KÜLTÜR SANAT - 18 Mart 2025 Salı 09:56

Çanakkale Savaşı’nın olağanüstü ve bilinmeyen kadın kahramanları

A
A
A
Çanakkale Savaşı’nın olağanüstü  ve bilinmeyen kadın kahramanları

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türk kadınlarından bir grup da keskin nişancı olarak, Çanakkale’de cepheden cepheye olağanüstü hikâyeler yazdığını dile getirdi.


Çanakkale Zaferi’nin, dünyanın en güçlü ordularının, dönemin en modern silahlarıyla vatanımızı parçalamak için saldırdığında, milletimizin ayağa kalkıp düşmana karşı omuz omuza topyekûn mücadele etmesinin tezahürü olduğunu söyleyen Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "18 Mart Zaferi, şartlar ne olursa olsun Türk milletinin esir edilemeyeceğinin, Türk vatanının parçalanamayacağının tüm dünyaya haykırıldığı gündür. Çanakkale Savaşları, içerisinde birçok kahraman ve olağanüstü hikayeleri, barındırır. Çocuk, genç, ihtiyar, kadın, erkek bütün millet büyük fedakârlıklar göstermiş ve her biri zaferin kazanılmasında büyük katkılar sağlamıştır. Bu kahramanlardan bir grup da sıradışı bir faaliyetle karşımıza çıkan kahraman Türk kadınları olmuştur. Türk kadını, Çanakkale savaşlarında sadece cepheye yiyecek, cephane taşıyıp, yaraları sarmamıştır. Bizzat düşmanla savaşa girmiştir. Türk kadınlarından bir grup da keskin nişancı olarak, olağanüstü hikâyeler yazmışlardır" dedi.


"Bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı"


Avusturalya ve Yeni Zelanda arşivlerinde yapılan araştırmalar, Çanakkale Savaşı’nda Türk kadınlarının sadece geri planda kalmayıp, kimsenin hayal bile demeyeceği bir şekilde, keskin nişancı olarak bizzat savaştıklarını ortaya koyduğunu anlatan Eğilmez, sözlerini şöyle sürdürdü, " Türk kadın savaşçılar, gizlendikleri yerden vurulup ölene kadar durmadan ateş ediyor ve attıklarını vuruyorlardı. Bu kahramanların kim olduğu, bireysel mi yoksa bir grup halinde mi hareket ettikleri, şimdilik tam olarak bilinemiyor. Avusturalyalı piyade er J. C. Davies, annesine yazdığı mektupta, kendilerine karşı çarpışan Türk kadın savaşçıyla ilgili şunları anlatmıştır: "Benim de vurulduğum 18 Mayıs 1915 günü, keskin nişancı bir Türk kızı pusuda çarpışıyordu. Gizlendiği yerden gün boyu ateş etti ve çok sayıda adamımızı vurdu. Ancak, gün batmadan, bir Avusturalya’lı tarafından öldürülmesine yine de üzüldüm. Güzel, yapılı ve tahminen 19- 21 yaşlarında genç bir kızdı. Bedeninde tam 52 kurşun yarası vardı." Times Gazetesi’nde yayınlanan bir başka askerin hatıralarında yaşlı annesi ve çocuğu ile savaşan keskin nişancı bir kadın hakkında bilgi verilmiştir. "O, bir Türk kadın savaşçısıydı ve durmaksızın saklandığı evden ateş ediyor, evi boşaltıp teslim olmayı reddediyordu. Sonunda ele geçtiğinde, yanında yaşlı annesi ve çocuğu da vardı. Yakalanana kadar, bir pencereden ısrarla ve özellikle de subaylarımızı hedef alarak ateş etmişti. Sanıyorum öldürdüğü bazı kurbanlarını süngülemişti de. Üzerinde 16 askerimizin künyesiyle, oldukça yüklü miktarda yabancı para bulduk"


"Kendilerini yeşile boyayıp, bitkilerle uyum sağlamışlar"


Eğilmez, Mısır’da yayınlanan The Egyptian Gazette gazetesinde yer alan bir askerin İskenderiye’den ailesine yazdığı mektupta ise şöyle denildiğini belirterek; "15 Ağustos 1915 pazar günü savaşa katıldık ve büyük bir tepeyi ele geçirme görevi aldık. Bu arada çok can kaybı verdik. Şarapnel parçaları, makineli tüfek mermileri yanı sıra, pusuda ateş eden keskin nişancı Türk kadın savaşçıların ateşi altında adeta cehennemde ilerlemek gibi bir şeydi bizimkisi. Burada çarpışanların çoğu kadın ve kız. Kendilerini yeşile boyayıp, ağaç ve bodur bitkilerle uyum sağlamışlardı." Yeni Zelanda’dan savaşmak için gelen Otago Birliği’ne mensup bir askerin savaştan sonra ülkesine döndüğünde, kendisiyle yapılan ses kayıtlı görüşme sırasında, "Bir keskin nişancı Türk savaşçısını yakalamak için operasyon düzenlediklerini, bu nişancıyı ele geçirdiklerinde şaşırıp, kadın olduğunu gördüğünü" söylediğini ifade ediyor.


"Çanakkale’de cephede Türk kadın sniperlar"


Çanakkale’nin gerçekten bir destan olduğunu ve kadınların bu destanda acının en büyüğünü yaşadığını ifade eden Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "Onlar babalarını, eşlerini ve evlatlarını kaybettiler. Ama vatanlarını korumak için canlarını da ortaya koydular. Bunun en güzel örneği anlattığımız Türk kadın sniperlardır. Bu kahramanlar, düşman subaylarına ateş ederken, hayatlarından olacaklarını çok iyi biliyorlardı. Sadece erkeklerini beklemediler, onlar gibi bu topraklar için şehit düştüler. Düşmanı hayrete düşüren ve yüreklerine derin korkular salan kahraman kadınlarımız, Mekânınız Cennet olsun. Sizleri saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyoruz. Ayrıca başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatanı uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmetle, saygıyla ve minnetle anıyorum" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul CHP Genel Başkanı Özgür Özel Beylikdüzü Belediyesini ziyaret etti Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın terör ve yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmasının ardından belediyeyi ziyaret etti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, terör ve yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştı. Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık da soruşturma kapsamında yakalanmıştı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise bugün Beylikdüzü Belediyesini ziyaret etti. Yaptığı konuşmaya Beylikdüzü’nün önemine vurgu yapan Özel, "Beylikdüzü, önemi her geçen gün artan ve tarihteki yerini tam olarak aldığında çok farklı şekilde anılacak olan bir ilçe. Beylikdüzü büyük bir yürüyüşün ilk adımının atıldığı ve büyük bir mücadelenin ilk zaferinin kazanıldığı ilçedir. Beylikdüzü’ne baktığınızda iyi bir imar planı, iyi bir kentleşme, inanılmaz yeşil alanlar ve otuz yıldır büyüyen ama boğmayan, yaşamı terk etmeyen, yeşilden vazgeçmeyen, dikine yapılaşmaya plansız ve programsız izin vermeyen, kent rantını kente döndüren bir ilçe görüyorsunuz. Beylikdüzü’nün nüfusu ikiye katlanmış olmasına rağmen her yıl burada yeşil alan miktarı artıyor. İmamoğlu ve Çalık’ın yönettiği Beylikdüzü’nde kişi başına düşen yeşil alan 10 metrekare, Esenyurt’ta yarım metrekare" ifadelerini kullandı. Özel, belediye önündeki konuşmanın ardından Zehra Çalık’ı evinde ziyaret etti.
Çanakkale Troya Müzesi’nde ’Kesintisiz Destan Nöbeti’ başladı Çanakkale’de 5 bin 600 yıllık geçmişe sahip Troya Ören Yeri’nden çıkan eserlerin sergilendiği Troya Müzesi’nde, 21 Mart Dünya Şiir Günü kapsamında ’Kesintisiz Destan Nöbeti’ etkinliği gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında gönüllüler tarafından Polyksena Lahti’nin önünde 25 saat boyunca Homeras’un İlyada Destanı okunacak. Çanakkale’de 5 bin 600 yıllık geçmişe sahip Troya Ören Yeri’nden çıkan eserlerin sergilendiği Troya Müzesi’nde 21 Mart Dünya Şiir Günü kapsamında ’Kesintisiz Destan Nöbeti’ başladı. Etkinlik kapsamında gönüllüler, Polyksena Lahti’nin önünde 25 saat boyunca Homeras’un İlyada Destanı’nı okuyacak. UNESCO’nun 1999 yılından bugüne kadar 21 Mart’ı Dünya Şiir Günü olarak kutladığını belirten Troya Müze Müdürü Rıdvan Gölcük, "21 Mart Dünya Şiir Günü’nde 25 saat boyunca Homeros’un İlyada’sını Troya’da okuyacağız. Bana 3 kelimeyle bu projeyi, bu etkinliği özetleyin deseniz, kesintisiz destan nöbeti derdim. Homeros ve İlyadası antik Yunan edebiyatıyla her ne kadar ilişkilendirilse de bu Çanakkale’nin kıyılarında, İzmir’de, Anadolu’da şekillendirilmiş destanlar. Dolayısıyla da Homeros’un, İlyada’nın sesini duymak demek, Anadolu’yu duymak demek, Anadolu’yu anlamak demek, Anadolu’ya kök salmak demek. Bu sebeple bu yıl ve bundan sonraki tüm 21 Mart’larda Homeros okumaları yapıyor olacağız ve 25 saatlik bir İlyada okuması hem dünyada hem Türkiye’de de bir ilk olmuş olacak. Bu sabah Troya Müzesi’nin 2’nci katında, Polyksena Lahti’nin önünde sabah 08.30 itibarıyla okumaya başladık. Şimdilerde hemen hemen 6’ncı saate girmek üzereyiz. Gece boyunca da kesintisiz bir okuyucuyla okuma devam ediyor olacak. İlyada nöbeti Troya Müzesi’nde sürüyor, devam ediyor olacak" dedi. Gönüllü olarak şiir okuyan Turist Rehberi Serhan Güngör, "Dünya Şiir Günü’nde sanıyorum ki bundan daha iyi bir kutlama ve Troya’ya daha iyi bir saygı gösterme olamaz. Hem Troya’ya hem de burada çağlar boyunca yaşamış büyük kahramanlara ve tabi bunu yazan ozanlara. Biz de bugün Troya’da İlyada’yı okuyoruz ve nöbet tutuyoruz" diye konuştu.