YEREL HABERLER - 27 Şubat 2012 Pazartesi 12:00

“AYDIN NÜFÜSU 13 YIL SONRA 2.5 MİLYON OLACAK”

A
A
A
“AYDIN NÜFÜSU 13 YIL SONRA 2.5 MİLYON OLACAK”

Aydın Sanayici ve İşadamları Derneği (ASİAD) Yapı ve İnşaat Komisyonu aylık olağan toplantısı yapıldı. Komisyon toplantısının bu ay ki konuğu ise Aydın Çevre ve Şehircilik Müdürü Selahattin Varan ile şube müdürleri oldu. Aydın’ın geleceğinin de değerlendirildiği komisyon toplantısında konuşan Aydın Çevre ve Şehircilik Müdürü Selahattin Varan, Aydın’ın hızlı bir gelişim içinde olduğunu belirterek buna paralel olarak da şu anda 999 bin 163 olan nüfusun 2025 yılında 2.5 milyona ulaşacağının tahmin edildiğini söyledi.
Aydın Muğla karayolu üzerinde bulunan bir otelde gerçekleştirilen Yapı ve İnşaat Komisyonu Toplantısı’na Komisyon Başkanı Adana Pilge, Aydın Sanayi Odası Meclis Başkanı Yalçın Pekgüzel, Mimarlar Odası Başkanı Tuncer Saray, komisyon üyeleri ve davetliler katıldı.
Toplantı ASİAD’ın bağlı olduğu konfederasyonların çalışmalarının slayt eşliğinde katılımcılara sunumu ile başladı. Yemekli toplantıda Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan ve şube müdürleri üyelere ve davetlilere “Aydın’ın mevcut kentsel durumu ve geleceğe yönelik kentsel anlayışının ne olması gerektiği. Aydın ilinin yapı güvenliğinin standartları, Aydın’ın Türkiye standartlarına göre büyüme seviyesi ve ilin bu büyüme seviyesine hazır olup olmadığı. Aydın’ın kent, tarım ve sanayi üçgenine uyumu. Aydın’ın çevresel sorunları ve çözüm önerileri” konularında sunum yapıp soruları cevaplandırdılar.
2006 yılında başlatılan çalışma ile Aydın’ın planlamadan yoksun halinden kurtarıldığını ve şu anda 8 bin 7 kilometre kare alana sahip Aydın’ın her metrekaresinin planlandığını belirten Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan, Aydın’ın çok hızlı bir gelişim sürecinde olduğunu ve bu gelişimin daha da artarak devam edeceğini söyledi.
“2014’TEN İTİBAREN İNŞAAT İŞÇİLERİ DE EHLİYETLİ OLACAK”
Aynı zamanda 1. derece deprem bölgesi olan Aydın’ın bu riskli durumun yapıların sağlamlığı bakımından avantaja dönüştürüldüğünü belirten Selahattin Varan, ülke genelinde pek çok ilde eski sistem elle beton dökme işinin henüz yeni sona erdiğini, ancak Aydın’da 2000 yılından bu yana elle beton dökmenin yasak olduğunu hatırlattı. Deprem kuşağında yer almanın tedbirler alındığı takdirde bir sorun olmadığını, depremin depreme dayanıksız yapılar nedeniyle felakete dönüştüğünü kaydeden Varan, “Deprem gerçeği ülkemizin ve ilimiz Aydın’ın hiç bir zaman unutmaması gereken bir olgu. Bakanlığımızın da bu konuda ciddi tedbirleri var. Şu anda Aydın’daki tüm müteahhitler kayıt altında. Bunun yanında inşaat işçilerini de kayıt altına alıyoruz. Ve sertifikasız işçi çalıştırılmaması konusunda çalışmalar devam ediyor. Şu anda uyum sürecindeyiz ama 2014’ten inşaatlarda sertifikasız işçi çalıştırılmayacak” dedi.
“AYDIN NÜFUSUNUN 13 YILDA YÜZDE 150 ARTMASI BEKLENİYOR”
İklimi, verimli tarım arazileri ve sahip olduğu doğal değerler nedeniyle Aydın’ın hızla gelişen bir il olduğunu ifade eden Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Selahattin Varan, şu anda il genelindeki nüfusun yüzde 60’ının şehirlerde yüzde 40’ının ise köylerde ikamet ettiğini belirtti. Hızla artan nüfusa karşın yeni yapılaşma ve şehirleşmenin hızla büyüyeceğini kaydeden Varan “Buna karşın önlem almalıyız. Aydın çevre düzeni planı çok hassas olarak işlendi. Tarım, turizm ve sanayi bölgeleri detaylı olarak ele alındı ve verimli tarım arazilerinin korunmasına yönelik hassas davranıldı. Şu anda 999 bin 63 olan Aydın nüfusunun 2025 yılında yaklaşık 2.5 milyon olması hedefleniyor. Elbette bunun çok büyük bir kısmı göç ile gerçekleşecek. Ulaşım konusunda demir yoluna ağırlık verilecek. Bu kapsamda Aydın Çine-Güllük Demiryolu projesi ile Söke Ovası’na havaalanı kurulmasına kadar her türlü plan hazır” ifadelerine yer verdi.
Üyelerin sorularının da cevaplandırıldığı toplantı sonunda ASİAD tarafından Çevre ve Şehircilik Müdürü Selahattin Varan’a teşekkür plaketi sunuldu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyeleri savunma yapıyor: "Basında linç edildim" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışan ve 4 bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz, verilen aranın ardından savunma yaptı. Eryılmaz savunmasında, bir bebeğin ölümü ile ilgili basın tarafından linç edildiğini söylerken, ölümünden sorumlu tutulduğu bir başka bebeği ise hatırlamadı. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olan; ayrıca Melek Süleymanoğlu, Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Ayaz Karaduman bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz savunma yaptı. “Basında linç edildim” Eryılmaz savunmasında, “Karakoç bebek Yalova’da doğdu. Bağırsaklarında çürüme olduğu söylendi. 112 tarafından bize sevk oldu ve yatışı yapıldı. Gerekli tetkik ve tedavileri alındı. Çocuk cerrahisi değerlendirdi. Hasta ameliyat edildi, entübe şekilde yatıyordu. Gözlemden sonra beslenmeye başlandı. Çocuk kilo almadı, kilo kaybetti. Bağırsaklarının emilimi bozuk çocuğun. Bu bebek de eks oldu. Bebeğin başında da ben vardım. Bebeği entübe ettim. Müdahale ettim, toparladım, döndü. Sonra genel durumu bozuldu. Canlandırma işlemi yaptık ama 2 saat sonra eks oldu. Akşam polis geldi. Ben sonradan geldiğimde polisi görmedim. Polis çıkıp gitmişti. Basında en çok Karakoç bebek tarafından linç edildim” dedi. Karaduman bebeğin ölümüne ilişkin ise sanık Eryılmaz, “KSS Eğitim Araştırma Hastanesi’nde doğuyor. Solunum sıkıntısı, kan şekeri düşüklüğü nedeniyle hastanemize 112 aracılığı ile sevk edildi. Hastaya damar yolu açıldı. Tedavisine başlanıyor. Bebek yatışı devam ederken eks oluyor. 45 dakika canlandırma işlemi sürüyor nöbetçi doktor var o saatte. Bana hiç haber verilmiyor. Bana olayı anlattılar. Bu bebek de bu şekilde eks oldu” diye konuştu. Ölümünde sorumluluğunun bulunduğu bebeği duruşmada hatırlamadı Dursun Eryılmaz, “Melek Süleymanoğlu bebek hatırlayamadığım bir bebek. Ama anladığım kadarıyla bebek solunum sıkıntısı ile başka bir hastaneden bize geliyor” dedi. Çalıştığı şirketin sahibini bilmediğini iddia etti Sanık Eryılmaz savunmasının devamında, “Benim maaşım şirketten yatıyordu. Şirketin kimin olduğunu bilmiyordum. Tutuklanmadan birkaç ay önce Fırat Sarı’yı gördüm. ‘Ben buranın işletmesini devraldım’ dedi. Ben o şekilde Fırat Sarı’dan maaş aldığımı anladım. Bizde günlük epikriz yazacağız diye bir kural yok. Notlar alıyorduk. Sonrasında da yazabilirdik” ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı tarafından İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen “Dursun ağabeyle ağzın bir olsun yani” konuşması Eryılmaz’a soruldu. Sanık bu konuşmaya ilişkin “Polis geldiği için o gün tedirgin olduklarından böyle söylemişlerdir” dedi.