Yapılan etkinliğin amacına değinen Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Turizm Seyahat ve Eğlence Hizmetleri Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Necibe Şen, “Bugün okulumuzda ki öğrencilerimizle birlikte okul gezisi gerçekleştirdik. Gezimizin programında öncelikle Erzincan Ekşisu’da bulunan Kaplıcamızı gezdik. Ve personellerimizden kaplıca ile ilgili bilgi aldık. Sonrasında Ekşisu sazlık ve mesire alanı hakkında öğrencilerimiz sunumlarını yaptılar. Turist Rehberliği Programı öğrencileri, Turizm İşletmeciliği öğrencileri ve Turizm Seyahat Hizmetleri Programında ki öğrencilerimizle birlikte Altıntepe’deyiz. Altıntepe tabi Erzincan için çok önemli bir ören yeri, bir kale. Kale antik uygarlıklara ait özellikle Urartu Dönemine ait bize oldukça bilgiler veriyor. Buraya gelmekte ki amacımız Erzincan’daki Turizm sektörünü canlandırmak. Bizim yapmamız gereken şeylerin başında Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu olarak hem de Turizm Seyahat ve Eğlence Hizmetleri programı olarak öğrencilerimize bölgemizle ilgili doğru bilgileri aktarıp, onların sonrasında bölgemizi daha iyi tanıtmalarını sağlamak. Bu doğrultuda bu programlarda ki öğrencilerimizle birlikte şuanda Altıntepe’de yer alıyoruz. Öğrencilerimizin hepsine görevler verildi. Her yapı. Bine ve kalıntı ile ilgili sunumları var. Bundan sonra 2 haftada bir bölgelerimizi ziyaret edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu Turist Rehberliği Programında görev yapan Öğr. Gör. Özkan Usullu ise, “ Bugün Altıntepe ören yerindeyiz. 3 medeniyete ev sahipliği yapmış bu ören yerini yüz yüze eğitimin başlamasıyla öğrencilerimizle birlikte gezme fırsatı bulduk. Yeni düzenlemesi yapılan bu ören yerinde öğrencilerimizle birlikte yapılan ilk gezimiz.” dedi.

Senanur Erdoğan - Emin Ferhat Sevilir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Rotamız sanat” turuyla Beylikdüzü’nden Taksim’e kültür yolculuğu Evi Beylikdüzü’nde olanlar için Beyoğlu’nun kültürel mekanları sanıldığı kadar uzakta değil. Beylikdüzü Belediyesi, ücretsiz kültür ve sanat gezileriyle Beylikdüzü’ndeki vatandaşları İstanbul’un belli başlı kültür sanat duraklarına ulaştırıyor. Beylikdüzü Belediyesi, ücretsiz kültür ve sanat gezileriyle Beylikdüzü’ndeki vatandaşları İstanbul’un belli başlı kültür sanat duraklarına ulaştırıyor. Bu yıl 12-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenen “Rotamız Sanat” turunda, sanatseverlerin ilk durağı Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) oldu. Burada Pablo Picasso sergisini gezen ziyaretçiler, Picasso’nun gravürleri, çizimleri, posterleri, litografileri ve fotoğraflarından oluşan 170 parçayı görme fırsatını buldular. Ardından ‘pop art’ akımının en önemli temsilcilerinden Andy Warhol’un ikonik eserlerini incelediler. Ayrıca yurt dışına kaçırıldıktan sonra Türkiye’ye iade edilen tarihi eserlerle de AKM’nin salonunda ilk kez karşılaştılar. Picasso’dan Kaplumbağa Terbiyecisi’ne Gezinin diğer bir durağı ise İBB’nin Taksim Maksemi’ni restore ederek hizmete açtığı Cumhuriyet Müzesi oldu. Eski adıyla “Cumhuriyet Sanat Galerisi” olarak bilinen ve birkaç ay önce müze olarak yeniden açılan tarihi mekânda Atatürk’ün kişisel eşyaları sergileniyor. Turun sonraki duraklarında ise Akbank Sanat ve Pera Müzesi gezildi. Tura katılan vatandaşlar Alman ressam, baskı sanatçısı ve heykeltıraş Georg Baselitz’in 2 Şubat’a kadar sürecek olan “Son On Yıl” sergisi ve Pera Müzesi’nde ise Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı ünlü eserini inceleyerek kültür ve sanatla dolu bir günü tamamladılar.
Gaziantep Şahin: “İstikbalimizi şekillendirecek olan sizlersiniz” Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Mesajında, öğretmenlerin çocukların hayatında önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Şahin, onların kutsal ve mesuliyeti yüksek bir mesleği icra ettiklerini belirtti. Sevgi ve fedakarlık timsali olan öğretmenlerin, gerçekleştirdikleri eğitim-öğretim faaliyetleriyle geleceği şekillendirdiğini ifade eden Şahin, “İlk emri ‘oku’ olan bir medeniyetin mensupları olarak bizim için öğrenmenin ve dolayısıyla öğretmenlerin ayrı bir yeri, ayrı bir önemi bulunmaktadır. Sabır, sevgi, özveri ve bilgi olmadan bu mesleğin yapılması mümkün değildir. Fedakar ve özverili çalışmalarıyla çocuklarımıza kendini adayan, çağdaşlığı ve bilimi rehber edinen öğretmenlerimizin katkıları sayesinde ülkemiz ‘muasır medeniyet’ hedefine ulaşacaktır. Geleceğimizin mimarları olan öğretmenlerimiz, aynı zamanda derin ruh köklerimizden beslenen milli ve manevi değerlerimizin yılmaz bekçileridir. Öğretmenlerine hak ettikleri değeri vermeyen, onların fedakarlıkları karşısında ahde vefa göstermeyen hiçbir toplumun geleceği yoktur. İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin kendini geliştirmesi ve refah seviyesini yükseltmesi imkansızdır. Gençlerimizin her açıdan iyi yetiştirilmeleri, tarihlerini öğrenmeleri, medeniyet değerlerini özümsemeleri ve sorumluluk sahibi olmaları, milletimizin istikbali açısından büyük önem taşımaktadır. Ülkemizin en ücra köşelerinde türlü zorluklara rağmen fedakarca görev yapan öğretmenlerimizi desteklemeye ve onların çalışma şartlarını daha da iyileştirmeye kararlıyız. Cehalete karşı açtığımız savaşta en büyük silahımız öğretmenlerimizdir. İstediğiniz kadar güzel okullar yapın, eğer içinde nitelikli eğiticiler yoksa o yapılar taş ve betondan ibaret kalır. Okulları eğitim yuvası yapan, çocuklarımızın istikbaline ışık tutan öğretmenlerimizdir. Sizlerin kendinize yapacağınız her yatırım, her birikim ve her kazanım, çocuklarımıza, ülkemize ve yarınlarımıza yapılan bir yatırımdır. Millet mekteplerinin açıldığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı günde, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Çağdaşlaşma yolunda Cumhuriyetimizin ihtiyacı olan ‘fikri hür,’ ‘vicdanı hür,’ ‘irfanı hür’ nesilleri yetiştiren tüm öğretmenlerimize geleceğimize kattıkları değer için yürekten teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında 112 ambulans şoförü savunma yaptı İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davada savunma yapan ve 112 acil çağrı merkezinde çalışan tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir, savcılığın soruşturmasına ilişkin, "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık ayrıca savunmasında, "Medisense’den para karşılığı hasta sevki yaptığımı kabul ediyorum. Normalde yaptığım iş burada bitiyor" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Davanın görülmesine 5’inci gününde devam ediliyor Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin görülmesine 5’inci gününde devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada mahkeme heyeti de yerini alarak duruşmayı başlattı. Duruşmada 112 acil çağrı merkezinde çalışan tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir savunma yaptı. "Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak, hastaları kendilerine naklettiriyordu" Suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirten sanık Gıyasettin Mert Özdemir, "Suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Ancak hasta sevki yaparken maddi kazanç sağladığımı kabul ediyorum. 112 ve Sağlık Bakanlığı birimlerinin farklı kurumlar olduğunu belirtmek istiyorum. Tıp merkezinde sadece 4 tane kuvöz vardı. 112 ekiplerinin hastaları tıp merkezlerinden alıp hastanelere götürmeleri 4 saat sürüyordu. Bu ekipler anlaşmalı hastanelerde yer olduğunda hastaları götürüyorlardı. Tıp merkezinde yoğun bakım ihtiyacı olan bebeğin hastaneye gitmesi 4-5 saat sürüyordu ve uygulanması gereken hiçbir kural uygulanmıyordu. 112 ekipleri bu süreyi bu kadar uzun tutmamak için yakındaki hastanelerle anlaşma yapılıyordu. Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak, hastaları kendilerine naklettiriyordu" ifadelerini kullandı. "Hasta nakillerinde çoğu kurallar pratikte ve teorikte uygulanmıyordu" Savunmasının devamında diğer bir sevk algoritmasından bahseden Özdemir, "Yoğun bakımı olmayan bu hastaneler 112 nakil birimine mail olarak hasta bilgisiyle bildiriliyor ve bu işlem 30 dakika sürüyordu. 112 listesinde çeteleme kuralı var. Bu listede yoğun bakımı olmayan hastaneler hasta nakillerini kendi ayarlıyorlardı. Hasta nakillerinde çoğu kurallar pratikte ve teorikte uygulanmıyordu. Yaptığım iki sevk bildiriminde de sevk yönetimim sadece dört tane kuvöz ekibi vardı. Yani İstanbul Avrupa Yakası’nda bebekleri kuvöz ihtiyaçlarını karşılayacak dört ekip vardı" diye konuştu. "Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım" İstanbul dışı 112 nakil birimine de değinen sanık, "Bu nakillerin hepsini 112 birimleri biliyordu. Yoğun bakımlarında yer bulunmadığında beni arıyorlardı. İddianame bin 400 sayfa olmasına rağmen hiçbir 112 çalışanının bilgi sahibi olarak ifadesi alınamamıştır. Diğer il dışı 112 sağlık çalışanlarının da bu konuya ilişkin ifadeleri alınmalıdır. Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım. Ben acil çağrı bölümünde çalışmaktayım. Hastalar GPS ile takip ediliyordu. Benim hakkımdaki suçlamalar, hem 112’nin diğer çalışanlarını hem de beni zan altında bırakmaktadır. Ben hasta yönlendirmesi yaptığım dönemde, ben sadece Fırat Sarı’nın danışmanlık yaptığı hastanelere değil, diğer başka hastanelere de hasta yönlendirmesi yapıyordum ama her yerde sanki ben sadece Fırat Sarı’nın hastanesine nakil yapıyormuşum gibi bir algı var. Bu suçlamalar artık komiktir" dedi. "Eşimin çalıştığı Medisense’nin patronu Fırat Sarı’nın eşidir" Eşinin sigortalı olarak gösterilmesine ilişkin savunma yapan sanık, "Savunmamı tek bir bebek üzerinden yapabilirim. Diğer bebeklerle ilgili bilgim yok. Kaya bebek, bebek sevki değil bir gebe sevkidir. Gebeliğin 28.haftasında yüksek riskli gebelik tanısıyla 112 nakil birimine bu hastayı bildirdiler. İstanbul’daki gebe sevkleri özel hastaneye yapılmamaktadır sadece kamu hastanelerine yapılmaktadır. Kaya bebek 4 saat belki 5 saat boyunca 112 nakil birimine bildirilmiş, hiçbir kamu, şehir eğitim ve araştırma hastanesinde yer bulunamamıştır. Özel hastaneye de bu vaka ile ilgili arama yapılmamıştır. Saatler geçip yer bulunamadığından dolayı hastane yetkilileri 112’den umudunu keserek hastaya yer bulmaya çalışmışlardır. Bu vakayı kimsenin kabul etmediğini belirtmek de isterim. Medisense’den para karşılığı hasta sevki yaptığımı kabul ediyorum. Normalde yaptığım iş burada bitiyor" ifadelerini kullandı. "Esenler Güney Hastanesi Başhekimine söyleyerek sevkini sağladım" Savunmasında her ne kadar 10 bebekle suçlansa da adının sadece Kaya bebekle geçtiğini belirten Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, "10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Savunmamı sadece Kaya Bebek üzerinden yapabilirim. 28 haftalık gebe birinin sevkiyle başlayan bir süreçti Kaya Bebek, 112 nakil birimine bu hastayı bildirdiler. Gebe sevki ile ilgili aramalar sadece kamu hastanelerine yapılıyordu ancak o hastanelerde yer olmadığı için 112 kuralı gereği hiçbir özel hastaneye sevki yapılmamıştır. Saatler sonra yer bulunamadığı için hastaya kendi imkanlarla özel hastaneye sevki sağlanmıştır. Esenler Güney Hastanesi Başhekimine söyleyerek sevkini sağladım" diye konuştu. Mahkeme Başkanı sanığa, "Hiç sevk yapmamış gibi konuşuyorsun ama konuşmalarda sevk yapacağın hastaları 112’ye bildirtmeyeceğini söylüyorsun, ne demek istiyorsun" diye sordu. Sanık ise, "Bildirmeyeceğimden kastım 112’ye bildirdiğimde zaman açısından değişiklik olmayacak, hastanın sevk süresinden bahsediyorum" diye yanıtladı. Mahkeme Başkanı, "Neden konuşmalarında 112’ye bildirilmesi konusunda panik yaşıyorsun o zaman" diye sordu. Sanık, "Yanlış anlaşılma var. Bir panik olma durumu söz konusu değildir" diye yanıtladı. Savunmasına devam eden sanık, "Şafak Hastanesi’nden 67 bin 500 lira ve sonrasında 47 bin lira civarı para aldım hasta naklettiğim için" dedi. Mahkeme başkanı sanığa, "Telefonlarınız hiç susmuyor, birçok işle uğraşıyorsunuz sizin demek ki çok boş vaktiniz var, hasta sevki dışında başka işlerde yapıyorsunuz, 112 dışında çok fazla konuşman var" dedi. Sanık bu soruyu "Ben çalışmayı seviyorum" diye cevapladı. Mahkeme Başkanı’ndan sanığa “Savcılığın görevini yapması art niyet mi oluyor” tepkisi Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, savcılığın hastane soruşturmasına ilişkin, "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık ise, "Ben bunu şöyle açıklamak istiyorum, müdürlükten gelen denetim mi art niyetli yoksa savcılıktan gelen mi?" dedi. Mahkeme başkanı ise bu kez, "Savcı neden art niyetli olsun. Senin bu dediğin, ’Ya biz bebek öldürecektik, niye geldiniz, çok art niyetlisiniz’ demek oluyor. Görevini yapmak art niyet mi? diye sordu. Sanık ise, "Bu benim kendi düşüncem" diye cevapladı.