ASAYİŞ - 05 Ocak 2025 Pazar 18:56

Giresun’da çıkan yangında ev kullanılamaz hale geldi

A
A
A
Giresun’da çıkan yangında ev kullanılamaz hale geldi

Giresun Merkez’e bağlı Sayca köyünde çıkan yangıda bir ev kullanılamaz hale geldi.


Edinilen bilgiye göre, Sayca köyünde Raşit Keser’e ait evde bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangının kısa sürede büyümesi ile alevler tüm evi sardı. İhbar üzerine köye çok sayıda itfaiye, güvenlik ve sağlık ekibi sevk edildi. Ekiplerin müdahale ettiği yangında ev kullanılamaz hale geldi.


Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.



Giresun’da çıkan yangında ev kullanılamaz hale geldi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Eşinin dikkati, polis ve kuyumcunun titiz çalışmasıyla dolandırılmaktan son anda kurtuldu Tokat’ta 77 yaşındaki emekli bir kişi, dolandırıcılara 232 bin Türk Lirası değerindeki altınlarını kaptırmaktan son anda, eşinin dikkati polis ve kuyumcunun yardımıyla kurtuldu. Tokat’ta yaşayan 77 yaşındaki emekli İhsan Özveri, telefonla arayan dolandırıcılara karşı büyük bir tehlikeden son anda kurtuldu. Olay, sonu 155 ile biten telefon numarasının aramasıyla dolandırıcıların, Özveri’yi kendilerini polis olarak tanıtarak kandırmalarıyla başladı. Telefonda, Özveri’nin kimliğinin suçla ilişkilendirildiği ve ailesiyle birlikte üzerine kayıtlı malların çalındığı söylendi. Dolandırıcılar, Özveri’nin güvenini kazanmak için eşinin ve çocuklarının isimlerini, mal varlığının dökümünü belirterek onu daha da ikna etti. Dolandırıcılar, Özveri’nin telefonunu kapatmaması ve evindeki parayı belirttikleri hesaba göndermesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, konuyu kimseye anlatmaması uyarısında da bulundular. Bu korkutucu taleplere uyan Özveri, evine giderek 4 gremse ve 8 çeyrek altını alıp kuyumcuya gitmek üzere yola çıktı. Ancak, eşinin durumu fark edip durumu polise bildirmesiyle, polis ekipleri hızlı bir şekilde harekete geçti. Özveri, kuyumcuda altınları bozdurmak üzereyken kuyumcu Mehmet Akif Çatal, yaşlı adamın durumundan şüphelenerek polise bilgi verdi ve onu oyalamaya çalıştı. Ekipler tarafından uyarılan ancak ilk başta polislere inanmayan Özveri, kimliklerini gösteren polislerin kendisini dolandırmaya çalıştıklarını anlatmasıyla son anda altınları bozdurmaktan vazgeçti. Eşinin dikkati, kuyumcu ve polis ekiplerinin özverili çalışması sayesinde Özveri, 232 bin TL değerindeki altınları dolandırıcılara kaptırmaktan son anda kurtuldu.
Tokat Tokat’ta çığ riski bulunmayan kayak tesisi turizmcilere anlatıldı Tokat’ta, çığ riski bulunmayan ve kaliteli pistleriyle çeken Yıldız Dağı Kayak Merkezi tur acentelerine tanıtıldı. Yıldız Dağı Kış Sporları ve Turizm Merkezi Genel Müdürü Mustafa Altun, Tokat’ta tur gezileri düzenleyen acente yetkilileriyle bir araya geldi. Toplantıya Tokat Kültür ve Turizm Müdürü Abdi Dölek ile Tokat Vakıflar Bölge Müdürü Sebahattin Erdoğan da katıldı. Toplantıda, Yıldız Dağı Kayak Merkezi hakkında detaylı bilgi sunan Altun, tur şirketlerinin istek ve taleplerini dinleyerek merkezin sunduğu imkanlar hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Altun, Yıldız Dağı’nın Türkiye’deki çığ riski olmayan nadir kayak merkezlerinden biri olduğunu vurgulayarak, güvenlik konusunda önemli bir avantaj sunduklarını belirtti. Ayrıca, merkezin gece kayağı gibi farklı aktivitelerle sunduğu görsel zenginliklere de dikkat çekti. Altun, Yıldız Dağı Kayak Merkezi’nin sahip olduğu suni karlama sistemleri sayesinde sezonu erken açabildiklerini ve geç kapatabildiklerini ifade etti. Tokat’a 75 kilometre mesafede bulunan Yıldız Dağı, Sivas ile Tokat’ın tam ortasında yer alıyor. Altun, Tokat’taki kayakseverlere Yıldız Dağı’nı keşfetmeleri çağrısında bulundu ve merkezin sunduğu güvenli kayak deneyimine dikkat çekti. Bugüne kadar 10 yıllık süreçte hiçbir çığ olayının yaşanmadığını belirten Altun, bu durumun Yıldız Dağı’nın güvenli bir kayak merkezi olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Toplantı, Tokat’taki tur operatörlerinin Yıldız Dağı Kayak Merkezi’ne olan ilgisini artırma ve kayak turizmini daha sağlıklı bir şekilde geliştirme adına verimli bir şekilde tamamlandı.
Samsun ‘BCG aşısı çocuklarda tüberküloz ölümlerini azaltıyor’ Çocuklarda verem aşısının (BCG) önemli bir koruyuculuk sağladığını söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “BCG aşısı, çocuklarda tüberkülozdan ölümleri önemli oranda azaltır. Bu yüzden halen tüberkülozun belli bir oranın üzerinde görüldüğü ülkemizde çocuklara, özellikle bebeklik döneminde BCG aşısı uygulaması önerilmektedir” dedi. Tüberkülozun (verem) mycobacterium tuberculosis isimli bir mikrop tarafından meydana gelen bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Adem Dirican, hastalık ve korunma yolları hakkında bilgilendirmede bulundu. Bulaşmanın aktif tüberküloz hastasının öksürük, hapşırık veya konuşması esnasında tükürük damlaları ile havaya attığı mikropların solunması ile gerçekleştiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Adem Dirican, “Bu mikrobu alan kişilerin bir kısmında direkt hastalık oluşurken, çoğu kişide mikrop akciğerde uyur durumda yıllarca kalır. Vücut direncinin düştüğü bir zamanda ansızın uyanıp hastalık oluşturabilir” diye konuştu. “Risk grubundakiler dikkatli olmalı” Tüberkülozun önlenebilen, tedavi edilebilen, kişi ve halk sağlığı açısından önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Dirican, “Özellikle tüberküloz hastası ile yakın temasta bulunan kişiler yüksek risk altındadır. Bunun yanında şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı, kanser, HIV-AIDS, organ nakli gibi vücut direncini düşüren hastalıklar, ağır beslenme bozukluğu ve düşük vücut ağırlığı olan kişiler, uzun süreli bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananlar, düzenli tedavi almamış eski tüberküloz hastaları, tüberküloz mikrobu ile son iki yıl içinde karşılaşan kişiler, 5 yaş altı bebekler ve yaşlılar da risk grubuna girerler” ifadelerine yer verdi. “Tüberkülozun bulaşıcılığını önlemek için erken tanı, tedavi ve izolasyon önemli” Uzm. Dr. Dirican, bulaştırıcılığın önlenmesi için en uygun yöntemlerin erken tanı ve tedavi, hasta kişilerin toplumdan izolasyonu, öksürenlerin muhakkak maske ve mendil kullanması olduğunun altını çizdi. “BCG aşısı çocuklarda tüberkülozdan ölümleri azaltır” Çocuklarda BCG (verem) aşısının özellikle erişkinlere göre daha sık görülen ve ağır seyreden menenjit tüberküloz, miliyer tüberküloz gibi ağır formlarından koruyuculuğunun daha yüksek olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “BCG aşısı çocuklarda tüberkülozdan ölümleri önemli oranda azaltır. O nedenle halen tüberkülozun belli bir oranın üzerinde görüldüğü ülkemizde çocuklara, özellikle bebeklik döneminde BCG aşısı uygulaması önerilmektedir” dedi. “Akciğer, lenf bezleri, plevra ve diğer organları etkiliyor” Tüberküloz hastalığının en çok görüldüğü organın akciğer olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Ancak mikrop solunum yolu ile alındıktan sonra vücudun diğer tüm organ ve dokularına yayılabilir. Hastalığın sık görüldüğü diğer organlar lenf bezleri, plevra (akciğer zarı), böbrek ve idrar yolları, kemik ve eklemler, omurga, beyin zarı, beyin, üreme sistemi, periton (karın zarı), mide ve bağırsak sistemidir” şeklinde konuştu. “Birçok başka hastalığı taklit edebildiği için tanı gecikebilir” Akciğer tüberkülozunun en sık belirtilerinin uzamış öksürük, balgam, kan tükürme, gece terlemeleri, kilo kaybı ve halsizlik olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Fakat verem sinsi bir hastalık olduğundan şikâyetler hafif ve sessiz seyreder; birçok başka hastalığı taklit edebilir, akla gelmezse tanı konulması gecikebilir” şeklinde konuştu. “Verem hastalarıyla temasta bulunan kişilerde risk yüksek” Verem hastası ile aynı ortamda bulunan ve tüberküloz mikrobuna maruz kalan kişilere temaslı denildiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Temaslılarda verem hastalığı görülme oranı yüksektir. Bu nedenle tanı konan hastaların başta aile fertleri olmak üzere temaslıların tümü verem savaşı dispanserinde taranır” ifadelerini kullandı. “Yeterli ve düzenli ilaç kullanımı hayati önem taşıyor” Veremin ilaçlarla tedavi edildiğini; yeterli ve düzenli ilaç kullanıldığında kişinin tamamen sağlığına kavuştuğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Tedavi çoğunlukla ayakta yapılır. Hastalığın ağır seyrettiği veya ek hastalıkları olan kişiler hastaneye yatırılabilir. Yeterli ve düzenli ilaç kullanmayanlarda ya mikrop ilaçlara karşı direnç geliştirir ya da hastalık nüks eder” dedi. Hamilelerde tüberküloz tedavisine başlanmasının bebeğin sağlığı açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Dirican, “Bu nedenle hamilelik sırasında tüberküloz tedavisi yapılabilir. Tüberküloz ilaçları, emziren annelerde de güvenle uygulanabilir” şeklinde konuştu.
Eskişehir İçinde ortaokul öğrencilerinin de bulunduğu kumar “batağına” düşenlerin sayısı 3 kat arttı Eskişehir Özel Ümit Hastaneleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, internetten erişilebilen ve ortaokul öğrencilerinin de oynadığı kumara rağbet geçen yıla göre 3 kat arttığını söyledi. Son yıllarda internetten ulaşımı oldukça kolaylaşan kumar oyunlarının oyuncusu gözle görülür biçimde artıyor. Ulaşımı internet ile birlikte kolaylaşan kumar oyunlarını oynayanların yaşının 15’e kadar düşmesi tedirgin ediyor. Ortaokul eğitimi alan öğrenciden 45yaşındaki vatandaşlara kadar geniş bir yaş aralığı bulunan kumar, uzmanlarca bağımlılık olarak nitelendiriliyor. Bir çok sosyal ve psikolojik etkenin tetiklediği kumar bağımlılığında en büyük neden ise kolay yoldan para kazanma hırsı ve kaybettiklerini yeniden kazanma istediği. Uzmanı kumar hakkında bilgilendirdi Son zamanlarda kumardan kurtulmak için gelen danışan sayınının arttığına değinen Eskişehir Özel Ümit Hastaneleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, bu bağımlılığın uzman yardımı olmadan terk edilemeyeceğinin altını çizdi. Danışanlarının yaş aralığından da bahseden Dr. Ceran, ortaokul öğrencilerinin dahi kolayca bu oyunları oynadığına ve alışkanlık kazandıklarına dikkat çekti. “Geçen yıla göre 3 kat arttığını söyleyebilirim” Kumar bağımlılığıyla alakalı Eskişehir Özel Ümit Hastaneleri Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, “Son zamanlarda giderek arttığını söyleyebilirim bu rahatsızlığın, zaten bilimsel veriler de arttığı yönünde. Geçen yıla göre 3 kat arttığını söyleyebilirim mesela, ya da ondan önceki seneye göre de 5 kat. İşin gerçeği öyle bir hale geldik ki artık, toplumda herkeste görülmeye başlandı. Her yaşta, her cinste, her eğitim grubunda ve her meslekte görülmeye başlandı. Ama bizim için biraz daha riskli olan grup genç ve orta yaş erkekler, bu konuda daha meyilli olabiliyor. Şu sıralar en çok gündemde olan şey ‘kolay yoldan para kazanma’ muhabbetleri olduğu için, ne yazık ki bu olayı arttırıyor. İnsanlar sosyal medyadan görerek bir anda zengin olma hevesiyle ne yazık ki kumara yönleniyor” dedi. “15’li yaşlardan başlayıp 45’li yaşlara kadarki erkek grupları daha riskli” Kumar alışkanlığı edinenlerin yaş aralığının ortaokul sıralarında itibaren başladığından ve etken faktörlerden bahseden Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran şöyle konuştu: “Ben ortaokula giden çocuklarda bile gördüm bunu. Gerçi onlardakine tam bir bağımlılık diyemeyiz, daha çok kumar oynama alışkanlığı. Bizim için daha riskli olan grup genç ve orta yaş. Yani 15’li yaşlardan başlayıp 45’li yaşlara giden erkek grupları diğerlerine göre daha riskli. Daha öncesinde görülmeyen bu rahatsızlık son 20-30 yıldır katlanarak artıyor. Şu an toplumda görülme ihtimali yüzde 3 ve yüzde 5 arasında değişiyor. Yani her 100 kişiden 1’inde görülüyor ne yazık ki. Olayın biyolojik boyutu var, psikolojik boyutu var, sosyal boyutu da var. Biyolojik boyutlarda mesela bizim ‘dopamin’ dediğimiz bir etken madde var. Kumar oynayan insanlarda ne yazık ki bu dopamin seviyesi ileri derecede artıyor. Buna karşı bir haz gelişiyor ve kişi daha sonrasında da aynı hazzı alabilmek adına yeniden kumar oynamak zorunda kalıyor. Psikolojik boyut olarak yeterince tatmin olmayan, mutsuz ve kederli insanların buraya doğru kaydığını görüyoruz. Sosyal boyut olarak da çalıştıkları ortamlarda, mekanlarda, okullarda ve arkadaşlık ilişkilerinde kumar oynamaya yönlendiren davranışlar olabiliyor. Hepsinin bir araya gelmesiyle birlikte bir problem ortaya çıkıyor. Tabii devamında en büyük faktörlerden biri de ‘kolay ulaşılabilir’ olması. Aslında biz bağımlılıkların hepsini aynı kategoride değerlendiriyoruz. Mesela sigara ve alkol bağımlılığı diğerlerine göre daha fazladır, bunun sebebi ne? Kolay ulaşılabilir olması. Ne yazık ki internet ortamının her yerde olması ve hepimizin elinde cep telefonlarının olması bu sıklığın artmasına sebep olan faktörler.” “Desteksiz olarak bundan kurtulmaları çok çok zor” Kumar alışkanlığı olan kişilerin genellikle yalan ve inkâr huylarının olduğuna değinen Dr. Ali Ceran, bu kötü alışkanlıktan kurtulmak için desteğin şart olduğuna değindi. Genellikle kişinin kumar bağımlılığından 5 ila 10 seansta kurtulduğundan bahseden Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ceran, “Her zaman gördüğümüz bir durum var o da şu, kumar alışkanlığı olan bir insanın ilk yaptığı şeylerden birisi ne yazık ki yalan söyleme davranışıdır. Öncelikli olarak kendine yalan söylemeye başlar, ‘Ben bunu istersem bırakabilirim, daha önce bırakmıştım, kaybettiklerimi bir kazanayım bu iş bitecek’ gibi muhabbetlerini mutlaka yaparlar kendi kendilerine. Sonra etrafa yalan söyleme başlar. Sonra kişilik değişiklikleri ve ne yazık ki diğer bağımlılıklarda olduğu gibi en sonunda çetrefilli ve içinden çıkılmaz hale gelebilir. İşin gerçeği, insanların desteksiz olarak bundan kurtulmaları çok çok zor. Destek derken illa psikolojik ve psikiyatrik destekten bahsetmiyorum; sosyal destek, aile desteği ve toplum desteği de çok çok önemli. Tabii hepsi bir arada olduğu zaman en güzeli o aslında. Yani psikolojik destek veya psikiyatrik ilaç tedavisi almış olması diğer desteklerle birleştiği zaman daha kolay sonuç alınabiliyor. Bu destekler için minimum 5 seans gerekli diyebilirim, belki en az 5-10 seans. Burada tabii tek bir şey söylemek zor, tamamen kişiye bağlı bir durum” ifadelerini kullandı.