GENEL - 02 Kasım 2009 Pazartesi 00:09

Bakan Akdağ: "Bin 800 domuz gribi vakası var"

A
A
A
Bakan Akdağ: "Bin 800 domuz gribi vakası var"

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de laboratuvarlarda kayıtlı domuz gribi vakasının bin 800'leri geçtiğini ve hastalıktan şu ana kadar 4 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.


Afyonkarahisar'da bulunan Sağlık Bakanı Akdağ, Korel Termal Otel'de düzenlenen Sağlıkta Dönüşüm Programı İl Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantıya Bakan Akdağ'ın yanı sıra Vali Haluk İmga, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekilleri, ilçe kaymakamları, belediye başkanları ve daire müdürleri katıldı. Basın mensuplarının görüntü almasının ardından basına kapalı gerçekleşen toplantı yaklaşık 5 saat sürdü.

Toplantı sonrası basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan Bakan Akdağ, toplantıda en önemli konunun domuz gribi olduğunu ve diğer önemli konuların konuşulduğunu vurguladı. Akdağ, "Afyon ili değerlendirme çalışmalarımızı yaptık. Afyon'da sağlık hizmetlerimiz hangi noktaya geldi. Bundan sonra neler yapacağız. Bunları konuşarak değerlendirdik. Kuşkusuz ki bir taraftan domuz gribi ile ilgili olarak H1N1 virüsü ile yoğun biçimde çalışmalarımızı sürdürülürken, öbür taraftar 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' çerçevesinde diğer işlerimizi de takip ediyoruz. Bizim için, hem benim, hem bakanlık personeli hem de bilimsel konumlarımız için yoğun bir dönem. Sürekli olarak meseleyi sıcak bir şekilde takip ediyoruz" dedi.

"BİN 800'LERDEN FAZLA DOMUZ GRİBİ VAKASI VAR"

Laboratuvarlarda kayıtlı domuz gribi vakasının sayısının bin 800'leri geçtiğini söyleyen Bakan Akdağ, vaka sayısının laboratuvar sayılarına göre fazla olduğunu dile getirdi. Akdağ, "Ama çok net olarak şunu ifade etmem lazım; bu vaka sayılarının daha çok üstünde vaka sayısının olduğunu tahmin ediyoruz. Bununla ilgili hesaplamaları da arkadaşlarımız yapıyorlar. Hastalığın yaygın görüldüğü diğer ülkelerde de bunun böyle olduğunu biliyoruz. Aslında laboratuvar teyidinin, laboratuvar incelemelerinin artık hastaları tek tek tespit etmek için kullanmıyoruz. Hastalığın yaygınlığını belirlemek için kullanıyoruz. Dolayısıyla birçok hastadan laboratuar için numune alınmıyor, alınmasına da gerek yok. Bazı özel sağlık kuruluşları H1N1 karşısı laboratuar tekniğini yaptığını iddia edenler, bu husustan bir anlamda kendileri adına bir kazanç vasıtası haline getirenlerin varlığı bize ulaştı. Bunlara karşı vatandaşımı uyarıyorum ve arkadaşlarıma da gerekli talimatı verdim" diye konuştu.

Hiçbir özel sağlık kuruluşunun domuz gribi virüsü ile ilgili bir çalışma yapmadığını kaydeden Bakan Akdağ, şunları söyledi:

"Bu anlamda vatandaşlarımızda domuz gribine yönelik dikkatli olmalılardır. Gereksiz harcamalar içerisine girmemelilerdir. Ayıca bazı özel kuruluşların domuz gribi aşısı yapıyoruz diye normal mevsimsel grip aşısı yaptıkları bilgisi de bize geldi. Bu hususta arkadaşlarım gerekli incelemeleri yapıyorlar. Bununla ilgili bir genelgede hazırlayacağız. Vatandaşlarımızı da bu vesile ile uyanık olmaya, dikkatli olmaya çağırıyorum. Sağlık Bakanlığı'nı takip etsinler ya da kendi illerindeki Sağlık Bakanlığı yetkililerini takip etsinler, görüşlerine başvursunlar. Gerekirse bununla ilgili telefon numaralarımız, internet adresimize müracaat etsinler ya da 184'e müracaat etsinler. Kulaktan dolma bilgilerle hareket etmesinler."

"DOMUZ GRİBİNDEN DOLAYI 4 ÖLÜM VAKASI MEYDANA GELDİ"

Ankara'da Gazi Hastanesi'nde temizlik görevlisi Durmuş İlhan'ın domuz gribinden ölmesiyle ilgili açıklamada da bulunan Akdağ, bunun teyit edilmiş dördüncü ölüm vakası olduğunu belirtti. Sağlık Bakanı Akdağ, "Daha öncede ifade ettiğim gibi bu vakaları böyle tek tek sayarak takip etmekten muhtemelen vazgeçmemiz gerekiyor. Nasıl korunacağımızın üstüne yoğunlaşmamız lazım. Bu kardeşimiz de bir hastane çalışanı. Onun için daha öncede konuştuğumuz gibi öncelikle hastane çalışanlarını pazartesi gününden itibaren süratli bir şekilde aşılayacağız. Ben bütün sağlık çalışanlarına şu mesajı vermek istiyorum. İster beyaz önlüklü sağlık çalışanlarımız olsun, doktorlarımız, hemşirelerimiz, laboratuar teknisyenliler ve diğer beyaz önlüklüler, ister bu hastanelerde çalışan diğer kardeşlerimiz olsun temizlik işleri, yemek, güvenlik diğer benzeri hizmetlerde çalışan personelimiz için söylüyorum lütfen aşılarını yaptırsınlar. Bu hususta dedikodulara kulak asarak aşı yaptırmamazlık etmesinler. Bakın dört vakadan 2'si hastanelerde çalışan vatandaşımız çıktı. Yani iki ölüm vakası buralarda çalışan kardeşlerimizde çıktı. Ne kadar doğru bir kararla sağlık çalışanlarının hem dünyada hem Türkiye'de öncelikli aşılanması gereken grup olarak belirlendiğini buradan da görüyoruz. Sağlık çalışanlarıma sesleniyorum. Onlarla beraber hastanelerimizde çalışan bütün değerli kardeşlerime sesleniyorum. Onlar bizim için çok kıymetliler. Vatandaşımıza sağlık hizmetini onlar sunuyorlar. Lütfen pazartesiden itibaren yapılacak aşılamalara hassasiyet göstersinler ve bir an önce aşılanarak kendilerini ve ailelerini korusunlar" dedi.

SATILMIŞ AKKAŞ - AFYONKARAHİSAR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şanlıurfa Vali Şıldak’tan Şanlıurfa’da devamsızlığa para cezası ile ilgili açıklama Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, yaptığı açıklama ile tüm uyarılara rağmen okula gitmeyen öğrenci velisine her gün için 257 lira idari para cezası uygulanacağını söyledi. Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, ilde her öğrencinin okuldan uzak kalmadan ve devamsızlık yapmadan eğitim almasını sağlamak için çalıştıklarını belirtti. Vali Şıldak, valilikte yaptığı açıklamada, yapılan tüm uyarılara rağmen öğrenci devamsızlık sorununa çözüm bulamadıkları için yeni bir uygulama başlattıklarını ifade etti. Şıldak, açıklamasında, "Şanlıurfa’da gerek ilk ve ortaokullarımızda bilhassa da lise düzeyinde ortaöğretim düzeyinde, devamsızlık oranlarının yaptığımız bütün özendirici çalışmalara, takip çalışmalarına rağmen ne yazık ki istenilen seviyeye yükseltilemediğini gördük. Ve artık bilhassa kız çocuklarımızın okuldan uzak kalmaması, tamamının eğitim hakkının kendilerine sunulması kapsamında okullarımızın milli eğitim müdürlüklerimizin ve kaymakamlıklarımızın yeni süreçte sıkı takipleriyle bu konuda gerekirse cezayı yaptırım uygulama yoluna gideceğiz. Ve bunun altyapısını oluşturduk. İdari para cezaları ile bunda da ikili bir sistem söz konusu. Amacımız Şanlıurfa’da her bir çocuğumuzun, her bir öğrencimizin okuldan uzak kalmadan, devamsızlık yapmadan okula devamını sağlayarak eğitim almasını sağlamaktır. Bu konuda artık bir son çözüm olarak geldiğimiz aşamada, mutlak surette idari yaptırım uygulamak suretiyle, 222 sayılı Kanun’un gereklerini yerine getireceğiz. Bunun da aşamaları var. İlk aşamada yapılan bildirimlere rağmen öğrenci hala birisi tarafından okula gönderilmiyorsa günlük 257 lira, fakat bundan da sonuç alınamıyorsa 15 günlük periyodun sonunda bunun 11 bin liranın üzerinde bir idari yaptırımla karşılaşması söz konusu olacak. Buradan esas amacımız ceza vermek olmamakla birlikte bazı yaptırımların gerektiğinde hele hele çocuklarımızın okula mutlak suretle kavuşturulması gibi yüce bir amaç için yani böyle bir hedef için bunu yapmak durumundayız. Bütün velilerimize buradan bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. Şanlıurfa´da hiçbir öğrencimizin okuldan uzak kalmasına gönlümüz razı değildir. Bu konuda hiçbir velimizin de cezaya tabi olmasına muhatap olmasını istemiyoruz. Bu uygulamamız bugünden itibaren başlamış durumda" diye konuştu. Kent genelinde başlatılan ceza uygulamasına bazı vatandaşlar destek verirken, bazı vatandaşlar da destek vermediklerini söyledi.
Ankara AK Parti Sözcüsü Çelik’ten İslamofobi’yle Mücadele Uluslararası Günü paylaşımı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İslamofobi’yle Mücadele Uluslararası Günü kapsamında sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İslamofobi’yle Mücadele Uluslararası Günü’nün İslami değerlere yönelik bir nefret oluşumunu engellemek adına ortaya çıktığını vurguladı. AK Parti Sözcüsü Çelik, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Bugün İslamofobi’yle Mücadele Uluslararası Günü. İslami değerlere dönük saldırıların olduğu her yerde, tüm insanlığı ve medeni dünyayı hedef alan insanlık düşmanı bir nefretin olduğunu görüyoruz. Gelişmiş demokrasiler İslamofobi ile mücadelede yeterince etkili olamıyorlar. Bu da demokrasilerinin faşistler tarafından kuşatılmasına yol açıyor. Herkesin İslamofobi ile mücadelenin insanlık değerlerini savunmakla eşdeğer olduğunu anlaması gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız İslamofobi kavramının yetersizliğine vurgu yaparak, küresel düzeyde bu nefreti körükleyenlerin tutumlarını ‘İslam düşmanlığı’ olarak tanımlamıştır. İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılığın halen Batılı ülkelerde yayılmaya ve siyasetçisinden kamu görevlisine kadar toplumun tüm kesimlerini zehirlemeye devam ettiğini endişeyle görüyoruz. İslam düşmanlığı olarak yayılan ve Müslümanları hedef alan ideolojik fanatizmin, DEAŞ ile bir farkı yoktur. İslam düşmanlığıyla mücadele tüm insanlığın meselesidir. Batılı devletler ve siyasetçiler bu mücadelede daha çok sorumluluk üstlenmelidirler."
Hakkari Unutulmaya yüz tutmuş vitray kursu Yüksekova’da kadın eliyle önem kazandı Hakkari’nin Yüksekova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü bünyesinde açılan vitray kursu kadınlar tarafından yoğun ilgi görüyor. Yüksekova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından açılan ve ilçede unutulmaya yüz tutmuş vitray kursu kadınlardan büyük il gördü. Orman Mahallesi’nde bulunan Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ek binasındaki kursa giden kadınlar, öğretmenleri eşliğinde vitray sanatını öğreniyorlar. Vitray sanatıyla ilgilenen kadınlar, el becerilerini geliştirirken aynı zamanda meslek edinme ve iş kurma fırsatları da elde ediyorlar. Vitray sanatını gelecek nesillere aktarmak amacıyla Yüksekova’da açılan kurs, estetik mirası koruma çabasıyla kadınlar aracılığıyla yeniden canlandı. Osmanlı döneminde de kullanan bir sanat olduğunu belirten Nihal Sanal, "Uzun zamandır vitray sanatıyla ilgilenmek istiyordum. Burada bulunduğum dönemde İrem hocamla iletişime geçerek sanata olan ilgimi belirttim. O da bana yardımcı oldu. Elbette ki bu alanda profesyonel deneyimim yok. Resim sanatıyla ilgilenen biriyim. Vitray sanatı tarihi bir sanat eseridir. Kiliselerde, Orta Çağ’da ve Osmanlı döneminde yaygın olarak kullanılmıştır. Bugün de aynı şekilde devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Bu gibi sanatların varlığı bizi mutlu ediyor. Bu kurs için Yüksekova Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ailesine teşekkür ediyoruz" şeklinde konuştu.