DÜNYA - 07 Nisan 2012 Cumartesi 16:55

SAMSUN`DA SOKAKLAR KIRMIZI-BEYAZ

A
A
A
SAMSUN`DA SOKAKLAR KIRMIZI-BEYAZ

Spor Toto Süper Lig`de normal sezonun son haftasında kendi evinde Sivaspor ile karşılaşacak olan Samsunspor, kümede kalma mücadelesi vereceği maçı kazanıp, Fenerbahçe ile Medical Park Antalyaspor maçından gelecek sonucu bekleyecek.
Kümede kalma umutlarını son haftaya taşıyan Samsunspor, 19 Mayıs Stadı`nda Sivasspor ile karşılaşacak. Maç öncesinde Çiftlik Caddesi`nde diriliş pankartının altında toplanan Samsunspor taraftarları, kırmızı-beyaz bayraklar ve formaları ile takımlarını destekledi. Meşalelerin yakılıp tezahüratların yapıldığı cadde polis tarafından trafiğe kapatılırken, cadde üzerindeki evlerin balkonlarından atılan konfetiler Samsun sokaklarını kırmızı-beyaza boyadı.
Kırmızı-beyazlı taraftarlar Samsunspor`un kümede kalması için futbolcuların bu maçta ellerinden geleni yapmalarını isterken, taraftarlar takımlarını desteklemek için Çiftlik Caddesi`nden stada kadar yürüdü.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Zirai don ağzımızın tadını kaçıracak; bal üretimi düşecek Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, zirai don nedeniyle arıcıların büyük zarar gördüğünü belirterek, bu yıl bal üretiminin geçen senin çok altında olacağını kaydetti. Şahin, yaptığı açıklamada, ülkenin önemli bölümünde etkili olan, tarım sektöründe ciddi sorunlara yol açan zirai don hadisesinin bahçelerde elma, şeftali, kayısı, kiraz, vişneyi, doğada otları ve kır çiçeklerini öldürdüğünü söyledi. Kır çiçekleri ve meyve çiçekleri öldükten sonra arıcıların yapacağı iş kalmadığını vurgulayan Şahin, "Meyvecilik zarar gördüyse bir daha çok zarar gördük. Tarımsal üretimin en önemli unsuruyuz biz. Tarımsal üretim için emek veriyorduk. Emek vereceğimiz bir şey kalmadı, tarım sektörü çok ciddi derin yara aldı. Doğada, tarlada arıların çalışacağı alan, bir şey kalmadı" dedi. Şahin, tarım sektörünü gökyüzüne çıkaranı, katma değer üretenin arıcılık olduğunu dile getirerek, döllenmede ve verimde arıların büyük öneminin bulunduğunu anlattı. Arıların gelişemediğine ve zararın hesap edilemeyecek boyutta olduğuna dikkati çeken Şahin, şöyle konuştu: "Don zararından sonra üçüncü, dördüncü çiçekler gelse bile bize faydası olmayacak çünkü arılarımız gelişmedi. Arılar gelişseydi üçüncü dördüncü çiçekte bal alabilecektim. Ben komple zarar gördüm. Arılarda da ciddi harar oluştu. Orta Anadolu’daki arılarımızda ciddi zarar var. Kırıkkale’deki arıların yüzde 80’i zarar görmüş, kışlatma sürecinde. Dengesiz hava şartlarından oluştu bu zarar. Geçen yıllarda arıcılarımıza kovan başına dörder beşer kilo şeker veriliyordu bu yıl hiçbir şey verilmedi. Şeker verilebilseydi belki bu kadar zarar oluşmayacaktı. Arıcılar desteklerini alamadı. Ocak şubatta yatıyordu normalde nisan geldi halen destek alamadık. Arıcılar perişan oldu." "Bal üretiminde ciddi kayıp oluşacak" Meyve üreticilerinin durumunun kötü olduğunu ancak arıcılarda ise çarpan etkisiyle daha ciddi boyutlarda zarar ortaya çıktığını belirten Şahin, şunları söyledi: "İleriye dönük plan program yapamıyoruz. Türkiye’nin uzun yıllar ortalaması 115 bin ton bal üretimi. Geçen yıl 80 in ton civarında üretim oldu ve kendi ihtiyacımızı karşıladık. 2025 yılına yönelik öngörüde bulunamıyorum. Ülkede üretilen balın yüzde 35-40’ı çam balından oluyor. Ege ve Akdeniz’deki çam ormanlarından üretiliyor. İklimsel değişiklikler önemli sorun. Temmuzda kavurucu sıcaklar olursa bal üretimi olumsuz etkilenecek. Arıcılarımız her zaman arılarını dinç tutmak zorunda yavru faaliyetleri en üst seviyede olmalı. Bu yıl 80 bin ton bile çok uzak kalıyor bal üretiminde. Ciddi kayıp oluşacak maalesef."
Gaziantep GİBTÜ bilim söyleşileri başladı: Bilim toplumla buluşuyor Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ), bilimi toplumla buluşturmak ve genç nesillerde bilimsel farkındalık oluşturmak amacıyla kurduğu Bilim İletişimi Ofisi kapsamında hayata geçirdiği "GİBTÜ Bilim Söyleşileri" programının ilk etkinliğini gerçekleştirdi. Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen ve ortaokul ile lise düzeyindeki öğrencilere yönelik olarak planlanan program, 12 ayrı söyleşiden oluşan kapsamlı bir bilim iletişimi girişimidir. Programın açılış etkinliği, GİBTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Seçil Eroğlu tarafından, mezun olduğu Ayten Kemal Akınal Anadolu Lisesinde gerçekleştirildi. Eroğlu, "Biyoteknoloji: Geleceği Şekillendiren Bilim" başlıklı sunumunda, genetik mühendisliği, CRISPR teknolojisi, yapay organlar, çevre dostu biyoplastikler gibi çağdaş konuları sade ve anlaşılır bir dille öğrencilere aktardı. Etkinlikte yalnızca güncel bilimsel gelişmeler değil, bu gelişmelerin insanlık ve doğa üzerindeki etkileri, etik boyutları da tartışmaya açıldı. Öğrenciler interaktif sunum, görseller ve soru-cevap bölümleriyle bilimi yalnızca dinlemedi; düşündü, sorguladı, ilham aldı. Bilimle dönüş: Mezun olduğu okulda ilham verdi Etkinlik, Dr. Seçil Eroğlu için farklı bir anlam daha taşıyordu. Yıllar önce öğrencisi olduğu okulun sıralarına bu kez bir akademisyen olarak dönmek, genç zihinlere bilimle dokunmak anlamına geliyordu. Eroğlu, öğrencilerle hem kişisel akademik yolculuğunu hem de bilimin dönüştürücü gücünü paylaştı. 12 etkinlikle bilim yolculuğu "GİBTÜ Bilim Söyleşileri" programı, 2025 yılı boyunca 12 farklı okulda, GİBTÜ’nün alanında uzman akademisyenleri tarafından yürütülecek. Her söyleşi, farklı bilimsel temaları merkeze alarak gençleri bilime yakınlaştırmayı, onları hem düşünmeye hem üretmeye teşvik etmeyi hedefliyor. Programın koordinatörlüğünü üstlenen GİBTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Bayram Bala, "Bilimsel farkındalık yalnızca kampüslerde değil, toplumun her alanında oluşmalı. Bu program, gençleri geleceğin bilim insanları olarak cesaretlendirmeyi amaçlıyor" dedi. "YÖK vizyonuyla uyumlu, yerelde öncü bir uygulama" GİBTÜ’nün bu programı, geçtiğimiz ay Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bünyesinde kurulan Bilim İletişimi Ofisi’nin "Bilim Kafe" adıyla başlattığı ulusal bilim iletişimi hareketiyle doğrudan örtüşüyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın bilim iletişimi vizyonunu yansıtan şu sözler, GİBTÜ’nün bu alandaki kararlılığını da ortaya koyuyor: "Bilim iletişimini Türkiye’deki bilimsel bilgi tecrübesini, sadece ulusal sınırlarla değil, dünyayla paylaşmanın bir vasıtası olarak görmeliyiz." Bu yaklaşımla, GİBTÜ’nün kendi bünyesinde kurduğu Bilim İletişimi Ofisi, üniversite-toplum etkileşimini sürdürülebilir, planlı ve kurumsal bir yapıya dönüştürüyor. GİBTÜ, bu yönüyle hem bilgiyi topluma taşıyan bir üniversite hem de ulusal bilim iletişimi vizyonunun bölgesel öncülerinden biri olarak konumlanıyor.