YEREL HABERLER - 16 Mart 2012 Cuma 15:47

SİMAV KAYMAKAMI YÜKSEL ÜNAL:

A
A
A
SİMAV KAYMAKAMI YÜKSEL ÜNAL:

19 Mayıs 2011’deki 5,9’luk depremin yaralarının sarılmaya çalışıldığı Kütahya Simav’da afet riski taşıyan binaların yıkılması konusunda kararlı olduklarını söyleyen Kaymakam Yüksel Ünal, “Fay hattı üzerindeyiz. Bu işin şakası yok” dedi.
İlçe idare kurulu olarak 19 Mayıs 2011’deki 5,9’luk depremde ağır hasar gören 3 bin 344 bina için yıkım, orta hasarlı 494 bina için de bir yıllık süreçte güçlendirilmesi yönünde karar aldıklarını vurgulayan Kaymakam Ünal, “Fay hattı üzerindeyiz. Bu işin şakası yok. Simav halkı depremden ders almamışa benziyor. Vatandaş canından daha çok mal derdine düşmüş. Ağır hasarlı bina sahipleri yıkımda nazlanırken, orta hasarlı bina sahipleri de güçlendirme çalışmalarını ihmal ediyor. Güçlendirilmesi yapılmayan orta hasarlı binaları bir yıllık sürecin sonunda yıkacağız. Bu hususta kimseye taviz yok” dedi.
Simav’da son günlerde en küçüğü 2,7, en büyüğü 3,9 olmak üzere çok sayıda artçı sarsıntı kaydedildiğini vurgulayan Kaymakam Ünal, “Yasalar vatandaşın can ve mal güvenliğinden kaymakam olarak beni sorumlu tutuyor. Ben de görevim gereği itiraz ve mahkeme sürecini geçiren ağır hasarlı binaların elektrik, içme suyu ve jeotermal enerjilerinin derhal kesilmesini sağlıyorum. Bunun yanında taşınma ve güçlendirme hazırlığı yapan işyerlerinin gece kapalı kalması şartıyla elektrik, su ve jeotermal enerjiden üç ay daha yararlanmaları için ek bir süre tanıyorum. Ayrıca orta hasarlı konut ve işyerlerinden içerisinde oturulmaması ve fiilen kullanılmaması şartıyla güçlendirme çalışmalarında elektrik ve su kullanmaları için bir başka aboneden yararlanmaları hususunu da kurumların takdirine bırakıyorum” dedi.
Güçlendirme çalışmasının yasal süreçte yapılmayan orta hasarlı bina ve işyerlerinin de ağır hasarlı olarak kabul edileceğini hatırlatan Kaymakam Ünal, “Bu işin şakası yok. Yasal sürecini aştığı halde güçlendirme çalışması yapılmayan orta hasarlı binaları da yıkacağız. Vatandaş aklını başına alsın. Hakkını ya mahkemede arasın, ya da bir an önce orta hasarlı binasını güçlendirsin” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Kanser tedavisinde çığır açan hücreler Türkiye’de üretilecek Kök Hücre Uzmanı Prof. Dr. Erdal Karaöz, Türkiye’de kanser hücrelerini hedef alıp yok edebilen özel hücrelerin üretileceği bir laboratuvarın kuruluş aşamasında olduğunu müjdeledi. Liv Hospital Rejeneratif Tıp Kök Hücre Üretim Merkezi Direktörü ve İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Karaöz, Samsun’da düzenlenen bilgilendirme toplantısında Orta Karadeniz bölgesindeki hekimlere kök hücre tabanlı hücresel tedaviler ve gen tedavileri konusundaki son gelişmeleri aktardı. Prof. Dr. Karaöz, son yıllarda kök hücrelerin öneminin giderek arttığını belirterek, tıbbın mevcut şartlarda bazı hastalıkları yüzde 100 tedavi edemediğini ifade etti. Bu hastalıkların büyük bir kısmını nörodejeneratif hastalıklar olarak tanımlayan Karaöz, "Bu hastalıkların ortak karakteristiği ilgili oldukları organlardaki hücrelerin bir nedenden dolayı ölmesi ve bu ölen hücrelerin işlevini görmemesi sonucunda klinik sonuçlarla karşılaşılmaktadır. Örneğin Parkinson hastalığında dopamin üreten hücrelerin ölmesi neticesinde bu hastalığın klinik belirtilerini hastalar göstermeye başlamaktadır. Ya da tip 1 diyabet diye adlandırdığımız hastalıkta da pankreasta insülin üreten hücreler ölmektedir. İşte ne yazık ki hiçbir cerrahi bir yöntem hiçbir ilaç bu ölen hücrelerin yerine yenilerini koyamamaktadır" dedi. Bu nedenle, son 30 yılda dünya genelinde ve Türkiye’de bu alanda önemli araştırmalar ve çalışmalar yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Karaöz, özellikle son 10 yılda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın kontrolü altında onay alınarak hücresel tedaviler alanında hastalara yardımcı olunduğunu belirtti. Bu noktada dikkat edilmesi gereken bazı hususların ortaya çıktığını ifade eden Karaöz, "En önemli sorunlardan bir tanesi üretilen hücrelerin uygun standartlarda, uluslararası standartlarda bizim GMP yani iyi üretim şartlarında üretilen laboratuvarlarda üretiliyor olması gerekiyor. Dolayısıyla bu üretilen hücrelerin hemen siz hastanızda uygulayamazsanız Sağlık Bakanlığı’ndan onay almanız gerekiyor. Daha sonra uygulamanız gerekiyor. Bir de tabi çok daha önemlisi ki bu alan ne yazık ki her geçen gün gözlemliyoruz istismara açık bir alan olmaya başladı. Çünkü hastalara boş vaatler verip bu tedavileri uygulamak uygun değil. Bu tedaviyi aldıktan sonra iyileşme potansiyeli olan hastalara bu uygulamaların yapılması gerekiyor" diye konuştu. Kök hücrelerle ilgili sıkça sorulan "Kanser yapar mı?" sorusuna da açıklık getiren Prof. Dr. Karaöz, "Hayır yapmaz. Gerek bizim şu ana kadar ki klinik deneyimlerimiz gerekse dünyadaki klinik deneyimler bize bunu söylüyor. Bizim kullandığımız kök hücrelerden bahsediyoruz. Biz buna erişkin kök hücresi diyoruz. Biz klinikte yeni doğmuş bebeklerin göbek kordonundan dokusundan elde ettiğimiz kök hücreleri kullanmaktayız. Dolayısıyla bu hücreler bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki asla herhangi bir ciddi yan etkiye sebebiyet vermemekte ve kanser gibi bir takım olaylara sebebiyet vermemektedir" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Karaöz, gündeme yavaş yavaş girmeye başlayan bir diğer önemli konunun ise hücresel immünoterapi olduğunu söyledi. Kanser tedavisinde radyoterapi, kemoterapi ve akıllı ilaçlar gibi seçenekler olmasına rağmen hala tedavi edilemeyen vakaların bulunduğunu belirten Karaöz, özellikle hematolojik malignanslar yani kan kökenli kanserlerin bazı tipleri için CAR T-cell olarak adlandırılan yeni bir teknolojinin ortaya çıktığını ve Amerika’da doğan bu teknolojinin yavaş yavaş tüm dünyaya yayıldığını aktardı. Karaöz, Türkiye olarak kendi hastanelerinde de bu güçlü hücreleri üretebilecek bir laboratuvarın kuruluş aşamasına başladıklarını müjdeleyerek, "Biz de Türkiye olarak bizim hastanemizde bu çok güçlü olan hücreleri yani hastaya enjekte ettiğiniz zaman kanser hücrelerini yakalayıp öldürebilme potansiyeline sahip olan bu hücreleri üretebilme kapasitesine sahip bir laboratuvarın kuruluş aşamasına başladık. Ümit ediyorum ki 6 ay ila 1 yıl içerisinde bu laboratuvarda üretilen CAR T-cell hücreleri inşallah Türk insanlarının da faydasına sunulacak. Bu konuda da buradaki hekim arkadaşları bilgilendireceğiz" ifadelerini kullandı. Kurulacak laboratuvardan söz eden Karaöz, "Liv Hospital Vadi İstanbul Şubesi’nde, çok büyük ve kompleks bir laboratuvar olacak. Bu laboratuvar çok özel bir laboratuvar. Bu laboratuvarda üretilecek olan hücrelere, sizin kanser hücrelerinizi tanıtıyor olacağız ve bu savaşçı hücreleri tekrar size enfüze edecek hematologlar ve sizin kanser hücrenizi yakalayıp öldürecek. Yani spesifik hedefe yönelik bir tedavi diye de adlandırabiliriz. Bu çok yeni bir teknoloji. Dünyada inanılmaz bir teknoloji ivme kazandı. Dediğim gibi Amerika’da doğdu. Avrupa’da yavaş yavaş yaygınlaşmaya başladı. İnşallah biz de Türkiye’de bu alanda faaliyet gösteren ilk merkezlerden biri olacağız. Gelecekte bu teknoloji ile solit organ tümörleriyle, otomin hastalıkların tedavisi söz konusu olabilecek" sözlerine yer verdi.
Kayseri Başkan Palancıoğlu’ndan tavsiyeler Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu; Mektep Melikgazi Sosyal Bilimler Okulu öğrencileri ile bir araya gelerek kariyer söyleşisi gerçekleştirdi. Melikgazi Belediyesi Meclis Salonu’nda samimi bir ortamda gerçekleşen buluşmada Başkan Palancıoğlu, hem tecrübelerini paylaştı hem de öğrencilerden gelen soruları yanıtladı. Eğitimler, atölyeler, etkinlikler ve birçok alanda düzenlenen söyleşiler ile eğitime destek olan Mektep Melikgazi’de söyleşilerin devam ettiğini söyleyen Başkan Mustafa Palancıoğlu; "Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin düşünceleri, bizim yol haritalarımız arasında. Sizler bizim geleceğimizsiniz. Fikirlerinizi dinlemek, hayallerinizi öğrenmek benim için çok kıymetli. Ülkenin geleceği için gençlerimize önemli görevler düşüyor. Ben üniversitede öğretim üyesi olarak 16 yıl görev yaptım. Amerika’da 5.5 yıl doktora eğitimi aldım. Avrupa’da Türkiye’yi temsil eden belediye başkanlarından biriyim. Dolayısıyla birçok şeye tanıklık ettim. Zaman çok hızlı geçiyor. Bu zamanı dolu dolu yaşamak ve donanımlı bireyler olarak yetişmek önemli. Kullanmış olduğunuz teknoloji şuan çok gelişmiş halde. Her şey sizin gelişmeniz için elinizin altında hazır bulunuyor. Bu açıdan siz çok şanslısınız. Sizlere tavsiyem her yılın başında kendinize bir mektup yazın. Orada hedeflerinizi yazın. Her ay nitelikli bir kitap okuyun. Kendinize temel prensipler koyun. Yabancı bir dil öğrenin. Ulaşılabilir hedefler koyun kendinize. Sizler farklı alanlarda söz sahibi olmalısınız. Ülkemizin gelişmesi için gençlerin gelişmesi lazım. Mektep Melikgazi de sizlerin daha donanımlı yetişmesine destek olmak ve ilgi alanlarınızda daha da iyi olmanızı sağlamak için var. Kendinizi geliştirmek için zaman ayırın. Hayatınızda işten daha da önemli olan şey, eştir, ailedir. Aile ve kültür çok önemli. Gençlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduk. Gençler ile yerel yönetim arasındaki diyaloğun güçlenmesi açısından bu programlar önemli yer tutuyor. Bu programa katılan tüm gençlerimize ve hocalarımıza teşekkür ederim" dedi. Gençlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Başkan Palancıoğlu, program sonunda soruları yanıtlayarak öğrencilerin fikirlerini de dinledi.
İstanbul Yaşı küçük suçu büyük: Cinayet davasının 17 yaşındaki firarisi 11 aydır yakalanamadı İstanbul’un Esenler ilçesinde geçtiğimiz yılın Mayıs ayında meydana gelen olayda, oğlunu darp eden şahıslar ile konuşmaya giden Nazım Cansız, suça sürüklenen çocuk A.H.C. tarafından silah ile ateş edilerek öldürülmüştü. Olaydan sonra kaçan 17 yaşındaki A.H.C.’nin 11 aydır yakalanamamasına ilişkin maktulün kardeşi Nadir Cansız açıklamalarda bulundu. Nadir Cansız, "Abim evinin önünde katledildi. Vuran şahıs 11 aydır firari. Hiçbir şekilde yakalanmıyor, biz tedirginiz, aynı semtte yaşıyoruz. Bu insanlar bizim adalet aramamızı istemiyorlar" dedi. Esenler’de 4 Mayıs 2024 tarihinde meydana gelen olayda, Nazım Cansız, oğlu A.K.C.’yi darp eden 17 yaşındaki suça sürüklenen çocuklar A.H.C. ve E.A. ile konuşmak istedi. Evlerinin önüne gelen suça sürüklenen çocuklar ile oğlunu barıştırmak isteyen Nazım Cansız, A.H.C. tarafından silahla ateş edilmesi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından E.A. yakalanırken, A.H.C. ise 11 aydır yakalanamadı. A.H.C. ve E.A. hakkında tüm suçlar yönünden ‘yaş küçüklüğü’ maddesinden indirim uygulanarak ‘kasten öldürme’, kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘silahla kasten yaralama’, ‘ruhsatsız silah taşıma veya bulundurma’, ‘mala zarar verme’ ve ‘hırsızlık’ suçlarından toplamda 23 yıl 4 aydan 37 yıl 4 aya kadar hapis cezası istenen davanın görülmesine devam edildi. Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın ardından açıklamalarda bulunan maktulün kardeşi Nadir Cansız, "Abim evinin önünde katledildi. Vuran şahıs 11 aydır firari. Hiçbir şekilde yakalanmıyor, biz tedirginiz, aynı semtte yaşıyoruz. Bu insanlar bizim adalet aramamızı istemiyorlar. Biz sosyal medya üzerinden sesimizi duyurmaya çalışırken, dün akşam sahte hesaplar açarak abimin eşine, çocuklarına ağza alınmayacak hakaretler paylaşan bir hesap açıldı. Hakaret ve videolar var. Bundan sonraki adımlarını merak ediyoruz. Biz tedirginiz, çocuklarımız var. Biz işinde gücünde olan insanlarız. Karşı tarafta nasıl insanlar olduğu aşikar. Acımız çok büyük mağduruz. 11 aydır yakalanamadı. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Çocuklarımız okula gidiyor bu insanların ne yapacağı belli değil" dedi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 4 Mayıs 2024 tarihinde Esenler’de meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede suça sürüklenen çocuk (SSÇ) A.H.C.’nin müşteki A.K.C.’nin sosyal medya hesabından gördüğü Didem isimli arkadaşından hoşlandığı, Didem’in numarasını bularak mesajlar atmaya başladığı ve kabul etmemesine rağmen ısrarla arkadaşlık teklifinde bulunduğu ifade edildi. İddianamede 3 Mart 2024 tarihinde suça sürüklenen çocuklar E.A. ve A.H.C.’nin müşteki A.K.C.’nin evine Didem’i tanıması nedeniyle gittiği, müştekinin kapıyı açar açmaz A.H.C. tarafından darp edilmeye başlandığı da iddianamede belirtildi. A.K.C.’nin babası Nazım Cansız’ın yanına kaçtığı iddianamede aktarıldı. Baba Nazım ve oğlunun eve döndüklerinde suça sürüklenen çocukları bulamadıkları, polisi aradıkları ancak polislerin gelmediği iddianamede ifade edildi. Konuşmak için suça sürüklenen çocukların attığı konuma giden baba Nazım ve oğlunun gönderilen konuma kimsenin gelmemesi üzerine evlerine doğru ilerlemeye başladığı iddianamede kaydedildi. Suça sürüklenen çocukların, maktul baba ve müşteki oğlunun evinin önünde bekler halde olduğu, burada suça sürüklenen çocuk A.H.C.’nin müşteki A.K.C.’ye ateş etmeye başladığı, suça sürüklenen çocuk E.A.’nın da silahını çıkardığı belirtildi. Baba Nazım Cansız’ın oğlunu korumak için önüne geçtiği ve A.H.C. tarafından ateş edilmesi sonucu hayatını kaybettiği iddianamede aktarıldı. Olay yerinden kaçan suça sürüklenen çocuk E.A.’nın birkaç saat sonra yakalandığı belirtilen iddianamede A.H.C.’nin ise halen yakalanamadığı kaydedildi. Suça sürüklenen çocuklar A.H.C. ve E.A. hakkında tüm suçlar yönünden ‘yaş küçüklüğü’ maddesinden indirim uygulanarak ‘kasten öldürme’, kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘silahla kasten yaralama’, ruhsatsız silah taşıma veya bulundurma’, ‘mala zarar verme’ ve ‘hırsızlık’ suçlarından toplamda 23 yıl 4 aydan 37 yıl 4 aya kadar hapis cezası istendi.