GÜNDEM - 14 Kasım 2024 Perşembe 15:56

Erzurum’dan dünyaya verilen Gazze ve Filistin mesajı: "Masumiyetin Katli"

A
A
A
Erzurum’dan dünyaya verilen Gazze ve Filistin mesajı: "Masumiyetin Katli"

Erzurum’da Kudus’ün masum yetimlerine ithafen "Masumiyetin Katli" konulu bir kişisel sergi açıldı.


Atatürk Üniversitesi Sanat Galerisi’nde, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammet Tatar tarafından açılan "Masumiyetin Katli" sergisiyle, dünyaya Gazze’de yaşanan insanlık dışı vahşetin geldiği boyutu anlatılmasının ve bu anlamda bir farkındalık oluşturulmasının hedeflendiği ifade edilirken, "Bu sergi ile ’Masumiyetin Katli’ ile ’masumiyet’ gibi yüce bir duygunun insanlık tarihinde, hele de peygamberlik dönemlerinden günümüze dek nasıl da katledildiğinin altı çizilmeye çalışılmaktadır" denildi.



"Ailem Gazze’de, ben buradayım"


“Masumiyetin Katli” sergisinin açılışına katılan ve yaklaşık 5 yıldır Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik ve Elektronik Bölümünde öğrenim gören Gazzeli Riyad Muhammet, sadece Filistin’de değil tüm dünyada savaşların bitmesini dilediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:


"Ailem Gazze’de, ben buradayım. Onlarla iletişim kurmak çok zor. Onların yanında olmak istiyorum. Durum çok iyi değil. Bütün iletişim kanalları kapatıldı. İsrail’in ablukası nedeniyle oraya gitmem de imkansız. Orada bir soykırım var. Yiyecek yok, ilaç yok. En kısa sürede vahşetin bitmesini istiyorum."



Rektör Hacımüftüoğlu: "Ülke olarak güçlü olmak zorundayız"


Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, sanatın farklı bir yönünün olduğunu belirterek, "Bazen yüzlerce, binlerce sayfayla ifade edemediğiniz bir olayı bir resimle ifade edebiliyorsunuz ya da bir sanat eseriyle ortaya koyabiliyorsunuz. Dolayısıyla buradaki çok sayıda sanatkar, birçok mesajı özet bir şekilde, sanat eserleriyle verebiliyorlar. Dolayısıyla bu sanat gücünün çok daha iyi kullanmaları ve Erzurum’dan dünyaya bu şekilde bazı mesajları özet bir şekilde verebilmeleri bizim için çok kıymetli. Dünya üzerindeki bu zulüm, Filistin ve diğer ülkeler bunlar kabul edilemeyecek bir durum değil. Karşımızda sadece güçten anlayan insanlar var. Dolayısıyla ülkemizin de çok güçlü olması lazım. Bu konuda da Atatürk Üniversitesi olarak, ülkemizin gücüne güç katacak her türlü projenin içerisinde olduğumuza da yakın zamanda hepimiz müşahede edeceğiz. Onlara gerekli cevap; ülkenin en güçlü olması, hiç kimsenin herhangi bir konuda bizim ülkemize saldırıyla ilgili hiçbir şeyi aklından geçirememesi ve tersine bu tip yerlere de bizim ülkemizin yardım ettiğini de inşallah çok kısa süre içerisinde hepimiz şahit olacağız. Bu anlamda; sergide verilen mesajları görüyoruz” şeklinde konuştu.



Doç. Dr. Muhammet Tatar: “Gazze’de 40 bin çocuk katledildi”


Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammet Tatar, savaşın şiddetli şekilde bir yılı aşkın bir süredir devam ettiğini belirterek, “Katliam Gazze’de ve şu anda Lübnan’a da yayıldı. Ciddi anlamda vahşi bir soykırım var. Belki de insanlık tarihinin görmediği vahşilikte bir soykırım. Sadece bombalarla öldürülen değil aynı zamanda açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa, okulsuzluğa, hayata dair her şeyden mahrum edilen Gazzeli, Filistinli ve o bölgenin çocuklarına ithafen bir sergi düzenledik. Bu serginin projesi yaklaşık olarak iki yıl önce başlamıştı. Serginin temel teması olarak; yetimlerin en başı diyorum ben. Hazreti İsa ve daha öncesinde gelen Hazreti Yahya, Hazreti Zekeriya gibi masumiyeti temsil eden peygamberleri katleden, önceleri övülmüş, sonra lanetlenmiş kavmin katliamlarının burada 400 yıllık bir serüveni var. Ve daha sonra günümüze taşınan bu serüvenin gözler önüne serildiği bir sergi. Burada Avrupa’nın, Hristiyan Avrupa’nın 1400 yıllardan başlayarak 1900’e kadar önemli ressamlarının yapmış olduğu Hazreti İsa’nın çarmıha gelişi kompozisyonları yeni bir dille, Gazzeli çocukların naaşlarıyla yeniden kolajlanarak sunuldu. Hazreti İsa’da bildiğimiz gibi peygamber ve peygamberlerin masumiyet karinesi var. Bugün orada katledilen 40 bin çocuk da masum. Onları da katlediyorlar. Ana tema olarak bunu gözler önüne sermek istedik” dedi.


Konuşmalardan sonra davetliler sergiyi gezdi, İsrail’in katliamlarını bu kez farkındalıkla ortaya konulan başka bir pencereden görme imkanı buldular. “Masumiyetin Katli” sergisi 14-30 Kasım 2024 tarihleri arasında Atatürk Üniversitesi Sanat Galerisi’nde gezilebilecek.



Erzurum’dan dünyaya verilen Gazze ve Filistin mesajı: "Masumiyetin Katli"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’dan dünyaya uzanan başarı hikayesi: Nurten Öğretmen Samsun’da görev yapan ve dünyanın en iyi 10 öğretmeni arasına girerek ’Eğitim Nobel’ine aday gösterilen Nurten Akkuş, "Yoluma bir çocuk değişir, dünya değişir diye çıktım. Çok sevmek, kendinden öte çocukları düşünmek, kendini sürekli geliştirmek olmazsa olmazım. Ülkemi ve tüm Türk devletlerimizi uluslararası alanda temsil etmek bir onurdur" dedi. Gerçekleştirdiği projelerle 2018 yılında ’dünyadaki en iyi 10 öğretmen’ arasına girme başarısına sahip ilk Türk öğretmen Nurten Akkuş, adını Samsun’dan dünyaya duyurdu. Başarı hikayesi İhlas Haber Ajansı’na(İHA) anlatan Nurten Akkuş, "Yoluma bir çocuk değişir, dünya değişir diye çıktım. Kaybedecek zamanım ne de kaybedecek tek bir çocuğum vardı. Mutlu çocuklardan dünyaya mutlu bir gelecek yayılacaktı. Buna yürekten inandım. Merkeze çocuklarımızı aldım. Ailesi, çevresi, gelecekteki öğretmen adayları, kim varsa gelin çocuklarımız için el ele verelim, ’değişelim’di mesajım. Öyle de oldu. Hem eğitim hem de toplumsal alanda fark oluşturan çalışmalar kısa zamanda birçok insanın yaşamında fark oluştu. Kadınlarımız için ilk gezici köy atölyelerini açarak eğitimler verdik. Kadınlarımızın eğitim, sosyal ve ekonomik alanda kendilerini geliştirmeleri için çalışmalar yürüttük. Çocuklar ve babalar için proje geliştirdik. Yaşlılarımız ve çocuklarımız arasında kuşaklararası bağların kuvvetlendirilmesi için farkındalık oluşturan çalışmalar yaptık. Kadınlarımız ve çocukların yaşamlarında ilkleri gerçekleştirmeyi hedefledim. Ülkemizdeki birçok okula ve çocuğa destek sağlayan oyuncak kumbarası projesini uyguladık. ’Sen Dilinde Kadın’ projesiyle kadınlarımızın hikayelerini anlatmalarını ve birçok kadına örnek olmalarını teşvik ettik. İklim değişikliği temasıyla dünya geneli proje uyguladık. Yine dünya genelinde örnek oluşturan ve eğitim süreçlerine katkı sunan çalışmalar ve projelerin yanı sıra uluslararası öğretmen eğitimlerinde de yer almaktayım. Daha birçok fark oluşturan çalışmalar önce ülkemizde sonra da dünyada da yankılandı. Birçok ulusal ve uluslararası ödüle layık görüldü" diye konuştu. "Her rolüm ayrı bir gurur benim için" Nurten Akkuş başarıları ile ilgili şunları söyledi: "İlk Türk öğretmen olarak ’Dünyanın İlham Veren Öğretmeni’ ödülü, Küresel Öğretmen Ödülü’ gibi ödüllerin yanı sıra, Dünyanın İlham Veren Kadınları arasına seçilerek Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan ilk Türk kadın oldum. Gerek ülkemizde, gerekse yurtdışında birçok konferanslara katıldım. Bazen yazdığım kitaplarla, bazen sözlerle içimdekileri anlattım. Milyonlarla bir araya gelme fırsatım oldu. Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle buluştuk. Ayrıca Eğitim Nobeli olarak bilinen Global Teacher Prize Eğitim Elçiliği görevini de yürütmekteyim. Bu başarılar sadece ülkemiz için değil, tüm Türk Devletleri adına da bir ilkti. Onun için tüm Türk Devletlerinin de desteğini ve duydukları gururu da hep hissettim. Ülkemi ve tüm Türk Devletlerimizi uluslararası alanda temsil etmek bir onurdur. Sevincime, gururuma, umuduma, öğretmenliğe ve çocuklara olan sevgime tüm dünya şahit oldu. Ben bir kadınım, bir öğretmenim, bir gencim. Her rolüm ayrı bir gurur benim için. Her bir rolümle ilham olmak da o kadar değerlidir. Çok sevmek, kendinden öte çocukları düşünmek, kendini sürekli geliştirmek olmazsa olmazım. Öğretmen olduktan sonra daha da anlıyorsunuz bunların önemini. Daha da anlıyorsunuz bugün yetiştirdiğimiz her bir çocuğun yarın geleceğimiz olduğunu. Hepimizin yaşamlara dokunuşları çok değerlidir. Birbirimizdeki farklılıklar ancak birbirimizi tamamlamak içindir. Buna inanıyorum. Yaklaşık bir milyon öğretmeniz. Yılda sadece bir çocuğun hayatını değiştirsek bir milyon çocuk değişir. Biz ki her yıl milyonlarca öğrencinin yaşamına dokunuyoruz. Onların yaşamlarında izler bırakıyoruz. Bu muhteşem bir duygu. Eserimiz çocuklarımız, eserimiz geleceğimiz. Öğretmenler Günü’nde başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ve şehit öğretmenlerimizi saygıyla anıyor; tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutluyorum. İyi ki öğretmeniz."
Konya Fedakar öğretmenler yaptıklarıyla çocuklara hem anne hem baba oldu Konya’da öğrencilerinin büyük çoğunluğu dezavantajlı grupta olan çocuklardan oluşan tarihi okulun idareci ve öğretmenleri yaptıkları çalışmalarla çocukları okula bağladı. Çocukların kıyafetinden kırtasiye ihtiyacına, yiyeceği ara öğünden atölye çalışmalarına kadar yardımcı olan öğretmenler, aile ziyaretleri yapıp çocukların okula devam etmeleri, onların topluma faydalı bireyler olarak yetişmeleri için büyük emek vererek çocuklara hem anne hem baba oluyor. Konya’da ilk binası 1890 yılında inşa edilen ve 1934 yılında Erkek Ortaokulu, sonrasında yapılan binalarda 1949 yılından 2014 yılına kadar Karma Ortaokulu adıyla hizmet veren okul, 2014 yılından itibaren de Alaaddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu ismini aldı. Okulun öğrencilerinin büyük çoğunluğu dezavantajlı çocuklardan oluşuyor. Çocuklara hem maddi hem de manevi olarak destek çıkan okul idareci ve öğretmenleri yaptıkları faaliyetlerle çocukları sanatsal faaliyetlere yönlendirerek okula bağlıyor. “İlk çıktığımız nokta tedavi etmenin en güzel yolunun sanat olduğunu fark ettik” Alaaddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Sami Durgut, 7 yıldır okulda görev yaptığını belirterek, "Öğrencilerimiz normalin altında, hayatın zorluklarını daha bu yaşta yaşayan öğrenciler. Bu da haliyle çocukların eğitim öğretim hayatlarında aksaklıklara yol açabiliyor. Okuldan kopmalar, bazen suça sürüklenme olabiliyor. İlk geldiğimizde bunları görünce biz bunlara nasıl bir önlem alabiliriz, bu çocukları önce okula kazandırma, arkasından buradan gönderdikten sonra sağlıklı bir birey olarak hayatlarına devam edebilmeleri için hayata hazırlama noktasında neler yapabiliriz, ekip olarak bunu düşündük ve bu bakış açısıyla yola çıktık. Biz bu çocuklara nasıl dokunabiliriz, nasıl rehabilite edebiliriz bunun yollarını aramaya başladık. İlk çıktığımız nokta, tedavi etmenin en güzel yolunun sanat olduğunu fark ettik. Şuanda bulunduğumuz atölye binası bu bakış açısıyla yola çıktı. Mesela seramik atölyesi var. Masal odamız ve sinema odamız var. Biz çocuklara burada, onların yaşadığı hayatın sıkıcı ve zor ortamından kopararak farklı bir dünyada belli bir süre de olsa vakit geçirmelerini istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz" dedi. "Toplumun daha iyi olmasına katkıda bulunmak istiyoruz" Şu anda günde 50 öğrenciye hayırseverler vasıtasıyla yemek ikramı, tost ikramı ve içecek ikramı yaptıklarını belirten Okul Müdürü Sami Durgut, "Çocuğumuz buraya geldiği zaman hiçbir şekilde aç olmamalı veya aynı sırada oturduğu arkadaşının resim defteri, sulu boyası, resim malzemesi varken kendisi kalemsiz, deftersiz kalmamalı diye düşündük. Okul kıyafetini, kırtasiye ihtiyacını sağladık. Yeri geldi ara öğün ihtiyacını, yiyecek, içecek ihtiyacını sağlamaya çalıştık. Bunları sağladıktan sonra biraz önce bahsettiğimiz rehabilite etme, sanatsal faaliyetlerle çocuğun temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra ikincil ihtiyaç diyebileceğimiz sanatsal faaliyetlerle ruhunu doyurmaya başladık. Çocuklarımızdan çok önemli dönüşler aldık. Birçok öğrencinin okula devamını sağladık. Böyle davrandığımız öğrencilerin okuldan sonra da eğitim öğretim hayatlarına devam ettiklerini gördük veya bağımlılığa düşmediklerini gördük. Çünkü çocuk kendisine sahip çıkıldığını gördü. Bunu gördüğü, artık sizi kendisine yakın hissettiği zaman, ben bu dünyada, bu toplumun içerisinde yalnız değilim duygusunu verdiğimiz anda çocuğun hayata bakışını değiştirmeyi hedefledik. Aslında bizim yaptırmaya çalıştığımız seramik veya eline verdiğimiz tost veya üzerine giydirdiğimiz kıyafet bizim ona duyduğumuz sevginin sadece maddi göstergesi. Bu anlamda düşünüp yola çıktığınız zaman çocukların da gerçekten değiştiğini fark ettik. Hedefimiz, dokunabildiğimiz kadar çok insana dokunarak toplumda hem dezavantajlı grupta yanlışa düşen birey sayısını azaltmak hem de bunları daha iyi bireyler olarak topluma kazandırarak gerçekten toplumun daha iyi olmasına katkıda bulunmak” diye konuştu. “Burada amacımız sağlıklı bireyler topluma sunmak” Öğretmenler olarak okulda bazı çalışmalar yaptıklarını belirten bilgisayar öğretmeni Emre Gökçe, “Eğer biz bu çocukları eğitmezsek topluma sıkıntılı bir kitle göndermiş olacağız. Bunun için de okulumuzda bazı çalışmalar oluyor. Bu çalışmaları da öğretmenler yapıyor. Burada bu çocuklar için mücadele eden bir grup var. Bu okulda bu grup mevcut. Bu çocuklar için mücadele ediyoruz. Biz bu çocukları geleceğe nasıl hazırlayabiliriz, daha sağlıklı bir şekilde bu topluma nasıl kazandırabilirizin mücadelesi oluyor burada. Şartları kolay değil, öncelikleri okul değil bu çocukların. Bir şekilde okulda sağlıklı bir eğitim görmesini istiyoruz” şeklinde konuştu. Türkçe öğretmeni Zeliha Baş Pasin da okul çevresinin biraz dezavantajlı ailelerden oluştuğunu ifade ederek, "Bu da beraberinde çok ciddi manada okul terkini, okul devamsızlığını gösteriyor. Biz yine farklı bir projeyle ‘Okula dön, kalbine dön, kendine dön’ projesi başlattık. Bunun için tek tek velilerimizin kapısını çaldık" ifadelerini kullandı.
Antalya Antalya’da hortum yıkıp geçti: Hasar gören evler ve seralar görüntülendi Antalya’nın doğu ilçelerinde etkili olan sağanak ve fırtına, Aksu’da hortuma yol açtı. Hortum, seralar ve evlere zarar verirken, ağaçlar devrildi, elektrik telleri koptu ve Kurşunlu Mahallesi’nde elektrik kesintisi yaşandı. Ekipler bölgede onarım ve temizlik çalışmalarına başladı. Hortum anlarında işçilerin seralarda olmaması kimsenin zarar görmemesinde etkili oldu.Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün turuncu kodla uyardığı Antalya’nın doğu ilçelerinde dün etkili olan sağanak yağış, hayatı olumsuz etkiledi. Yağışın yanı sıra fırtına uyarısının da yapıldığı bölgelerden Aksu ilçesinde akşam saatlerinde hortum meydana geldi. Hortum, evler ve seraların bulunduğu alandan geçerek naylon ve cam seralara zarar verdi. Hortum nedeniyle ağaçlar yollara devrildi, elektrik telleri koptu ve Kurşunlu Mahallesi’nde elektrik kesintisi yaşandı. İtfaiye ve belediye ekipleri devrilen ağaçları kaldırmak için çalışma başlatırken, AEDAŞ ekipleri de kopan elektrik hatlarını onarmaya çalıştı. Bazı evlerin kapı ve pencereleri de hortum nedeniyle hasar gördü."Uçak düşüyor sandık”Kurşunlu Mahallesi sakini Mustafa Atalay, “Akrabalarımızın yanına gelmiştik. Bir saat önce burada hortum olayı yaşandı. Biz uçak düşüyor sandık. Burada kıyamet koptu. Şu an elimizden gelen hiçbir şey yok. Asıl hasar sabah belli olacak. Zarar çok büyük” dedi.Zarar gören ev sahibi Ramazan Sargın ise, “İki dakika içinde hortum geldi, geçti ve temizledi. Evlerimiz, seralarımız, ahırlarımız, güneş panellerimiz zarar gördü. Yardım bekliyoruz, seraları kaldırmak için" ifadelerini kullandı.Hasan Kaya da, "Allah’tan bu olay gündüz olmadı. Çünkü gündüz olsaydı seraların içinde çalışan insanlar olurdu, dışarıda gezenler olurdu ve ölümlere ya da yaralanmalara sebep olabilirdi. Tek tesellimiz bir can kaybımızın olmaması. Ama malımızda çok büyük zarar var, diye konuştu.
Antalya Mantar toplamak için çıkıp bitkin halde bulunan yaşlı adam hastanede hayatını kaybetti Antalya’nın Manavgat ilçesinde mantar toplamak için evden ayrılan yaşlı adam 24 saat sonra 4 kilometre uzaklıkta bulundu. Bitkin halde bulunan ve hiportermi geçirdiği değerlendirilen yaşlı adam, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiOlay, Antalya’nın Manavgat ilçesi tarihi ismi Zerk olan Altınkaya Mahallesi’nde meydana geldi. 22 Kasım Cuma günü öğlen saatlerinde mantar toplamak için evinden ayrılan 76 yaşındaki Fikri Öz’den haber alamayan yakınları durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Beşkonak Jandarma Karakolu ekipleri, Jandarma Asayiş timi, JAK timi, AFAD timi, komandalar, İz Takip köpeği, Manavgat STK’ları ve mahalle sakinleri tarafından arama-kurtarma çalışması başlatıldı.Yorgun ve bitkin halde bulunduGece boyunca yapılan arama-kurtarma çalışmalarından sonuç alınamazken arama çalışmaları sabah erken saatlerde yeniden başlatıldı. Fikri Öz, 24 saat sonra evine 4 kilometre mesafede Ev Andızı mevkiinde yaralı ve bitkin bir halde bulundu. 112 Acil Sağlık ekipleri tarafından yağmur ve soğuk nedeniyle bitkin düşen ve kalbi duran Fikri Öz’ü yaptığı kalp masajıyla hayata döndürüldü. Ambulans ile Manavgat Devlet Hastanesine kaldırılan Fikri Öz, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.