ÇEVRE - 14 Nisan 2025 Pazartesi 09:17

Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan: "Fındıkta nisan karı zirai donla rekolte kaybına neden oldu"

A
A
A
Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan: "Fındıkta nisan karı zirai donla rekolte kaybına neden oldu"

Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, bölgede etkili olan kar yağışının ardından meydana gelen zirai donun fındıkta rekolte kaybına yol açabileceğini söyledi.


Kar yağışının ardından sahada incelemelerde bulunan Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, yaptıkları gözlemler doğrultusunda, zirai donun özellikle 500 rakım ve üzerindeki fındık bahçelerinde etkili olduğunu, zararın boyutunun önümüzdeki günlerde netlik kazanacağını ifade etti.


Mart ve nisan aylarında yağan karın 2025 yılı fındık rekoltesini olumsuz etkileyeceğinin altını çizen Karan, "Masa başında hayali rekolte hesabı yapan bazı kesimler yine dereyi görmeden paçalarını sıvamış durumda. Masa başındaki hesaplar, bahçedeki durumu yansıtmıyor. Fındıkta yaşanacak rekolte kaybının yalnızca üreticiyi değil, tüm sektörü ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyecektir. Zararın boyutu kesinleşmemekle birlikte 2025 yılı fındık rekoltesinde kayıp bekleniyor. 785 bin tonluk rekolte açıklayanlara sormak lazım: Bu tespiti ne zaman, hangi verilere göre yaptınız? Fiyatları düşük tutmak için bu tür açıklamalara son verilmeli. Üretici kaybederse, siz de kaybedersiniz" diye konuştu.



Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan: "Fındıkta nisan karı zirai donla rekolte kaybına neden oldu"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir’de nostalji rüzgarı estiren sahaf Yeni neslin özellikle eski kartpostallara ilgi gösterdiğini anlatan Eskişehirli sahaf Devran Gökay, yıllardır bu değerli ürünü dükkânında bulundurduğunu, alıp sattığını dile getirdi. Eskişehir’de 7 yıldır kartpostal satarak nostaljiye olan tutkusunu mesleğiyle birleştiren Devran Gökay, kartpostalların hâlâ değerli bir yere sahip olduğunu belirtti. Kendi sevdiği ürünleri satmaktan keyif aldığını belirten Gökay, dükkânında bulundurduğu hem eski hem de yeni tip kartpostallarla farklı kuşaklara hitap ettiğini dile getirdi. Üniversite yıllarında hiç görmediği arkadaşlarıyla mektuplaşarak ve kartpostal göndererek iletişim kurduğunu söyleyen Gökay, bu deneyimin kendisi için özel bir anlam taşıdığını ifade etti. "Yeni kuşağın belli şeylere karşı ilgisini canlandıracak ürünler genelde sahaflarda oluyor" Mesleğinin en keyifli yanlarından birinin ise yeni neslin bazı nostaljik ürünlere olan ilgisini canlandırmak olduğunu vurgulan Gökay, "7 yıldan beri kartpostal satıyorum. Ben kendi adıma kartpostalların nostaljik bir değer olduğuna inanıyorum. Esnaflığı yaparken de kendi sevdiğim şeylerden yola çıkarak yapıyorum. Hâlâ olmasını istediğim nostaljik ürünlerin etrafımda olması hoşuma gidiyor. Benim üniversite yıllarında hiç görmeden mektuplaştığım, kartpostal gönderdiğim arkadaşlarım vardı. Mesleki olarak işe yaradığımı düşündüğüm konulardan bir tanesi de yeni kuşağın belli şeylere karşı ilgisini canlandıracak ürünler genelde bizde oluyor. Kartpostallar da onlardan bir tanesi. Özellikle yeni nesil gençler çok fazla ilgili gösteriyor. O yüzden de kartpostal edinmeye çok çaba gösteriyorum" dedi. "Arkasında yazı yazanları, anısı olanları da dükkânda bulunduruyoruz" Dönem kartpostalları arasında arkasında yazı yazan, hatıraları olan kartpostalların da dükkânında bulunduğunu söyleyen Gökay, "Dükkânda iki tip kartpostal bulunduruyorum. Bunlardan bir tanesi tamamen eski dönemin kartpostalları. Eski dönemin içinde 80’lerde 90’larda kullanılan, yazılı kartpostallar da var. Diğeri ise yeni tip kartpostallar. Bunların genelini yurtdışından alıyoruz. Foto kartlar ise en eskiden kalma tip kartpostallar. En eski olarak değerlendirebileceğim ise 1940’lardan kalma bir foto kart vardı. Dönem kartpostalları arasında arkasında yazı yazanları, hatırası olanları da dükkânda bulunduruyoruz. Kartpostallarda yazan hatıraları, mektuplaşmayı görüp okumak isteyenlerde çok oluyor. Aklımda kalan bir kartpostal mektuplaşması ise iki arkadaşın konuşmasıydı. Birisi yurtdışını gezip nasıl para harcadığını, neler yaptığını, gittiği her ülkeden fotoğraf çekilerek arkadaşına anlatmış. Bu hikâye çok hoşuma gitmişti" diye konuştu.
Aydın El ele veren gelin-görümce ülkenin ana arı ihtiyacını karşılıyor Aydın’ın Efeler ilçesinde Demet Özdemir ve görümcesi Naide Çilenger, yılda yaklaşık 7 bin ana arı üretip Türkiye’nin dört bir yanındaki üreticilere gönderiyor. Efeler ilçesine bağlı İmamköy Mahallesi’nde zeytinlik alanda 20 yıldır ana arı üretimi yapan Demet Özdemir, 7 yıl önce görümcesi Naide Çilenger’i de üretime dahil etti. Aile işletmesi haline gelen arılıkta her yıl binlerce ana arı üretilerek, ülke genelindeki arıcılara gönderiliyor. Arıcılığa 25 yıl önce başladığını belirten Demet Özdemir, 500 adet küçük kovan ile başladığı ana arı üretiminde bugün 2 bin 500 ana arı kovanına ulaştıklarını söyledi. Özdemir, "Sezonda yaklaşık 6-7 bine yakın ana arı satıyoruz. Türkiye’nin her yerine müşterinin talep ettiği ırkta ana arı gönderiyorum. Üç çeşit ana arımız var; Aydın ırkı, Karniyol ve İtalyan ırkı üretiyoruz. Son iki yıldır İtalyan arılarına talep arttı. Bu yıl da ağırlıklı olarak İtalyan üretimi yapıyoruz" dedi. Özdemir, her ana arı kutusuna altı "asker" arı yerleştirdiklerini, bu arıların ana arının beslenmesinde görevli olduğunu ifade etti. Arıcılığın kadınlar tarafından da rahatlıkla yapılabileceğini vurgulayan Özdemir, "Arıcılığın en püf noktası aşı. Bunu öğrendikten sonra kadınlar her şekilde üretim yapabilir. Sadece dolum aşamasında erkek gücüne ihtiyaç olabilir" ifadelerini kullandı. Gelinleri Demet Özdemir’den etkilenerek arıcılığa başladığını belirten Naide Çilenger ise bu işe başta yardım amaçlı başladığını ama zamanla arıcılığa tutkuyla bağlandığını söyledi. "Bu süreçte arıya karşı bir aşk başladı bende. Oldukça zahmetli bir iş ama insan doğayla iç içe olunca huzur buluyor" diyen Çilenger, diğer kadınlara da arıcılığı önerdi. Çilenger, "Toplumda insanlar teknolojiye çok vakit ayırıyor. Bu zamanı doğada değerlendirip üretim yapabilirler. Böylece hem kendilerini geliştirirler hem de psikolojik olarak rahatlarlar" diye konuştu. Geçen yıl yaşanan kuraklık nedeniyle sezonun zor geçtiğini belirten Demet Özdemir ise, bu yıl yağışların biraz olsun umut verdiğini kaydetti.
Kastamonu Üniversite öğrencileri kamp yaparak doğal güzellikleri gördü, sahilde çöp topladı Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından Taşköprü ilçesinde doğada yaşam ve hayatta kalma kampı düzenlenirken, Cide ilçesinde de sahil temizliği yapıldı. Kastamonu Üniversitesi Sürekli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi (KASÜSEM) tarafından her ay farklı bir ilçede düzenlenmesi planlanan "Doğada Yaşam Becerileri ve Hayatta Kalma Kampı" etkinliğinin beşincisi, Taşköprü ilçesinde başarıyla gerçekleştirildi. Doğayla iç içe geçen üç günlük etkinlikte, Kastamonu Üniversitesine bağlı fakülte ve meslek yüksekokullarından 50 öğrenci aktif olarak katılım sağladı. Taşköprü Belediyesi’nin de destekleriyle Sümer Sosyal Tesisleri’nde kurulan kamp alanında gerçekleştirilen etkinlikte katılımcılar, yön bulma, barınak kurma, ateş yakma, ilk yardım ve doğal ortamda hayatta kalma stratejileri gibi konularda hem teorik hem de uygulamalı eğitimler aldı. Alanında uzman akademisyen Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal liderliğinde yürütülen kamp, öğrencilere akademik katkı sağlamanın yanı sıra doğayla uyum içinde yaşama becerisi kazandırmayı hedefledi. Etkinlik kapsamında ayrıca kampçılık kuralları, doğa yürüyüşü teknikleri, bölgenin flora ve faunası, biyoçeşitlilik ve çevre bilinci üzerine eğitimler verildi. Doğa ve kültür etkileşiminin ön planda olduğu programda; Taşköprü Kent Müzesi, Pompeipolis Antik Kenti, Abdal Hasan Köyü Türbesi ve Hamamı, Donalar Kaya Mezarları, Karadere Barajı, Simens Santral Binası, tarihi Taşköprü ve Sümer Sosyal Tesisleri’ndeki kendir sulama havuzları gibi tarihi ve kültürel alanlar yerinde ziyaret edilerek incelendi. Kamp boyunca çadır kurma, kamp alanı yönetimi ve doğada yaşam becerileri uygulamalı olarak öğrencilere aktarıldı. Katılımcılar, hem doğa ile başa çıkabilme becerilerini geliştirdi hem de yerel kültürü tanıma ve doğal kaynakların önemini yerinde gözlemleme fırsatı buldu. Kampı başarıyla tamamlayan öğrenciler, hem teorik bilgilerini pekiştirdi hem de unutulmaz bir deneyim yaşadı. Kastamonu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, bu tür etkinliklerin çevre bilinci, doğa sevgisi ve hayatta kalma becerileri kazandırma açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Cide ilçesinde sahilde çevre temizliği yapıldı Bu yıl 49’uncusu düzenlenen Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi öncülüğünde Cide ilçesinde çevre temizliği yapıldı. Kastamonu Üniversitesi tarafından öğrenciler, otobüslerle Cide ilçesine getirildi. Burada öğrenciler, sahilde çevre temizliği yaparak örnek bir davranış sergiledi. Ayrıca etkinlikte öğrencilere çevrenin önemi ve temiz tutulması gerektiği konuları da anlatıldı. Etkinlik sonunda konuşan Kastamonu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, "Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde Turizm Fakültesi olarak Cide’ye geldik. Cide’de sahilde öğrencilerimizle birlikte sahil temizliği yaptık. Öğrenci kardeşlerimizle birlikte sosyal sorumluluk projesi olarak sahillerimizi temizliyoruz. Eko Turizm ve Çevre Topluluğu ile Gönüllüler Topluluğuyla birlikte Cide’de sahilde temizlik faaliyeti yürüttük. Katılan tüm öğrenci kardeşlerimize ve bizlere bu imkanları ve destekleri veren herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.