GÜNDEM - 18 Ekim 2024 Cuma 11:04

Kız kardeşler baba mesleğini sürdürüyor

A
A
A
Kız kardeşler baba mesleğini sürdürüyor

Gaziantep’te yıllarca yanında çalıştıkları ayakkabıcı ustası olan babalarından ayakkabı imalathanesini devralan kız kardeşler Nilgün Güney ve Yeliz Kocagün, azimleri ve çalışkanlıklarıyla çevresinden takdir topluyor.


Türkiye’de her üç ayakkabıdan birinin üretildiği Gaziantep’te babaları Ömer Faruk Kocagün’e ait ayakkabı imalathanesinde küçük yaşlardan itibaren babalarına yardımcı olmaya başlayan 53 yaşındaki Nilgün Güney ve 49 yaşındaki Yeliz Kocagün kardeşler, kısa sürede baba mesleği olan ayakkabıcılığı öğrendi.


Gaziantep Ayakkabıcılar Sitesi’nde yıllardır babalarına ait olan imalathanede ayakkabı üretimi yapan Nilgün Güney ve Yeliz Kocagün kardeşler, babalarından devir aldıkları ve günlük 200 çift erkek ayakkabısı ürettikleri imalathanede 20 kişiyi istihdam ediyor.


Genelde erkeklerin yaptığı ayakkabıcılık mesleğini yapan Güney ve Kocagün kardeşler, baba mesleğini ellerinden geldiğince devam ettirmek istiyor. Zaman zaman babalarının tecrübelerinden yararlanan Güney ve Kocagün kardeşler, genelde erkek mesleği olarak görülen ayakkabıcılığı omuz omuza vererek büyük bir aşkla sürdürüyor. Baba mesleği olan ayakkabıcılığı yapmalarıyla dikkat çeken Güney ve Kocagün kardeşler, baba mesleği ayakkabıcılığı sürdürüp geliştirmeyi hedefliyor. Baba mesleğini sürdürmenin mutluluğunu yaşayan Güney ve Kocagün kardeşler, ayakkabı üretiminin her aşamasında büyük bir emek sarf ediyorlar ve “bu iş erkek işi” algısının kırılması noktasında büyük bir örneklik teşkil ediyorlar. Kızları Nilgün Güney ve Yeliz Kocagün’ün talebi üzerine emekli olarak iş yerini kızlarına devreden ve zaman zaman imalathaneye gelip onlara yardımcı olan Ömer Faruk Kocagün’ün kızları, azimleriyle takdir topluyor. 2009’dan beri kız kardeşi ile birlikte baba mesleği ayakkabıcılığı sürdüren Nilgün Güney, ayakkabıcılık mesleğini babasından devraldıklarını ifade ederek, yaptığı işten mutlu olduğunu söyledi.


“Mesleği babamızdan öğrendik”


15 yıldır babasının ayakkabı imalathanesinde çalıştığını belirten Güney, “Babam yıllardır bu mesleği yapıyor. Çocukken de babamızın ayakkabı imalathanesine gelip gidiyorduk. Büyüdüğümüzde de babamızın ayakkabı imalathanesine gidip gelmeye devam ettik. Önceki yıllarda atölyemiz vardı, imalathanemiz şirket değildi. Daha sonraki yıllarda işyerimiz büyüyünce bizler evlendik, çocuklarımız oldu. Evlendikten sonra eşlerimizde işyerine dahil oldu. Hem babamıza destek hem de beraber çalışıp daha güçlü ve daha güzel bir işyeri olması amacıyla bir aile şirketi kurduk. Hep beraber çalışmaya başladık” dedi.


“Babam her zaman bizim için yönlendirici olmuştur”


Babasının emekli olduğunu belirten Güney, “Babam halen yanımıza gidip geliyor. Bize destek oluyor ve bizi yönlendiriyor. Kız kardeşimle birlikte çalışıyoruz. Babama destek oluyoruz. Babam her zaman bizim için yönlendirici olmuştur. Babam her zaman bizim için çalıştı ve her zaman bize yol gösterdi. Babamızın emeklerini ve bizim için yaptıklarını hiçbir zaman unutamayız. İşyerimizde babamın sayesinde bu duruma gelmiştir. Hep beraber güzel bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.


“23 yıldır bu mesleğin içerisindeyim”


Kadın olmalarına rağmen mesleklerini en iyi şekilde yaptıklarını ifade eden Yeliz Kocagün ise, “23 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Kardeşimle ve babamla birlikte her beraber çalışıyoruz. Babamın ve kardeşlerimin desteğiyle çalışıyoruz. Hiçbir zaman kadın olduğumuz için zorluk çekmedik. Babamızın ve eniştelerimizin desteği olduğu için hiçbir zaman zorluk çekmedik. En büyük avantajımız da bu oldu. Babamızdan bize kalan ayakkabı imalathanesini hep birlikte elimizden geldiğince yürütmeye çalışıyoruz. Gücümüz yettiğince kız kardeşimle ve eşlerimizle birlikte babamızın mesleğini inşallah sürdüreceğiz” diye konuştu.


(FA-LO-Y)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa Teknik Üniversitesi İznik için proje üretiyor Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) ve İznik Belediyesi “Proje Fikri Geliştirme Çalıştayı”nda buluştu. İznik Belediyesi ev sahipliğindeki çalıştayda, BTÜ’lü akademisyenler ve belediye yöneticileri İznik için yenilikçi fikirler geliştirdi. AB projesi hedefli çalıştayla, İznik’in sorunlarına çözüm aranırken ilçenin tanınırlığının artması da hedefliyor. “Şehirle bütünleşen, şehirle birlikte üreten” mottosuyla çalışmalarına yön veren Bursa Teknik Üniversitesi bu kez İznik ilçesi için kolları sıvadı. Bu kapsamda ilki Yıldırım Belediyesi ile yapılan “Proje Fikri Geliştirme Çalıştayı”nın ikincisi BTÜ Proje Destek Ofisi tarafından İznik Belediyesi ile gerçekleştirildi. İznik Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen Çalıştay’ın açılışına; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, İznik Kaymakamı Arif Karaman, İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, BTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Sinan Uyanık ve Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, Genel Sekreter Selim Uzun, BTÜ öğretim üyeleri, İznik Belediyesi yöneticileri ile personeli katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, daha önce Yıldırım Belediyesi ile gerçekleştirilen çalıştayın ikincisinin İznik Belediyesi ile yapıldığını ifade ederek, Bursa’nın ve yakın bölgenin tek teknik üniversitesi olmanın sorumluluğuyla hareket ettiklerini, bu çerçevede şehre dokunan, şehirle bütünleşen, toplumsal katkıya odaklanmış bir üniversite olmak için çalışmaları yürüttüklerini söyledi. Çalıştay kapsamında şehrin sorunlarını toplumsal katkı anlamında görüşerek, yeni proje fikrileri geliştirileceğini ifade eden Rektör Çağlar, “Avrupa Birliği projelerini çok önemsiyoruz. Bu doğrultuda 2023 yılı başında kurduğumuz Proje Destek Ofisimiz ile ulusal ve uluslararası projelerde önemli bir mesafe aldık. Bizler bu projelerimizi toplumsal katkıya çevirmeyi arzu ediyoruz. Bugün 22 akademisyenimizin ve İznik Belediyesi personelinin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz çalıştayımızda da çok güçlü proje fikirlerinin ortaya çıkacağına ve bu projelerin hayata geçirileceğine inanıyoruz” dedi. Yerel yönetimlerin, kendi şehrindeki üniversitelerle ortak hareket etmesinin önemine dikkat çeken İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta ise “İlçemizin potansiyelini harekete geçirecek birçok başlıkta Avrupa Birliği proje fikirlerinin bizlere büyük katkısı olacaktır. Belediyemizin çevre, şehircilik, afet, kültür ve sosyal konularında sürdürdüğü çalışmaların üniversitemizin bilimsel desteği ile birleşmesi, ilçemizi daha yaşanabilir ve daha akıllı bir şehir haline getirecek adımları atmamızda büyük rol oynayacaktır” diye konuştu. İznik Kaymakamı Arif Karaman da “Derin tarihi ve pek çok medeniyetin bir arada bulunduğu İznik’i elbet bir gün tüm dünya fark edecek. Bu kapsamda gerçekleştirilen çalıştay ile İznik’in Türkiye’de olduğu gibi dünya çapında da tanınır hale gelmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Proje Destek Ofisi Koordinatör Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Oya Güler, proje eğitimi verdi. Projenin kapsamından bahseden Oya Güler, Erasmus süreci, proje öncelikleri gibi noktalara değindi. Güler’in sunumunun ardından çalıştaya geçildi. Çalıştayda; Çevre ve Yeşil Enerji, Afet Sonrası Planı Projeleri, Sosyal ve Kültür Projeleri Kültürel Miras, Kadın - Gençlik masaları oluşturuldu. Bu masalarda, konunun uzmanı akademisyenler, belediye yöneticisi ve çalışanlarıyla bir araya gelerek toplumsal kalkınma ve yenilikçilik alanlarında ulusal, uluslararası projeler geliştirmek üzere fikirlerini tartıştı. Bu alanlarda yerel toplumun ihtiyaçlarının karşılanması için stratejiler ve iş birliği potansiyelleri belirlendi. İlerleyen süreçte belirtilen başlıklar altında projelerin yazılması ve Avrupa Birliği hibeleri için başvurular yapılması planlanıyor.
Kayseri Erman Toroğlu: ""Ne Kayserispor’un ne de Kayserispor gibi idare edilen kulüplerin daha iyi yerde olmasının imkanı yok"" Eski hakem ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu, söyleşi için geldiği 7. Kayseri Kitap Fuarı’nda yaptığı açıklamada, ""Ne Kayserispor’un ne de Kayserispor gibi idare edilen kulüplerin daha iyi yerde olmasının imkanı yok" dedi. Kayseri’de 7. kez düzenlenen Kitap Fuarı’nda eski hakem ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu, hayranlarıyla söyleşi yaptı. Söyleşide gelen soruları cevaplayan Toroğlu, futbol oynadığı ve hakemlik yaptığı dönemlerde yaşadığı en güzel ve zor hatıralarını da paylaştı. "Bu nesli pamuklarda büyütmemiz lazım" Etkinlikte İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Erman Toroğlu, Kayseri’de düzenlenen kitap fuarının çok geniş ve güzel bir fuar olduğunu ifade ederek, "Öğrenciler okulları ile birlikte geliyorlar bu da çok iyi. Bu nesiller çok önemli. Bizim bu nesillere çok önem vermemiz lazım. Bu nesli pamuklarda büyütmemiz lazım. Bizim nesiller bazı şeylerde zorluk çekti ama bu nesillerin şansları var. Televizyon var, telefonlar var. Ancak bu avantajlar çok iyi yöne de çekebilir çok kötü yöne de çekebilir. Daha önemlisi de bu nesilleri spora çekmek lazım. Onun için de spor tesisleri yapacağız. Bütün belediyeler 60-70 yıldır hiç spor tesisi falan yapmadılar. Ben Ankara’da büyüdüm. Nerede boş yer var, oraya rant yaptılar, bina yaptılar. Ben 1973 yılında İngiltere’ye ilk maça gittiğimde uçaktan Londra’ya inerken, yeşil sahalar, çimler, parklar vardı. Bugün gittiğimde hala o alanları görüyorum. Ancak ben İstanbul’a ve Ankara’ya inerken, gençliğinde bıraktığım her yerin apartman olduğunu görüyorum. Bu rantı yapan kimler, tabii ki siyasiler bu kadar basit. Benim için C partisi yada X partisi önemli değil, siyasiler rant yaptılar, Türkiye’deki gençliğe önem vermediler. Şu anda gençlik onu yapıyor, bunu yapıyor diyorlar. Çocuklar ne yapacak. Çocuklar çimde oynasa elektriğini bırakır. Akşam evde güzel yatar, sütünü içer, yoğurdunu yer. Ancak adamlar burada büyümüyor ki gidiyor evlerinde alkol, uyuşturucu belki de sigara içiyor. Bunu da yapan 60 yıldır siyasilerimiz. Dediğim gibi benim için hiç fark etmiyor hangi görüşte ya da hangi partide olduğu. Bu konuda çok dertliyim" diye konuştu. "Ne Kayserispor’un ne de Kayserispor gibi idare edilen kulüplerin daha iyi yerde olmasının imkanı yok" Kayserispor’un daha iyi yerlerde olması gerektiğini ancak böyle bir şeyin mümkün olmadığını aktaran Toroğlu, "Kayserispor’un daha iyi yerlerde olması lazım. Ne Kayserispor’un ne de Kayserispor gibi idare edilen kulüplerin daha iyi yerlerde olmasına da imkan yok. Örneğin bizim Ankaragücü. Şu anda rezil bir yerde oynuyorlar ki oynasa her maçı en kötü 50 bin kişiye oynar. Kayseri gibi de değil her maçı 50 bin kişiye oynar. Ancak o antrenörü getirdiler, bu antrenörü getirdiler, kulübü boşalttılar ve sonunda hakem dövdüler. Şimdi 1. Lig’den çıkmaya uğraşıyorlar ama çıkamazlar. Bütün kulüplerin A.Ş. olması lazım. A.Ş. olurlarsa Türkiye’de futbol kurtulur. A.Ş. olmazlarsa küçük kulüpler batar, büyük kulüpler de Arap sermayesine gider. Bu çok net. Bunu göreceksiniz. Bunları yaşayacağız. Çok fazla sürmez. Beşiktaş, 2002’de Nevzat Demir Tesisleri’ni yapıyor. Bugüne kadar oraya suyu tankerlerle getiriyorlar. 1 kilometre ilerde belediye su getirmiş onu almıyorlar, tankerle getiriyorlar. Çünkü her getiren tankerden mangır kazanıyorlar. Bu Beşiktaş Kulübü, diğerlerini düşünmek istemiyorum. Acaba Kayserispor’un kaç TL borcu var? Kulüp başkanı geliyor. 3-4 sene çalışıyor, sonra gidiyor. Gittiğinde diyor ki, ’8-10 milyon Dolar alacağım var’. Bu adama, ’Senin 8 milyon Dolar alacağın var tamam. Peki sen ne iş yapıyorsun? Müteahhitsin, peki sen devlete görev sürence ne kadar vergi verdin? Bu parayı nereden kazandın da kulübe 8 milyon Dolar verdin’ diyen yok şu ana kadar. Türkiye’ye Icardi geliyor. Bir de Osimhen var. Ona kaç para veriyorlar? Burada aldığı parayı Avrupa’da birçok takım verirdi. Niye vermediler. Barcelona ya da daha düşük bir takım veremez mi, verir. Vergi kaçağı yüzünden Messi, İspanya’yı terk etti. Ronaldo, İspanya ve İtalya’yı terk etti. Futbolcular vergiden dolayı terk ediyorlar. Sen açıktan kese kağıdından verirsen terk etmezler" şeklinde konuştu. Konuşmanın ardından Toroğlu, sevenlerine imza dağıttı.
Van Sağlık çalışanlarının yüzünü güldüren proje: Hastane yerleşkesinde anaokulu açıldı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi yerleşkesinde açılan “Sağlık Çalışanları Anaokulu” sağlık çalışanlarını büyük bir rahatlığa kavuşturdu. Van Valiliği tarafından hayata geçirilen kreş projesi kapsamında, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi yerleşkesinde geçtiğimiz yıllarda yapımına başlanan Sağlık Çalışanları Anaokulu, bu yıl itibarıyla sağlık çalışanlarının çocuklarına eğitim vermeye başladı. Anaokulu, çalışan ebeveynlerin kreş ihtiyacını karşılayarak onların işlerine odaklanmalarına yardımcı oluyor. Toplamda 4 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulan ve 8 sınıftan oluşan bu modern anaokulu, 3-6 yaş arası çocuklara hizmet veriyor. 8 uzman eğitmen tarafından verilen eğitimle şu anda 167 öğrenci eğitim alıyor. Ayrıca anaokulunda çocuklar için oyun alanları, geniş bir yemekhane ve konferans salonu da bulunuyor. Konuya ilişkin konuşan Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, hizmet vermeye başlayan anaokulunun Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olduğunu belirtti. Okulun kendileri için önem arz ettiğini ifade eden Başhekim Sarıkaya, “İlimizde uzun süre hizmet eden sağlık çalışanlarının sosyal imkanlarını artırma amacıyla bir okul projesini Van Valisine arz etmiştik. Gelinen noktada söz konusu projemiz hayata geçti. Şu anda eğitim öğretim faaliyeti devam ediyor. Bugün de öğrencilerimizi ziyaret ettik ve çalışanlarımızın mutluluğuna şahit olduk. Çalışanlarımız hastanenin bahçesinde bulunan okula çocuklarını bırakıp, akşam mesaileri bittikten sonra çocuklarını alıp eve mutlu gitme imkanı elde ediyor. Projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi. “Aklımız artık evde kalmıyor” Çocuğunu sabah kreşe bırakıp akşam alan sağlık çalışanı Meryem Belin ise “Çocuğumuza daha önce babaannesi bakıyordu. Gün boyu zamanımız sosyal medyayla geçiyordu ama burada deneyimli öğretmenler sayesinde el becerileri gelişiyor ve daha özgüvenli olmaya başladı. Bu durumdan çok memnunum. Kafam daha rahat çalışıyorum” diye konuştu. 4 yaşındaki çocuğunu anaokuluna bırakan bir diğer sağlık çalışanı İlyas Yaşar da, aklının çocuğunda kalmadığını ve hastanede de daha iyi hizmet verdiğini belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.