GENEL - 21 Mart 2012 Çarşamba 11:11

BİLGİSAYAR BAОIMLILIОI KAMBURLUK ARTIŞINA NEDEN OLUYOR

A
A
A
BİLGİSAYAR BAОIMLILIОI KAMBURLUK ARTIŞINA NEDEN OLUYOR

Bilgisayar başında gereğinden fazla geçirilen zamanın sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine bir yenisi daha eklendi. Uzmanlar, bilgisayar başında uzun süre zaman harcamanın kamburluğu tetiklediğini ortaya koydular.
Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımızı istila eden bilgisayarlar artık televizyon gibi her evin başköşesine yerleşmiş durumda. Gelişmeleri takip etme konusunda en büyük yardımcımız olsa da bilgisayar başında gereğinden fazla geçirdiğimiz zamanlar sağlığımız üzerinde olumsuz etki meydana getirebiliyor. Bilgisayar başında geçirilen uzun saatlerin bedenimize verebileceği zararları Hisar Intercontinental Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Teoman Benli`ye sorduk.
BİLGİSAYAR BAОIMLIОI ORTOPEDİK YÖNDEN NE GİBİ SORUNLARA NEDEN OLUR?
Prof. Dr. Teoman Benli, bilgisayar başında uzun süre geçirmenin bağımlılığa yol açtığını ve bu bağımlılığın da birçok ortopedik soruna davetiye çıkardığını belirtti. Teoman Benli, "Son yıllarda bilgisayarın evlere girmesiyle, insanlar, sadece çalışma mekanlarında değil, evlerinde kişisel bilgisayarlarının başında daha çok zaman geçirmeye başladılar. Özellikle çocuklar oyun oynamak ve sosyal ağlara bağlanmak için saatlerce bilgisayarın karşısında kalıyorlar. Gelişme çağındaki bu bireylerin beden
gelişimine yardımcı olacak sportif aktiviteler yerine, sanal ortamda gezinmeleri, onların sadece sağlıklı bir kas iskelet sistemine sahip olmalarını sağlayan spordan yoksun kalmalarına değil; abur cubur yiyerek obezite sınırını giderek aşmalarına da yol açıyor. Kilo almanın gelecekte kalp damar hastalıklarının yanında birçok dejeneratif eklem hastalığına da zemin hazırlayan en önemli nedenlerden biri olduğunu unutmamak gerekiyor. Diğer yandan uzun süre bilgisayar başında vakit geçiren çocukların
ergonomik olmayan masa ve sandalyelerde, uygun olmayan konumlarda oturmaları, boyun ve sırtta, mekanik ağrıların ortaya çıkmasına neden olabilir. Zaten belde dejenerasyon halk arasındaki deyimle kireçlenme olan hastalarda, bel kayması ve bel fıtığı hastalarında uzun süre aynı pozisyonlarda durmak bel ağrılarını artırabilir. Hatta oturma toleransının azalması kişileri bel fıtığı varlığı yolunda ikaz etmelidir. Bunun dışında özellikle bilgisayarla çalışan birçok meslek grubunda son yıllarda el bileği
tenosinoviti ve tendon kistleri de en sık karşılaştığımız ortopedik hastalıklardandır. Bu hastalarda el bileği ve elin istirahata alınması ve ilaçlarla başarı elde edilebilir. El bileği problemlerinden korunmak için bilgisayar başında çok uzun zaman geçirilmemeli sık sık mola verilmelidir. Bu olanaksız ise fare ve klave için silikon desteği olan pedler kullanılmalıdır" dedi.
BİLGİSAYAR BAŞINDA SÜREKLİ OTURMAK KAMBURLUОA NEDEN OLUR MU?
Prof. Dr. Teoman Benli, bilgisayar bağımlılığının doğrudan kamburluğa yol açmayacağını ancak kamburluğa davetiye çıkarabileceğini ifade ederek, "Direkt olarak böyle bir bozukluğa (kamburluk) yol açma ihtimali yok. Ama, Schuermann kifozu gibi ergenlik döneminde kamburluğa yol açan hastalıklarda, omurganın ön kolonunun büyümesini uyaran pozisyonların aksine öne doğru aşırı eğilerek oturma, kamburluğun artışını da olumsuz yönden etkileyebilir. Aslında Schuerman kifozu, ergenlik döneminde omurganın
korselerle arkaya bükülerek ön kolonunun büyümesinin uyarılmasıyla cerrahi tedaviye gerek kalmaksızın kolaylıkla tedavi edilebilir. Ancak çevresel olumsuz etkiler bu hastalığı olanlarda cerrahi dışı tedavilerin başarısız olmasına yol açabilir" diye konuştu.
DURUŞ BOZUKLUОU İLE BU TÜR KAMBURLUОU NASIL AYIRABİLİRİZ? AİLELER NASIL FARK EDEBİLİR?
Duruş bozukluğu ile kamburluğun birbirine karıştırılmaması gerektiğini ve aralarındaki farkları anlatan Teoman Benli, "Duruş bozukluğu kişi uyarıldığında veya biri tarafından kolayca düzelen ve düzelmiş pozisyonda tutulabilen omurga eğriliğini ifade eder. Yani kişi istemli bir biçimde kamburluğunu düzeltebilir. Bunların tedavisi gerekmez, ancak alışkanlıkları ortadan kaldıran uyarıcılar kullanılabilir. Diğer taraftan Schuermen kifozu gibi kamburluklarda kişinin belirgin kamburluğu olup, eğriliğini kendi
kendine düzeltme şansı yoktur. Ancak traksiyonla kamburluk bir miktar azalır. Ailelerin burada dikkat etmesi gereken çocuğunu uyardığında duruşunu kendi kendine düzeltip düzeltemediğidir. Ancak şüpheye düştüklerinde mutlaka bir ortopediste başvurmalılar" dedi.
SKOLYOZ DENEN KAMBURLUKTAN SCHUERMEN KİFOZUNUN FARKI NEDİR?
Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Teoman Benli, Skolyoz diye tanımlanan kamburlukla Schuermen kifozu arasında farklar olduğuna da dikkat çekerek, "İkisi birbirinden çok farklı hastalıklardır. Schuerman kifozu ergenlik döneminde görülen öne kamalaşmalarla giden sırttaki açılanmanın artmasıyla oluşan bir hastalıktır. Oysaki skolyoz yine ergenlik döneminde sık görülmesine karşın, temel olarak omurganın kendi etrafında anormal dönmesi sonucu, omurganın yana olan eğrilikleridir. Daha çok omuz asimetrisi,
meme asimetrisi ve sırtta hörgüç görünümü ile fark edilir. Üstelik skolyoz hastalarının çoğunda sırtta kifoz dediğimiz öne açılanmanın tersine fizyolojik sırt açılanmasının azalması yani düz sırt görünümü mevcuttur" dedi.
SKOLYOZ KONUSUNDA ANNE BABALARIN DİKKAT ETMESİ GEREKENLER NELERDİR?
Prof. Dr. Teoman Benli, Skolyoz konusunda ebeveynlerin dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatarak, "Toplumda azımsanmayacak oranda görülen omurganın yana eğriliği ilen giden skolyoz hastalığında sırt ağrıları uyarıcı belirtiler olabilir. Bu nedenle sırt ve boyun ağrıları olan erişkinler gibi çocukların ve gençlerin de mutlaka bir ortopediste görünmelerinde sayısız yararlar vardır. Diğer taraftan omuz ve kalçada asimetri, sırtta hörgüç gelişimi aileleri uyarmalıdır" şeklinde konuştu.
SKOLYOZ HASTALIОI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Teoman Benli, skolyoz hastalığının tedavisi konusunda ise şunları söyledi:
"Az eğrilikleri sadece takip ediyoruz. İlerleyen ve 50 derece üzeri eğriliklerde ise cerrahi düzeltici ameliyatlar yapıyoruz. B gün için gelişen implant teknolojisi ve teknikler sayesinde kozmetik bir deformite olan skolyoz hastalığında, eğrilikler yüzde 60-90 gibi oranlarda düzeltilebiliyor."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya milletvekilleri, Çarşı Merkezi inşaatını yerinde inceledi AK Parti Malatya Milletvekilleri İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak ve Abdurrahman Babacan, Malatya’da yapımı süren Çarşı Merkezi projesini yerinde inceleyerek çalışmalar hakkında bilgi aldı. 6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen Malatya’da çarşı projesi başta olmak üzere birçok alanda inşaat çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Milletvekili Abdurrahman Babacan, Malatya’nın devlet eliyle şehir merkezi yenilenen tek deprem şehri olduğuna dikkat çekerek, "91 etapta kentsel dönüşüm çalışması yürütülüyor. Şehir merkezinin yüzde 23’ü yenilenmiş olacak" dedi. Babacan ayrıca, yüksek fiyat dayatmasının da önüne geçileceğini belirterek, "Rezerv alanlar, deprem konutları ve çarşı projesinde eş zamanlı ve hızlı bir ilerleme kaydediyoruz. Bu yaz itibariyle 99 bloğun tamamının teslim edilmesi hedefleniyor" açıklamasında bulundu. "Bu yaz çarşının canlanması amaçlanıyor" Milletvekili İnanç Siraç Kara Ölmeztoprak ise çarşının Malatya’nın ticaret belleği, kültürel hafızası ve sosyal yaşamı açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. "Bu yaz itibariyle çarşıda alışveriş sirkülasyonunun başlamasını hedefliyoruz" diyen Ölmeztoprak, çalışmaların sahada koordinasyonla sürdürüldüğünü ve çarşının yeniden ayağa kalkmasının esnaf ve şehir için hayati öneme sahip olduğunu söyledi. "Güvenli ve kaliteli yapılar için fore kazıklarla zemin güçlendirildi" Zemin sıvılaşmasının görüldüğü bölgelerde binlerce fore kazık kullanıldığını dile getiren Ölmeztoprak, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Emlak Konut’un projeye büyük özen gösterdiğini ifade etti. "Vatandaş ne istiyorsa o yapılıyor, ne istemiyorsa yapılmıyor" ilkesinin benimsendiğini vurgulayan Ölmeztoprak, yerinde dönüşüm taleplerinin dikkate alındığını aktardı. "2026’ya yaraları sarmış olarak girmeyi hedefliyoruz" Milletvekilleri, Malatya’nın yeni yaşam alanlarıyla birlikte sanayi taşımalarının da planlı şekilde sürdüğünü ve kimsenin mağdur edilmeden bu sürecin yönetildiğini kaydetti. 2026’nın ilk çeyreğinde ağır deprem yaralarını sarmış bir Malatya hedeflendiğini belirten vekiller, projelerin tüm aşamalarının titizlikle takip edildiğini ve birlik içinde çalışmaya devam edileceğini ifade etti.
Adıyaman Kahta Belediyesi, hem Filistin’e hem de İBB’deki yolsuzluklara dikkat çekti Adıyaman’ın Kahta Belediye meclisinin Nisan ayı toplantısında hem Filistin’deki zülme, hem İBB’deki yolsuzluklara hem de Özgür Özel’in batıdan demokrasi dilenmesine dikkat çekildi. Kahta Belediyesi Meclis Toplantı Salonu’nda düzenlenen Nisan ayı meclis toplantısında, Kahta Belediye Başkanı Mehmet Can Hallaç bir bildiri okudu. Meclis çalışmalarına başlamadan önce, yalnızca yerel meseleleri değil, milletin ve ümmetin vicdanında derin izler bırakan iki büyük mesele hakkında değerlendirmelerde bulunmak istediğini belirten Başkan Hallaç, Filistin’deki soykırıma tüm dünyanın sessiz kaldığını söyledi. Başkan Hallaç, "Gazze’de aylardır süren vahşet, artık hiçbir bahaneyle izah edilemez bir soykırım halini almıştır. Siyonist İsrail, ABD’nin askeri ve siyasi desteğiyle kadınları, çocukları, yaşlıları katletmekte, bir halkı açlıkla, susuzlukla, sistematik bombardımanla yok etmeye çalışmaktadır. Açıkça ifade ediyoruz: Bu bir savaş değil, bu doğrudan insanlığa karşı bir suçtur! Ama ne yazık ki Batı dünyası, sözde medeniyet merkezleri, insan hakları savunucuları bu katliama gözlerini kapamış, kulaklarını tıkamıştır. İsrail, dünya kamuoyunun suskunluğunu fırsata çevirerek her geçen gün daha fazla can almaktadır. Ancak biz, bu toprakların evladı, bu milletin vicdanı olarak Kahta’dan sesleniyoruz: Gazze sahipsiz değildir! Filistin halkı yalnız değildir. Biz bu zulmü unutmayacağız, unutturmayacağız. Biz susmayacağız, sessiz kalanlara da hesap soracağız! Bugün Gazze’de yaşananlar karşısında tarafsız kalmak, zalimden yana saf tutmak demektir. Kahta halkı adına bu kürsüden bir kez daha ilan ediyorum: Siyonist İsrail’in Gazze’de işlediği bu soykırımı en güçlü şekilde lanetliyoruz! Bu vahşete destek veren her gücü, her suskun kurumu, her ikiyüzlü dili mahkûm ediyoruz! Ve buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Filistin özgür olana kadar, bu ses susmayacak! Gazze yalnız değildir! Filistin halkı sahipsiz değildir. Biz bu zulmün karşısında susmayacağız. Hakkı haykırmaya, mazlumun yanında dimdik durmaya devam edeceğiz. Allah mazlumların yardımcısı, zalimlerin yıkıcısı olsun" dedi. Başkan Hallaç, "Son günlerde ortaya çıkan belgeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin nasıl bir yolsuzluk ağına dönüştüğünü tüm açıklığıyla ortaya koymuştur. Son günlerde kamuoyuna yansıyan belgeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ne denli büyük bir yolsuzluk ağına dönüştüğünü gözler önüne sermiştir. MASAK, vergi denetimi ve İçişleri Bakanlığı raporlarıyla ortaya konan bu sistematik yapı; kamu kaynaklarının paravan şirketler, naylon faturalar ve usulsüz ihaleler aracılığıyla bir çıkar ağına aktarıldığını ortaya koymuştur. Danışmanlıklar üzerinden yapılan ödemeler, milyonlarca liralık kaynakların belirli yapılara aktarılması, halkın sırtından kazanılan paraların kirli ilişkiler içinde eritilmesi kabul edilemez. Sadece bir şirket üzerinden 68 milyar TL’lik yolsuzluk yapıldığı tespit edilmiştir. Bu, tarihe geçecek bir skandaldır. Bu yapıdan asıl sorumlu olan, İstanbul’un başında olan kişidir: Ekrem İmamoğlu’dur. Bu milletin alın teriyle elde ettiği kaynaklar seçim kampanyalarına, medya operasyonlarına ve siyasal hesaplara harcanamaz. Milletin parasını çalanların, şeffaflık nutukları atması da, ‘hesap soracağız’ diyenlerin hesap vermekten kaçması da bu ülke insanının aklıyla alay etmektir. Yolsuzlukların üstünü örtmek, gündemi saptırmak için başvurulan yöntemler ise artık sabrımızı taşırmaktadır. CHP liderleri ve başta Özgür Özel olmak üzere bazı çevreler, gençleri sokaklara çağırmakta, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışmaktadır. Bu tür çağrılar, bir muhalefet yöntemi değil, demokrasiye ve toplumsal barışa yöneltilmiş açık bir tehdittir! Yine aynı zihniyetin, Türkiye’nin yerli ve millî markalarına karşı başlattığı boykot kampanyaları da çok tehlikeli bir başka oyunun parçasıdır. Bu, milletin emeğine, alın terine, girişimcisine, üretimine karşı yapılan açık bir sabotajdır. Bu noktada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın net duruşunu hatırlatmak isterim. Yerli ve milli markalara sahip çıkmak hepimizin görevidir. Siyasi hırs uğruna Türk ekonomisine ve girişimcisine zarar vermek, bu ülkeye ihanettir. Biz de buradan diyoruz ki bu millet, sokak değil sandık yoluyla karar verir. Bu millet, dış güçlerden değil kendi iradesinden medet umar. Ve bu millet, kendi değerlerine, kendi markalarına sahip çıkar. Özgür Özel’in İngiltere’den demokrasi dilenmesi, ‘Batı’dan umut beklemesi’ bir acizliktir, bir teslimiyet psikolojisidir. Bu mandacı zihniyetin milletimizin ruhuyla, bağımsızlık onuruyla uzaktan yakından ilgisi yoktur" diye konuştu.