ÇEVRE - 30 Ekim 2024 Çarşamba 15:31

Yerin 65 metre altında lületaşını anlattılar

A
A
A
Yerin 65 metre altında lületaşını anlattılar

ESKİŞEHİR (İHA) – Ustaları, Odunpazarı Belediyesi tarafından Ahşap Eserler Galerisinde 5’incisi düzenlenen Ulusal Lületaşı Festivali’nde Beyazaltın Mahallesi’nde bulunan lületaşı ocağına düzenlenen gezide, bu ender taşı, çıkartılmasını ve işlenmesini anlattılar.


Odunpazarı Belediyesi tarafından Ahşap Eserler Galerisinde 5’incisi düzenlenen Ulusal Lületaşı Festivali devam ediyor. Her festivalde olduğu gibi, bu festivalde de Beyazaltın Mahallesi’nde bulunan lületaşı ocağına gezi düzenledi. Geziye fotoğraf dernekleri, toplulukları ve Fotoğraf Bölümü öğrencisi 100 fotoğrafçı da katıldı. Lületaşı ustaları, fotoğrafçılar ve lületaşı meraklıları lületaşı ocağına indi. Madende incelemelerde bulunan katılımcılar, lületaşının nereden ve nasıl çıkarıldığını gördü. Fotoğrafçılar ise bu gezini her anını fotoğraflayarak, geziyi kayıt altına aldı. Fotoğraf bölümü öğrencilerinin, gezi boyunca çektikleri fotoğraflar 2 Kasım’da yani festivalin son günü sergilenecek. Lületaşı ocağını gezen sanatçılar ve ocakta çalışan madenciler gezi, lületaşı ve maden ocağı üzerine konuştu.



“Ocaklardan çıkan lületaşlarını inceleme fırsatı bulduk”


Lületaşı Festivali’ne katılan sanatçılarından Nurdan Unus, gezi sayesinde ocaklardan çıkan lületaşlarını inceleme fırsatı bulduklarını söyledi. Çok heyecanlı olduğunu belirten Unus, “Buradan çıkan lületaşları ile kura sonucu bize materyaller dağıtılacak ve yarışmamız başlayacak. Çok heyecanlıyız. Bakalım bugün bizi neler bekliyor” dedi.



“Dünyada bilinen lületaşının büyük rezervi burada”


Lületaşı emekçilerinden Şenol Kara, maden ocağı ile ilgili bilgi verdi. Büyük bir maden ocağı olduğunu belirten Kara, “Gezmeye kalksanız 2 saat sürüyor” diye konuştu. Lületaşı maden ocağının 65 metre yeril altında olduğunu belirten Kara, “Burası Beyazaltın Mahallesi’nde bir lületaşı ocağı. Dünyada bilinen lületaşının büyük rezervinin burada oluştuğunu biliyoruz. En kaliteli lületaşının da buradan çıktığını biliyoruz. Lületaşı çok farklı şeylerde kullanılıyor. Ancak genel olarak teşbih, pipo, ağızlık, kolye, küpe yapımında kullanılıyor. Lületaşının çok özelliği var. Lületaşı emici bir maden. Yüzde 90 emici özelliği var. Bu özelliğinden dolayı da tütün ürünlerinde kullanılıyor. Lületaşını oksijen kaynağı kesmiyor. Ateşe dayanıklı oluyor. Suya attığımız zaman, tekrar yumuşuyor. Sabuna benzeyen bir madde. Lületaşını işlemesi de çok kolay. Örneğin oltu taşını işlemesi çok zordur. Lületaşı öyle değil, usta bıçağı dediğimiz bıçaklarla işlemesi çok kolay. Ateşe koyduğunuz zaman kor haline gelir, ancak taşa bir şey olmaz. Daha sonra suya attığınız da lületaşı aynı halini alır” dedi.



“65 metre yerin altında çalışmak kolay değil”


Madenciliğin zor bir iş olduğunu vurgulayan Kara, şöyle devam etti:


“Başka galerilerde var, ama 12 seneden beri biz buradayız. Benim babam, amcam usta. Hem köyümüzde hem de merkezde atölyemiz var. Biz burada ham maddeyi temin ediyoruz. Onlar da orada lületaşı pipo işlemesi yapıyorlar. Şuanda bizim çalıştığımız kuyu, yaklaşık 30 yıllık. Daha önce bu kuyuyu açıyorlar, maden yok sanıp bırakıyorlar. Sonra bizim yaptığımız aramalarda maden olduğu ortaya çıktı. Şuanda biz de jeneratör var. Eskiden kürek sistemiyle çalışıyorlarmış. Karpit tozu ile yanan karpit lambası ile birlikte kürekle çalışılıyormuş. Şimdi öyle değil. Yukarıda bir jeneratörümüz var. Aşağıda elektrikli hiltimiz var. Eskiye göre insan gücü çok kullanılmıyor. Buradan çıkan toprağı önceden insanlar makaralarla çekiyormuş, şimdi vinç sistemi var. İnsan gücüyle bir şey kalmadı, her şey teknolojiye döndü. İleriye doğru daha iyi şeyler olacak. Burası 65 metre derinlikte ileri ağızlık 80 metre. 80 metreden sonra sağa ve sola ağızlığımız var. Kömür ocakları gibi, galeri şeklinde sokuluyoruz. Toplam yaklaşık 400 metre. 2-3 kuyu birbirine aşağıdan delik. Fay hatları ile de aşağıdan gidimi var.”



“Ustalık bunu gerektiriyor!”


45 yıldır lületaşı madenciliği yapan Süleyman Özsak, madenden çıkan lületaşları ile ilgili bilgi verdi. Yazları çiftçilik yapan Özsak, kış aylarında ise lületaşı madeninde çalışıyor. Özsak, taşın yapısının takip edilmesi gerektiğini söyledi. Özsak, konuşmasına şu sözlerle devam etti:


"Dikey olarak ineriz. Damarı bulduğumuz zaman da sağa sola gideriz. Duvarlara baktığınızda, yukarıya kadar harici duvar. Doğal sütunlar. Burada ağaç falan yok. Diğer madencilik sistemlerinde hafriyat derler, ağaç dikerler. Biz zeminin sağlamlığına bakarız. Kazarken de zeminin sağlam olup olmadığını biliriz. Ustalık bunu gerektiriyor. Az ileriye gittiğiniz de fay kırıkları var, onları takip ederiz, örneğin. Damar, aşağı atar, yukarı çeker. O damarı takip etmek gerek.”



“13 senedir bu ocakta çalışıyoruz”


Maden ocağında hilti ile toprağı kazan Süleyman Kara, 2000 yılından beri madencilik yaptığını anlattı. Daha aranacak çok yer olduğunu vurgulayan Kara, “Şu anda yeni bir damar arıyoruz. Çok geniş kazmayacaksın. Geniş kazdığında altına direk koymazsan tehlike olur, ağaç kasa koyman gerekir. El arabası ile yürünebilecek bir alan olması bize yetiyor” ifadelerini kullandı.



Yerin 65 metre altında lületaşını anlattılar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Dikey tarım: Sürdürülebilir tarımda yeni adım Tekirdağ Çorlu’da dikey sera teknolojisi ile üretim yapan bir işletmede ilk hasat heyecanı yaşandı. Gelişmiş teknolojilerle donatılan tesis, sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla dikkat çekiyor. Çorlu’da iki dekar alanda kurulu olan ve 600 metrekarelik steril ve kapalı hidroponik ortamıyla Türkiye’nin ilk dikey tarım tesislerinden biri olan işletmede, 40 farklı türde yenilebilir bitki yetiştiriliyor. Tesiste, yağmur kanallı mekanik aktarım ve açısal sulama sistemleri gibi ileri teknolojiler kullanılarak, fidelerin kök sulama havuzlarında doğal içerikli saf gübreyle beslenmesi sağlanıyor. Deneme üretim kapasitesinin aylık 2000 kıvırcık marul ile 1000 kombine kök ürün (roka ve kırmızı yapraklı salata çeşitleri) olduğu belirtildi. Sürdürülebilir tarımda yeni bir adım İşletmede sürdürülebilir tarım teknikleri ve Ar-Ge çalışmalarıyla üretim yapılırken, dikey tarımın avantajları ön plana çıkıyor. Bu yöntemle düşük su tüketimi, enerji verimliliği, zararlı ve hastalık bulaş riskinin azalması gibi avantajlar sağlanıyor. Ayrıca, kapalı ve steril alanlarda yapılan üretim sayesinde, yıl boyu kesintisiz hasat imkânı sunuluyor. Ancak dikey tarımın yüksek yatırım maliyetleri, bu üretim modelinin zorluklarından biri olarak gösteriliyor. İl Tarım Müdürlüğünden ziyaret İl Tarım ve Orman Müdürü Oktay Öcal, İl Müdür Yardımcısı ve Çorlu İlçe Tarım ve Orman Müdürü ile teknik personelden oluşan bir heyet, tesisi ziyaret etti. İşletmedeki üretim tekniklerini yerinde inceleyen Öcal ve ekibi, üretim süreçleri hakkında bilgi aldı. Tesisin, modern tarımın ülkemizdeki yaygınlaşmasına katkı sağlaması hedefleniyor.
İstanbul Gaziosmanpaşa’da “Kadına Şiddete Karşı” mücadele çağrısı Gaziosmanpaşa Belediyesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde nedeniyle anlamlı bir farkındalık etkinliği düzenledi. Gaziosmanpaşa Belediyesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde nedeniyle anlamlı bir farkındalık etkinliği düzenledi. Belediye binası önünde gerçekleştirilen etkinliğe, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin eşi Gözde Bahçetepe, belediye başkan yardımcıları, müdürler ve çok sayıda kadın katıldı. Programda, kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadınların isimleri okunarak her biri gökyüzüne bir balon bırakıldı. Ardından kadınlar kol kola girerek, “şiddete karşı hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz” mesajı verdi. “Şiddetle mücadele eden tarafta olmaktan gurur duyuyorum” Etkinlikte konuşan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin eşi Gözde Bahçetepe, “Bugün burada kadına şiddetle mücadele eden tarafta olmaktan gurur duyuyorum. Ne yazık ki kadına yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Bu durum şiddetin bir kadın sorunu olduğunu değil toplum sorunu olduğunu da göstermekte. Çocuklarımızın, kadınlarımızın, gençlerimizin sokaklarda, işyerlerinde ve okullarda güvenli hissedebilecek noktaya geldiklerinde kendimizi rahat hissetmeye başlayacağız. Bu büyük mücadeleyi kadınlarımız için tek başına değil toplumun her ferdi olarak bir arada yürütmek zorundayız. Bu gücü hep birlikte kazanabiliriz. Dayanışma içerisinde tükenmeden bu mücadeleyi sonuna kadar yürütmek zorundayız” dedi.
Ankara Keçiören’de “Cumhuriyete Giden Yolda Bizim Kadınlarımız” tiyatro oyunu sahnelendi Keçiören Belediyesi, “Cumhuriyete Giden Yolda Bizim Kadınlarımız” adlı tiyatro oyununa ev sahipliği yaptı. Keçiören Belediyesi, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında, Ankara Büyükşehir Belediyesi Dikmen Kadınlar Lokali tiyatro ekibinin “Cumhuriyete Giden Yolda Bizim Kadınlarımız” adlı tiyatro oyununa ev sahipliği yaptı. Milli Mücadele yıllarında kadınların zafere giden yolda gösterdikleri mücadeleyi konu alan tek perdelik oyun, Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu`nda sahnelendi. Büyük beğeni toplayan ve duygusal anların yaşandığı oyunu Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan’ın eşi Filiz Özarslan, Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Gözde Nur Üçler, Keçiören Belediye Başkan Yardımcıları Emir Can Tunç ve Selçuk Karadağ vatandaşlarla beraber izledi. Kadının toplumdaki gücüne dair mesajlar verildi Anadolu’nun dört bir yanındaki Türk kadınının fedakarlık, umut ve bağımsızlık mücadelesinin sergilendiği, türkülerin yer aldığı müzikal tiyatro oyunu katılımcıları tarihi bir yolculuğa çıkardı. Yazarlığını ve yönetmenliğini Elif Özer’in yaptığı oyunda, cumhuriyete giden yolda kadınların karşılaştıkları zorluklar karşısında gösterdikleri büyük mücadele işlenerek, kadının toplumdaki gücüne dair önemli mesajlar verildi. Hep birlikte, şiddetten arınmış bir dünya inşa edeceğiz Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan’ın eşi Filiz Özarslan, kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kararlılıklarını göstermek için bir araya geldiklerini belirterek, "Kadına yönelik şiddet, bireysel değil toplumsal bir sorundur. Bu sorunu çözmek için yasalar kadar; eğitim, farkındalık ve toplumsal dayanışma da önemlidir. Kadınlarımızın yaşam hakkını ve özgürlüğünü savunmak hepimizin görevidir. Çünkü güçlü bir toplum ancak eşit bireylerin varlığıyla mümkündür" ifadelerini kullandı.