ÇEVRE - 09 Haziran 2020 Salı 10:07

700 yıllık çınarın 97 yıldır dinmeyen kanlı gözyaşları

A
A
A
700 yıllık çınarın 97 yıldır dinmeyen kanlı gözyaşları

Bursa'da Roma, Bizans ve Osmanlı'ya ev sahipliği yapan Gölyazı Köyü'nde 700 yıllık çınar ağacı 97 yıldır kanlı gözyaşı döküyor. Ağacın gövdesinden akan öz suyunun yaz mevsimi başlarken kırmızı renkte akması, 97 yıl önce mübadele sebebiyle acı bir şekilde sonlanan Mehmet ile Heleni'nin sevda hikayesine bağlanıyor. Bölge sakinleri bu sebeple koruma altındaki simge çınara Ağlayan Çınar ismi verildiğini ifade ediyor.

Bursa'ya 35 kilometre uzaklıkta bulunan Uluabat gölü kenarında surlara kurulu Gölyazı Mahallesinin girişinde bulunan tarihi çınar tam 700 yıldır ziyarete gelenleri karşılıyor. Üzerinden geçen yıllara inat ayakta kalmayı başaran Ağlayan Çınar'ın hikayesini öğrenenler dünyanın çeşitli bölgelerinden gelerek önünde fotoğraf çektiriyor.

Gövdesine dayalı duran birkaç basamaklı tahta merdivenden çıkıp yaşlı çınarın kovuğuna bakanlar sert gövdesi üzerinde aşağı doğru süzülen damlaların sebebini merak ediyor. Bu meraklı misafirler için 'Ağlayan Çınar'da saklı yürekleri burkan hazin sevda hikayesini mahalle halkı şu şekilde aktarıyor.

Efsaneye göre; Mübadele sırasında 1923 yılında Rumlarla Türklerin bir arada yaşadığı yıllarda, Gölyazı'da, Türk oğlu Mehmet ile Rum kızı Eleni birbirlerini sevmektedir. Kurtuluş Savaşı'nın ardından Yunanistan ve Türkiye arasında kabul edilen mübadele anlaşması sebebiyle Rum aileler hazırlıklarını yapar ve yavaş yavaş köyü terk etmeye başlar.

Rumların köyden gittiğini gören Mehmet, kalabalığın içinde sevgilisi Eleni'yi aramaya başlar. Bu sırada, Eleni'nin büyük ağabeyi Yorgi, Mehmet'in yolunu kesip artık düşman olduklarını ve sevdasından vazgeçmesi gerektiğini söyler. Aralarında çıkan tartışmada Yorgi hançerini çekerek Mehmet'e saplar. Aldığı yarayla acılar içerisinde kıvranan Mehmet, son bir gayretle Eleni'yle gizli gizli buluştuğu ulu çınarın oyuğuna kadar gelir. Konvoy ilerlerken olayı öğrenen Eleni, doğruca sevdiğine koşar.

Ancak, çınarın oyuğuna geldiğinde Mehmet'i kanlar içerisinde yatarken bulur. Daha sonra belinden çözdüğü kuşağının bir ucunu çınarın dalına diğer ucunu da boynuna geçirerek orada canına kıyar. Efsane odur ki; ulu çınar bu olayın ardından, kovuğunun içinde kanlı gözyaşları dökmeye başlar.

700 Yıllık simge anıta Ağlayan Çınar denilmesinin 2 ayrı sebebi olduğunu aktaran bölge sakinlerinden Ayhan Temir, "Bahar sonu yaz mevsiminin başlamasıyla çınardan kırmızı öz suyu toprağa düşüyor. Ağlayan Çınar denilmesinin birincisi bilimsel doğal bir olay. Çınar ağacının kökleri göle kadar ulaşıyor. Her çınar ağacında olan bu öz su gölün su seviyesi yükselince buna bağlı olarak artıyor. Dalları yayvan ve yatar olduğu için belirli noktalardan yere kırmızımsı bir renkte damlatıyor. Gelelim ikinci sebebine; bu sebep Ağlayan Çınar denmesinin ana sebebidir ve bizim içinde önemli olan bu sebeptir. Türk genci ile Rum gencinin hazin hikayesidir. Enteresan bir durum vardır. Hiç bir çınar ağacının öz suyu bu renk akmaz. Kırmızı renk sadece Ağlayan Çınar'a mahsustur. Bahar aylarında ağlamaya başlar göldeki su seviyesi yükselince ağacın öz suyu da artar ve çeşitli yerlerinden kırmızı sular damlamaya başlar" diye konuştu.

Korona virüs tedbirlerinin ardından yeni normalleşmeyle birlikte Gölyazı köyüne akın edenler Ağlayan Çınar ile birlikte tarihi köyü gezerek unutulmaz anlar yaşıyorlar.

Süleyman Aydın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aracıyla seyir halindeyken görüntülü sohbet eden sürücüye 5 bin 327 lira ceza kesildi Aksaray’da direksiyon başında telefonuyla görüntülü konuşarak trafikte seyreden ve görenleri hayrete düşüren sürücüye 5 bin 327 lira ceza kesilirken trafik güvenliğini tehlikeye sokmaktan adli işlem başlatıldı. Olay, 5 Nisan tarihinde Aksaray’ın en işlek caddesi olan Atatürk Bulvarı’nda yaşandı. Atatürk Bulvarı’ndan eski hastane istikametine seyreden 68 ADE 921 plakalı otomobilin sürücüsü, aracın göğüs kısmı ile camı arasına sıkıştırdığı telefonuyla arkadaşıyla görüntülü görüşmeye başladı. Dakikalarca arkadaşıyla konuşan sürücü trafikte kilometrelerce görüntülü konuşarak seyrederken, seyir halindeyken düşen telefonunu 2 eliyle de direksiyonu bırakarak kaldırdı. Trafikte her an kaza yapma riskiyle karşı karşıya olan sürücü zaman zaman da düşmek üzere olan telefonuna eliyle müdahale ederek düzeltip görüşmesine devam etti. Kırmızı ışıkta beklerken kendisini gören diğer araç sürücüleri ve yolcular hayretler içerisinde kalırken, sürücünün bu dikkat dağıtıcı tehlikeli sürüşü cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Atatürk Bulvarı’ndan Şeyhamit Mahallesi istikametine dönüş yapan sürücü görüşmesine devam ederken uzaklaşarak gözden kayboldu. Görüntülerin ardından harekete geçen Aksaray İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şubesi ekipleri sürücünün kimliğine ulaşarak A.E. isimli sürücüye 3 ayrı trafik ihlali maddesinden toplam 5 bin 327 lira ceza kesilirken, aracın da muayenesiz olduğu belirlendi. Ceza işlemlerinin ardından sürücü hakkında "Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak" suçundan adli işlem başlatıldı.
Kırıkkale Mahkemede yürek yakan soru: "Oğlunun ve torununun başındaki dedeyi neden vurdun?" Kırıkkale’de çıkan arazi kavgasında dede, oğul ve torunun silahla vurularak hayatını kaybettiği olayla ilgili yargılanan 2 sanık kardeş hakim karşısına çıktı. Müşteki avukatın sanığa yönelttiği, "Torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun? Öldürdüğün İbrahim’e neden tekrar ateş ettin" sorusu dikkat çekti. Olay, 6 Ağustos 2024 tarihinde Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesine bağlı Deredüzü köyünde meydana geldi. Araziye yapılacak çeşmenin su hattı kazısı sırasında başlayan tartışma, kısa sürede silahlı çatışmaya dönüştü. Erhan Çiftçi (46) ve kardeşi Kadir Çiftçi (40) ile karşı taraf arasında çıkan çatışmada, Satılmış (69), oğlu İbrahim (54) ve torunu Satılmış Cesur (17) hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınan kardeşler tutuklanırken, enişteleri K.A. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu yargılanan sanıklar Erhan Çiftçi ve Kadir Çiftçi hakkında "fikir ve eylem birliği içerisinde kasten öldürme" ve "çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle nitelikli adam öldürme" suçlarından 2 kez müebbet ve 1 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, tutuksuz yargılanan sanık K.A. hakkında ise "suç delillerini yok etme ve gizleme" suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Kırıkkale 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık kardeşler ile tutuksuz sanık K.A, müştekiler, taraf avukatları ve maktul yakınları hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan sanık Erhan Çiftçi, "Karşı taraf bize ateş etti. Kendimi korumak için tüfek ve tabancayla karşılık verdim. O gün sağlıklı düşünemedim. Mecburiyetten ateş ettim, yoksa beni öldüreceklerdi" dedi. Mahkeme başkanının, aracında neden silah bulundurduğu sorusuna ise, "Köyde domuzlar için silah taşıyoruz, silahlar hep arabamda olur" cevabını verdi. Müşteki avukatlarından Uğur Yıldırım, sanık Erhan Çiftçi’ye, "Yerden silahı aldığını söyledin, peki torununun ve oğlunun başındaki dedeyi neden vurdun, yerde yatan İbrahim Cesur’a neden tekrar ateş ettin?" sorusunu yöneltti. Sanık ise, "Yerden silahı aldım ama dedeyi neden vurduğumla ilgili beyan vermek istemiyorum. İbrahim için yapılan suçlamayı da reddediyorum" şeklinde yanıt verdi. Sanıklardan Kadir Çiftçi ise önceki ifadelerinin aksine olay yerinde olduğunu kabul ederek, "Satılmış bizi tehdit etti, sonra babası ve oğlu ile birlikte geldi. Arabayı siper edip bize ateş açtılar. Karşılıklı çatıştık" diye konuştu. Tutuksuz sanık K.A. ise suçlamaları reddederek beraatını talep etti. Olayın görgü tanıklarından M.T., "Tarlada çalışırken Satılmış Cesur eşekle geldi, ardından beyaz bir araçtan Erhan ve Kadir indi. Erhan tabanca, Kadir tüfekle ateş etti. İbrahim’in yere düştüğünü gördüm. Erhan beni arayıp Kadir’in suçsuz olduğunu, cinayeti kendisinin işlediğini söyleyerek öyle ifade vermemi istedi" dedi. Duruşmada SEGBİS ile bağlanan Erhan Çiftçi’nin oğlu A.Ç. ise, "Babam bana tabancayı gömmemi söyledi, ben de eniştemin bahçesine gömdüm" ifadesini verdi. Mahkeme heyeti, 2 sanığın tutukluluğunun devamına, olay yerinde 15 Mayıs’ta keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 26 Mayıs 2025 tarihine erteledi.