GENEL - 13 Mart 2012 Salı 11:40

62 YAŞINDA HEM OKUMA-YAZMAYI HEM DE KUR`AN-I ÖĞRENDİ

A
A
A
62 YAŞINDA HEM OKUMA-YAZMAYI HEM DE KUR`AN-I ÖĞRENDİ

Çukurova Müftülüğüne bağlı Abdulbaki Fatma Siverekli Kız Kur’an Kursu’na giden 62 yaşındaki Nazmiye Korkutan hem okuma-yazmayı hem de Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendi.
Cocuk yaşta iken babası tarafından okula gönderilmediğini belirten Nazmiye Korkutan, mahallerinde Kuran Kursu’na giderek hem okuma yazmayı hem de Kur’an-ı Kerim’i okumayı öğrendiğini söyledi. Korkutatan, "Babam beni okula göndermediği için okuma yazmayı bilmiyordum. Daha önce dışarı çıktığım zaman okuma yazma bilmediğim için çok sıkıntı çekiyordum. Okuma yazmayı öğrendikten sonra kendi başıma istediğim yere gidebiliyorum. Yüce Yaratıcımızın biz kullarına mesajlarını ilettiği dinimizin yüce kitabı Kur’an’ı
geç de olsa öğrendim. Gençlerin, yüce kitabımızı öğrenmek için benim gibi yaşlanmayı beklememelerini tavsiye ediyorum" dedi.
Kurs Öğreticisi Çiğdem Öztürkler ise Hazmiye Korkutan’ın her gün kursa erken saatlerde gelerek ön sıraya oturduğunu ve verilen bilgileri almak için gayret ettiğini söyleyerek, "Okuma yazma bilmemesine rağmen açılan kursta hem okuma yazmayı hem de Kuranı kısa bir sürede öğrendi. Çok gayretli olan Nazmiye Korkutan, bizi çok şaşırttı. Biz de imkanlarımız elverirse Nazmiye teyzenin azminden dolayı kendisini Umre’ye götürmeyi düşünüyoruz" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep 6 yaşındaki çocuk kuduz köpek saldırısına uğradı Adıyaman’ın Besni ilçesinde, 6 yaşındaki Ahmet Uçar sahipsiz kuduz köpek saldırısına uğradı. Ağır yaralanan küçük çocuk, ilk müdahalenin ardından Gaziantep Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Olay, 25 Aralık Çarşamba günü Adıyaman’nın Besni İlçesine bağlı Toklu köyünde meydana geldi. İddiaya göre, okuldan eve dönen Ahmet Uçar ve yardıma gelen 2 kişi köpek saldırısına uğradı. Saldırıda ağır yaralanan Ahmet Uçar, Besni Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan Uçar’ın durumunun ağır olması nedeniyle Gaziantep Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Uçar’ın tedavisi devam ederken, saldıran köpeğin ise kuduz olduğu tespit edildi. Köydeki başıboş köpekler toplanırken köy ise karantinaya alındı. Olayla ilgili konuşan ağabey Şerif Uçar, “Başıboş köpeklerin acilen toplanması gerekiyor” dedi. “Bizim canımız yandı başka canlar yanmasın” Yeğenim Ahmet okuldan dönerken köpek ona saldırmış. Elindeki beslenme çantasını köpeğe atıp kaçmaya çalışmış. O sırada yanına gelen 2 kişiye de köpek saldırmış. Ahmet çocuk olduğu için kendini koruyamamış. Daha sonra biz Ahmet’i hastaneye götürdük. Yüzü, gözü parçalanmış haldeydi. Kuduz olduğunu hastanede öğrendik. Bizi Gaziantep Şehir Hastanesi’ne sevk ettiler. Yeğenimin tedavisi devam ediyor. Şu an durumu iyi fakat uzun süre tedavi devam edecek. Biz bu acıyı yaşadık, başka aileler yaşamasın. Devletimizden tüm başı boş köpeklerin toplanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Edirne Edirne’de Nüfus Müdürlüğü’nden çipli kimlik mesaisi Edirne İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, çipli kimlik kartı başvuruları için bugün 09.00-16.00 saatleri arasında hizmet veriyor. Yeni çipli kimlik kartlarına geçiş sürecinin hızlandırılması amacıyla hafta sonu mesaisi yapan müdürlük, vatandaşların işlemlerini kolaylaştırmak için kapılarını açtı. Başvuru yapmak isteyenler, belirlenen saat aralığında müdürlüğe başvurarak işlemlerini gerçekleştirebiliyor. Edirne’de halen kimliğini yenilememiş olan vatandaşlara yardımcı olmak için harekete geçen İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, kimlik yenileme işlemleri için 2024 yılının son Cumartesi gününde 09.00-16.00 saatleri arasında hizmet sağlıyor. Birçok vatandaş yeni tip kimliğe geçse de hala değiştirmeyenler de var. 1 Ocak 2025 tarihi itibariyle tapu müdürlükleri başta olmak üzere banka, noter gibi birçok kurumda eski tip kimlikle işlem gerçekleştirilemeyecek. Bu çerçevede 2024 yılının bitmesine sayılı günler kala hala yeni tip kimliğe geçmemiş olanlar soluğu nüfus müdürlüklerinde alıyor. Yetkililer, başvuruların hızlı bir şekilde sonuçlanması için gerekli tüm düzenlemelerin yapıldığını belirtti. Kimlik kartı başvurusu için vatandaşların biyometrik fotoğraf ve eski kimlik kartlarıyla birlikte müdürlüğe gelmeleri gerektiği hatırlatıldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği uygulama, çipli kimlik kartlarına geçiş sürecinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Çipli kimlik kartı başvurusu için Vatandaşlardan Remzi Yıldız, "Artık her şeyin kolaylığı çıktı. Ödeme işlemlerini mobil bankacılık üzerinden yaptık. Postanenin kapalı olmasına rağmen paramızı yatırdık. Nüfus müdürlüklerimiz açık oldu. Muhtarlıklarımız paylaşmış gördük geldik. Biyometrik fotoğrafımızı çektirdik. Eski kimliğimizi getirip başvurumuzu yaptık. Uygulama çok iyi. Artık yıl sonu geldi yeni yıla yeni kimliklerle girilsin" dedi.
Diyarbakır Diyarbakır’daki Narin duruşması Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, üçüncü gününde devam ediyor. Savunma yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, ‘’ Arif’le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz diye. Tülin’in ölümünden de beni suçluyorlar’’ dedi. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile cesedi taşıdığı tespit edilen komşu Nevzat Bahtiyar, davanın ikinci duruşmasının üçüncü gününde adliyeye getirildi. Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık Yüksel Güran, ‘’İlk önce ben bir şey söylemek istiyorum. Tüm annelere sesleniyorum ilk gün bana bir anne dedi ki başın sağ olsun sanki dünya bana oldu. O kadar mutlu oldum evladımı kaybettim bir insan bana bir şey demedi. Bir anne bana dedi ki başın sağ olsun hoşuma gitti. Fırsatım olmadı bir akrabam bana başın sağ olun demeye, demediler. İnsanlar burada toplandı niye ben bir anneyim evladımı kaybetmişim bizi katil gösteriyorlar. Çok sıkıldım diyenler var. Arif’le evlendiğim gün birbirimize söz verdik. Aç kalsak susuz kalsak yalan söylemeyeceğiz. Arif’in hiç devlet maaşı olmadı. Kendi alın teriyle çocukları bu yaşa getirdi. Bugüne kadar hiç kavgamız olmadı. Olsaydı şu ana kadar olacaktı. Neden o gün Narin kaybolduğu gün evimizde ne oldu. Tüm Türkiye’ye söylüyorum hiç kabahatimiz olmadı. Tülin’in ölümünden de beni suçladılar. Dağkapı Hastanesinde vefat etti. Sen öldürdün Tülin kızını dediler. Sen merdivenden attın. Ne biçim annesin dediler. Benim kızım özürlüydü. Kızım konuşamıyordu. Kızım fakültede dünyaya geldiği zaman 6-7 sene e n fazla yaşar dediler. İç organları büyür sonra vefat eder deriler. Beni suçladılar. Bu dosya için beni suçlu gösterdiler. Bana parmağını salladılar, Dağkapı Hastanesine gideceğim kızın ölmediyse hayatını karartacağım dediler. Gittiler çıkardılar. Sen niye rahimden ameliyat olmuşsun dediler. Hastaneye doktora gittim ameliyat olacaksın dediler. Gece gündüz ilişkiye girsem rahimim aşağı inmiyordu. (Enes Güran sinirlenerek küfür etti.) Sakin ol oğlum her şeyi ben anlatacağım, sen üzülme Enes başını dik tut. Bir huzurumuz, düzenimiz kalmadı başkanım. Bir polis memuru bu şekilde beni suçladı. Bu kadar hakaret olur mu? (Salim Güran ağlayarak salondan çıktı.) beni çok sorguya aldılar. Zalimce sorgu olur mu? Bana Enes gözüne vurmuş zarar vermiş kızını öldürmüş dediler. Ben kendimi öldürmüşüm Narin ortada yok dizimi gösterdim komutana hepimiz narini arıyorduk. Babasını neden aramadın dediler babası kafayı yiyecekti o yüzden aramadım dedim. Bizim hiçbir kavgamız olmadı neden beni suçluyorlar o güne kadar benim o gün evimde ne oldu neden benim çocuklarımı bu yaşa yoksullukla getirdim bir gün kavgamız olmadı da neden o gün olsun. O gün sabah erkenden kalktım. En mutlu günümdü. Baran ve Enes 1-2 ay evde değildi. Bütün çocuklarım damda yatıyordu. Çok mutluydum bütün çocuklarım aynı yataktaydılar. Çok mutluydum zehir ettiler bana. Son gün kahvaltımız o gün oldu. 8 tane çocuğumu bir tane kaybetmiştim. Yoksullukla getirdim bugüne kadar da ne oldu da o gün bir şey oldu’’ ifadelerini kullandı. ‘’Hiçbir Allah’ın kulu bu anne ne çekiyor demedi’’ Narin’in kendisinden hep gelinlik, topuz toka, bindallı istediğini kaydeden Anne Yüksel Güran, şöyle ifade verdi: ‘’Söz veriyorum, alacağım dedim. Bırakmadılar kızımın sözünü yerine getireyim. Bırakmadılar ben kızıma gelinlik giydireyim. Kefen giydirdiler. Bırakmadılar kefenle de göreyim. Tabutunu da görmedim. Mezarını da görmedim. Hayalimizi yıktılar. Hangi vicdansız hangi insan bu şeyi yapıyor bize. Narin’le o gün oynadım. O gün saçını yıkadım banyo yaptım. Son saçı son banyosu oldu. Bırakmadı saçını bağlayayım. Narin en son benden patates istedi. İyi ki kızarttım. Şuan cezaevinde geliyor patates ama ağlayarak yiyorum. En son Kur’an kursuna gitti. Size yemin ederim o Kur’an beni çarpsa da onu görmedim. Narin eve gelmedi. Yorgundum yatıyordum. Enes gece Malatya’dan gelmişti. O gün hediyeden Muzaffer’den bir Allah’ın kulu evimize gelmemiş. Neden bize inanmıyorsunuz bu kadın 22 yıllık evliyim komşularımız var bir gün kavgamız olmadı. 8 çocuğu yoksullukla büyüttüm. Hiçbir sorun olmadı da o gün neden olacak. Şu an çok şükür çocuklarım çalışıyor. Salim Yüksel Narin’i öldürdüler diyorlar, ya Enes de ortak diyorlar ya Salim yengesiyle yatmış diyorlar niye Nevzat’ı arıyor? Bütün Tavşantepe bizim istediği yere götürürdü. Demek binlerce insan çok cinayet yapmış çok hırsızlık yapmış. Bunu niye bize yapıyor. Kocaman tepede evimi gösterip oradan buraya kadar battaniyeyle sırtına alıyorsun neden salime seslenip gel beraber götürelim demiyorsun? Sonra avukatına da söylüyorum dün Rojin babası için ağladı burada. Rojin’in babası için ağlıyorsun değil mi bir adam Nevzat, 8 yaşında Nevzat çuvala koyuyor dere kenarına götürüyor 30 dakikada ip arıyorum diyor ya o çantanın içinde Kur’an vardı ipi çıkarıp ağzını kapatıyor suyun içine atıyor rahatlıkla. Peynir aklına geliyor. Peyniri alıyor geliyor namazını kılıyor çayını içiyor. Narin için gözyaşı akmıyor ama Nevzat’ı savunuyor. Sen Rojin babası için akıtıyorsun? Rojin annesi ve babası eminim benim için benim için gözyaşı akıtıyor. Onlar benim acımı biliyor. Binlerce avukat Diyarbakır’da var sen Ankara’dan geldin. Yetmedi namusumuz ortaya koyuldu. Hoş bir şey mi? O Kur’an-ı Kerim nasıl seni şey yapacak? Kendisi diyor ki devlet çocuklarını koruyor. Millet Nevzat için yardım topluyor. 4 aydır kızımı vahşi şekilde kaybetmişim. 9 ay Narin’i karnımda taşıdım. Normal doğum ettim. Narine kıyabilir miyim? Narinin annesi katildir saçı elinde kalmış denildi. Saçımı size göstereyim sayın başkan (saçını göstererek), ne olmuş bana bunu bana yapmayın. Bize hakaret etmeyin. Biz namuslu bir aileyiz. Burada konuşuyorlar ya narin anne ve abi için ve diyorlar ki çok sıkıldım diyorlar. Keyifçi gelmişler. Seyirci gelmişler. Birinci gün ayağa kalktı gözü dolu oldu başın sağ olun dedi. Benim hoşuma gitti. Cezaevine ilk girdiğimde bana kaç çocuğun var kaçı ölü dediler. O kadar zoruma gitti ki. İsyan etmiyorum ama ben nasıl diyeceğim 2 kızım ölüdür. Ne olur bana böyle söylemeyin dedim. 2 çocuğum ölü 5’te sağdır dedim. Yukarda Allah var. Nasıl burada mahkeme varsa rabbimin yanında da mahkeme vardır. Rabbimden dileğim bu kendi mahkemesine bırakmadan burada acını göstersin. Nasıl bir anneye iftira atarsın. Benim için namus çok önemlidir. Vuranların arasında büyüdüm. Arifi seçtim. Kaderimi seçtim. Avukatlarım yanımıza geliyordu DNA testi çıkmadı mı Narin’in diyorduk kıyamıyordular bana söylemeye en son yılmaz abi bana dedi ki kız o kadar suda kaldı ki bütün DNA örnekleri kaybolmuş dedi. O zaman çöktüm. Narin yok gürün ailesi hepsi namusuyla suçluyorlar. Cezaevindeyim. Çok zor. Rabbim kimseyi burada koymasın. 4 duvardayım kimse yok tek yatağım var. Abdestimi alıp başımı havaya kaldırıyorum sadece ezan sesi geliyor. Gözyaşımı akıtıyorum. Rabbim kim benim ailemin kızımın sebebi olmuşsa onları buraya koy diyorum. Özellikle Gazal’ın ismini söylüyorum. Ona da bu odayı nasip et diyorum. Bunu her gün dört duvar arasında söylüyorum. Çünkü bana iftira atıyorlar. Rabbim bizim şahidimizdir, kefilimdir. Bu adam biliyordu narine ne kadar düşkün olduğumuzu. Tülin’e 7 sene baktım hiçbir zaman anne demedi. Akıllıydı ama demedi. İlk hastaneye gittim dünya hastanesine ultrason odasına girdim. Hoca ban çocuğunun cinsiyeti belli oldu dedi. Kız olursa elini öpeceğim dedim. Kız çocuk olacak dedi. Arifin yanına gittim. Bebeğimiz kızdır değil mi dedi. Sen nereden biliyorsun dedim. Gözlerinden bellidir dedi. Ben nasıl narine zarar veririm. Ben zaten ölmüşüm. Dört duvar arasındayım. Evimi parça parça ettiler. Bu hesabı rabbim nevzata sormayacak mı?’’ ’’Bizim ne kötülüğümüz var’’ Ne yapsalar suç olduğunu savunan Yüksel Güran, ifadesine şöyle devam etti: ‘’Biz ne yapsak suçtur. Ağladım suç savcının yanına çıktım sen niye ağlamıyorsun dedi. 5 gündür cezaevinde karakolda ne görüyorum biliyor musun. Bütün kadınlarımız kuranlar orda. Oğlumun sesi geliyor. Kaynımın sesi geliyor. Bana diyor ki savcı senle Salim böyle yapmışsınız. Ben nasıl yapabilirim böyle. Ağaç taş olmuşum ağlamam gelmiyor. Defalarca milletvekilleri belediye başkanı 20-30 kişi geldi. Kameralar çıktı. Zavallı anneyim ne olur kızımı bulun biri kızımı kaçırmış dedim hiç ölüm aklıma gelmedi. Ne olur bir devlet kapısına bırakın kızımı bulun o kadar acı ki gerçekten istiyordum. Kızım dağdan düşseydi trafik kazası geçirseydi. İstiyordum bunu. Bilmiyordum ki kameracılar kendi menfaati için böyle konuşuyorlardı. Jandarma komutanı çember daraldı dedi sevindik. Demek ki Narin’i görmüşler dedik. Birileri kaçırmış dedik. Kesin jandarma gördü dedik. Saf olduk. Çember daraldı daraldı dediler. Bırakmadılar bir 10 dakika çocuklarıma ağlayayım sarılayım arar topar aldılar beni. Bütün kuranlar daha orada yanıma geldiler. Ne yaptınız narine söyle dediler. Biz ne bileceğiz şu anda bildiğim gibi nefesim mideme kadar o kadar beni zalim cani gösterdiler ki Türkiye’ye herkes nevzat masumdur diyor. Siz ayda kaç defa saçınızı boyatıyorsunuz bu yaşa geldim bir kere boyattım. Bayramda bana çökmüşsün dedi saçını boyatacağız dediler arifi aradım yap kendine dedi. Keşke imkanım olsaydı o kadını getirecektim buraya. Gün parası bin lira verdim yoğurdu da sattım 400 etti. Ben saçımın parasını verdim. O kadar vicdansız insanlar var mı? Neden bizi bu kadar zalim yaptınız. Güran ailesi ne yaptı? Nevzat burada bu köye 22 sene evliyim 10 sene önce de geldim. Nevzat’a sorun kaç senedir köyde yaşıyor. Doğduğundan beri o köyde. Kapı komşuyuz. Bir metre arsası yok. Bu yaşa kadar geldiler 1 metre toprakları yok. Nevzat 2 katlı ev yapıyordu bitirecekti hala ben gitmeyeceğim diyordu? Güran ailesi ona nerede zulüm yaptı? Bizim ne kötülüğümüz var ? Biz onlara ne yaptık. Hayatımızı zindan etti bize? Kadınlarımız çocuklarımız hepsi cezaevinde. Çocuklar hep annesiz babasız büyüyorlar. 4 ay biz ne çekiyoruz kim biliyor? Keşke benim bahçemi görseydiniz sayın başkan. Oğullarım başka yerlerde çalışıyor. Onlar biliyor o bahçede ne çektiğimi. Hayır göremedim, bırakmadılar. Hangi anneler burada 05.00’da tarla içine giriyor. Gözü dışarda olan anne neden sabah 05.00’da tarlaya girsin. Hiçbir zaman Arif’in, Yüksel’in çift montu ayakkabısı olmadı. Hep çocuklarıma zorlan yedirdim bu yaşa getirdim. Senin ne hakkın var bizi bu hale getirdin. Devlet ona ömür boyu bakacak. Devlet onu kuranlardan koruyor. Oğlu İbrahim’e her gece diyordum ki kurban olayım Baran’ı yalnız bırakma. 15 sene bu adamın suyu evimizden gitti. Allah’ım sen benim hakkımı komşuma bırakma. Her sabah karısı evimize geliyordu. Karısı sanki kardeşimin evine gidiyorum diyordu. 10 dakika içinde narini arıyorum yüksel kendine gel ağlama diyordu benim için kızımı arıyordu. Kızımın mezarı olsun sözümü geldi ilk duruşmada söyledi. Sen nasıl rahat yatıyorsun? Bir anneyi katil yerine koymuş. Sen sadece narinin tek değil bütün vuranların katilisin. Bana ceza kessinler. Benim yaşım zaten ne kadar ki. Eve gitsem zaten delireceğim. Evin içi narinin anılarla dolu. En azından mezarını göreyim. Namusumla beni suçluyor. Sen ben Salim Enes senelerce cezaevinde kalacağız ama rabbimden inanıyorum ben çıkacağım o cezaevinden. Seccadeye eğildiğinde ne diyorsun sen? Hiç kimse demiyor narinin annesi ne çekiyor? İnsanlar o kadar zalim olmuş ki. Bu yaşa kadar Salim ile bir şey çıkmadı o gün neden çıksın. Niye şu anda Gazal Bahtiyer Vedat (Vecni Bahtiyar) burada değil. Sen Narin’in tek değil (Nevzat Bahtiyar’ı kastederek) bütün Güran’ların katilisin. Senelerce ben Salim Enes o cezaevinde kalacağım. Ama ben diyorum çıkacağım rabbim şahidimdir. Sen diyebiliyor musun? Her şey senin elimdedir başkanım, suçlamaları kabul etmiyorum.’’
İstanbul 250 bin öğrenci ve ailelerine müjde: Esenyurt’un okul sorunu çözülecek Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy, ilçedeki okul sorununu çözmek için Milli Eğitim Bakanlığı ile el ele verdi. Yarım kalan projeleri tamamlamak için çalışmaları hızlandıran Aksoy, yeni okul projeleri için de kolları sıvadı. Ocak ayında eğitim hayatına başlayacak 8 okuldan oluşan Esenyurt Eğitim Kampüsü ve yapımı devam eden 7 okul projesi ile ilçede derslik başına düşen öğrenci sayısı azaltılarak, çocukların nitelikli eğitim alması sağlanacak. Esenyurt’ta yapımı durdurulan projeler, Belediye Başkan Vekili Can Aksoy’un girişimleriyle yeniden hayat bulurken, yeni okul projeleri de yatırım programına alındı. Yaklaşık 250 bin öğrencinin eğitim aldığı ilçeye, yakın zamanda 15 yeni okul daha kazandırılıyor. Müjdeyi sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla duyuran Başkan Vekili Aksoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Esenyurt’a verdikleri güçlü desteklerden dolayı teşekkür etti. Aksoy, Orhangazi Mahallesi’nde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapımını tamamladığı 8 okulun yanı sıra belediye tarafından MEB’e devredilen Ardıçlı Mahallesi’ndeki Beşli Lise Kampüsü projesinin de 2025 sonunda hizmete açılacağını söyledi. Başkan Vekili Aksoy, Mevlana Mahallesi’ne yapılacak 2 okulun da proje çalışmalarının başladığını duyurdu. Bu kampüste 10 bin öğrenci eğitim alacak Öğrencilerin derslik ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayacak Türkiye’nin en büyük lise kampüsü olan Esenyurt Eğitim Kampüsü, Ocak ayı içerisinde hizmete açılıyor. İlçedeki liseler bu kampüse taşınarak, boşalan okullar ilköğretim kurumlarına tahsis edilecek. Bakanlığın yaklaşık 68 bin 500 metrekarelik alana inşa ettiği projede 8 ayrı lise ve 320 derslik bulunuyor. 10 bin 200 öğrencinin eğitim alacağı kampüs içerisinde 5 Anadolu Lisesi, 1 Fen Lisesi, 1 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, 1 İmam Hatip Lisesi, 1 Bilim ve Sanat Merkezi, 1 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi atölyesi, 1 kız yurdu, 1 erkek yurdu, ibadethane, 1 konferans salonu ve kütüphane, planetaryum, idari hizmet binası, derslikli anasınıfı, 88 laboratuvar, kapalı spor salonu, çim saha, halı saha, 5 adet standart basketbol sahası ve 2 mini basketbol sahası ve otopark yer alıyor. Beşli Lise Kampüsü önümüzdeki yıl hizmete açılıyor Bunun yanı sıra 2023 yılında temeli atılan ancak önceki yönetim tarafından faaliyetleri durdurulan Beşli Lise Kampüsü projesinin de yapımına yeniden başlandı. Ardıçlı Mahallesi’nde 25 bin metrekare alan üzerine inşa edilen ve beş farklı liseden oluşan projenin çalışmaları 7 aydır devam etmiyordu. Ekim 2024 tarihinde bitirilmesi planlanan kampüsün atıl bir durumda bırakıldığını öğrenen Başkan Vekili Aksoy, projenin kısa sürede tamamlanabilmesi için MEB’e devretti. Çalışmalara başlayan bakanlık, 3 bin 600 gencin eğitim alacağı beşli kampüsün 2025 yılı sonunda açılışını yapacak. Mevlana Mahallesi’ne 2 okul daha yapılıyor Mevlana Mahallesi’nde belediyeye ait 20 dönümlük arazinin 15 bin metrekarelik kısmı okul projesi için ayrıldı. Uzun süredir yer tahsis tartışmaları ile geciken proje için Esenyurt Belediye Başkan Vekili Can Aksoy harekete geçti. Aksoy’un çabalarıyla Milli Eğitim Bakanlığının yatırım programına alınan okulun projesi hazırlanıyor.
Denizli Başkan Çavuşoğlu’ndan ahlak ve erdem vurgusu Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, 2025 yılına dair umut ve dileklerini paylaştı. Başkan Çavuşoğlu’nun mesajları, dayanışma, birlik ve insani değerlere vurgu yapan anlamlı çağrılarla doluydu. Yerel televizyon kanallarında yayınlanan yeni yıl programlarında 2025’in tüm Denizli halkı için barış ve mutluluk getirmesini dileyen Başkan Çavuşoğlu, şu ifadelerde bulundu: “Yeni yıl güzellikler, mutluluklar getirsin. Şehrimizin insanlarının huzurlu ve mutlu oldukları bir yıl olsun. Kimse bir başkasına baktığında onun insan olmasının dışında bir vasfını görmesin. Sağcı-solcu, Alevi-Sünni, Kürt-Türk demesin, herkes yeni yılda birbirine baksın sadece insan desin. Bu insanlarda iki tür ayrıma gitsin; ahlaklısı ve ahlaksızı olarak ayırsın. Yetim hakkını yiyeni ile yemeyeni, garibin ekmeğine el uzatanı ve uzatmayanı olarak ayıralım. Yetimin hakkını yiyen, garibanın ekmeğine elini uzatan isterse kardeşim olsun, adam değildir. Kişi bunları yapmıyorsa isterse düşmanım olsun, ahlaklı ve namusluysa kardeşimdir. Bunu 2025’te inşallah şehrimizde ve ülkemizde başaracağız" dedi. Başkan Çavuşoğlu’ndan ‘Biz’ çağrısı Başkan Çavuşoğlu, 2025 yılında şehirde ve ülkede çoğalarak güçlenmesini temenni ettiği "Biz" anlayışına dikkat çekerek şu çağrıyı yaptı: “2025, ben değil biz diyenlerin yılı olsun. Millet olarak değerlerimize, kurtuluş mücadelemizin temellerine, kurtuluş ayarlarımıza geri dönelim. Bugün ülkemizde ezanımız okunuyor, bayrağımız dalgalanıyorsa, bunu çok köklü bir mirasa borçluyuz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliği, bizlere bağımsız bir gelecek bırakmıştır. Bu mirasa sahip çıkmak hepimizin sorumluluğudur.” Başkan Çavuşoğlu şehirde toplumsal dayanışmanın ve kardeşliğin artmasının 2025’te Denizli ve Türkiye geneline örnek oluşturacağına inandığını ifade etti. Başkan Çavuşoğlu, yeni yıl vesilesiyle Denizli halkına ve tüm yurda umut, barış ve sevgi dolu bir gelecek diledi.