GÜNDEM - 26 Kasım 2024 Salı 09:54

Geçmişte gençlerin gözdesi bugünlerde nostalji oldu

A
A
A
Geçmişte gençlerin gözdesi bugünlerde nostalji oldu

Eskişehir’de kaset satışı yapan Aynur Bulut, son zamanlarda satışların arttığını ve insanların eski şarkıları nostaljik bir biçimde dinlemeye önem gösterdiğini belirtti.

Eskişehir’de müzik çalar ve kaset satışı yapan Aynur Bulut, artık gençlerinde içinde olduğu birçok insanın eskiye döndüğünü, nostaljiyi daha çok tercih ettiklerini belirtti. İnsanların artık daha çok kaset tercih edip, satışlarının son yılların en yüksek seviyesine ulaştığını söyleyen Bulut, buna bağlı olarak kasetçalar üretimin hızlandığını belirtti. Aynur Bulut bu artışın sebebi olarak ise, insanların eskiyi samimi ve daha kaliteli gördüğünü ifade etti. Geçmişte şarkıyı geri sarmanın dahi bir zahmeti olduğunu ve bunun insanlar için bir anlamı olduğunu belirten Bulut, günümüzde her şey gibi müzik dinlemenin de çok basit olduğunun altını çizdi.

Geçmişte gençlerin gözdesi bugünlerde nostalji oldu

“Arabeske ve halk müziğine olan ilgi çok fazla”

Nostaljik kaset, müzik çaların rağbet görmesi ile alakalı Bulut, “Bizim dönemlerimizde plak yoktu, görmedik. 1990 ve 2000 yıllarının sonlarında doğanlar kasetleri görmediler. O yüzden onlar da şimdi kasetlere hayranlık duyuyorlar ya da bulduklarıyla koleksiyon yapıyorlar. Şu an yeni kaset çalarların üretimi başladı, o yüzden arz-talep karşılanmış oluyor. Arabeske ve halk müziğine olan ilgi çok fazla. Gençlerin çok fazla istediği rapçiler oluyor. Ceza ve Sagopa Kajmer gibi sanatçıların kasetleri çok fazla talep görüyor” dedi.

“İnternet yoktu ve bizim tek yayın alıp dinleyebileceğimiz şeyler orijinal kasetlerdi”

Geçmişte gençlerin gözdesi bugünlerde nostalji oldu

Eskiden müzik dinlemek için belli zahmetler çektiğini belirten Aynur Bulut şöyle devam etti;

“Biz eskiden bir kasetin albümü çıktığı sırayla beklerdik. O kasetleri alabilmek için simlerimizi yazdırırdık. O zaman internet yoktu ve bizim tek yayın alıp dinleyebileceğimiz şeyler orijinal kasetler, plakları ve CD’lerdi. İnternetle birlikte bir tuşla buna hemen hakim olabiliyoruz. Ancak internette dinlediğimiz zaman müzik tarzları hep aynı. Ses ayarlarını genelde bilgisayar yapıyor ama öteki tarafta arkadan birebir orkestra çalıyor. O kemanı ve sazı duyma şansınız daha yüksekti. Bence bu yüzden insanlar seviyordu ve o zamanlar daha kaliteliydi. A yüzü ve B yüzü diye kasetlerimiz de var. Mesela, A yüzünde 3’üncü parçaya gelmek istediğimde kaseti çok fazla ileri ve geri alırsam kasetçalar bozuluyordu. Biz onu kalemle 3’üncü parçaya getirip dinlemeye çalışırdık. Hatta radyolar da o zaman daha aktifti. Radyoda kendimiz istek parçalarda bulunup, onları kasete aktarırdık.

Geçmişte gençlerin gözdesi bugünlerde nostalji oldu

Bence insanlara her zaman için bilinmezlik daha hoş geliyor. Belki siz de 1990 ve 2000 yıllarında doğmuşsunuzdur, kaseti bilmiyorsunuzdur ve onu elinize almanız hem çok nostaljik hem de değerli geliyor. Kaset sattığım için benim işletmemde kasetçalara ilgi yüksek. Kasetçalar bin 500 liradan başlıyor. Bilinen markalarda çok yüksek meblağlı ürünler var. Eski kasetçiyim ama elimde sadece dükkanımdaki kadar arşivim kaldı. Bulduklarımı belli bir ücrette aldığım için onun üzerine fark koyup satıyorum. Şu anda 50 ile 500 lira arasında satılan kasetlerim var.”

Bahadır Turgut - Emir Erten

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de kadına yönelik şiddete karşı farkındalık etkinlikleri düzenlendi Mersin Büyükşehir Belediyesi, ’Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde farkındalık etkinlikleri düzenledi. Özgecan Aslan Barış Meydanında kurulan üretici kadın stantları ve bilgilendirmelerin ardından, MBB Kent Orkestrası konser verdi. Etkinlikte, kadınların her birlikte omuz omuza daha güçlü olduğu mesajı verildi. Mersin Büyükşehir Belediyesi, ‘güçlü kadın, güçlü toplum’ anlayışıyla Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı bünyesinde gerçekleştirilen ’Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde farkındalık etkinlikleri düzenledi. Özgecan Aslan Barış Meydanında, yıl boyunca sosyal ve ekonomik katkı sağlanan üretici kadın stantları kuruldu. Bu stantlarda, kadın dernekleri, STK’lar ve belediye temsilcileri, kadınların ürettiği ürünleri tanıtarak, kadına yönelik şiddetle mücadele ve destek hizmetleri hakkında bilgilendirme yaptı. Kadınlara bilgilendirmeler yapıldı Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri temsilcileri, kentte kadın istihdamı ve kadın görünürlüğünü artırmak için yapmış oldukları hizmet ve çalışmaları anlattı. Dernek ve STK temsilcileri ise başta kadına yönelik şiddetin önüne geçmek, kadınların sosyal, psikolojik ve ekonomik anlamda yaşadığı sıkıntılarda başvurabileceği merkezler, yasal ve psikolojik danışmanlık hizmeti gibi çeşitli uygulamalar hakkında kadınları bilgilendirdiler. Kadınların yürüyüşünün ardından MBB Kent Orkestrası sahne alarak, konserde kadınlarla birlikte şarkılar seslendirdi. Etkinlikte, alanı dolduran kadınlar bir araya gelerek kadın simgesi oluşturdu. Kadınların omuz omuza ve birlikte daha güçlü olduğu mesajı verildi. Soğuk havada vatandaşların içinin ısınması için belediye ekipleri tarafından çorba ikramı da yapıldı. “‘Hep birlikte daha güçlüyüz’ sloganı ile bir araya geldik” Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu, belediye olarak kentte faaliyet yürüten kadın dernekleri ile uzun süredir ortak çalışmalar yaptıklarından bahsederek, “25 Kasım’da da ‘hep birlikte daha güçlüyüz’ sloganı ile bir araya geldik. Kadınların bu birlikteliğe çok ihtiyacı var. Sadece Mersin’de değil, bütün Türkiye’de. Dolayısıyla Mersin’de bu birliktelik için özel çalışmalar yapıyoruz” diye konuştu. “Büyükşehir olarak, kadınların yaşadığı her sıkıntıda yanlarındayız” Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığına bağlı Kadın Şube Müdürü Edibe Sahil, 25 Kasım dolayısıyla farkındalık etkinliği yapmak istediklerini kaydederek, “Bu kapsamda Mersin’deki bütün kadın paydaşları bir araya getirdik. Bu paydaşların içerisinde dernekler ve üniversiteler de var. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı ŞÖNİM de (Şiddet Önleme İzleme Birimi) bizimleydi. Yine diğer belediyelerin kadın birimlerini davet ettik. Bütün bu paydaşlar, kadına yönelik şiddetle mücadele için yaptığı çalışmaları tanıttı ve broşürlerini dağıttı” şeklinde konuştu. “Kadınlar şiddete maruz kaldıklarında bize gelerek sığınma evine yerleşebilirler” Büyükşehir Belediyesinin Kadın Danışma Merkezi olduğunu ve ‘Alo 185’ üzerinden başvuru sağlayabileceklerini kaydeden Sahil, “Kadına yönelik fiziksel, psikolojik, siber, bütün şiddet türlerine karşı buraya gelerek, bizlerden danışmanlık hizmeti alabilirler. Aynı zamanda otogarda da bir kadın danışma merkezimiz var. Belediyenin ayrıca bir kadın sığınma evi var. Kadınlar zor durumda veya sokakta kaldıklarında; fiziksel, ekonomik veya herhangi bir şiddete maruz kaldıklarında bize gelerek sığınma evine yerleşebilirler” dedi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine 7’nci gününde devam ediliyor İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine yedinci gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan Halime bebeğin ölümünde sorumlu olduğu iddia edilen tutuksuz sanık E.K., "En iyi yoğun bakım bizdeydi. Bu nedenle diğer hastanelerden bize bebek gelirdi. Doğum oranımız çok yüksek. Yoğum bakımı gerçekten güvenilir olduğu için hamileler bizde doğum yapmak istiyordu. Günde 8 kez doğuma gittiğimizi biliyorum" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava yedinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada, Çorlu Reyap Hastanesi’nde yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan ve Halime bebeğin ölümünde sorumlu olduğu iddia edilen tutuksuz sanık E.K. savunma yaptı. E.K., "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Çorlu Reyap Hastanesi’nde yeni doğan hemşiresi olarak işe başladım. Fırat Sarı’yı iki yıldır tanıyorum. Kendisi bizim sorumlu doktorumuzdu. Yoğun bakım işletmesi nedir hiç duymadım, burada ilk kez duyuyorum. Burada bulunan hiç kimseyi tanımıyorum, bir örgüte üye olmam imkansızdır. Halime bebek anne karnında oksijensiz kalmıştı. Tekirdağ Devlet Hastanesi’nden 112 aracılığıyla geldi hastaneye. 55 gün yoğun bakımda kaldı ve elimizden geleni yaptık ama hayatını kaybetti. Tape kayıtlarında bir kez Fırat Sarı’yla konuşmamız var o konuşmada bebekle ilgili bilgi veriyordum. Bebek o gün hayatını kaybetmedi, yoğun bakımdaydı. Doktor olmadığı için bebeğe hemşireler yardım etti. Saat 16.19 gibi bebek eks oldu. Doktor bey gelmedi, biz son ana kadar mücadele verdik. Eks işlemlerini hazırladık, o sırada da denetim ekibi geldi. Denetim ekibi bebeğe detaylı bakmadı, yakından baksalardı açılan damar yolu ve işlemleri görebilirlerdi. Denetim ekiplerini yanıltan şey, bebeğin ölüm saatlerinin değiştirilmiş olmasıdır. Bunun dışında biz bebeğe son ana kadar müdahale ettik. Çorlu Reyap Hastanesi’nin sorumlusu Hasan Yüksel’di" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı’yla arasında geçen Halime bebeğin ölümüne ilişkin konuşmayı sordu. Sanık, "Fırat Sarı’ya bebeğin sürecini olduğu gibi bilgi akışı ile aktarmıştım. Biz hemşireler epikriz yazmayız. Epikrizleri doktorlar yazar" diye yanıtladı. Savunmasına devam eden E.K., "Fırat Sarı ile aramızda ticari çıkar bulunmuyordu. Kendisinden bu doğrultuda para almadım. Zaman zaman bize yemek ısmarlardı. Sadece bana değil, diğer hemşirelere de maaşlar düşük olduğu için sorumlu hemşiremize paralar vermiş, sorumlu hemşire de bize dağıtmıştı” dedi. Mahkeme başkanı, Fırat Sarı ile arasında geçen hesap hareketlerini sordu. Sanık, "Yoğun bakımdaki bebeklere kendi cebimizden bir şeyler almıştık. Kendisi bize onun ödemesini yaptı" diye yanıtladı. Hakimin bebek sevkleri ile ilgili bilgin var mı? sorusuna hemşire E.K., “Trakya ve Çorlu bölgesinde çok fazla yoğun bakım yok. En iyi yoğun bakım bizdeydi. Bu nedenle diğer hastanelerden bize bebek gelirdi. Doğum oranımız çok yüksek. Yoğum bakımı gerçekten güvenilir olduğu için hamileler bizde doğum yapmak istiyordu. Günde 8 kez doğuma gittiğimizi biliyorum” dedi. "Denetime geldiklerinde Halime bebek vefat etmişti" Bebeklerin ölümü sonrası işlemlerden bahseden E.K., "Bebekler öldüğünde bağlı tüm aletler çıkarılır, bebek sıcakken ailesi aranır, bebek kefenlenmeden önce aile görür, bebeği son kez gördükten sonra biz de son görevimiz olarak bebeği yıkar ve kefenler, aileye teslim ederiz. Halime bebeğe de aynısını uyguladık. Denetime geldiklerinde Halime bebek vefat etmişti biz de bağlı olduğu makineleri çıkarmıştık, bekliyordu. Denetime gelen görevliler kuvözde yatarken gördüler" dedi. Cumhuriyet savcısından sanığa çelişkili savunma sorusu Savunmasına devam eden sanık E.K., "Fırat Sarı her gün hastaneye gelirdi. Bizi rahat bırakmaz, sürekli başımızda dururdu. Halime bebekle Fırat Sarı, her gün ilgilendi ailesiyle de yakından ilgilendi. Halime bebeğin ailesi yabancı uyrukluydu. Kendileriyle tercüman eşliğinde iletişim kurarlardı" dedi. Cumhuriyet savcısı sanığa, "Her gün doktor olması gerekiyor ama olmuyordu diyorsun aynı zamanda Fırat Sarı’nın her gün hastanede olduğunu söylüyorsun, bu çelişkiyi açıklar mısın?" diye sordu. Sanık, "Fırat Sarı belli saatlerde gelirdi, benim kastım sabit olarak her gün hastaneye gelen bir doktor olmasını istememdi" şeklinde yanıtladı.
Ankara Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: “ABD’nin Gazprom yaptırımları Türkiye’yi etkileyebilir" Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Rusya’nın enerji ihracatını kolaylaştırmada önemli bir rol oynayan Gazprombank’a yönelik yaptırımların Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından sıkıntı oluşturabileceğini belirterek, “Etkileri hissedebiliriz. Para ödeyemeyiz, ödeyemezsek gaz alamayız. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımız görüşmelerini sürdürüyor” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kabine Toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını cevapladı. Ukrayna ve Rusya arasında sona ermek üzere olan gaz sevkiyatı anlaşmasına yönelik soruyu cevaplayan Bakan Bayraktar, “Bizim arz güvenliği açısından gaza ihtiyacımız var. Sanayimizin gaz ihtiyacı var. Geçmişte İran’a yaptırım vardı ama doğalgazda muafiyet vardı biliyorsunuz. Biz de böyle bir muafiyet istiyoruz ABD’den Rus doğalgazı için” diye konuştu. Bayraktar ayrıca, Biden yönetiminin görev süresinin sonlarına doğru aldığı bu kararların bölgedeki enerji dengelerini yeniden şekillendirebileceğine işaret ederek, bu yaptırımların hedefi Rusya gibi görünse de Türkiye üzerinde ciddi bir baskı oluşturabileceğini kaydetti. Bakan Bayraktar, "Biden yönetimi giderayak, anlamıyoruz. Bir buçuk ay kaldı. Kötü tarafı, bu ambargoların bir gecede kalkması zor. Türkiye’ye muafiyet verilmezse hedef Rusya değil Türkiye demektir. Öyle değil mi?” ifadelerini kullandı. "Endişe edilen şeyleri düşünerek özelleştirmenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz" Çayırhan Termik Santrali’nin özelleştirilmesine ilişkin Bakan Bayraktar, sendika ile görüşme gerçekleştirdiklerini belirterek, çalışanların endişelerini dikkate aldıklarını ifade ederek, "Endişelendikleri noktalar var. Endişe edilen şeyleri düşünerek özelleştirmenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz" dedi. Santraldeki çalışanların çoğunun kamu işçisi olmadığını vurgulayan Bayraktar, "Şu anda da kamusal bir çatı altında değiller. Endişe ettikleri hususları gidermemiz lazım" şeklinde konuştu. Çayırhan Termik Santrali’nin daha önce 20 yıl boyunca özel sektör tarafından işletildiğini hatırlatan Bayraktar, özelleştirmeyle birlikte yerli kömürden üretimi artırmayı hedeflediklerini söyledi. Son 4 yıldır devlet eliyle işletilen santralin işçilerin haklarına zarar verilmeden özelleştirileceğini vurgulayan Bakan Bayraktar, "Çayırhan çalışmalı, hatta daha çok çalışmalı. Şu anda bin 249 kişi çalışıyor. Özel sektör eliyle çalıştığı zaman bu sayının artması lazım" dedi.