ASAYİŞ - 03 Ocak 2025 Cuma 21:59

Depremde 51 kişinin öldüğü binaların müteahhidi tahliye edildi, ölenlerin aileleri tepki gösterdi

A
A
A

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yıkılarak 51 kişinin ölümüne sebep olan Güven ve Akar apartmanlarının sanığı müteahhit hakkında tahliye kararı verildi. Sanık müteahhidin serbest bırakılması ölenlerin yakınları ve avukatlarının tepkisine neden oldu.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Gaziantep’in Nurdağı ilçesindeki Güven ve Akar apartmanları da yıkılmıştı. Yıkılan binaların enkazında kalan 51 kişi hayatını kaybederken çok sayıda kişi de yaralanmıştı.

Depremden sonra savcılık tarafından binanın çürük olduğu, zeminin etüdünün yapılmadı ve ruhsatsız olarak inşa edildiği gerekçesiyle İslahiye Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı. Dava kapsamında her iki binanın da Karadeniz Teknik Üniversitesinden teknik rapor alınmış ve raporda Güven ve Akar apartmanının yıkılmasında müteahhit Mesut A.’nın ağır, tam ve asli kusurlu olduğu tespit edilmişti.

Müteahhit başka birine ait kimlik ile yakalandı

Savcılık tarafından açılan soruşturma kapsamında her iki apartmanın da müteahhidi olan Mesut A. hakkında tutuklama kararı çıktı. Emniyet güçleri, müteahhidi 19 Mart 2023 tarihinde Oğuzeli ilçesi havaalanı bulvarında yol araması esnasında başkasına ait kimlik ile yakalamış ve çıkartıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Güven ve Akar apartmanlarının sanık müteahhidine tahliye kararı

Sanık müteahhit Mesut A. hakkında, 2 apartmanla ilgili tutuklu olarak ayrı ayrı yargılandığı İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalar sonucunda tahliye kararı verdi. Tahliye kararları sonrası Akar Apartmanı’nın bir sonraki duruşması 14 Şubat 2025’e, Güven Apartmanı’nın bir sonraki duruşması ise 24 Şubat 2025 tarihine ertelendi. Tahliye kararlarıyla birlikte 51 kişinin yaşamını yitirdiği binalarla ilgili davalarda tutuklu sanık kalmazken ölenlerin yakınları ve avukatları tahliye kararına tepki gösterdi.

“Sanık müteahhit uzun süre kaçmıştır”

Davanın avukatı Abdullah Yalçın, "6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş İli merkezli depremler sonucu şuan yıkıntıları üzerinde bulunduğumuz Akar Apartmanı ve az ileride bulunan Güven Apartmanı yıkılmıştır. Bu binaların yıkılması sebebiyle 51 kişi göçük altında kalarak vefat etmiştir. Daha sonra İslahiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmalar başlatılmıştır. İş bu soruşturma dosyaları nezdinde bahse konu binalarda ivedi olarak bilirkişiler ile keşif ve delil tespiti yapılmış, bilirkişiler tarafından ivedi olarak ön bilirkişi rapor düzenlenmiştir. Ön bilirkişi raporlarında binaların inşası aşamasında usulsüzlükler olduğu tespit edilmiştir. Bu durum üzerine Mesut A. hakkında yakalama kararı çıkartılmıştır. Mesut A. uzun süre kaçmıştır. Daha sonra Gaziantep ili İslahiye ilçesinde ikamet eden Mesut A., Gaziantep ili Oğuzeli ilçesinde kolluk görevlileri tarafından üzerinde başkasına ait kimlik ile yakalanmış ve tutuklanmıştır. Mesut A. uzun bir süre kaçmış ve yakalanmamak, tespit edilmemek için başkasına ait kimliği kullanmıştır” dedi.

“Müteahhit Mesut A. hakkında verilen tahliye kararı hukuka ve hakkaniyete aykırıdır”

Avukat Yalçın, “Soruşturma dosyaları nezdinde soruşturma devam ederken Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden teknik rapor alınmış ve raporlarda müteahhidin ağır, tam ve asli kusurlu olduğu tespit ve beyan edilmiştir. Soruşturma aşmasının bitmesinin ardından Akar Apartmanı için İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi 2024/23 E. Sayılı dosya nezdinde, Güven Apartmanı için ise İslahiye Ağır Ceza Mahkemesi 2024/24 E. Sayılı dosya nezdinde davalar açılmıştır. Fakat, ’Akar Apartmanı’ ve ’Güven Apartmanı’ isimli binaların yıkılmasında müteahhit Mesut A.’nın tam, ağır ve asli kusurlu bulunmasına rağmen, müteahhit Mesut A.’nın daha önce firar etmesine rağmen, bahse konu apartmanların yıkılması sebebiyle 51 kişinin vefat etmesine rağmen ve savcılık makamının sanık müteahhit Mesut A’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde mütalaada bulunmasına rağmen Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada sanık Mesut A. tahliye edilmiştir. Müteahhit Mesut A. hakkında verilen tahliye kararı hukuka ve hakkaniyete aykırıdır” ifadelerine yer verdi.

“Mesut A. para kazanma hırsıyla hareket ederek binaları çürük olarak inşa etmiş”

Avukat Yalçın, “Müteahhit hakkında verilen tahliye kararı şuan burada bulunan, aile fertlerini kaybeden tüm müştekileri derinden üzmüş ve müştekilerin hukuka ve adalete olan güvenini sarsmıştır. Zira sanık Mesut A. para kazanma hırsıyla hareket ederek binaları çürük olarak inşa etmiş ve 51 kişinin vefat etmesine sebep olmuştur. Bu binalarda göçük altında kalarak yaralanan müştekilerin hala tedavisi devam ederken ağır ve asli kusuru ile müştekilerin yaralanmasına sebep olan müteahhidin tahliye edilmesi müştekileri derinden üzmüştür. Müteahhidin kötü niyetli hareket ederek 51 kişinin vefat etmesine sebep olmasına rağmen müteahhit hakkında verilen tahliye kararı kamuoyu vicdanını derinden üzmüş ve kamuoyu nezdinde hukuka ve adalete olan güveni sarsmıştır. Güven Apartmanında ve Akar Apartmanında toplam 51 kişinin göçük altında kalarak vefat etmesine sebep olan müteahhit Mesut A. hakkında tahliye kararı verilmesi kamuoyunun hak arama hürriyetini zedelemiş ve kamuoyu nezdinde ’cezasızlık’ algısının pekişmesine sebebiyet vermiştir. Tahliye kararı hukuka, adalete ve hakkaniyete olan güveni sarsmıştır” ifadelerini kullandı.

“Çocuklarıma mezar almışım”

Akar Apartmanı’nda iki çocuğunu kaybeden Emine Cihangir isimli depremzede, “Üç yıl önce bu binayı almıştım. Güvenilir olur, çoluk çocuğuma iyi bir hayat yaşatırım diye aldım. Fakat çocuklarıma mezar almışım. Çürük bir binaymış. İki yavrum gitti. Saniye ile depremin altında kaldık. Ben adalet istiyorum, o kadar delil olmasına rağmen müteahhidin çıkmasına biz çok üzülüyoruz, adalet istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu binada ağabeyim, yengem ve 4 de yeğenimi kaybettim”

Akar Apartmanı’nda ağabey ve ailesini kaybeden Mahmut Cihangir ise, “Bu binada ağabeyim, yengem ve 4 de yeğenimi kaybettim. Enkaza ilk gelenlerden biri de bendim. 3 gün enkazındaydım. Bu kadar delil olmasına rağmen, binanın bu kadar kötü olmasına rağmen müteahhit serbest. Biz burada 12 kişi falan çıkardık. Bunların 8-9 tanesi halen yataktaydı. Hiç kimse yataktan kalkamamıştı” diye konuştu.

Bekir Şentürk - Mehmet Gökhan Özbal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanlığı, Sözcü Gazetesi hakkında hukuki işlem başlatacak Diyanet İşleri Başkanlığı, Sözcü Gazetesi’nde “Ekmek Yiyin, Doyun” başlığıyla yayımlanan haber hakkında hukuki işlem başlatılacağını açıkladı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Sözcü Gazetesi’nde “Ekmek Yiyin, Doyun” başlığıyla verilen haberin yalan ve çarpıtma bir haber olduğu belirtilerek, “Haberle ilgili olarak hukuki işlem başlatılacaktır. Gazetedeki habere konu edilen yazı, Diyanet İşleri Başkanımızın 2013 yılında Başbakanlık Genelgesi’yle başlatılan ’Ekmek İsrafını Önleme Kampanyası’ kapsamında kaleme aldığı ‘Ülkemizde Ekmek İsrafının Ulaştığı Boyut’ başlıklı bir yazıdır. İlgili yazı, bundan tam 12 yıl önce Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Aylık Fikir ve Araştırma Dergisi’nde, daha sonra da Sayın Başkanımızın yazılarından oluşan ve 2019 yılında yayımlanan ’Ramazan Günlükleri’ kitabında neşredilmiştir. Yazıda bilimsel verilerden istifade edilerek ekmek israfının önlenmesinin önemi anlatılmıştır” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Sözcü Gazetesi, haberinde ’Ali Erbaş vatandaşa eti ve sebzeyi çok gördü’ gibi ifadeler kullanılarak büyük yalan ve çarpıtmaya imza atmıştır. Yazının hiçbir yerinde bu ifadeyi çağrıştıracak bir bölüm bulunmamaktadır. Söz konusu ifade tamamen gazetenin uydurmasıdır. Bundan tam 12 yıl önce yazılmış ‘ekmek israfının önlenmesinin önemi’nden bahseden yazı Sözcü Gazetesi tarafından sanki bugün yeni yazılmış gibi gösterilmiş ve yazıda hiç yer almayan bir ifade uydurularak haber başlığı yapılmak suretiyle kamuoyu yanıltılmıştır. Daha önce de defalarca Başkanlığımız ve Sayın Başkanımızla ilgili yalan ve çarpıtma haberler yapan Sözcü Gazetesi’nin bir kez daha Diyanet İşleri Başkanının şahsında Diyanet İşleri Başkanlığı kurumuna yönelik olumsuz algı oluşturmak için art niyetli ve maksatlı haber yaptığı görülmektedir. Haberle ilgili olarak hukuki işlem başlatılacaktır.”
Eskişehir Eskişehir Türk Ocağı’nın ’19. Olağan Kongresi’ yapıldı Eskişehir Türk Ocağı’nın 19. Olağan Genel Kurulu’nda yeni yönetim, denetim kurulları ve genel merkez kurultay delegeleri seçildi. Kongrede Divan Başkanlığı’na Mustafa Tezel, Divan Kâtiplikleri’ne Ferdi Bozkurt ve Temel Gündoğdu seçildi. Yeniden şube başkanı seçilen Prof. Dr. Nedim Ünal, yaptığı konuşmada 1923’ten sonra 1988’de 2’nci kez Türk Ocağı’nı canlandıran kuruculara Allah’tan rahmet dileyerek, bu ruhun onların sayesinde ayakta durduğunu söyledi. Yahya Kemal Beyatlı’nın ’Biz yerin üstündekilerle olduğu kadar yerin altındakilerle de beraberiz’ sözünü hatırlatan Ünal, geçmişe sahip çıkmayan bir kişinin veya milletin geleceğinin de olamayacağını ifade etti. 2022 yılının Mayıs ayından bu yana geçen 3 yılı değerlendiren Prof. Dr. Ünal, 6 Şubat 2023’te yaşanan depremin millette derin yaralar açtığını belirterek, hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet diledi. Ayrıca Türk Keneşi’nin ‘Türk Devletler Teşkilatı’ adıyla kurumsallaşmasının 300 milyonluk Türk dünyasının temsili açısından önemli bir adım olduğunu dile getiren Ünal, Türk Devletler Teşkilatı’nın bugünkü konumuna gelmesini geçmişte tahayyül etmenin dahi zor olduğunu aktararak, ortak Türk alfabesi projesiyle Türk dünyası arasındaki kültürel bağların güçleneceğini ve bu konuda ümitlerinin olduğunu vurguladı. "Yaklaşık 100 ders ile gençlere milli ve manevi değerler kazandırıldı" Türk Ocağı’nın kuruluş sürecine değinen Ünal, 190 tıbbiyelinin 1911 yılında yazdığı bir mektupla bu milli ateşi harladığını belirtti. O mektupta eğitimin milletin hayatında başat bir rol oynadığının altını çizen Ünal, Türk Ocağı’nı gençlerin kurduğunu ve yine gençlerin bu misyonu devam ettireceğini ifade etti. Türkiye’deki üniversitelerin sayısının fazla olmasına rağmen arzu edilen bireylerin yetiştirilemediğini ve birçok diplomaya rağmen nitelikli insan gücünün yetersiz olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ünal, Türk Ocağı’nın bu eğitim eksikliğini fark ederek ‘Milli Mefkûre Mektebi’ gibi eğitim programlarıyla bu boşluğu doldurmaya çalıştığını ifade etti. 3 yıl süren yaklaşık 100 ders ile gençlere milli ve manevi değerler kazandırıldığından bahseden Ünal, günümüzde insanların değerlerinden uzaklaşarak dünyevileştiğini ve bunun kültürü koruma noktasında kaygı verici olduğunu söyledi. "300 milyonluk Türk dünyası ile yakından ilgilenilmesi gerekiyor" Türk Ocağı’nın bir diğer önemli görevinin Türk düşünce hayatına katkıda bulunmak olduğunu söyleyen Ünal, Türk düşünce dünyasının bugün ’kurak bir arazi’ gibi olduğunu ve bunun yeniden yeşertilmesi gerektiğini ifade etti. 300 milyonluk Türk dünyası ile yakından ilgilenilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Ünal, Doğu Türkistan, Tataristan, Irak ve Kırım Türklüğü gibi bölgelerdeki sorunlara dikkat çekti. Bu bölgelerde yaşayan Türklerin özgürlüklerine kavuşmasını temenni eden Ünal, “Oralar ne kadar bizim vatanımızsa, buralar da onların vatanıdır” dedi. "Türkiye’nin genç nüfusunun azalması ve gittikçe yaşlanmasına dikkat edilmeli" Şam’da Baas rejiminin çökmesiyle gündeme gelen Suriye meselesine de değinen Ünal, Türkiye’nin 2016’dan bu yana yürüttüğü operasyonlarla bölgede önemli bir noktaya geldiğini dile getirdi. Suriye Milli Ordusu’nun kurulmasında Türkiye’nin öncü olduğunu vurgulayan Ünal, bölgenin bin yıldır Türklerin hâkimiyetinde olduğunu ve Türkiye’nin tarihi rolüyle bölgenin barışına katkı sunmaya devam edeceğini aktardı. Türkiye’nin genç nüfusunun azalması ve gittikçe yaşlanmasına da vurgu yapan Ünal, yetkililerin bu konuda hassasiyet göstermeleri gerektiğini ifade etti. Türk Devletler Teşkilatı’nın önümüzdeki günlerde Türk Devletler Birliği’ne dönüşebileceğini ve muhtemel bir ‘Türk Devrine’ hazırlıklı olunması gerektiğinin altını çizen Ünal, Türk milletinin mutlu yarınları için temennilerde bulundu.
Bartın Adalet Bakanı Tunç’u kadınlar telefon ışıkları ile karşıladı Bartın’da AK Parti Kadın Kolları. 7. Olağan Kongresi’nde kadınların cep telefonu ışıkları ile karşıladığı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kadınların önemine dikkat çekerek, "Kadına şiddet bizim kırmızı çizgimiz’’ dedi. Türkiye’deki Kürt vatandaşların sorunlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin çözdüğünü vurgulayan Bakan Tunç, "Şimdi sıra terörü silahlarıyla beraber tarihe gömmekte" diye konuştu. AK Parti Bartın Kadın Kolları 7. Olağan Kongresi, Bartın Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç salona girdiği sırada salondaki ışıklar söndürülerek, Tunç cep telefonu ışıkları yakılarak karşılandı. Salondaki kadınlar, hep bir ağızdan çalan Kayahan’ın ’Bizimkisi bir aşk hikayesi’ isimli şarkısına eşlik etti. Programda konuşan Bakan Tunç, AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kadınlara verdiği öneme dikkat çekti. Siyasetten kamu kurumlarına kadar çeşitli alanlarda görev yapan kadınlara değinen Bakan Tunç, kadına şiddet konusunda ise iktidara yönelik yapılan eleştirilere cevap verdi. İstanbul Sözleşmesi ile kadına şiddetin arttığı yönündeki söylemlerin kara propaganda olduğunu belirten Tunç, kadınlara şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan 8284 sayılı yasanın AK Parti iktidarında kanunlaştırıldığını söyledi. Tunç, ’’Kadına şiddet, bizim kırmızı çizgimizdir. Bir kadının şiddete uğraması, bizim yüreğimizi sızlatır. Bugünün kadınları tarihimizde o kahramanlık gösteren Şerife Bacı’nın, Kara Fatmaların, Nene Hatunların torunları. Onların kahramanlığı sayesinde biz bugün huzur içerisinde yaşayabiliyoruz. Onların torunlarının önünü daha da açabilmek, daha da güçlendirmek, onları her türlü kötülükten koruyabilmek için de son yıllarda, özellikle son 22 yılda gerek yapısal dönüşüm, gerek mevzuatımızdaki yenilemeler gibi çok önemli çalışmaları hayata geçirdik’’ dedi. Türkiye’deki Kürt vatandaşların sorunlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde tarihe karıştığını belirten Tunç, "Kürt sorunu diye nitelendirilen bir sorun varsa bu sorunu ortadan kaldıran Recep Tayyip Erdoğan’dır, AK Parti’dir. Recep Tayyip Erdoğan’dan önce cezaevlerinde ana diliyle bir anne hapisteki çocuğuyla, kendi diliyle konuşamıyordu. Bunun yolunu açan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Mahkemeye düştüğünde ana diliyle savunma yapamıyordu. Bunun yolunu açan AK Parti iktidarıdır. Bir siyasetçi ana diliyle seçimlerde propaganda yapamıyordu. Bunun yolunu açan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Türkiye, Kürtçe yayın yapan devlet televizyonuna kavuştu. Üniversitelerimizde Kürtçe enstitüler kuruldu, seçmeli dersler konuldu. Eğitim hakları noktasında geniş bir alan açıldı ve bir kısım çevrelerin özellikle yakındığı ve sürekli eleştiri konusu olan içeriden, dışarıdan tüm bu sorunları ortadan kaldıran ve Kürt sorununu tarihe karıştıran, birlik ve beraberliğimizi bu ülkede Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle hepimizi bir arada tutmanın gayreti içerisindeki politikaları yapan, üreten Recep Tayyip Erdoğan’dır, AK Parti’dir. Şimdi de Cumhur İttifakı’dır. Bütün partileri bu birliğe davet ediyorum. Şimdi sıra terörü silahlarıyla beraber tarihe gömmekte. İnşallah bunun için terörü bitirerek, terör sorunundan da Türkiye’yi, milletimizi kurtaracağız’’ diye konuştu. Kongreye Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, teşkilat üyeleri ve kadın kolları üyeleri katıldı.