GÜNDEM - 26 Ağustos 2024 Pazartesi 09:21

Burası Afrika değil Erzurum Ovası

A
A
A
Burası Afrika değil Erzurum Ovası

Erzurum’a 18 kilometre uzaklıktaki Söğütlü köyündeki mandaların doğal ortamında beslenmeleri sonrası dere içinde geçirdikleri keyifli dakikalar, Afrika’da çekilen belgesel görüntülerini andırdı.



Kent merkezine yaklaşık 18 kilometre uzaklıktaki Söğütlü köyü, efsaneleri ile dilden dile dolaşan balıklı gölü ve başta lahana olmak üzere yetiştirdiği yeşilliklere tanınan bir köy. Bu iki özelliği yanında sahip olduğu mandalarla da ilgi odağı haline gelen Söğütlü Köyü’nde yetiştirilen yüzlerce mandanın özellikle sütü ve sütünden yapılan yoğurt ile peynir adeta yok satıyor. Havaların çok sıcak olması nedeniyle birkaç saatlik otlamadan sonra dereye akın eden mandaların banyosu saatlerce sürüyor. Ancak bölgede yapılan kanal çalışmaları ve benzeri planlar mandaların su banyosu yaptığı doğal göletlerin hızla kurumasına neden oldu. Vatandaşlar bu anlamda yetkililerden destek bekliyor.


“Onların en büyük keyfi su banyosu”


120 mandaya çobanlık yapan 8 çocuk babası Nazım Çelik (64), işini severek yaptığını anlatarak, “Her sabah köydeki mandaları meydanda topluyorum ve çayırlarda otlatıyorum. Mandaların en büyük ihtiyacı su ve su banyosu. Bu onlar için olmazsa olmaz. Su banyosunun vaktini mandalar ayarlıyor. İhtiyaçları olduğunu anlıyorum ve dere kenarına götürüyorum. Sudan ne zaman çıkacaklarına yine onlar karar veriyor. Serinlemek ve su içinde olmak onlara keyif veriyor. Hayvanların suya girmesi süt verimini artırıyor. Ancak bulunduğumuz alanda ciddi anlamda su sıkıntısı var. Yetkililerden bu anlamda destek bekliyoruz.” diye konuştu.


(MEK-NK)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Narin’in cinayetinde tutuklanan anne Yüksel Güran: “O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum” demişti Diyarbakır’da 21 Aralık’ta kaybolan, 8 Eylül’de cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın annesi Yüksel Güran, ‘Kasten öldürme suçuna iştirak etmek’ etme gerekçesiyle tutuklandı. Anne Güran, İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajlarda “O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum. Devletimiz iyi ki böyle bir şey yapıyor. Hepsini kızım için yapıyor. Beni götürsün, babasını, ağabeyini götürsün” ifadelerini kullanmıştı. Narin Güran cinayetinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında ‘Kasten öldürme suçuna iştirak etmek’ etme gerekçesiyle tutuklanan anne Yüksel Güran’ın İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajlarda, çalışmalarda titiz davranıldığını, kendisinden bile şüphe edildiğini ve bu çalışmadan dolayı çok mutlu olduğunu söylemişti. Yüksel Güran, 23 Ağustos’ta İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine verdiği röportajda, kızından hiç haber alamadıklarını Çarşamba gününden bu yana kızının kayıp olduğunu söylemişti. Kızının kaybolduğu gün saat 13.00’e kadar evde olduğunu, belirten Güran, “O vakitte evde yemek yedik. Yemekten sonra kızım saate bakıp Kur’an kursuna geç kaldığını söyledi. Saat 16.00’ya kadar kursunun devam edeceğini söyledi. Dersten sonra amcasının kızlarının yanına gideceğini söyledi. Kızım gitti, daha artık gelmedi. Kızımı görmek için tepeye çıktım. Baktım ki orada çocuklar oyun oynuyordu. Ben de orada olduğunu düşünerek bir şey yapmadım” demişti. Kızının bulunması için çağrıda bulunmuştu anne Güran, “Türkiye’ye sesleniyorum. Lütfen kızımı bana bulun. O benim pınar çiçeğimdir. O benim kalbimdir. Daha ben ne diyeyim. Lütfen, kim almışsa kızımı versin. Sizin de bir anne ve babanız var. Kızımı bir köşeye bırakıp gönderin bana. Allah rızası için yardım edin” şeklinde konuşmuştu. Hayalindeki gelinlik tabutuna ve mezarına bırakıldı Yüksel Güran, 24 Ağustos’ta verdiği röportajda ise, Narin’in 6 çocuğundan tek kızı olduğunu söylemişti. Kızının hayali amcaoğlunun düğününde gelinlik giymek olduğunu belirten Güran, “Son bir hafta boyunca sürekli gelinlik almam için ısrar ediyordu. Bugün kınamız vardı, bugün oğlum askere gidiyordu. Hiçbirini bırakmadılar gerçekleştirelim. Hayatımızı mahvettiler, hayallerimizi yıktılar. Neden bırakmadılar kızıma gelinlik giydireyim? Şimdi onların eline ne geçti? Benim yüreğimi yaktılar. Ellerine ne geçti? Bırakmadılar düğün alışverişimizi yapalım. Kızımı götürdüler” şeklinde konuşmuştu. Güran, “Ama bir türlü bulunmuyor. Başka Narin kaybolmasın, başka anne böyle ağlamasın. Yalvarıyorum, sen kimsin kızımı götürdün. Her gün kızımın fotoğrafına bakıyorum. Kızım evden çıktığı zaman ben bilmiyordum elbise giydiğini. Hatta ona şort giydiği için güldüm. Böyle mi camiye gidiyorsun dedim. Bana üstüne elbise alacağını söyledi. Ben sadece kızımı istiyorum. Hayalimizi yıkmayın. Bana Narin’i verin. Allah’tan başka bir şey istemiyorum. Ne olur bize yardımcı olun.” Yüksel Güran, 27 Ağustos’taki röportajında ise, kızı Narin’i istediğini ifade ederek, başka annelerin ağlamaması ve başka Narinlerin kaybolmaması dileğinde bulunmuştu. Sosyal medyada insanların kendilerini çok üzdüğünü belirten Güran, “O kadar çirkin yorumlar geliyor, benim çocuklarımı üzüyorlar. Devleti, polisi, jandarmayı meşgul ediyorlar, kendilerinden utansınlar. İnsan, böyle kız çocuğuyla dalga geçemez. Çok ayıp, bir çocukla, anne yüreğiyle, kardeşleri bu halde nasıl yorum yapıyorlar. Onlara yazıklar olsun. Sabahın köründe kalkıyoruz biri arıyor ’Narin ölmüş’, cesedini görmüş, ’Narin burada’ olmuş. Bize binlerce mesaj geliyor. Biz kendimizi bırakmışız, devletimizi meşgul etmesin. Bunu istiyorum, bunu dile getirmek istiyorum” dedi. Şu an gözaltı olmadığını ifadelerini kullanan Yüksel Güran, şöyle konuşmuştu: “Şu anda beni de götürüyor, babasını da, komşuları da, çocukları da, ağabeyini de götürüyor. Gidiyoruz, geliyoruz. Teşekkür ederiz. O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum. Devletimiz iyi ki böyle bir şey yapıyor. Hepsini kızım için yapıyor. Beni götürsün, babasını, ağabeyini götürsün.” “Bütün ailem mahvoldu. Diyemiyoruz bu yaptı, şu yaptı” “Kendimizi sorguluyoruz, bakıyoruz kendimizde bir şey bulamıyoruz” diyen anne Güran, “Kadın erkek kim olursa yalvarıyorum, Türkiye’nin önünde yalvarıyorum kızımı bir köşede, devlet kapısına bırak. Bütün ailem mahvoldu. Diyemiyoruz bu yaptı, şu yaptı, sen kimsin? Dünya malı istiyorsan elimizden ne gelirse, yatağımızı satarız sana veririz sana o parayı. Dünya malı Narin’den daha mı kıymetli. Beni bir kağıda bırakma bir ömür. Gücüm kalmadı. 5 oğlum var, tek kızım var. Eğer bu kimse biliyor ben ona düşkünüm” şeklinde konuşmuştu. Okulların açılmasına da az kaldığını söyleyen anne Güran, “Bütün çocuklar kapımın önünden gidiyor. Okul karşımda, Narin olmaz ise yaşayamam. Babası dağ gibi düştü, ağabeyi askere gidiyordu, bize zehir ettiler. Bizi sorun, biz böyle bir aile değiliz. Kime zararımız var. Her yere sorun, ailem çok tatlı, ailemiz her gün barışa gidiyor. Narin karşıma çıksa, o kadar ki acı gördüm ben, o adam da olsa kadın da olsa ona teşekkür edeceğim. Güzel bir mevlit vereceğim. Kayınımın düğünü yapılacak ve Türkiye’nin önünde kızımla çiftetelli oynayacağım” ifadelerini kullanmıştı.
Ankara Site inşaatında ihmal iddiası: Önlem alınmadan başlanan çalışmalarda yol ve apartman bahçesinde çökmeler yaşandı Ankara’da önlem alınmadan başlanan site inşaatında yan taraftaki apartmanın bahçesinde göçükler oluştuğu iddia edildi. Tedbirsiz çalışmalar sebebiyle bölgede toprak kayması oluştuğunu söyleyen çevre sakinleri, binalarının önündeki yolda da derin yarıklar oluştuğunu ve her geçen gün tehlikenin arttığını belirtti. Yaşanan durumdan Çankaya Belediyesini ve firma yetkililerini sorumlu tutan bina sakinleri, bir an önce yetkililer tarafından duruma müdahale edilmesini istedi. İddialara göre, Çankaya ilçesi Yıldızevler Mahallesi Duyu Sokak’ta yer alan bir site inşaatının zeminindeki hatalı çalışmalar sebebiyle yan tarafında bulunan 12 katlı apartmanın bahçesinde çökmeler meydana geldi. Apartmanın ve içerisindeki bazı dairelerin duvarlarındaki çatlaklar üzerine endişelenen bina sakinleri, durumu başta Çankaya Belediyesi olmak üzere yapı denetim ve inşaat firmasına bildirdi. Kendilerinin sürekli çeşitli bahanelerle oyalandığını ileri süren vatandaşlar, mağduriyetlerine çözüm bulunamayınca mahkemeye başvurdu. İnşaat zemininde açılan boşluklardan sürekli su aktığını ve toprak sürüklendiğini söyleyen apartman yöneticisi Esat Arıkan, son olarak söz konusu inşaattan sürüklenen devasa kaya parçasının su borusunu patlattığını, patlağın olduğu yerdeki toprağın yumuşaması sebebiyle de apartman önündeki yolun çöktüğünü belirtti. Apartmanda yaşayan kişilerin korktuğunu ve duydukları endişe sebebiyle evlerini terk etmek istediklerini ifade eden Arıkan, durumun bir an önce çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve davet etti. “Bu durumun ileride tehlike oluşturacağını özellikle belirttik” Konuyla ilgili konuşan Esat Arıkan, “Bu yeni bir olay değil. 7 ay önce burada bir inşaat başladı. Başlangıçta bir sorun yoktu. Toprağın altına diklemesine indirilen kazıkları tutan bir sistem var. Bu sistemde kazıkları güçlendiren ‘ankraj’ dediğimiz bariyerler var. Bunlar yanlamasına toprak altından çekilir. Uzun oldukları için belki de şu an binamızın altına kadar uzatılmıştır. O çalışma başladığından itibaren binanın zemininde biriken sular inşaat alanına akmaya başladı. Akıntıyla birlikte toprakta sürüklendi. Oradaki boşluklar sebebiyle de binamızın bahçe çevresinde çok ciddi çökükler ve yarıklar oluşmaya başladı. Biz bu durumdan dolayı Çankaya Belediyesine ve yapı denetime, inşaat firmasına dilekçe yazdık. Bu durumun ileride tehlike oluşturacağını özellikle belirttik. Ekipler incelemeye geldi, bizden çok firma ile görüştüler. Bana bir sorun olmadığını, durumun normal olduğunu, firmanın ilerleyen zamanlarda zararı karşılayacağını, inşaatın da yol seviyesine gelene kadar bu sıkıntıların yaşanacağını söylediler. Her geçen gün çökükler ve kopmalar olmaya devam etti. Binadakiler sürekli benden olaya müdahale etmemi istedi” dedi. "Komşularımızın bir kısmı dairelerini satıp gitmek, bir kısmı da evini kiraya verip gitmek istiyor” Henüz bir sonuç alamadıklarını söyleyen Arıkan, “Bir sonuç alamayınca mahkemeye başvurduk. Bilirkişi raporu hala elimize ulaşmadı. İnceleme yaptılar. Son olarak geçenlerde inşaat alanından büyük bir kaya aşağıya yuvarlandı, yol üzerindeki su borusunu patlattı. Su borusu neredeyse 1 metre geriye çekildi ve oradan sürekli inşaat alanına su aktı. Oradaki toprağın yumuşaması sebebiyle de asfalt göçtü. Olaydan sonra bugüne kadar bizi oyalayanlara işin ucu dokununca sürekli bölgeye gelip rapor alan kişiler olmaya başladı. Binada 260 kişi yaşıyor. Bir şey olursa kimse hesabını veremez. Bu işin sorumlularını ve yetkililerini göreve davet ediyorum. Ciddi tedbirler alınması gerekiyor. Bu iş geçiştirilecek bir iş değil. Tehlike her gün biraz daha artıyor. Bu işin en başta tedbirinin alınması gerekiyor. Komşularımızın bir kısmı dairelerini satıp gitmek, bir kısmı da evini kiraya verip gitmek istiyor” şeklinde konuştu.
İzmir Aliağa’da kurtuluş coşkusu Aliağa’nın 13 Eylül 1922’de düşman işgalinden kurtuluşunun 102.yıl dönümü düzenlenen resmi program ve çeşitli etkinliklerle kutlandı. Cumhuriyet Meydanı’nda organize edilen tören Aliağa Kaymakamı Zekeriya Güney, Garnizon Komutanı Hava Kurmay Albay Birol Balcı, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın Atatürk Anıtına çelenk sunumu ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından günün anlam ve önemine ilişkin konuşmayı PETKİM İlkokulu Müdürü Samet Arıcıoğlu yaptı. Arıcıoğlu: “Aliağamızın Bu Mutlu Gününü Büyük Bir Gururla Kutluyoruz” Aliağa’nın kurtuluş gününe dair notlar paylaşan Arıcıoğlu şunları söyledi: “Değerli Aliağalılar, geçmişimizden aldığımız güçle geleceğe emin adımlarla ilerliyoruz. 102 yıl önce topla tüfekle, canımızı ortaya koyarak verdiğimiz bağımsızlık mücadelesini bugün ilimde, bilimde, teknikte Türk Milleti’ne yakışır şekilde sürdürmeliyiz. 102 yıl önce tarihin dilinden düşmeyecek bir destan yazan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, ebediyete intikal etmiş tüm gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Aliağamızın bu mutlu gününü büyük bir gururla kutluyoruz” Şiir, zeybek ve bando büyük alkış aldı Günün anlam ve önemine ilişkin konuşmanın ardından Atatürk Ortaokulu öğrencilerinden Beren Tüfekçi ‘Kurtuluş Günü’, Gülsemin Gümüşsoy ise ‘Vatan Destanı’ isimli şiiri seslendirdi. Aliağa Belediyesi Halk Oyunları Ekibinin zeybek gösterisi ile Aliağa Belediye Bandosu’nun müzik dinletisi katılımcılardan büyük alkış aldı. Cumhuriyet Meydanı’nda başlayan resmi program Aliağa kabristanlığında bulunan şehitlik ziyareti ile son buldu. 13 Eylül Aliağa’nın kurtuluşu için düzenlenen programa Aliağa Kaymakamı Zekeriya Güney, Garnizon Komutanı Hava Kurmay Albay Birol Balcı, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, Aliağa Cumhuriyet Başsavcısı Serkan Başaran, şehit aileleri, gaziler, belediye meclis üyeleri, muhtarlar, kurum müdürleri, siyasi parti yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, oda başkanları, öğretmenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.