SPOR - 14 Kasım 2024 Perşembe 14:36

Kazım Karabekir Stadı’nın zemini göz kamaştırıyor

A
A
A
Kazım Karabekir Stadı’nın zemini göz kamaştırıyor

Erzurum Kazım Karabekir Stadı’nın zemini tüm futbol kamuoyundan takdir topluyor.


2011 UNIVERSIADE Kapsamında alttan ısıtmalı olarak yapılan Kazım Karabekir Stadı, bu özelliği ile yaz kış yeşil kalma özelliğini koruyor. Özellikle stat personelinin yoğun çaba ve çalışmaları sonucu stat zemini, futbol kamuoyundan alkış alıyor. Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, Yakutiye Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü görevine atanan İkram Sönmez ile birlikte Kazım Karabekir Stadı’nın zemininde incelemelerde bulunarak, Stat Müdürü Zafer Ala’dan bilgi aldı.


Gençlik ve Spor İl Müdürü Çakmur, “Amacımız Erzurumspor’un maçlarını oynadığı stadımızın zeminini sezon sonuna kadar aynı güzellikle muhafaza etmek. Bunun için çalışıyoruz. Stat personelimize teşekkür ediyorum. Saha zeminimizin futbol kamuoyundan olumlu eleştiri alması bizleri mutlu ederken çalışma şevkimizi de artırıyor” dedi.



Kazım Karabekir Stadı’nın zemini göz kamaştırıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Kerkenes Harabeleri’nde Keykavus Kalesi surlarının yanı sıra yeni figürler keşfedildi Yozgat’ın Sorgun ilçesi Şahmuratlı Köyü sınırları içinde bulunan tarihi Kerkenes Harabeleri güncel kazısında yeni figürler keşfedildi. Sorgun Şahmuratlı köyünde yaklaşık 20 gündür devam etmekte olan kazılarda Keykavus Kalesi’ne ait surların bir bölümünün yanı sıra, bir adet ‘Haç’ sembolü ve bir adet de ‘Hayvan başı kabartması’ figürü bulundu. Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan kazı alanında incelemelerde bulunarak bilgi aldı. Özkan, “Sorgun ilçemiz Kerkenes kazı alanı bölgesindeyiz. Bölgede Amerika Florida Üniversitesi’nden bir hocamızın başkanlığında kazı çalışmaları devam ediyordu. Ancak bu sene Kültür ve Turizm Bakanımızın destekleri, hocamızın da koordinasyonu ve talebi ile birlikte İstanbul Üniversite’sinden Prof. Dr. Şevket Dönmez hocamız da burada bu sahada kendi alanında kazı çalışmalarını başlattı. Gerçekten bizler de hayretler içerisindeyiz. Yaklaşık 20 günlük kısa bir süre içinde hocam, kalenin dış duvarlarında hatta bir kısım da eser buluntularıyla birlikte çalışmalarına devam ediyor. Ben bu vesile ile hocamıza, Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, emek veren arkadaşlarımıza ve kazıya katkı ve destekleriyle bizlerin yanında bulunan Sorgun Belediye Başkanımıza, Kaymakamımıza ve Kültür Müdürlüğü’ndeki ekip arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum” ifadelerine yer verdi. “15 günlük süreçte 300 metrelik surun, 15-20 metrelik bölümü açığa çıktı” Kerkenes Harabelerinde yapılan güncel kazı çalışması hakkında bilgi veren İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Dönmez, henüz 15 günlük bir süreç olmasına rağmen Keykavus Kalesi’nde, Keykavus Kalesi’ni çevreleyen tahmini 300 metrelik surun yaklaşık 15-20 metrelik bölümü açığa çıkartmayı başardıklarını belirtti. “Konargöçer Türkmenlere ait bulgular var” Prof. Dr. Dönmez, “Bundan sonraki süreçte giriş kapısıyla, kalenin içinde çalışmalara devam edeceğiz. Şu an görünen noktada Roma ve erken Bizans dönemlerini kazıyoruz. Ama kalede bir Selçuklu Dönemi olduğunu biliyoruz. Bizim uzmanlığımız biraz daha Türk dönemi ve bu topraklardaki bizim 1000-1200 yıllık kültürümüzün açığa çıkması. Çünkü Anadolu arkeolojisinde Neolitik dönem, Roma dönemi, Helenistik dönem, Hitit dönemi çok iyi biliniyor ama bizim bu topraklardaki kendi öz kültürümüzü biraz daha açığa çıkararak vurgulamak istiyoruz. Bizi heyecanlandıran buluntular yüzeyde var. Yüzeyde konargöçer Türkmenlere ait çadır destek duvarları var. Yani bu bölge aslında Türkmenlerin de belki 300-400 yıl önce bir yaylak noktası durumunda. Bunları da saptamaya ve belgelemeye başladık” şeklinde bilgi verdi. Prof. Dr. Şevket Dönmez’in aktardığı bilgilere göre kazı esnasında bulunan ‘Haç’ ve ‘Hayvan başı kabartması’ figürü dinsel bir cemaat bulunduğuna ve bu bölgeyi korumak için kendi kültürlerinden, tılsımlardan faydalandıklarına işaret ediyor.
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçenekten başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır” TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bu kadar yıllık tecrübeden ve gelişmeden sonra Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçenekten başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır" dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 41’inci yıl dönümü dolayısıyla Ankara Büyükelçiliği tarafından resepsiyon düzenledi. Resepsiyona TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetler Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, yabancı misyon şefleri ve çok sayıda davetli katıldı. Burada konuşan Kurtulmuş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının üzerinden 41 sene geçtiğini hatırlatarak, "Artık Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yerleşmiş, kökleşmiş kendisini dünyaya ispat etmiş ve gerçekten önemli mesafeler katetmiş olan bir cumhuriyettir. Genç bir cumhuriyet. Bu 41 yıllık süre içerisinde çok önemli badireler atlatıldı. Çok büyük zorluklardan geçildi. Bu süre içerisinde adada barış içinde yaşama niyetini ortaya koyan bu adımların atılması için her türlü fedakarlığı yapan Kıbrıs Türkleri olmuştur. Ama ona mukabil maalesef başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bazı çevreler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sürekli cezalandırmak, Kıbrıs Türklerini de bu olumlu tavırlarına rağmen uluslararası alanda ötekileştirme yolunu tercih etmişlerdir. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki artık bu kadar yıllık tecrübeden ve gelişmeden sonra Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçimden başka seçenek, başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, vardır ve kıyamete kadar var olmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak da elimizdeki bütün imkanlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanında savunulması, Kıbrıslı soydaşlarımızın her türlü hak ve hukukunun teminat altına alınması için dün olduğu gibi bugün de mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, Gazze’de yaşananları gördükten sonra Türkiye’nin garantörlüğünün ne kadar önemli bir adım olduğunun çok daha iyi anlaşıldığını belirterek, "Türkiye bu anlamda Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerimizin hak ve hukukunu korumaya devam edecektir. Barış içerisinde, fiili olarak adada iki devlet var. Devletlerin birisini, yani güneydeki bir şekilde Kıbrıs’ın tamamının temsilcisi olarak saymak hakka da, hukuka da aykırıdır. Dolayısıyla bu iki devletin varlığını kabul etmek ve barış içerisinde bir arada yaşayabileceğini göstermek Kıbrıs Türk Devleti’nin en önemli sorumluluklarından birisidir. Biz de Türkiye olarak iki devletli bu çözümden başka bir yol olmadığını ve Kıbrıs Türk Devleti’nin giderek güçlenmesi, uluslararası alanda tanınırlığının arttırılması için gayretle mücadelemize devam edeceğiz. Yaşasın Kuzey Kıbrıs’ta Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kıyamete kadar olacak birlikteliği, kardeşliği, dostluğu. İnşallah önümüzdeki günlerde Kıbrıs Türk Devleti’nin her alanda çok daha fazla tanınır hale geldiğini göreceğiz. Bunun sonuçlarının da ne anlama geldiğini hep beraber göreceğiz. Bu uğurda mücadeleye devam edeceğiz" dedi. KKTC Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu Türksoy da, "Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi liderimiz Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın bizlere miras bıraktığı bu cumhuriyet, halkına güven, milli davaya hayatlarını karşılıksız adayan bir neslin bugünkü ve gelecekteki nesillere armağanıdır. Cumhuriyetimizin temellerinde Kıbrıs Türk halkının onurlu mücadelesi, vatan sevgisi egemenlik ve bağımsızlık iradesi yatmaktadır. Bu vesileyle Dr. Fazıl Küçük, Rauf Raif Denktaş ve vatan uğrunda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anar, gazilerimiz, mücahitlerimiz ve kahraman halkımıza şükranlarımızı sunarım. Genç, çağdaş ve demokratik bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 41 yıllık kısa süre içerisinde sağlam kökler kurmuştur. Bu bir iftihar vesilesidir. Bu başarı ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş ve demokratik ilkeler üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılmaz desteğiyle mümkün olmuştur" dedi.