GÜNDEM - 23 Eylül 2024 Pazartesi 11:33

Görme engelli kardeşlerin Kur’an-ı Kerim aşkı imrendiriyor

A
A
A
Görme engelli kardeşlerin Kur’an-ı Kerim aşkı imrendiriyor

Gaziantep’te doğuştan görme engelli 3 kız kardeşin Kur`an-ı Kerim aşkı ve en büyük hayalleri olan hafızlık eğitimi için gösterdikleri gayret takdir topluyor.


Doğuştan görme engelli olan Türkan (31), Sibel (30) ve Hamide (18) Akçin kardeşlerin tek istekleri ve hayalleri, hafız olabilmek ve kendileri gibi görme engelli hafızlar yetiştirmek.


Görme engelli Akçin kardeşler, bu hayallerini gerçekleştirmek için Gaziantep’te bir hafızlık kursunun açılmasını istiyor.


Şehitkamil ilçesinin Mevlana Mahallesi’nde yaşayan ve doğuştan görme engelli olan Türkan, Sibel ve Hamide Akçin kardeşler, 8 yıl önce mahallelerinde Gaziantep İl Müftülüğü tarafından görme engelliler için açılan yaz Kur’an-ı Kerim kursuna katıldı.


Kursta braille alfabesiyle yazılan Kur’an-ı Kerim’i öğrenen Akçin kardeşler, gösterdikleri azim ve gayret ile kısa bir sürede Kur’an-ı Kerim eğitimini başarıyla tamamladı.


Kur’an-ı Kerim kursunda tüm zorluklara rağmen en büyük hayalleri olan Kur’an-ı Kerim’i öğrenmenin mutluluk ve sevincini yaşayan Akçin kardeşler, şimdi ise hafız olmak istiyorlar.


Karanlık dünyalarını gönül gözüyle öğrendikleri Kur’an’ın nuruyla aydınlatan Akçin kardeşler, Kur’an-ı Kerim’le tanışmanın manevi hazzını yaşamakla birlikte, gönül gözleriyle Kur’an-ı Kerim’i öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor ve azimleriyle de herkese örnek oluyorlar.


Kardeşlerden Türkan Akçin, Kur’an-ı Kerim’i öğrenmenin en büyük hayali olduğunu ve bu hayaline de kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.



“Kur’an-ı Kerim’i kardeşimin yardımıyla evde tek başıma öğrendim”


Şimdiki hayalinin ise hafızlık olduğunu söyleyen Akçin, "Kur’an-ı Kerim ile 2016 yılında tanıştık. 2016 yılına kadar hiçbir zaman kabartma braille alfabesinin ne olduğunu bilmiyorduk. Mahallemizde bir hocamız bir aylığına bir kurs açtı, bize haftada üç gün Kur’an dersi verdi. Biz kursta harfleri öğrendik. Daha sonra kursumuz kapandı ama ben pes etmedim, evde de Kur’an-ı Kerim eğitimine devam ettim. kız kardeşim Hamide, GAP Görme Engelliler Ortaokulunda okuduğu için Kur’an-ı Kerim’i biliyordu. Bende Kur’an-ı Kerim’i kardeşimin yardımıyla evde tek başıma öğrendim " dedi.



“Kur’an okumayı bu kursta öğrendim”


Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek için bir engelin olmadığını ifade eden Sibel Akçin, "2016’da Kur’an-ı Kerim okumaya başladım. Daha sonra 2018’de tekrar okumaya devam ettim. 2016’da mahallemizde bir kurs açılmıştı. Kur’an okumayı bu kursta öğrendim. 2018’de bir kurs daha açıldı ve bu kursta kendimi biraz daha geliştirdim. Bu kursta kapandıktan sonra Kur’an-ı Kerim eğitimine evde devam ettim. İnsan bir şeyi isteyince hiçbir engel yok. Evet, bizim için biraz zor oldu. Çünkü daha önce biz hiç Kur’an-ı Kerim bilmiyorduk. 2016 yılında ilk kez Kur’an-ı Kerim okumaya başladık. Kur’an-ı Kerim’i ilk öğrendiğimde çok değişik duygulara sahiptim. Kur’an-ı Kerim’i okumak insana huzur ve mutluluk veriyor. Şu anda açık öğretimden liseyi okuyorum, hafızlık yapabilir miyim bilmiyorum ama hafız olmak isterdim" şeklinde konuştu.


Gözlerinin görmemesinin bir şeyleri başarabilmeye ve Kur’an-ı Kerim’i öğrenmeye engel olmadığını vurgulayan Hamide Akçin ise, "Allah’ın izniyle YKS sınavına hazırlanıyorum. Boş vakitlerimde Kur’an-ı Kerim’i okumaya çalışıyorum. 2016 da bir kurs açılmıştı ablamlarla beraber gitmiştim orada öğrendim Kuran okumayı, ondan sonra Rabbimizin kelamını öğrenmek, Peygamber Efendimizi ve dinimizi tanımak güzel bir duygu olduğu gibi Kur’an-ı Kerim’i hayatımızı şekillendirebilmek için okuyorum. Görme engelliler için hafızlık kursunun açılmasını istiyorum. Hafız olmayı çok istiyorum. Hafız olmak hep hayalimde vardı. İnsan istedikten sonra gerçekten hiç bir şey için engel yoktur ve insanoğlu istediğinde her şeyi başarabilir. Yeter ki gerçekten ’ben bunu yapacağım’ desin. Yapabilirim de değil, ’yapacağım’ desin" ve başarır" diye konuştu.



Görme engelli kardeşlerin Kur’an-ı Kerim aşkı imrendiriyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERÜ Hastanelerinde, “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” Konulu Konferans Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından düzenlenen “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans düzenlendi. Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonunda düzenlenen konferansa davetli olarak Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Uzman Bilir Kişi Prof. Dr. Halil Koyuncu sunumuyla “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans verildi. Konferansa Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ile araştırma görevlileri katıldı. ERÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsa Cüce’nin giriş konuşmalarının ardından, Prof. Dr. Halil Koyuncu’nun sunumuna geçildi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, Tıbbi hataların neler olabileceğine değinerek; hekimin hastaya müdahalesi, hastada meydana gelen zarar, hastada meydana gelen zararda hekimin hata-kusuru, yetersiz tetkik, aydınlatma-bilgilendirme ve yönlendirme ile konsültasyon eksiklikleri, kayıtların düzgün olmaması ile zarar ve kusurlu eylem arasındaki illiyet bağı hakkında bilgiler verdi. Tıbbi uygulamada tarafların kimler olduğunu, tarafların özelliklerini, tıbbi uygulama hatası (malpraktis) ile sonuçları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Halil Koyuncu, tıbbi uygulama hatalarının en çok hangi uzmanlık alanlarında dağıldığını, sağlık çalışanlarının kusur nedenlerinin dağılımları ile tıbbi hataların diğer hastalık ölümlerindeki sıralamalarına da değindi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, son söz olarak; hekimin öncelikle hastaya zarar vermeden, tıbbi müdahale süreçlerini iyi yönetmesi, yapılan her müdahalenin hukuka ve tıbba uygun olması, her yazılanın yapılması her yapılanın da yazılması, akıl almaktan kaçınılmaması gerektiği ile görev, yetki ve sorumlulukların bilincinde olunması gerektiğini söyledi.
Niğde YÖK Başkanı Özvar: "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" dedi. Şehit Ömer Halisdemir Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2030’a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı, bölge üniversitelerinden gelen 37 rektör ve rektör yardımcısının katılımı ile gerçekleştirildi. Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon öğrencinin yükseköğretime devam ettiğini, bu sayının 2030’da 380 milyona, 2040’ta ise 600 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü söyleyen YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Türk üniversitelerinin uluslararası akreditasyon standartlarını karşılamada ve küresel üniversite sıralamalarında üst sıralarda yer almada ciddi ve başarılı bir sınav verdiğini bugün uluslararası çevreler de teslim etmektedir. Bununla birlikte üniversiteler olarak mevcut durumla yetinmemiz mümkün değildir. Uluslararası görünürlük ve nispi rekabet üstünlüğü konusunda almamız gereken daha ciddi mesafeler bulunmaktadır. Bu durum, ülkemizin uluslararası öğrenci ve öğretim üyesi çekme kabiliyetini ve küresel akademik camiadaki genel itibarımızı etkilemektedir" dedi. "Uluslararası öğrencilerin kalitesi önceliğimiz olmalıdır" Türkiye’nin uluslararası öğrenci çekme konusunda daha büyük rakiplerinin ortaya çıkacağını ve yükseköğretim kurumlarının bu rekabete şimdiden hazırlanması gerektiğini söyleyen Özvar, 350 bine ulaşan uluslararası öğrenci sayısı ile iftihar etmenin çok doğru bir yaklaşım olmayacağını belirtti. "Uluslararası öğrenci sayısının artması kadar uluslararası öğrencilerin kalitesinin de artmasını birinci öncelik haline getirmemiz gerekmektedir" diyen Başkan Erol Özvar; "Gelecek öğrencilerin sayısı kadar kalitesi de bizim temel gündemimizdir. Eğer gerekli mevzuat altyapısı çalışmalarını tamamlamaz, üniversiteler olarak uluslararası öğrenci hareketliliği konusunda dünya standartlarında işlemler tesis etmezsek Türk üniversitelerinin itibarına yönelik dünya ölçeğinde olumlu itibarımız kaybolabilir. Bu sadece Yükseköğretim Kurulunun veya diğer üst kurumların sorumluluğunda değildir. Bu birinci derecede rektörlerin omuzları üzerindeki sorumluluktur. Demografik değişmenin en büyük sonuçlarından bir tanesi hiç şüphesiz sağlık sektöründe kendini gösterecektir. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde sağlık hizmetlerinden daha fazla sayıda bilhassa geç yaş grupları ve çocuk yaş grupları biraz azalmakla beraber yaşlı grubun misli oranının artması sağlık sektöründe bir takım sınamaları beraberinde getirecektir. Bu bakımdan önümüzdeki yıllarda yaşlı bakım olmak üzere muhtelif alanların daha şimdiden üniversitelerin gündemine girerek bu konularda bir kısım çözümler bir kısım projeler durması veya çalışması önem arz etmektedir. Demografik değişim konusunun demografik dönüşüm konusunun rektörler olarak gündeminize almanızı bekliyoruz. Sadece doğum oranlarının düşmesi değil, sadece yaşlılık değil göç konusunun gerek iç gerek dış göç konusunun yükseköğretime muhtemelen sonuçlarıyla beraber değerlendirilmesi hepimizin ödevleri arasında bulunmak zorundadır” ifadelerini kullandı. (ST-AG-
Antalya Kıraathanedeki cinayetin zanlısı: "Haraç istedi" Antalya’da kuzeninin daha önceden çalıştığı işletmeden alacağı olduğu iddiasıyla kıraathaneye giden kişi, çıkan tartışmanın büyüyerek tabancayla ateş edilmesi sonucu ağır yaralanıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kısa sürede yakalanan olayın şüphelileri F.D. ve A.D. sağlık kontrolünün ardından adliyeye çıkarıldı. Dün akşam saat 17.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Yeni Mahalle 2447 Sokak üzerinde yer alan bir kıraathanede meydana gelen olayda, iddiaya göre Uğur Akyol (37), kuzeninin daha önce çalıştığı kıraathanedeki sigorta işlemleri ve kalan parasını alması için iş yeri sahibiyle telefonda görüştü. Telefon görüşmesinin ardından işletmeye gelen Akyol, iş yeri sahibi A.D. ve yeğeni F. D. (33) ile tartışmaya başladı. Tartışma kanlı bitti Kıraathane dışına kadar taşan tartışmanın büyümesi üzerine F.D. yanında taşıdığı tabancayı çıkartarak ateş etmeye başladı. Silah seslerini duyan vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edilirken, belirtilen adrese gelen sağlık ekipleri vücuduna isabet eden mermilerden dolayı ağır yaralanan Akyol’u ilk müdahalesinin ardından ambulansla Kepez Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Akyol, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. “Haraç istedi” Suç aletini olay yerine yakın bir sokakta atan F.D., önce taksi ile ardından yaya olarak kaçmaya çalışırken motorize yunus ekipleri tarafından yakalandı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan F.D. ve işletme sahibi A.D., emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden çıkartılarak Antalya Adliyesine sevk edildi. Sağlık kontrolü çıkışında gazetecilerin “Neden öldürdünüz?” sorusunu F.D., “Bir şey söylemeyeceğim, haraç istedi” şeklinde yanıtladı.