GÜNDEM - 24 Ağustos 2024 Cumartesi 11:45

ER-VAK Başkanı Güzel’den ’Mustafa Kemal’in Erzurum Günleri’ konferansı

A
A
A
ER-VAK Başkanı Güzel’den ’Mustafa Kemal’in Erzurum Günleri’ konferansı

Erzurum Kültür Yolu Festivali Proğramı Kapsamında Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Erdal Güzel, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Tarihi Erzurum Kongre Merkezi’nde ’Mustafa Kemal’in Erzurum Günleri’ konulu konferans verdi.


Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Erzurum’daki çekilen slayt gösterim fotoğrafları ile ’Erzurum’daki Günlerini’ anlatan Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Erdal Güzel, ’Gazi Mustafa Kemal Atatük, Erzurum’da ’“Ben faniyim ama Cumhuriyetimiz ebediyen yaşayacaktır” mesajını vermiştir’ dedi.


’Atatürk’ün Erzurum’daki Günleri’


Güzel, 1924 yılında meydana gelen Pasinler depreminde çekilen o müthiş fotoğrafın öyküsünü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum’a geldiğinde kaldığı evi, Erzurum’un simgesi olan caddeye “Cumhuriyet” isminin nasıl verildiğini detayları ile aktardı. Güzel, “Dadaşlar Mustafa Kemal’i bağırlarına bastılar. Cumhuriyetimiz çok yaşasın” dedi.


’Mustafa Kemal Erzurum’da 57 gün kaldı’


1924 yılında meydana gelen Pasinler depreminde çekilen o fotoğrafın öyküsünü anlatan Güzel, “Mustafa Kemal’in Erzurum’la ilgili hatıraları bir hayli fazla. Mustafa Kemal’in hayatında Erzurum çok önemli bir yer tutar. 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a gelmişlerdi, Erzurum kongresini yapmışlardı. Cumhuriyet fikrini Erzurum’da ifade etmişlerdi. 57 gün kaldıkları Erzurum’dan memnuniyet duyguları içerisinde ayrılıp gitmişlerdi. Dadaşlar, Mustafa Kemal Paşamızı bağrına basmıştır’


Daha sonra 1924 yılında Erzurum’da bir deprem meydana geldi. Mustafa Kemal ve eşi Latife Hanım o sırada Trabzon’dalardı. Deprem olduğunu duydukları zaman buraya gelmeye karar vermişler ve 6 buçuk günlük bir seyahatin ardından Erzurum’a teşrif etmişlerdi. Tabi o günün şartlarında yollar müsait olmadığı için Samsun üzerinden günleri aşan bir yolculuk sonrası anca Erzurum’a varabildiler. Geldikleri zaman Erzurum bayağı hırpalanmış bir şekildeydi, evler yıkılmış yaralılar var, bölgede sıkıntılar hakim. Mustafa Kemal ve arkadaşları meşhur Erzurum Lisesi ziyaretini bu arada yaptılar.


’Cumhuriyet yazı ile anlatılamaz, yaşanarak ifade edilir’


’Daha sonra Hasankale’ye gittiler, orada kalabalık bir gurup tarafından karşılandılar. Onların dertlerini dinlediler, çözüm önerilerini sıraladılar. Burada çok güzel bir anekdot düşüldü. O sırada Cumhuriyet ilan edilmiş fakat vatandaşın çoğunun haberi yok. Çünkü iletişimde yaşanan sıkıntılar var. Orada vatandaşımızın biri Gazi’ye “Padişahım” diye hitap ediyor. Gazi Paşa da diyor ki Cumhuriyeti ilan ettik, artık padişah vs. yok. O sırada Gazi, Kaymakama dönerek, siz vatandaşlara Cumhuriyeti anlatmadınız mı? O da diyor ki efendim yazı yazdık gerekli yerlere, Cumhuriyetin ilan edildiğini bildirdik. Gazi de diyor ki, hayır Cumhuriyet yazı ile anlatılamaz, yaşanarak ifade edilir, yaşanarak anlatılır. İşte o fotoğrafın öyküsü bu şekilde “ diye konuştu.


’Kemal Atatürk, ’Cumhuriyet Caddesi’ ismini verdi’


Erzurum’un simgelerinden olan Cumhuriyet Caddesi’nin isminin nasıl koyulduğunu anlatan Erdal Güzel, “Pasinlerde 13 Eylül 1924 günü meydana gelen büyük deprem sonrası Trabzon’dan Erzurum’a yola çıkan ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ve eşi Latife Hanım Ilıcada karşılandı. Karşılama töreni ve cadde açılışı dönemin gazetelerine şöyle yansıdı; Gazi, Ilıca‘dan Erzurum’a uzanan yolun iki tarafına sıralanan atlı-yaya halk, cemiyetler ve askerlerin sevgi gösterileri tezahüratları top atışları ve kesilen kurbanlar arasında İstanbul kapıya geldi. Burada kendisi için hazırlanan özel arabaya binerek iki tarafında sıralanan atlılarla birlikte hükümet konağı önüne geçti. Kısa bir süre dinlenen Mustafa Kemal Paşa daha sonra yeni yapılmış olan caddenin açılış törenine katıldı. Caddeye Gazi Mustafa Kemal Paşa isminin verilmesini halkın arzusu üzerine dile getiren ve bunu kendisine teklif eden belediye başkanına şu cevabı verdi; “Ben faniyim ama Cumhuriyetimiz ebediyen yaşayacaktır” caddeye ‘Cumhuriyet’ adının verilmesi daha uygun olur. Böylece Türkiye’de ilk cumhuriyet caddesi açılmış oldu.’


’Atatürk’ün evi Atatürk Müzesi olsun’


“Mustafa Kemal Erzurum’a geldiği zaman 57 gün kaldı. İlk geldiğinde 7 gün kaldığı bir ev var. Bugün Cumhuriyet Caddesi’nde Cimcime Hatun dediğimiz kümbetin karşısında. Mustafa Kemal’in hayatında ki ilklerden birçoğu burada yaşanmış. Örneğin ilk sivil hayata o evde dönmüş. Kazım Karabekir’in “Kolordum ve ben emrinizdeyim” sözüne de yine o ev tanıklık etmiş. O evin biz 100. Yıla restore edilmesini talep etmiştik fakat, şu anda yetişmesi mümkün değil.100. Yıl ile taçlanamadı ama umudumuzu yitirmiş değiliz. Kültür Yolu Projesi içerisinde yine bu isteğimizi tekrarlıyoruz, restore edilmesini istiyoruz. O evin bir an evvel Atatürk Müzesi haline getirilmesini talep ediyoruz. Erzurum’a da çok yakışır diye düşünüyoruz” diye konuştu.


’Cumhuriyet çok yaşasın’


“Cumhuriyet insana saygıdır, Cumhuriyet büyük bir kazanımdır. Hele Türkiye Cumhuriyeti kavramı yüreklere su serpen bir kavramdır. Cumhuriyet bugün Türk dünyasının göz bebeğidir. Cumhuriyetimiz Türk dünyasının ağabeysi, İslam coğrafyasının yüz akı ve mazlumların umudu olmuştur. İlelebet ve payidar olarak yaşayacaktır. Eşit vatandaşlık ilkesinin insanlara yansıtıldığı, özellikle kadınlara tüm haklarının verildiği, egemenliğin kayıtsız şartsız millete teslim edildiği Cumhuriyet çok yaşasın” ifadelerini kullandı.’


ER-VAK Başkanı Güzel’in sunumunun ardından ER-VAK Üyesi Halk Ozanı Fuat Çerkezoğlu ise, ’Atatürk ve Cumhuriyet’ şiirini okudu.



ER-VAK Başkanı Güzel’den ’Mustafa Kemal’in Erzurum Günleri’ konferansı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Mütareke ve barışın kalbi Mudanya’da attı Zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’un ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin siyasi ve diplomatik alanda kazandığı ilk zafer olan Mudanya Mütarekesi’nin 102. yılı Mudanya’da büyük bir coşku ve gururla kutlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda tarihe diplomatik bir zafer olarak kazınan Mudanya Mütarekesi’nin 102. yıldönümü kutlaması tarihi imzanın atıldığı Mütareke Evi’nin önünde düzenlenen törenle coşkuyla kutlandı. Mudanya Belediyesi tarafından, “Kuruluşta İmzamız Var / 9 Gün: Barışa Giden Yol” temasıyla, müzakerelerin başladığı 3 Ekim’den bu yana etkinliklerle kutlanan Mudanya Mütarekesi’nin 102’nci yıl törenine; Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker, milletvekilleri, belediye başkanları, çok sayıda davetli ve Mudanyalılar katıldı. Açılış konuşmasını yapan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Kurtuluş Savaşımızı diplomasi zaferiyle taçlandıran, Cumhuriyetimizin harcında yer alan, Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren, tarihte eşi benzeri olmayan mütarekenin imzalandığı Mudanyamızın Belediye Başkanı olarak sizleri selamlamaktan büyük onur duyuyorum. Bağımsızlık mücadelesini veren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mudanya Mütarekesi’nde imzası olan İsmet İnönü olmak üzere silah arkadaşlarını saygıyla anıyor ve onlara bir kez daha minnet duyuyoruz. 102 yıl önce burada, Mudanya’da; emperyalizme, işgale ve zulme karşı Türk halkının cesur sesi duyuldu. Mudanya Mütarekesi ile bağımsızlık meşalesi yeniden parladı, bu vatanın her köşesinde özgürlüğe olan inanç perçinlendi. Bugün biz de bu kutsal mirasa sahip çıkmanın ve bu tarihi anı yeniden yaşamanın onurunu yaşıyoruz” dedi. Deniz Dalgıç konuşmalarını şöyle sürdürdü: “Bugün ne yazık ki dünyada savaşın, çatışmanın ve acının hüküm sürdüğüne tanıklık ediyoruz. İşte bu nedenle, bu anlamlı günde, Mudanya’dan tüm dünyaya bir barış çağrısı yapmak istiyorum. Atalarımızın kararlılığı ve cesaretiyle elde edilen barışa, tüm dünya olarak her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Mudanya’nın barış dolu sesi; şiddetin ve anlaşmazlıkların yerini uzlaşının aldığı, barışın hakim olduğu bir dünyanın temellerini inşa edebilmemiz için bize ilham veriyor. Bugün, burada toplanarak; barışa, kardeşliğe, huzura ve Cumhuriyetimize olan bağlılığımızı bir kez daha haykırıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesini benimsiyor ve barış için mücadele etmeye devam ediyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün izinde, her daim bağımsızlık ve barış yolunda yürümeye ant içiyoruz. Cumhuriyetimizin temel değerlerini; eşitliği, adaleti, özgürlüğü ve barışı savunmaya devam edeceğiz. Mudanya’da yükselen bu barış ve özgürlük sesi; tüm yurda, hatta tüm dünyaya yayılacaktır. Bu coğrafyada barışı yeniden var edenlerin torunları olarak, bizler de barışı ve kardeşliği daim kılacağız. 102 yıl önce burada barış için mücadele edenler gibi, bugün de tüm dünyaya Mudanya’dan sesleniyoruz: Savaşlar sona ersin, masum insanların acılarına son verilsin. Gelin, hep birlikte barışın ve uzlaşının yolunu seçelim. Bizler, Mudanya’dan yükselen bu barış çığlığıyla tüm insanlığa kucak açıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bıraktığı en değerli mirası yaşatacak ve geleceğe taşıyacağız. Bugün burada, tarihimizi yaşatarak, cumhuriyetimizin bu kıymetli mirasını bir kez daha anıyor ve diyoruz ki: Ne mutlu barış için mücadele edenlere, ne mutlu Cumhuriyet’in izinde yürüyenlere! Sonsuza kadar, çok yaşa Mustafa Kemal Paşa!” “Nice yüz yıllar bu törenler yapılacak” CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Mudanya Mütarekesi’nin 102. yıldönümünde Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç’ın heyecanına ortak olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Mudanya Mütarekesi’nin Milli Mücadelenin cephedeki başarısının masada büyük bir kazanıma dönüştürüldüğü çok önemli bir süreç olduğunu vurgulayan Özel, “İsmet Paşa buraya Batı Cephesi komutanı olarak gelmiştir. Lozan’da Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedini kabul ettirecek özgüveni yüksek bir müzakereci olarak Mudanya’dan ayrılmıştır” dedi. Özel, “Sahada kazanılmış olan askeri zafer, Mudanya’daki diplomatik zaferden sonra Lozan’a giden İsmet Paşa’ya büyük güç vermiştir. Lozan’da İngiliz heyeti, ‘Siz bize Mondros’ta çok vaatte bulundunuz. Oradan konuşmaya başlayalım’ deyince, İsmet Paşa çok sert çıkmış: ‘Beyefendi dikkatinizi çekerim. Ben buraya Mondros’tan değil, Mudanya’dan geliyorum. Ona göre konuşacağız’ demiştir. Bu güzel günde İnönü ailesinin değerli mensuplarıyla, Mudanya’nın güzel insanlarıyla bir arada olmaktan onur duyuyorum. Mudanya’daki her görüşten herkesi yürekten kucaklıyorum. Nice yüz yıllar Mudanya’da bu törenler yapılacak. Mustafa Kemal anılacak, İsmet Paşa anılacak. Cumhuriyet ilelebet payidar kalacak” şeklinde konuştu. Barış ve bağımsızlık miras bırakıldı “Mudanya Mütarekesi’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki Rolü ve Barış Müzakerelerinin Önemi” konulu bir konuşma gerçekleştiren İstanbul Üniversitesi Siyasi Tarih Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan, Mudanya’da sadece bir askeri anlaşma değil, dünya tarihinde nadir görülen bir şekilde siyasi ve diplomatik bir anlaşma imzalandığını belirtti. Alkan, “Mudanya Mütarekesi bizlere barış ve bağımsızlığı miras bıraktı. Farklıyız. İyi ki faklıyız. Mütareke’nin ve kurucularımızın bize bıraktığı en önemli miras, farklılıklarımızla barış ve demokrasi içerisinde bir arada yaşamak ayrıcalığıdır. Bunun sonsuza kadar sürmesini diliyorum” dedi. Söyleşinin ardından Mudanya Mütarekesinin imza anı sahnede canlandırıldı. Mudanya Belediyesi Çok Sesli Çocuk Korosu ve ÇYDD Yaylı Çalgılar Topluluğu’nun gerçekleştirdiği mini konserde ise şarkılar hep bir ağızdan barış için söylendi. Barış yolu ödülü Ayşe Yüksel’e verildi Bu yıl üçüncü kez verilen Mudanya Mütarekesi Barış Yolu Ödülü’nün Seçici Kurul Başkanı Murat Karayalçın, Deniz Dalgıç’a gösterdiği ilgi ve çabalardan dolayı teşekkür etti. Cumhuriyet’in temel değerlerine katkıda bulunulmasını esas olarak aldığını belirten Karayalçın, Mudanya Mütarekesi 2024 Barış Yolu Ödülü’nün Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’e değer bulunduğunu açıkladı. Ödülünü CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in elinden alan Yüksel, “Genel başkanımızın elinden böyle ödül alacağımı hayal edemezdim. Gurur duydum. Çok sevgili Deniz Dalgıç kardeşime de bugünü düzenlediği için teşekkür ediyorum” dedi. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç da, günün anısına konuklara barış ve dostluğun simgesi zeytin fidanı armağan etti. Mütareke Evi Müzesi’nde gerçekleştirilen “Tarih Yapan İnönü” sergisinin ziyaret edilmesinin ardından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç ve protokol üyeleri, barışın simgesi zeytin yapraklarından hazırlanan çelengi denize bırakarak, Mudanya’dan tüm dünyaya barış çağrısı yaptılar.
Ankara Geleneksel Türk gelinlikleri Belgrad’daki defilede tanıtıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Özlemle, sabırla beklenmiş kavuşmaların izini taşıyan, ömürlük başlangıçların sevincini yüklenmiş gelinlikler, Anadolu’nun zevki selimini yansıttığı kadar, değer dünyasına dair de çok şey anlatır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a gerçekleştirdiği resmi ziyarete eşlik eden Emine Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanının eşi Tamara Vucic’in himayelerinde bu yıl 8’incisi düzenlenen Belgrad Uluslararası Etnoloji Festivali’ne katıldı. Belgrad Etnografya Müzesi’nde gerçekleştirilen ve her sene bir ülkenin "odak ülke" olarak öne çıktığı festivalde bu sene Türkiye, "odak ülke (Country in Focus)" seçildi. Bu kapsamda Ankara Olgunlaşma Enstitüsünce hazırlanan, Osmanlı ve Anadolu dönemi geleneksel gelinliklerinin tanıtıldığı, "Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk" adlı 25 parçadan oluşan defile gerçekleştirildi. Emine Erdoğan, defile öncesi yaptığı konuşmada dost ve kardeş ülke Sırbistan’da bulunmaktan ve Türkiye’nin "odak ülke" seçilmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. Kültürün, "her millete özgün rengini veren değerler bütünü" olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Kimliğimizi tanımlamada ve kendimizi anlatmada kullandığımız milli bir dildir. Bu nedenle var olan her kültür, büyük insanlık tablosunun farklı bir cephesine ışık tutar. Onu bir bütün içinde okuyabilenlerin manevi perspektifini genişletir, önyargı ve nefret bariyerlerini aşmasını sağlar. Bize, tüm farklılıklarımıza rağmen, bir arada yaşayabilme formülünü sunar. Kültürel kimliğimizi somut olarak dışa yansıtan ise giyim kuşam geleneklerimizdir." Kıyafetlerin, insanların kendini anlattığı mektuplar gibi olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Kıyafetler, döneminin, ülkesinin, toplumumun özelliklerini yansıtan, canlı bir tarihi belge niteliğindedir. Her parçada, ait oldukları yörenin niteliklerine göre ayrı bir dilin ve özgün bir sanatın varlığı göze çarpar" ifadelerini kullandı. Bu sanatın incelikli eserlerinin, bir kadının en özel anlarından birisini süsleyen gelinliklerde görülebileceğine dikkati çeken Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Gelin bohçasından çeyize çok sayıda merasimi içeren Osmanlı saray ve Anadolu halk düğünleri, aynı zamanda, kültürümüzün yeniden hayat bulduğu üretim süreçleridir. Tarih boyunca sevgisini, duasını ve hayallerini incelikle kumaşa işleyen Türk kadını, bugün bile benzeri nadir bulunan eserler ortaya çıkarmıştır. Özlemle, sabırla beklenmiş kavuşmaların izini taşıyan, ömürlük başlangıçların sevincini yüklenmiş gelinlikler, Anadolu’nun zevki selimini yansıttığı kadar, değer dünyasına dair de çok şey anlatır." Aylar süren emek ve işbirliğinin neticesinde ortaya çıkan gelinliklerin, yeni kurulacak yuvanın kutsiyetini de yansıttığını belirten Emine Erdoğan, "İlerisi için de aileyi ayakta tutacak temel direklerin, sabır, anlayış ve özen olduğunu ortaya koyar. Başa ve bele takılan çeşitli aksesuarlarla tamamlanan gelinliğin içerisinde kadın, tüm bu değerleri hal olarak kuşanır. Bugün her bir parçası bu eski ve uzun hikayenin izdüşümü olan gelinliklerimiz, defile kapsamında yeniden hayat bularak, bizi görsel bir şölenin ötesinde, kıymetli bir mirasın tanıklığına davet ediyor." diye konuştu. "Dostluklar ve evliliklerin de eşyalar gibi tüketildiği bir çağda yaşıyoruz" Emine Erdoğan, "kullan-at" kültürünün kısa ömürlü eşyalarla sınırlı kalmayarak, insan ilişkilerine kadar sirayet ettiğine de dikkati çekerek, şunları söyledi: "Dostluklar ve evliliklerin de eşyalar gibi tüketildiği bir çağda yaşıyoruz maalesef. Geçmişin sevgi bağları ise müzelerimizde, büyükannelerimizin sandıklarında, sevgiyle dokunmuş, asırları aşan muhteşem kumaş ve tasarımlar olarak varlığını koruyor. Bugünkü medeniyet seviyesine ulaşmamızı sağlayan, insanlığın bilgi ve tecrübe birikimini korumak için yerel ve özgün olanı güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Sabır, anlayış ve emeği hayatımıza geri döndürdükçe, insan ilişkilerine de yeni ve kalıcı bir boyut kazandıracağımıza, yürekten inanıyorum." Emine Erdoğan, bu düşüncelerle 1945’ten bu yana Türk kültüründe geçmiş ile geleceğin arasında köprü olan Olgunlaşma Enstitülerini "Türk İğnesi" Projesi ile yeniden canlandırdıklarını anımsatarak, "Enstitülerimiz binlerce yıllık yaşanmışlığın, farklı coğrafya ve iklimlerin, keşiflerin izlerini taşıyan dokuma ve nakışlarımızın dilini, günümüze tercüme ediyor. Ustalarımızın ellerinde, Türk kültürünü yansıtan pek çok geleneksel el sanatları, bugünün vizyonuyla özgün bir yoruma ulaşıyor" ifadelerini kullandı. Olgunlaşma Enstitülerinin bu tür etkinliklerle Türkiye’ye has tasarım kültürünü uluslararası alanda tanıtan "lokomotif güç" oluşturduğunu dile getiren Emine Erdoğan, kullanılan doğal malzemelerle de sürdürülebilir üretim sistemi için ilham verici bir model sunduğunu, üretimde kadın emeğine yaptığı vurguyla da kadınların ekonomik olarak kalkınmasına katkı sağladığını kaydetti. Emine Erdoğan, festival kapsamında defile ile sergilenecek, estetiğin ve özgünlüğün hakim olduğu bir çağı yansıtan gelinliklerin, bugünün tasarımcılarına ilham olmasını diledi. Konuşmasında, 2017’den itibaren bu anlamlı organizasyona ev sahipliği yapan ve bu seneki "odak ülke"yi Türkiye seçen Tamara Vucic’e de teşekkürlerini ileten Emine Erdoğan, defileye sundukları katkıdan ötürü Olgunlaşma Enstitülerinin çalışanlarına da şükranlarını sundu. Emine Erdoğan, "Bu vesileyle, yıllarca incecik dokunuşlarla sevgi ve hürmeti ailelerinin hayatına işlemiş, alın teriyle insanlığa zarif bir miras bırakmış tüm kadınlarımızı saygıyla anıyorum" diye konuştu. Konuşmasının ardından Tamara Vucic ve konuklar Emine Erdoğan’ı ayakta alkışladı. Sırbistan Cumhurbaşkanının eşi Tamara Vucic de her şeyin aslında kendi özünden gelerek varlığını oluşturduğuna işaret ederek, geçmişin kültürel unsurlarının bugüne aktarılmasının önemini vurguladı. Konuşmaların ardından Emine Erdoğan ve Tamara Vucic, geleneksel Türk gelinliklerinin yer aldığı defileyi izledi. Katılımcılar tarafından büyük beğeni toplayan defileden sonra Emine Erdoğan ve Tamara Vucic, mankenlerle fotoğraf çektirdi. Festival kapsamında ayrıca ünlü opera sanatçısı Snezana Savicic Sekulic ve ulusal dans ve şarkı topluluğu "Kolo" korosu tarafından konser verildi. Sanatçılar, Türkiye’de "Katibim" olarak bilinen ve bölgenin en bilinen şarkılarından "Ruse kose curo imas"ı Sırpça ve Türkçe düetle seslendirdi. Defileyi Voyvodina Özerk Bölgesi Başbakanı Maja Gojkovic, bazı kadın bakanlar, Sırbistan’da görev yapan büyükelçi ve eşleri de takip etti. Emine Erdoğan’dan Etnoloji Festivali paylaşımı Emine Erdoğan, festival ve bu kapsamda yapılan defileye ilişkin sosyal medya hesabından da paylaşımda bulundu. Paylaşımında Belgrad’da Sırbistan Cumhurbaşkanının eşi Tamara Vucic’in himayesinde düzenlenen Uluslararası Etnoloji Festivali’ne katılmanın büyük bir mutluluk olduğunu belirterek, "Farklı kültürlerin buluştuğu bu özel atmosferde Türkiye’nin ’odak ülke’ olarak seçilmesi, tarihimizin ve kültürümüzün dünyaya tanıtılması adına çok kıymetli bir adım. Bugün burada, birbirimize ne kadar farklı da olsak aslında aynı köklü insani değerlerde birleştiğimizi bir kez daha hissettik" ifadelerini kullandı. Olgunlaşma Enstitülerinin üretimi olan Osmanlı ve Anadolu dönemi geleneksel gelinliklerin sergilendiği defile ile bu evrensel bağın bir parçası olmanın, dostluk bağlarını güçlendirmelerine vesile olduğunu dile getiren Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Dostum Tamara Vucic Hanımefendi’ye, böylesine anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptığı ve bizleri samimiyetle ağırladığı için teşekkürlerimi sunuyorum."
Nevşehir Liderliğini berberin yaptığı suç örgütüne yönelik operasyonda 54 şahıs tutuklandı Türkiye genelinde bin 500’den fazla kişiyi mağdur ettiği öne sürülen suç şebekesine yönelik Nevşehir merkezli 19 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 76 şüpheliden 54’ü tutuklandı Nevşehir Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, kentteki bir müştekinin şikayeti üzerine geçtiğimiz günlerde çalışma başlatmıştı. Yurt dışına kayıtlı numara üzerinden mesaj göndererek müştekilere Google haritalar uygulamasında belirtilen şirketlere yorum yapıp puan verilmesinin sağlandığı, görevleri yerine getirenlere küçük ödemeler yapılarak güven sağlandığı, daha yüksek ödemeler yapılabilmesi için ’VIP gruba’ geçiş parası talep edildiği belirlendi. Çetenin müştekilerden toplanan paraların izlerini kaybettirmek için farklı hesaplara, daha sonra da kripto para hesaplarına aktardığı, paranın son olarak hiçbir kripto borsasına veya kişiye ait olmayan soğuk cüzdanlarda toplanarak nakde dönüştürüldüğü tespit edildi. Çete liderinin Diyarbakır’da berberlik yaptığını belirleyen ekipler, operasyon için düğmeye bastı. Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aynı yöntemle il genelinde 12 kişinin daha dolandırıldığını ve toplamda 13 kişinin göndermiş olduğu toplam 811 bin TL’nin aynı soğuk cüzdana aktarıldığını belirledi. Yaklaşık 16 ay süren teknik ve fiziki takip sonrasında şüphelilere yönelik ’suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve nitelikli dolandırıcılık’ suçundan Diyarbakır başta olmak üzere İstanbul, Adana, Karabük, Antalya, Muğla, Çorum, Ankara, Yalova, Kocaeli, Şırnak, Kırklareli, Batman, Samsun, Mersin, Hatay, Ordu, İzmir ve Van illerinde toplam 95 adrese eş zamanlı operasyon düzenleyen polis, 92 şüpheliden 76’sını yakalayarak gözaltına aldı. Nevşehir Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından adli makamlara sev edilen şüphelilerden 54’ü tutuklanırken,7 şüpheli savcılıktan, 15 şahısta mahkemeden adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.